hesabın var mı? giriş yap

  • kadın-erkek ilişkilerine dair kafamda son zamanlarda bir soru işareti var. kadınlar neden ilişkide bekleyen taraf oluyor? sürpriz bekler, hediye bekler, ilgi bekler vs. erkek ne kadar verirse versin hep "az yapıyor" oluyorken kadın 1-2 kez yapsa "çok sürprizli" olabiliyor. bunun mantığını bilen, anlayan beri gelsin.

  • öpüşmeye laf edecek biri olduğunu sanmıyorum, belli ki dozunu kaçıran bir çifte kibarca "kendinize gelin" demiş. hemen kutuplaştırmaya bayılıyorsunuz milleti akp'li falan diyerek.

  • abd'de 11 bin bina yıkılsa ilk önce sorumluları kazığa oturtup göndere çekerler, milli yas ilan edip yarıya indirip arama kurtarmaya öyle devam ederler.

    o yüzden boş bir soru.

  • durmayan kronometre. basketbol gibi topun yalnızca oyunda olduğu dönem çalışsın kronometre biz de artık yerde yatıp zaman öldüren futbolcu müsveddeleri görmeyelim.

    özellikle türkiye'de öne geçen takım topçusu top taca çıksa 2, auta çıksa 4 dk falan yiyor oyundan.

  • bilal erdoğan la yaptığı son röportaj dan sonra, bir çok kişinin gözünden iyice düşüp rezilliğin dibine vurmuş, kendini teknoloji editörü sanan kişi.

    düşünün ki alt tarafı oyun oynamaya yarayan bir cihaz var. amerika ve hemen hemen tüm avrupa ülkelerinde 500 birim fiyata satılıyor. yani bildiğin çoluk çocuk harçlıklarıyla alıyor. ve senin röportaj yaptığın kişi, öyle herkes playstation alamaz dediğinde, sırıta sırıta yüzüne bakmaya devam ediyorsun :)

    ve sonrada diyorsun ki ben teknoloji editörüyüm.

    tanım: teknoloji dünyasında kimsenin iplemediği, kendini teknoloji editörü sanan biri.

  • devlet tarafından son zamanlarda ülkemizin getirildiği durum. televizyondan her istediğini izleyemezsin. internet yasak, koridorlarda sigara içmek yasak, akşam 22.00'den sonra içki yasak, eylem yapmak yasak, kızlı erkekli oturmak, yürümek, aynı odada bile kalmak yasak. her yer polis, güvenlikçi kaynıyor. başımızda zaten yurt müdürü tipli bıyıklı amcalar var. etrafta sağcılar, solcular birbirlerine devamlı ahkam kesiyor. arkadan cemaatçiler dirseğinizden tutup, "kardeş bi baksana, akşam pilavlı sohbet var" diyor...

    oldu olacak herkese akşam 10.00'da imza attırıp, zorla uyutun bir de hıammına. bu nasıl bi hayat tarzı lan? bizim ne suçumuz var olum? neden bi ingiltere, abd, norveç gibi bi yaşamımız yok da yozgat kyk öğrenci yurdu gibi yaşayan bi ülkeyiz?
    yakında yunanistan falan da uyarmaya gelecek amk; "çoraplarınızı, donlarınızı yıkayıp yıkayıp cama asmayın, bizim de anamız bacımız var lan!" diye.

  • bu aileye bakıp herhangi bir dini unsur göremiyorum diyen yazarın tersine ben bu ailede bir sürü dini unsur görüyorum

    1. havva denen kadın 2011 yılındaki ifadesinde demiş ki ; ‘’oğlum isa ve damadım tumcer evdekilerin camiye namaza gitmesini fırsat bilip meryemin cesedini tütünçiftlik te bir yere gömdü.’’

    bir düşünün bu ne demek? bu kadın evde o günlerde aç susuzdu çocuklar da öyle.hatta tecavüze uğramıştı. ki bunun akabinde vefat etti.düşünün ki evdeki büyük ablanız böyle bir halde ve camiye gidiyorsunuz neden? açıklayım neden olduğunu
    muhtemelen bu gerzekler ablalarının içine cin girdiğine eniştenin de onu tedavi ettiğine inanıyorlardı.öyle ki namazı cemaatle kılmanın sevabını kaçıracak anormal bir durum yok ortada.çünkü bazen insanların içine cin girer.dinimizde cin yok mu yani.yok diyen bok yer.

    neyse eve dönüyorlar ki abla evde yok.ablanın cin çıkarırken ufak bir kazaya kurban gittiğine ya da cinlerin onu öldürdüğüne ablalarını kurtaramadıklarına inanıyorlardı belki de

    ama ilginçtir ki kız ölmeden kredi çektirip almışlar üzerlerine.bunun için de kendilerince mantıklı bir açıklamaları vardır elbet.

    2. havva kadının başındaki başörtüsü öyle ciddi biçimde örtülmüş ki ..neredeyse yüzü gözükmüyor.çünkü biliyorsunuz saçınız bir teli dahi gözükse cehennemde yanacaksınız.çok dindarlar hem de sofular..cinlerden büyüden deli gibi korkuyorlar.kızını verdiği adam hoca.herhangi birine değil kızını değerli bir hocaya vermiş kadın yani büyü bozuyor adam .el falan da almıştır birinden .adam hoca ..

    kızı hakeza güzelce örtünmüş.muhafazakar çevrede yaşıyorsanız bilirsiniz ; kapalılar bile kendi içinde kısım kısım ayrılır bazıları şal takar bazıları daha uzun eşarp takar bazıları çarşafa girer her birisi bir öncekini (eşarp takan şal takanı mesela )kendinden daha hafif /münafık olarak görür.yeterince örtünmüyordur çünkü.işte burda din unsuru var.entry e konu olan ailemiz bal gibi dindar .üstelik anadolu dindarlığı dediğimizden daha öte bildiğin siyasal islamcılık kıvamında.

    3- ailedeki isimler isa, havva, fatih, meryem ve evet recep tayyip..
    dindar oğlu dindar

    şimdi kimse çıkıp bana dinle ne alakası var demesin.bu palu ailesini benim gözümde ilginç yapan şey onları bu hale dini inançlarının getirmiş olması.yani işledikleri suçlar dini inanlarıyla öyle bir harmoni oluşturmuş ki bunların hepsini yaparken yanlış bir şey yaptıklarını düşünmemişler.tez konusu tam yani.

  • giris gelisme ve sonuc taslagiyla anlatacagim olayi.
    amerikada bir ogrenci olarak saclarim erol buyukburc ekolunu yakalamisti. amerigali kizlardan saclar papaz olmus, turk elvis presley ine benzemissin uyarilari aldiktan sonra berbere gitmeye karar verdim. neyse bir berber tavsiye etti birisi oraya gittim.
    boyle modern falan biyer. ama kizlar var 20 civari yaslarda onlar kesiyolar saclari. e dedim bu bizim kuafor metin gibi degil istanbuldaki. neyse oturdum. tras toplam 5 dakka surdu ki turk berberini ozledim o sirada. cay gelecek. geyik muhabbeti donecek. futbol tartismasi yapilacak. hahahihi gulunecek. neyse kesim bitti. erol buyukburc degildim artik ama bir kustum. bu kadar kotu olabilecegini tahmin etmiyorum lakin otisabinin dedigi kadar varmis. 15 dolar sac kesimi ki bir de tip istedi utanmadan. ben de kibarca comak cikardim kendisine (bkz: nah) kredi kartiyla odedim omru hayatimda ilk kez berber parasini.
    ah ah istanbulda sac kesimi, yikama, sakal trasi ve doyumsuz muhabbet sadece 3 milyona maloluyo. anlatamadim derdimi tavuk gotu olsun diyemedim ingilizce. essek trasi olsun diyemedim. tarkan tarzinda olsun diyemedim. arko krem sur, yuzume masaj yap diyemedim. hey gidi.

  • az önce tayyip kürsüde konuşma yapıyordu. konuşması bittikten sonra canımız ciğerimiz yeni göz bebeğimiz kanada'nın gencecik zeki çevik ahlaklı ve yakışıklı başbakanı justin trudeau, tayyip erdoğan ile tokalaşıp kulağına doğru yaklaşarak uzun uzun bir şeyler söyedi. tayyip de gergin bir şekilde kafa sallayıp durdu ve arkasını dönüp hızlı adımlarla uzaklaştı.

    sonra dedim ki kendi kendime; justinciğim, o ingilizce bilmiyor, öyle kulağına kulağına konuşma canım benim <3