ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ayağının kemiğine dokunmak istiyorum,
baş parmağının yanındaki o ince kıvrıma—
tozla çizilmiş kader gibi duran çizgiye.
orada bir şey var.
sadece sen yürürken duyulan bir sessizlik.
senin ayakların…
taşın üzerinde susan ilk dua gibi,
göğe değil de toprağa ibadet eden bir adamın izleri.
güçlü ama acele etmeyen,
yavaş ama hükmeden adımların
yatağımda yankılanıyor hâlâ.
seninle yürümedim,
ama yürüyen her yerin içime çöktü.
sandallarının altında kararmış tenin—
öpmek isterim orayı.
perilerin dudağı değmiş gibi duruyor,
benim dudağım da değmeli.
ayak bileğindeki damar,
o ince mavi yol…
bana doğru akan bir nehir gibi.
içinden geçmek isterim—
tıpkı senin içimden geçmen gibi,
sessiz, derin ve iz bırakarak.
ayağının kokusunu bilmek istiyorum,
gün sonunda—yorulmuş, terli, gerçek.
insan gibi.
sen gibi.
erkek gibi.
sana baktığımda baştan başlamıyorum,
en aşağıdan başlıyorum.
ayaklarından.
çünkü seni ilk orası taşır,
ilk orası düşer.
ve ben seni en çok
ayakların yüzümde seviyorum
ben ayaklarını sevdim senin en çok,
o eski yolculukların haritası gibi çatlak
topuklarını
biraz yorulmuş, biraz utanmış
ama hâlâ yürüyen...
toprağın altında saklı bir şiir gibi
sessizdiler ilk başta—
çığlıkları kokusu
sonra bir dokundum,
güneş açtı bacaklarımın arasında.
ben uykudayken bile en çok ayakların uyanıktı,
rüyalarımda bile yürüyordun bana doğru,
ve ben uyanıkken
kendimi diz çökerken buldum
parmak uçlarına dua eder gibi...
bir kadın
bir erkeğin gözlerine değil de
ayaklarına tutulursa
bil ki aşk orada kök salar—
çünkü gözler yalan söyler,
ama ayaklar gittiği yeri unutmaz.
tırnakların altında geçmişin izleri var
biraz kir, biraz acı—
ben onları temiz görmek istemiyorum
sevdim öylece,
çünkü kir de bir tür sadakattir.
kahvemi getirirken bile
gözüm yerdeydi
bıraktığın terli izlerde
çünkü ben,
kaldırım taşlarına yazılmış bir şiirim
senin ayaklarınla okunmayı bekleyen.
senin...
baş parmağının yanındaki o ince kıvrıma—
tozla çizilmiş kader gibi duran çizgiye.
orada bir şey var.
sadece sen yürürken duyulan bir sessizlik.
senin ayakların…
taşın üzerinde susan ilk dua gibi,
göğe değil de toprağa ibadet eden bir adamın izleri.
güçlü ama acele etmeyen,
yavaş ama hükmeden adımların
yatağımda yankılanıyor hâlâ.
seninle yürümedim,
ama yürüyen her yerin içime çöktü.
sandallarının altında kararmış tenin—
öpmek isterim orayı.
perilerin dudağı değmiş gibi duruyor,
benim dudağım da değmeli.
ayak bileğindeki damar,
o ince mavi yol…
bana doğru akan bir nehir gibi.
içinden geçmek isterim—
tıpkı senin içimden geçmen gibi,
sessiz, derin ve iz bırakarak.
ayağının kokusunu bilmek istiyorum,
gün sonunda—yorulmuş, terli, gerçek.
insan gibi.
sen gibi.
erkek gibi.
sana baktığımda baştan başlamıyorum,
en aşağıdan başlıyorum.
ayaklarından.
çünkü seni ilk orası taşır,
ilk orası düşer.
ve ben seni en çok
ayakların yüzümde seviyorum
ben ayaklarını sevdim senin en çok,
o eski yolculukların haritası gibi çatlak
topuklarını
biraz yorulmuş, biraz utanmış
ama hâlâ yürüyen...
toprağın altında saklı bir şiir gibi
sessizdiler ilk başta—
çığlıkları kokusu
sonra bir dokundum,
güneş açtı bacaklarımın arasında.
ben uykudayken bile en çok ayakların uyanıktı,
rüyalarımda bile yürüyordun bana doğru,
ve ben uyanıkken
kendimi diz çökerken buldum
parmak uçlarına dua eder gibi...
bir kadın
bir erkeğin gözlerine değil de
ayaklarına tutulursa
bil ki aşk orada kök salar—
çünkü gözler yalan söyler,
ama ayaklar gittiği yeri unutmaz.
tırnakların altında geçmişin izleri var
biraz kir, biraz acı—
ben onları temiz görmek istemiyorum
sevdim öylece,
çünkü kir de bir tür sadakattir.
kahvemi getirirken bile
gözüm yerdeydi
bıraktığın terli izlerde
çünkü ben,
kaldırım taşlarına yazılmış bir şiirim
senin ayaklarınla okunmayı bekleyen.
senin...
- 8365 entry
- 832 takipçi
- 16 takip
ocak 2015
yükleniyor...
daha fazla göster