1115 entry daha
  • bundan 10 kadar sene önce kendisi ile st petersburg'da aynı otelde kaldığım ve tanıştığım rahmetli.

    yaşı o zamanlar 40larda olan dünyanın çeşitli yerlerinden gelen bir grup yönetici ile iş seyahatindeyiz. otelin dışında dehşet bir kalabalık var, herkes ozzy ozzy diye çılgın atıyor. otel acayip lüks, sarkozy ve carla bruni beyaz geceler tatiline gelmiş. toplantıda bizim ekipte herkes üniversite yıllarına dönmüş ozzy den bahsediyor..

    sabah oldu, kahvaltı zamanı, baktık adamcağız kahvaltıda. bizim masa kaynıyor, nasıl yapsak tanışsak vs diye. o esnada ben gözgöze geldim ve rahatsız ediyorum özür dilerim, bir fotoğraf çekmemiz mümkün mü dedim..

    koskoca ozzy osbourne masadan kalktı, yanıma geldi. telefonumu istedi asistanına verdi ve birlikte poz verdi. tabi o esnada bütün yönetici ekip 32 diş sırıtarak yanımıza dizildi . foto çekimi bitince ozzy bana sarıldı ve yanığımdan öptü. take care dedi ve kahvaltısına geri döndü. kibar adamdı.
  • sene 1989. o zamanlar böyle oteller bilmem neler yok, kamplar var. özellikle biz ankaralılar için, malum hepimizin babası devlet memuru. devletin de kampları vardı, bugün beş yıldızlı devasa her şey dahil otellerin yükseldiği yerlerde. hayatımızın en güzel zamanlarının, en olağanüstü yaz anılarının gömülü olduğu, bugün olmayan o kamplardan birisi.

    sabahın köründe inmişiz. gece boyu yolculuk sonrası geldiğimiz gibi yataklara serilmiş anne baba. ben uyumuyorum. sabah 6 suları. kimse yok. sadece deniz. sadece gökyüzü. sadece ben. bir de hafif esinti. ve biz ankaralılardan başka hiç kimsenin değerini, zevkini, iyot tuz azot dengesinin atomik oranlarını burnunda o denli hissedemeyeceği, o denli bilemeyeceği o müthiş deniz kenarı. antalya'ya gelirken blizzard of ozz albümünü almışım, yol boyu dinlemedim. ne dinledim hatırlamıyorum. ama blizzard of ozz kasetini orada, o sabah açtım. taktım walkman'ime. taktım belime klipsinden. çıktım dışarı, başladım yürümeye.

    dipten derinden. başladı. i don't know. ozzy. o sene o ilk yaz sabahıma eşlik etti. "people look to me and say, is the end near? when is the final day?" ozzy'nin sesini biliyoruz black sabbath'tan tabi. crazy train girdiği an dedim bu ne. nasıl bir gitar çalış? bu kim? ne interneti oğlum öyle aç hemen istediğine bak? kaset kapağını nasıl açtığmı bilemedim. randy rhoads. vay be. kim ki la bu? olm bu ne lan?

    ileri geri yürüdüm albüm bitene kadar. deniz kenarından, normal yola. ağaçların arasından, garaja kadar, oradan dön geri. aynı yolda dön dolaş. müziğe odaklanmış şekilde. ne uyku var ne bir şey. o müthiş yaz havası, yaz kokusu içinde. tek başıma, bir de ortalığı toparlayan, kahvaltıya hazırlanan beş on çalışan. dinledim albümü tüm sabah baştan sona. neye uğradığımı anlamadan. böyle bir albüm aldığımı bile bilmeden. ozzy osbourne. dedim ne yaptın sen baba? ne yaptın?

    tüm zamanların en iyi şarkısı nedir diye sorulur, şöyle bir düşünürsün ya. hani orada mr. crowley de geçer aklından. senin de evet. işte ben o şarkıyı ilk defa orada dinledim. oturduğumu hatırlıyorum mr. crowley'i ilk defa duyduğumda, o zamanlar plajlarda olan tahta şezlonglardan birisine. denize baktım. dinledim. sadece dinledim. hayranlıkla. mr. crowley. did you talk to the dead? o günden sonra müziğe bakışım son defa şekillendi. hiç de değişmedi.

    aradan seneler geçti. biz büyüdük. ozzy de büyüdükçe büyüdü gözümde. 2000'lerin başlarında mtv'nin mtv olduğu dönemde bir de reality yaptılar. rol mü yapıyor gerçek mi bilemedik. ama bir de adamın ev haliyle kendisini gördük. daha da çok sevdik. mötley crüe'nun the dirt'ündeki portresine ise hiç şaşırmadık. biliyorduk ki ozzy zaten o'ydu. sordular onlara gerçekten yaptı mı onları diye, yerde yürüyen karıncaları pipetle burnuna çekti mi cidden? tommy de nikki de hiç ikiletmedi. "aynen öyle oldu". e ozzy bu!

    back to the beginning dedi ve gitti ya. veda gibi de veda etti gitti ya. bak ona da şaşırmadım. ama aleister babaya selam ederken sormuştu ya. biz nasıl sormayacağız şimdi? "was it polemically sent? i wanna know what you meant. i wanna know."

    heavy metal'in babası kim diye hep soruldu, daha da sorulur. oradan da black sabbath şöyle bir gülümser ya hep kenarda. ozzy de tam ortasında çığlık atar ağzıyla devil's horn'u gösterirken suratımıza. işte dünya döndükçe o fotoğraf hiç değişmeyecek.

    bu dünyadan bir ozzy osbourne geçti. biz de onun zamanında yaşadık.

    tony iommi ile beraber dünyaya hediye ettiğiniz heavy metal için. müziği alıp, daha önce hiç olmadığı bir boyuta taşıdığın için.

    teşekkürler. çok teşekkürler.
  • hiç hazzetmediğim ancak metal müzik üzerindeki büyük hatta devasa etkisi asla yadsınamaz adam. ışıklar içinde olsun

    sahnede civciv ezdiği konusu şehir efsanesidir. yok öyle bir şey. kanıtı da yok. ancak özel hayatında, evinde bilinmeyen bir nedenle (olasılıkla uyuşturucuların ve / veya alkolün etkisinde...) çok kızıp tüfekle kümesindeki birkaç tavuğu vurduğu doğrudur.

    konserde canlı canlı yarasa kafası ısırıp attığı da doğrudur. ancak bunu bilerek yapmamıştır. sahneye atılan yarasayı oyuncak sanmış ısırıp öldürmüştür ama sonra gerçek olduğunu anlayınca konserden hemen sonra hastaneye gidip kuduz aşısı olmak zorunda kalmıştır.

    kendisinin de yaşarken sık sık dile getirdiği gibi, çok bile yaşamış. bu kadar uyuşturucu, alkol, hap...vs. bu yaşına kadar yaşamış olması bile mucize.
  • bir müzik türünü icat etmek ve bu türün dünyanın en ücra köşelerinde bile dinleyici bulması, küçümsenecek bir başarı değildir. şüphesiz moğolistan çayırlarında da, afrika çöllerinde de bir metal müzik tutkunu yaşıyordur. ozzy osbourne ise bu türün mucitlerinden biriydi. metal müziğin newton’u, edison’uydu. onun ve diğer bir avuç insanın birlikte yarattığı metal, sadece bir müzik türü değil; değerleri ve siyasi tavrıyla tam anlamıyla küresel bir kültür haline geldi.

    biz bu müzik sayesinde hiç tanımadığımız insanlarla bir araya gelip kol kola eğlendik; irrasyonel coşkunun doruklarına vardık. böyle bir hayat yaşayıp, böyle bir iz bırakarak ölmek çok az insana nasip olan bir ayrıcalık. biz mesai saatlerini zaman sanki ağır çekimde akıyormuş gibi dakika dakika sayarken, o binlerce insanın adını haykırdığını binlerce kez duydu.

    benzer bir his yaşatmak için taraftarı olmayan insanların hayatını işkenceye çeviren siyasetçilerin aksine, o bizi sadece mutlu etti. hiçbir sanatçının kitlesel mutluluktan daha büyük bir eser üretebileceğini sanmıyorum. bir insanın bundan daha yüce bir amaç taşıyabileceğine, varlığını daha hayırlı bir işe tahvil edebileceğine inanmıyorum. tıpkı bir ruhani önder hatta bir peygamber gibi ölmeden hemen önce cemaatinin önüne son kez çıktı ve onları son kez kutsadı.

    toprağı bol olsun.
  • uzun süredir yazmıyorum buralara, tamamen kendi isteğimle. ama çok uzun bir süre sonra, neredeyse tüm entry'leri okuyup yazmak istedim, tabii ki karanlıklar prensi için.
    benim müzikal hikayem herkesinkine benzer. lise zamanı yatılı okulda dinlenilen bir grup, öğrenilen bir tür ve sonrasının merakla, müzik sevgisi ile, biraz da yetenekle ilerlemesi.
    işte o hikayenin başlangıcındaki grubun (bkz: metallica) hikayesinin de başlangıcı black sabbath ve onun deli vokalisti ozzy osbourne olduğu için, hepimiz buradayız.
    etkiledikleri grupları yazmaya burada sayfa etmez, değiştirdikleri hayatları saymaya matematik yetmez. bizi değiştirdiler, dünyayı da değiştirdikleri gibi. sağ olsunlar.
    diğer tarafta kafa dengi adam çok; bu gece ronnie james dio, cozy powell, dimebag darrell, cliff burton, randy rhoads, jeff hanneman, vinnie paul, chuck schuldiner varken yalnız kalmayacaksın. patırtı orada da devam edecek.
    hoşça kal prince of darkness...
    bugün mr. crowley günü, yapacak bir şey yok. bu sefer o sololar iki kat acıyla dinlenecek.
  • şahane bir sanatçı olarak yaşamış, şahane bir veda etmiş şahane adam.
    çok garip bir şekilde ailemizi yasa boğdu ya. daha otuzların ortasını yeni bitirdiğim için ölümlerle çok içli dışlı olmadığımdan herhalde beni baya ağlattı, üzdü, duygulandırdı ölümü.

    var olmuş gibi yapmamış, var olmak için olmamış, var olmuş bir adamın varlığına tanık etti bizi.

    gözlükleri, karısı, göz makyajı, şahane sesi, tavrı her şeyi bir ikondu; vedası da öyle oldu. ölüme gitmedi resmen vedası sonrası ölümü kendisine çağırdı.
    vedası bile destansı oldu adamın.

    hoşça kal deli gözlüklü kral.
  • bulabilirseniz ozzy isimli otobiyografisini okumanızı tavsiye ederim. tüm rock ve metal camiasının başı sağ olsun. bana göre hiçbir zaman çok güçlü ve teknik bir vokal olmadı ama her zaman yanınızda olmasından keyif aldığınız bir dost gibi metalcilerin hayatında büyük bir rol oynadı.

    sabah telefonuma baktığımda arkadaşlarımdan akrabam ölmüş gibi gelen "başımız sağ olsun" mesajlarını gördüm. eski rengi ve canlılığı olmayan metal camiası daha da renksizleşecek.

    kitabında alkol ve uyuşturucudan komaya girdiği ve hastaneye yatırıldığı bir dönemde doktorun kan değerlerine bakıp "gözlerime inanamıyorum, normal şartlarda bu kan değerleriyle bir insanın yaşaması mümkün değil" dediği anlatılır. yeşilaycı biri olsaydı tahminim bir 120 sene yaşardı fakat bizim ozzy'miz olur muydu bilemem.

    ozzy'nin camia içinde bir özelliği de her türlü kabul görmesidir. ister kötü söylesin, ister ters bir hareket yapsın hatta kötü bir şarkıya imza atsın, ozzy her zaman kabuldür.

    ozzy'nin ölmesi, bruce willis'in mental açıdan çökmesi, böyle böyle güzel insanlar hayatımızdan çıkıp gidiyor, yaşlanmak işte böyle bir şey, daha kimlere üzüleceğiz.

    başımız sağ olsun.
  • öldüğüne göre, artık zafer algöz kendisiyle ilgili bir anı uydurup anlatabilir.
  • karanlığın kontu da büyük sırra erdi. 90'larda mahallelerde bruce lee'nin ölümü, marilyn manson kaburgaları, george clooney'nin babası ayhan ışık gibi şehir efsanelerinin yanında, metalcilerin sahneye yüzlerce civciv salıp çivili botla ezmek, gitar telleri arasına civciv sıkıştırıp çalarken parçalamak muhabbetlerinin kökeni idi. bütün bu şeyleri başlatan sahnede yarasa yeme olayı oyuncak zannedilmesiyle gerçekleşen bir olaydı. defalarca izledim videosunu. yarasanın kafayı koparttığı anda yüzünün tiksindiğini görebiliyorsunuz. geldiği karanlığın yüreğine geri döndü. (bkz: metalciler civciv eziyormus)
122 entry daha
hesabın var mı? giriş yap