hesabın var mı? giriş yap

  • çok düşündüm fakat bu hikayeyi başka nasıl bir başlıkla anlatacağımı bulamadım.

    bbc'nin haberine göre ingiltere'de tinder'da eşleşen bir çift, güzel bir akşam yemeği sonrası adamın evine gidiyorlar. tuvalete giren kadın kakasını yapıyor fakat sifon çalışmadığı için bir türlü gönderemiyor. kadın da bokunu pencereden fırlatmaya karar veriyor, ancak bok umduğu gibi bahçeye değil, adamın tuvaletinde yer alan birbirine yakın iki pencerenin arasına düşüyor. paniğe kapılan kadın adama durumu itiraf ediyor ancak boku düştüğü yerden çıkarmaya çalışırken kendisi de camların arasına sıkışıyor. boku kurtarmayı başarıyorlar fakat kadın bir türlü geri çıkamayınca mecburen itfaiye çağrılıyor ve cam kırılarak kadın sıkıştığı yerden kurtarılıyor. yaşadıklarını bbc'ye anlatan liam smith, kadınla sonradan ikinci kez buluştuklarını ve çok iyi vakit geçirdiklerini, ancak ileriye dönük kesin konuşmak için henüz erken olduğunu söylüyor. bok gibi bir başlangıç yapan çiftimize mutluluklar diliyoruz.

    http://www.bbc.com/…ews/uk-england-bristol-41167296

  • sadece bende mi var emin değilim ama çok büyük bir ruh hastalığı belirtisi olabilir bu. lan ne zaman elektrik kesilse kitaptı dergiydi bir şeyler okumak, çılgıncasına edebiyatla yoğrulmak istiyorum. öpesim geliyor o koca koca ciltleri, klasikleri. mum ışığında ya da aynı zamanda radyo da çalan pilli büyük ışıldağın ışığı altında kitap okumak... aman yarabbim. sanki bir dostoyevski oluyorum, romalı perihan oluyorum.

    mum ışığı ve o ışıkta yazıp okuma çabasında olan ben.... elektirik kesilmeden önce de bir şeyler okuyor olsam neyse de... kesintiden önce hep öküz gibi meheheheh diye diye camış keyfiyle en güzel dizileri, üst bitmesine dua ettiğim la liga maçlarını seyrediyor olmam ilginç. ama elektrik kesildi mi... mum ışığı ve edebiyat... o ince stabilo kalemle kitabın altını çizmeler, akla gelen şiirler "yalnızlık vurdu bu akşam kapımı sözsüz soluğunun gri rüzgarlarında" derken elektriğin gelmesi ve ayı gibi mumu üfleyip tv'ye koşmak "anaa malaga üçüncüyü de yemiş la" şeklindeki isyanım. az önce proust olmuştum oysa ki, balzac'tım goriot baba'yı yeniden yazan...

    bizim ailede bir sorun olabilir gerçi. normal tv izleyen aile elektrik kesilince adams ailesi gibi oluyor. annenin duygulanıp "yıllar geçiyor, ömür de geçiyor be" diye iç çekmeleri, babanın "televizyonun fişini çekin de elektirik gider gelir yanmasın alet" hassasiyeti, kardeşin içe kapanıp dertli dertli şarkı söylemesi... ve mum ışığında ben ve edebiyat... ama yine de elektiriksizlik kötü be.

    not: bu entry'imi elektrik kesintisinde evde olduğu zamanlarda sürekli "elektriksiz yaşamak mı zor susuz yaşamak mı?" isimli söylev ve demeçlerini bizlerle paylaşan dayıma ithaf ediyorum. ve yıllardır içimde bir volkan gibi büyüyen şu cevabı veriyorum buradan ona: bence susuzluk. ama elektrik de ekmek su gibi artık çağımızda.

  • ciciş kardeşler esra ve ceyda'nın umreye gitmesiyle başlayan ülkemiz üzerindeki karabulut serisinin yeni bir basamağı

  • türkiye cumhuriyeti’nin eski sağlık bakanı prof. dr. recep akdağ'ın, “keneden korunmak için pantolon paçalarını çoraba sokun” buluşudur şüphesiz.