ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hoh deyince sıcak püf deyince soğuk hava gelmesi
- hoh derken ağzın şeklinin puf derkenki ağız şeklinde farklı olmasından kaynaklanan durumdur.
birinde ağız boşluğu geniş tutulur bu nedenle ciğerlerinden gelip dışarı akan havanın debisi düşüktür sonuç itibari ile hızı da yavaştır, hızı yavaş olan zaten ciğerde ısınmış hava ise boğazda ve ağız içinde daha da ısınır. diğerinde ise ağız boşluğu dar tutulur, akan havanın debisi hızlıdır, bu nedenle boğaz ve ağızda ısınmaya vakit bulamadan dışarı atılır haliyle daha serindir. biliyorum partilerde hiç de eğlenceli bi' insan değilim.
zenon paradoksları
- achilles ve kaplumbağanın yarışını konu alan paradokslar. (bkz: cevaplamasi zor sorular/4)'te bir tanesi ele alınmış. bu paradoksun basitleştirilmiş iki versiyonu şöyledir:
1- amacımız a noktasından b noktasına gitmek olsun. bu yolu tamamlamak için önce yolun yarısını hele bi katedelim. geri kalan yolu yeni gorev olarak ele alalım ve aynı yaklaşımla hele bir yarısını gidelim bakalım.. bir süre bu şekilde devam edelim. sonra birden anlayalım ki, ne kadar gidersek gidelim, bu yol hiç bitmez, çünkü sonradan mutlaka gidecek bir "öteki yarı" kalır.
2- aynı problemi ele alalım. a'dan b'ye gitmek için öncelikle mesafenin yarısını "hele bi" katetmek gerekiyor. peki bu "yarım" mesafeyi aslında katedebilmek için öncelikle onun da yarısını katetmemiz gerekmiyor mu? hayhay, edelim fakat bu "çeyrek" mesafenin de öncelikle ilk yarısını bitirmemiz gerekmiyor mu ki sonradan diğer yarısını düşünelim? aaa ilk paradoksta anlatılan "hedefe ulaşamamak" şöyle dursun, yerimizden bile kıpırdıyamıyormuşuz demek ki.
zenon sanırım burda sapıtıyordu, lafı "hareket yoktur" demeye getiriyordu. örnek olarak da şöyle bir paradoksla çıkagelmişti.
3- havaya bir ok attığınızı düşünün. bu ok size hareket ediyormuş gibi gelebilir, sebebi x süre içinde y kadar mesafe gitmesidir. x'i küçük aralıklara bölün, birer saniye mesela, o zaman diyebilirsiniz ki birinci saniye boyunca ok şu kadar gitti, 2. saniyede şu kadar, bunları topladım y'yi verdi. zaman aralıklarını daha da küçültelim, hatta öyle küçük olsunlar ki, bir daha bölünemesinler, buna "an" diyelim. şimdi bakalım bu ok "an" sürede ne kadar mesafe gider? hiç gitmez. (okun fotoğrafını çektiğinizi düşünün, ok fotoğrafta durmaktadır değil mi?) e her "an" 0 mesafe giden bir ok nasıl olur da hareket eder?
zenon'un devrinde büyük ihtimalle infial yaratan bu paradokslar yıllar sonra limitin, sonsuz toplamın vesairenin devreye girmesiyle çözülüvermiştir.
laikler cehennemde 7 tabakadan hangisine gidecek
- çocuk tecavüzcüsü, haramzade olan ve/veya bunları destekleyen birileri “laikliğin” cehennemdeki yerini tartışıyor.
takside tayyip tartışmasına 11 ay hapis çıkması
- atatürk'ün ölümünden sonra çivi çakılmadığı komedisini geçelim. hiç değilse, işi osmanlı'dan sonra noktasına taşımadığına tabii sevinmek lazım arkadaşın. atatürk döneminde yapılanları öğrendiğine göre, atatürk'ün ölümünden sonra yapılanları da öğrenir bir gün diyelim.
gelelim hırsızlık meselesine.
arkadaş, senin o yol, havaalanı dediğin şeyler var ya. işte hırsızlık onların üzerinden oluyor. farkında değilsin. o yol, havaalanı, normalde yapılabileceğinden kat kat pahalıya yapılıyor, karşılığında da işte yoldan fazladan para kazanan adam, bakanlara hediye olarak kol saatleri alıyor.
ki hırsızlık işin sadece bir yönü. akp kendisinden olmayanların futbol bir yana, ülkede her yerden her konumdan silmek isteyen bir parti. ülkede herkesin sağladığı her konumu kendisinin sağladığına inanıyor. kimse vasıfları ve kendi özellikleri ile bir yere gelmiyor akp'ye göre, o nedenle herkes, yediği lokma için bile akp'ye minnet duymak zorunda, çünkü akp o insanın o lokmayı akp'nin lutfu sonucunda kazandığına inanmasını istiyor.
işte hırsızlıktan daha vahimi bu zihniyettir, insanları değersizleştiren, onların ellerindeki herşey için kendilerine şükretmesini isteyen zihniyet.
canlı yayında para saymak
- bill gates veya mark zuckerberg'e bak, bir de bizim zenginimize bak. pişmiş kelle gibi sırıtıyor bir de görgüsüz.
edit: açıkçası videoyu twitter'da görmüştüm. sözlüğe girince başlığında yalnızca üç entry olduğunu gördüm ve sırf test için, yaratıcılık bakımından hiçbir değeri bulunmayan klasik debe entrysi girmek istedim. sonuç ortada. umarım sözlüğün halinin vahametini anlıyorsunuzdur.
en azından bu durum hayırlı bir işe vesile olsun diyor ve sizi şu başlığa yönlendiriyorum: (bkz: hamza'nın protezi için 25bin tl gerekiyor)
yıllar geçse de akıldan çıkmayan ders terimleri
yaran inci sözlük entry'leri
- başlık: tayip erdoğan neden 2020 olimpiyatlarını
bu kadar çok istiyor açıklıyorum !!!11!!!
olimpiyat kelimesini tersten okuyun. tayip mi lo. evet yanlış duymadınız bu bir soru değil. burdan yola çıkarak mahmut tuncerin bir sonraki seçimlerde akp den vekil adayı olacağını da anlamak mümkün.
http://inci.sozlukspot.com/…_entry.php?id=115508494
furkan bölükbaşı'nın kız arkadaşıyla bira içmesi
- bira içmesinden ziyade adamın sevgilisi olmasına şaşırdım.
duyulmuş en enteresan iltifat
- --- spoiler ---
- kolyeni bende düşürmüşsün akşam gel al.
+ yangında düşürdüm sanmıştım.
- yangın sayılır...
--- spoiler ---
(bkz: ağır roman)
lisedeki herkesi tanıyan hafif kilolu merve
- buraları okuyorsa çoktan facebook statusunu "herkesin derdi ben olmuşum, demek ki zamanında iyi koymuşum" olarak değiştirmiştir.
yemek kartları ile market alışverişi yapılamayacak
- millete nereden kazık atılacağını şaşırmış bir devletin abuk subuk bir başka düzenlemesi daha. işyerim şehrin biraz dışında ve dışarından yemek söyleyeceğim alternatifim oldukça az; olanlar da fast-food türevi. bazen canım çekiyor ama genelde evden getirmeyi tercih ediyorum. böyle yapınca yemek kartımı alışverişte kullanıyorum.
yemek kartları marketlerde sadece yiyecek ve temizlik malzelemeleri alımında kullanılabiliyor. mesela öğlen çıktın marketten 2 bisküvi, 1 kola aldın yemek niyetine; olmaz mı, yiyemez misin böyle ? ben peynir, süt alışverişini yemek kartı ile yapıyorum mesela. bu yemek değil mi ?
ayrıca haberler 1 aralık'tan itibaren demiş, daha dün bir sürü alışveriş yaptım yemek kartı ile; hem de marketten.
marketlerde gıda dışı ürün satışının yasaklanması
- marketler biraz daha ucuza veriyorlardı. yani devlet diyor ki vatandaşı biraz da ufak esnaf siksin.