ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
erwin rommel
- hitler'in kendisini maresallige terfi ettirdigini ve maresallik asasinin yolda oldugunu bildiren telgrafini okur ve soyle der "asa yerine bir tumen gonderseydi cok daha makbule gecerdi..."
human planet
- 70 ayrı hikayeden oluşan, 40 ülkede 3 senede çekimleri tamamlanmış bbc'nin muhteşem belgeseli. özellikle oceans-into the blue bölümü efsanedir. insanoğlunun doğa şartlarına nasıl mükemmel bir şekilde uyum sağladığını gösteren, "only one creature has carved a life for itself, in every habitat on earth. that creature is us." şeklinde başlayan kaçırılmaması gereken bir bbc başyapıtı.
recep tayyip erdoğan
- kendisine iki çift lafımın olacağı zat, bu ülkenin gördüğü en kötü padişah.
bakıyorum 10 kasım törenlerine katılmamışsın. aman katılma, aman. çok iyi ediyorsun. halk senin koruma ordun olmadan rahat rahat ata'sını ansın. diğer yandan, bakıyorum demokrasi adı altında gemi iyice azıya aldın. atatürk'ün cumhuriyeti ilan ettiği binanın önüne sıra sıra polis diken sen, benzer bir orduyu etrafına almadan bugün ankara'ya çıkamazsın, en azından bunu biliyorsun.
gülüyorum, biliyor musun? bu ülkenin insanlarının saygısızlığı zaman zaman ağlatsa da beni, senin bu tutumunu düşündükçe gülmekten, neşelenmekten kendimi alamıyorum. her ay vergi adı altında beni soyup soğana çeviriyor olabilirsin belki. (bu açıdan o kadar kızgın değilim, ilk yapan sen değilsin.) züğürt tesellisi seninki, ben kazandım işte diyebilirsin. kazanmadın güzelim. hiçbir türk kazanmadığı gibi, sen de kazanmadın.
74 yıl sonra insanlar akın akın anıtkabir'e gidiyorlar. peki sana ne olacak tayyip?
turgut özal örneğinde gördük işte. kefenin cebi yok. güm diye gidiyorsun. geriye sadece birbirlerini yiyen mirasyedilerin kalıyor. senin de elinde bundan başka bir şeyin olmayacak. süleyman'a kalmamış bu dünya, sana da kalmayacak. çekemiyorsun, çatlıyorsun. geberiyorsun kıskançlıktan. kıskanmak insani bir şey. insani olmayan ise, bu kıskançlığının onu sevenlere biber gazı sıkmaya kadar varmış olması. bu acizliğin resmi.
acizsin. çünkü gerçeği biliyorsun. gerçeği sen de biliyorsun, ben de, herkes de biliyor. rantçıların bile.
onun ölümünden 100 yıl sonra da insanlar mezarına çiçek bırakacaklar. onun verdiği hakların kıymetini bilenler, yaşamlarının sonuna kadar bugün onu anacaklar. ya sen? sen daha koruma ordun olmadan kendi yönettiğin halkın arasına çıkamıyorsun. senin ölümünden 100 yıl sonra kimse yürümeyecek. sana kargalar vefa gösterirse şanslısın.
gerçeği biliyorsun. kimse ölümünden ne 89, ne 99 yıl sonra sokaklara dökülüp senin cumhuriyetini, idealini haykırmayacak. sana ancak leş kargaları düşecek. bunu bilmek, bugün için bana yeter. bunu bildiğini bilmek, yeter.
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
- ameliyathane örtüleri ve önlüklerinin yeşil renkte olmasının bilimsel bir açıklamasının olması.
ameliyathane önlüklerinin yeşil (bazende mavi) seçilmesinin nedeni optik ilüzyon etkisi ile açıklanmakta.
optik ilüzyon genellikle görsel algılamamızdaki yanılmalardan oluşur.
yapılan testler sonucu uzun süre kırmızı renge bakıp sonrasında başka bir renge baktığımızda görülen rengin yeşil olduğu, bu etki ile kişide baş dönmesi, mide bulantısı veya nesneleri algılayamama gibi belirtiler görüldüğü anlaşılmış.
bazı ameliyatların saatler sürdüğü düşünülünce sürekli kırmızı kan rengine bakan operatörün başını kaldırdığında (kısa süreli dinlenme ya da neşter alıp verme gibi anlarda ) yukarıda anlatılan belirtilerden daha az etkilenmesi ve ameliyat gidişatının bozulmadan daha uzun süre çalışma imkanı sağlaması açısından örtü ve önlüklerde yeşil rengin kullanılması uygun görülmüş.
vay babayın kemiğine
edit: imla.
je suis mohammad
- tepki vereceğim derken yanlışlıkla dinden çıkan bir gariban twitter kullanıcısının* başlattığı akım. kendisiyle birlikte galeyana gelen bir grup mazlumu da peşinden sürükledi zannedersem.
kayıtlarının defterden silindiğini fark edince yayınladıkları düzeltmeyle dine geri girmeye çalışıyorlar şu anda.
http://i.imgur.com/ti1xwyq.jpg
http://i.imgur.com/58gwcsf.png
bu beyinle gazete, karikatür filan eleştirmeye çalışmalarını ben takdir ettim doğrusu.
erken seçimde hdp'ye oy vermek
- pkk'nın tükürüğüyle boğulmak için en doğru karardır.
oyum darbeyi önleyen ak parti'ye
- oyum kendiniz palazlandırdınız, ne haliniz varsa görün demeyip, akp ile birlikte darbeye karşı duran chp'ye.
madem öyle işte böyle derler...
ismail kahraman'ın helallik istemesi
- zehir zıkkım olsun nokta.
5 ağustos 2020 berat albayrak açıklaması
- (bkz: titanic batarken çalmaya devam eden müzisyenler)
swap ile dolar kurunu sabit tutabileceğini düşünen çokomel ve marshmellow bakanı açıklamasıdır.
tam olarak yaptığı ne biliyor musunuz? kaynayan bir suyu tıpa ile kapatmaya çalıştı adeta. her geçen gün kaynayan su, içerideki basıncı arttırdı, tıpa artık basıncı kaldıramaz duruma geldi. işe yaramadığını görünce naptı? tıpaya üstten iyice bastırdı patlamasın diye. altta yanan ateşi kapatmayı denemedi hiç. basınç öyle kuvvetli hale geldi ki düdüklü tencere gibi oldu. ötüyor şu an. her an patlamaya hazır bir bomba haline getirdi ekonomiyi.
kaynayan su, ekonomimiz.
kullandığı tıpa, geleceğimiz.
altta yanan ateş, üretimsiz, tamamen tüketim üzerine kurulu bir ekonomi modeli.
after life
- modern dünya, bize sürekli bir şeyleri başarmayı ya da başımıza gelen kötü olayları atlatmaya çalışmayı dikte ediyor. oysa insan olmak böyle bir şey değil. hepimiz yaşadığımız acılarla ve kayıplarla bir bütünüz aslında. ve tüm bu olanlar hiç olmamış gibi yapmak yaşananların değerini hiçe saymak gibi geliyor bana. ancak aynı olayları kafada tekrar tekrar çevirmek de çok sağlıklı bir davranış değil. peki ne yapmak gerek? bu sorunun cevabı kişiden kişiye ve olaylara göre değişir elbette çünkü hayatta tek bir yanıt verilemez hiçbir soruya ama after life'ın üçüncü sezonda tony'nin hikayesini tamamlarken bu soruya yanıtı kabullenmek olmuş. şimdi ricky gervais'in hayli kişisel düşüncelerden yola çıkarak dizi haline getirdiği projesinin finali nasıl olmuş bir bakalım.
--- spoiler ---
aslında geçen sezonun sonunda tony, kapılarını huzur veren hemşire emma'ya açmıştı. bu sezonda da sanki bir şeyler değişecek ve tony, ilişkiler konusunda yeni bir alana ilerleyecekmiş gibi işaretler verilmişti. ancak ricky gervais, diziyi yazarken o kadar gerçekçi ve karamsar bir duruş benimsemiş ki bu ihtimal hiç faaliyete geçmemiş. aslında tony'nin emma ile birlikte olması belki mantıklı olabilirdi ve evet izleyici de bunu kabul ederdi yüzde yüz. ancak fark edeceğiniz üzere bu dizi standart bir hollywood yapımı değil. bu nedenle işlere klişe yönlerden bakmıyor. mesela emma ve tony'nin yer aldığı limon sahnesinde net bir şekilde herkesin yeri ayrı kimse kimsenin boşluğunu dolduramaz bunu denemek de saçma zaten, iyileşmek istiyorsanız kaybınızı kabulleneceksiniz diyor.
bunun devamında dizinin üçüncü sezonunda gelen bazı güzel değişiklikler de var. ilk iki sezonda tony'e ve yaşadıklarına sempati duyan bir stajyer vardı gazetede. bu sezon kendisinin yerine durumu en az tony kadar kötü olan coleen geliyor. normalde dizinin geçtiği şirin kasaba tanbury'de herkesin çok temel sorunları var ama bir şekilde pozitif durmaya çalışıyorlar. tony ise sorunlarını sert bir dürüstlükle söyleyen tek insan. daha doğrusu coleen gelene kadar öyleydi diyebiliriz. çünkü tony en azından lisa hayattayken bir nebze mutluydu. coleen'de o bile yok. hayatı boyunca sürünmüş ve kaçış umudu bile yok doğru düzgün. bu nedenle tony'i sinirlendiren şeylere kendisi büyük bir kayıtsızlıkla yaklaşıyor ve kötü olanla baş etmek konusunda bize farklı bir bakış açısı sunuyor.
yalnız dizi bazı noktalarda tekrara düşmüş gibi görünüyor. ancak bu teknik olarak öyle algılansa da bir hata değil aslında. hayat değişecekse bile hiçbir zaman oyunda level atlar gibi değişmez. bir adım ileri gider, iki adım geri gelir. her şeyi düzelttim sanırken bir bakarsınız başa dönmüşsünüz. yahu ben bir arpa boyu yol alamadım mı derken kendinizi fersah fersah ileride bulursunuz falan. yine de şimdi konuştuğumuz gibi aynı şeylerin tekrar tekrar yaşanması çok olasıdır. üçüncü sezonda tony'i elinde şarap koltuğa gömülmüş eski videoları izlerken görme sebebimiz de bu aslında. ancak genele bakarsanız tony bir adım atmış durumda. artık ilk sezonlarda olduğu gibi intihara meyilli değil. ha derseniz ki çok pozitif bir insan mı oldu birden bire hayır. ama ufak da olsa bu değişim bir insanın hayatında çok önemlidir.
bir de dizinin yaptığı muazzam finalden bahsetmek istiyorum. tony bildiğiniz üzere etrafındaki herkese çok uzun zaman boyunca kök söktürdü. ancak içindeki iyilik bitmemişti aslında. sadece temel bir öfkesi vardı hayata karşı ve bunu yanlış gördüğü şeylere yöneltiyordu. kat'in astrolojiden medet umması, insanların kendilerini kandırmaları, kibar olmayan insanlar gibi şeyler tony'i hep sinirlendiriyordu. yalnız bu sezon finalinde insanın boğazını düğümleyen anlar yazmışlar. tony, sonunda sevginin, fedakarlığın ve birbirine destek olmanın aslında dünyadan hiç kaybolmadığını, sadece kendisinin bir süre için bunları göremeyecek kadar acı çektiğini fark ediyor. ki bu da bu kadar sakin ilerleyen bir hikayede ulaşabilecek en güzel final sanırım.
--- spoiler ---
üçüncü sezonla birlikte dizi dünyasından bir after life geldi geçti diyebiliriz. samimi ve içgörüsü yüksek diyalogları; yalnızlık, sevgi, hayat ve aşk konusunda çok şey öğreten ama didaktik olmayan anları ve birbirinden garip ancak içlerinde çocuksu bir umut taşıyan karakterleri ile izleyende güzel, buruk, hüzünlü ama yine de iyi ki izlemişim diye düşündürecek bir hava bırakan çok önemli bir dizi oldu. sonuç olarak ricky gervais iyi ki hayat hakkındaki görüşlerini bu kadar samimi bir şekilde bizlere aktarmış diyebiliriz final hakkında.
mansur yavaş'a kesinlikle oy vermeyeceğiz
1 ekim 2022 kartal mhp ilçe bşk yrd öldürülmesi
- ülke tarihinin en başarılı içişleri bakanı döneminde gerçekleşmiştir. şüphesiz ki, hemen bir twit atarak olayı açıklığa kavuşturacaktır.
9 mayıs 2024 bira zammı
- yaklaşık 3 yılın ardından geçen hafta ilk defa bira satın aldım. 48 tl'lik fiyatıyla bremen adında bir bira. efes üretimiymiş.
onu da balık pişirecektim birkaç aydır ilk defa, biraz balık yiyelim ne zamandır yemiyoruz diye aldım pahalı gelse de.
lan bir kere geliyoruz dünyaya biraz ağız tadıyla yiyelim şunu dedim ve aldım.
1 bira + 1 balık, tost makinesinde ısıtılmış ekmek, salata.
bunlar için "bir kere geliyoruz dünyaya" dedim.
ben mühendisim. başka diyecek sözüm yok.
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
- maskeli adam
18 eylül 1698 perşembe günü, alışılmadık bir mahkum, paris'ten, fransa'nın en kötü şöhretli hapishanesi olan bastille'ye geldi. adamın yüzü siyah kadife bir maske ile gizlenmişti ve hapishanede adını bilen personel bunu söylemekten men edilmişti. mahkum gelir gelmez gece karanlığını beklemek üzere bir odaya alındı. bu, yeni mahkumun hücresine taşınırken kimsenin onu görmemesini sağlamak için bir önlemdi. saat 21.00'de hapishanenin başkan yardımcısı ve mahkumla ilgilenenler mahkûmu eski kalenin bertaudièret kulesindeki üçüncü odaya götürdü.
bu zamana kadar, maskeli adam zaten yirmi dokuz yılını parmaklıklar ardında geçirmişti. fransa'da devam eden söylentiler, mahkumun kimliğini gizleyen maskeyi yumuşak kadifeden sert demire dönüştürmüştü. demir maskeli adamın öyle güçlü bir varlık olduğu söyleniyordu ki, kaba ve zalim bir maskenin arkasına gizlenmiş bir mahkum olarak bile gardiyanları tarafından saygıyla karşılanıyordu. fısıltılar onun soylu bir kan taşıdığını, belki de fransa'nın gerçek kralı olduğundan bahsediyordu.
hikayeler abartılı olsa da, demir maskeli adamın alışılmadık bir kadere maruz kaldığına şüphe yoktu. 30 yıldan fazla bir süredir çeşitli hapishanelerde hapsedilmiş olması, çağdaş fransa'da duyulmamış bir şeydi. hapishaneler genellikle küçük suçluların veya soyluların kısa süreli cezaları için ayrılmıştı büyük suçlar ölümle ya da daha kötüsü fransız donanmasında kürek mahkumu olarak ömür boyu cezayla cezalandırılıyordu. sebep ne olursa olsun, xıv. louis bu mahkuma diğer suçlulardan farklı davrandı.
kralın davaya bizzat müdahil olduğunu, 1669'da çıkarılan ve 1860'larda tarihçiler tarafından keşfedilen tutuklama emrinden biliniyordu. tutuklama emri eustache dauger adını veriyor, ancak bu bir takma isimde olabilir o zamanlar fransa'da gizlice gözaltına alınan mahkumlar için takma adlar oldukça sık kullanılıyordu.
eustache dauger, fransa'nın liman kenti calais'de tutuklandı ve güney fransa'da bulunan pignerol'daki (şimdi pinerolo) hapishaneye nakledildi. oraya vardığında, kralın silahşörlerinden birine, bir hapishane gardiyanına ve hapishane valisi bénigne d'auvergne de saint-mars'a teslim edildi. sonraki otuz dört yıl boyunca, saint-mars çok gizli mahkumun tek sorumlusu olarak kaldı.
kralın savaş işleriyle ilgilenen sekreteri marquis de louvois, saint-mars'a kral louis'den mahkum için güvenlik önlemleri konusunda titiz talimatlar gönderdi. hiç kimse mahkumla hiçbir zaman konuşmayacaktı ve sadece ilgilenen kişi mahkuma yiyecek ve su verebilirdi. dauger'a ayrıca, saint-mars ile mutlak ihtiyaçlar dışında herhangi bir şey hakkında konuşmaya çalışırsa öldürüleceği söylenecekti. hücresi çift kapılı olarak inşa edilecekti, böylece kimse içeride ne söylendiğini duyamayacaktı.
gizemli mahkum, sonraki on yılları fransa'nın eteklerindeki hapishanelerdeki ilkel hücrelerde geçirdi ve her zaman saint-mars ile birlikteydi. 1681'de pignerol'dan şimdi italya'nın kuzeyinde yer alan piedmont'taki o dönemin fransız exilles kalesi'ne ve daha sonra fransız rivierası'nın güneyinde cannes kasabasına birkaç kilometre uzaklıktaki sainte-marguerite adasına taşındı. saint-mars'ın mahkumunun gerçek kimliğini bilip bilmediği belirsizdi bildiği adamın adının eustache dauger ve sadece basit bir hizmetkar olduğuydu. bakan ve vali arasındaki sonraki yıllardaki yazışmalarda, ikisi de mahkumun adını asla anmamaya özen gösterdi. onu sadece alt kuledeki adamlardan biri olarak adlandırdılar.
ancak bu, saint-mars'ın mahkumunun önemi hakkında kasıtlı olarak spekülasyonlar yapmadığı anlamına gelmiyor. louvois'in mektupları maske kullanımını dikte etmiyordu yalnızca mahkumun tecrit edilmesi gerektiğini söylüyordu. bu nedenle bazı tarihçiler, daha önce bakanları ve soyluları korumuş olan saint-mars'ın, gözetiminde basit bir hizmetkara baktığı için aşağılanmış hissettiğine inanıyor. dauger'in maske takması konusunda ısrar ederek, mahkumunun ünlü bir yüzü olduğu yanılsamasını yarattı.
voltaıre'in hikayesi
1771'de, mahkumun bastille'ye nakledilmesinden yetmiş yıl sonra, fransız filozof, yazar ve sosyalist voltaire efsaneye katkıda bulundu. voltaire, kralı eleştiren eserler kaleme aldıktan sonra bastille'de 11 ay geçirmişti. oradayken, hem gardiyanlardan hem de diğer mahkumlardan maskeli mahkum hakkında hikayeler duydu. voltaire için mesele açıktı. bir mahkuma maske takmanın tek nedeni, insanların onu tanımasından korkmanızdı. ve özellikleri fransız madeni parasına damgalanmış tüm fransa tarafından bilinen kraldan daha ünlü kim olabilirdi? questions sur l'encyclopédie adlı eserinde voltaire, mahkumun güneş kralı'nın gizli ikiz kardeşi olduğunu ve taht için bir güç mücadelesinden kaçınmak için hapsedildiğini öne sürdü. filozofun kendisinin bu teoriye inanıp inanmadığı ya da sadece tacı itibarsızlaştırmaya çalışıp çalışmadığı belli değil. ancak ikiz kralın hikayesi ihtilal öncesi fransa'da hızla yayıldı sıradan fransız vatandaşları, monarşinin elinde büyük haksızlıklara maruz kalmıştı ve dürüst bir kralın zalim ikizi tarafından zulmedildiği ve ulusun servetini savurduğu bir hikaye doğal olarak popülerdi.
napolyon, kral louis'in erkek kardeşinin maskenin arkasında olduğuna ve kendisinin de mahkumun soyundan geldiğine inanıyordu.
baron'un teorisi
ancak, voltaire eserini tamamlamadan önce, 1770'te fransız baron olan de heiss, 1687 yılındaki bir yazısında hikayeye dayanan yeni bir teori ortaya attı. demir maskeli adamın italyan diplomat kont ercole antonio mattioli olduğunu iddia etti.
de heiss'e göre mattioli, kral xıv. louis'e italya'da sahip olduğu bir kaleyi satmayı kabul etti. fransız kralının onu fethetme zahmetinden kurtardı ancak fonları aldıktan sonra, italyan kontu avusturya, savoy, ispanya ve venedik hükümetlerini bilgilendirerek anlaşmanın şartlarını çiğnedi ve louis'i zor durumda bıraktı. doğal olarak, louis iki taraflı olan kontu cezalandırmak istedi ve bu yüzden onu fransa'ya çektikten sonra tutukladı ve saint-mars'ın altındaki pignerol hapishanesine attı.
o zamanlar tarihçiler bu hikayenin doğru olabileceğini düşündü. 17. yüzyıl avrupa'sında yabancı bir diplomatın tutuklanması siyasi huzursuzluğu tırmandırabilirdi ve bu da mattioli'nin hapis cezasını bir sır olarak saklamak için iyi bir neden olurdu. ancak 1869'da keşfedilen bir mektup o zamandan beri süren teoriyi baltaladı. mektupta saint-mars, mattioli'nin demir maskeli adam hakkında yazarken her zaman yapmaktan kaçındığı adını kullandı.
bugün bazı tarihçiler, kraliyet arşivlerinden elde edilen çağdaş belgelerin, louvois'in mahkumu ‘basit bir hizmetçi’ olarak tanımlamasının gerçeğe yakın olduğunu öne sürüyor. eustache dauger'ın, bilinmeyen koşullar altında bir veya daha fazla önemli devlet sırrının farkına varan kral louis'in kişisel hizmetkarlarından biri olabileceğine inanıyorlar. adam mahkemede yargılanamazdı çünkü bir duruşma sırları ortaya çıkarabilirdi. bunun yerine, kral tek taraflı olarak talihsiz hizmetçiyi hayatının geri kalanını hücre hapsinde tek başına geçirmeye mahkum etti.
bu teorinin destekçileri, dauger'in hapishanedeki temel konaklama koşullarına ve saint-mars'ın gizemli mahkumu defalarca diğer soylu mahkumlar için bir uşak olarak kullanmaya çalıştığını vurguluyor. bunlardan biri, esaret altında bile hizmetçileri elinde tutan kötü şöhretli zevk düşkünü ve eski maliye bakanı nicolas fouquet'ti. sybarite ve eski maliye bakanı nicolas fouquet'ti. hizmetçilerden biri öldüğünde, saint-mars, dauger'ın yerine geçip geçemeyeceğini louvois'e sordu. talep 1675'te kabul edildi ve demir maskeli adam, eski bakanın ölümüne kadar beş yıl boyunca fouquet'nin kişisel hizmetkarı olarak görev yaptı.
araştırmacılar, dauger'in hangi devlet sırrını ortaya çıkarmış olabileceğini hala bilmiyorlar, ancak fransız tarihçi jean-christian petitfils, dauger'in güneş kralı'nın ingiltere kralı ıı. charles'ın elçisi olması için iyi bir gerekçe sundu. petitfils'e göre, haberci, charles'ın fransızlarla güçlendirilmiş bir ittifak karşılığında katolikliğe geçme anlaşması hakkında bilgi edinmiş olabilir. bu ittifak, charles’ın ülkedeki protestan düşmanlarına karşı güç kazanmasını sağlamak için planlanmıştı ancak planlananlar 1685'teki vefatına kadar bir sır olarak kaldı.
petitfils'e göre, bu teori, eustache dauger'in ingiltere'den marş denizi’nin karşısındaki calais'de tutuklanması gerçeğiyle pekiştiriliyor.
bastille'de toplamda otuz dört yıl hapis yattıktan sonra, demir maskeli adam 19 kasım 1703 yılında vefat etti. kimliği hiçbir zaman kesin olarak çözülmedi ve sürekli olarak yeni teoriler ortaya atıldı. maskenin arkasında olduğu iddia edilen en son adaylardan biri, alexandre dumas'nın hikayelerinde yer alan karakter d'artagnan'ın gerçek hayattaki ilham kaynağı charles de batz de castelmore, d'artagnan'dır. bazı tarihçiler, gerçek d'artagnan'ın 1673'te maastricht'e yapılan bir saldırı sırasında ölmediğine, ancak ciddi yaralara rağmen hayatta kaldığına ve louvois'in emriyle esir alındığına inanılıyor. bu teoriye göre bakan, louvois'in kral louis'e saldırı girişiminden korktuğu için ortaya çıkmasını önlemek adına ortadan kaldırmak istedi.
teori pek olası değil, ancak sadece güneş kralı'nın gizemli mahkumunun kimliğinin muhtemelen hiçbir zaman çözülemeyeceğinin ve efsanenin cazibesinin yeni teoriler doğurmaya devam edeceğinin kanıtıdır.
otomobilini devlet hastanesinden şarj eden doktor
- 1 saat boyunca prizden minimum 2 kw (anlamayan için 2000 watt) elektrik çeken otomobille, yarım saat şarjda kalıp, toplamda 5 watt elektrik tüketen cihazları kıyaslayan insanları görmemize vesile olan doktor.
güzel kardeşim; o arabanın %100'e kadar dolması için 20-30 saat duvar prizinden şarj olması lazım. evdeki su ısıtıcısının 30 saat aralıksız çalıştığını düşünebiliyor musun sen?
biri dolsun diye 40000-60000 watt gerekiyor, diğeri dolsun diye 5 watt gerekiyor. ikisinin şebekeye bindirdiği yük farkını tarif etmek güç. biri kötü altyapı nedeniyle yangın çıkarabilir, mahalleyi karanlığa gömebilir. diğeri hissedilmez bile.
biraz izan, biraz mantık. insaf.
doktorun yaptığı haysiyetsizliktir.