ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
nikola tesla
- edit: sevgili sözlük okurları sagolsunlar bu entryime en sevilen entryim payesini layik gördüler. ancak bu durum pek de içime dokunur oldu. çünkü yaziyi sonuna kadar takip edenler görecekler ki bu yazi, sahsi el emegi göz nurumun eseri degildir. sayin dr.hüdai müftüoglu 'na aittir ve tasidigi deger itibariyle sadece link vermeye kiyamadigimdan sözlüge tasimaya cüret ettigim bir yazidir. sözlükte bu güne kadar girdigim 9000'e yakın entry bulunmakta olup bunlarin içinde yüzlercesi gerçekten üzerinde çaba harcanarak kaynagina inilmis ve internete ilk defa türkçe islenmis bilgiler içermekteyken değerli yazarların yüceltmek için bu entryi seçmeleri bir ironidir. sevgili arkadaslarin o mübarek parmaklarini bu son anılanlar üzerinde dolastirmalarini ve sevgili tesla'nin ruhunu artik beni çarpip kömür yapmadan önce rahat birakmalarini istirham ederim. saygilar.
evet simdiii:
nikola tesla
simdiki yugoslavya'da,smiljana köyünde,9 temmuz 1856` da dogdu. bir hiçken bilim dünyasinin en üst noktasina yükseldi. 32 yasinda önemli kesifleri ile milyoner oldu, daha sonra karanliga kaybolup bes parasiz öldü.
babasi papazdi. hiçbir zaman okuyup yazamamasinina ragmen, annesi halk arasinda pratik ev aletleri mucidi olarak bilinirdi. ona göre tesla, yaratici dahi olmaya adaydi.papaz olmasina için babasinin zorlamasina karsi çikarak ,genç tesla mühendislik mesleginde israretti. annesi de onu destekledi ,fizik ve matematikte bilgisini arttirirken graz`daki politeknik okuluna girdi ve prag üniversitesinde egitimine devam etti. yabanci teknik eserleri okuyabilmek için,orada yabanci dil kursuna devam etti. anadili olan sirpça ve ailece bildikleri almancaya ek olarak ingilizce, fransizca ve italyancayi da ögrendi.
pragdaki tahsilini 1880 `de bitirdikten sonra, budapeste de lisans üstü yaparken ,profesörüyle alternatif akimin özelliklerini tartisti. sonra paris telefon sirketinde çalismaya basladi. burada dogru akim motorlari ve dinamolar konusunda genis ve önemli tecrübeler edindi. oradayken çalistirdigi döner makinalari korumak için regüle edici kontrol cihazlari icat etti.
o ilk günlerde genellikle dogru akim, isitmaya, isik vermeye, güçsaglamaya ve iletmeye en uygun , elektrik akimi olarak bilinirdi.fakat da direnç kayiplari büyüktü ki, her mil kare için bir güç santraline gerek vardi. ilk akkor ampuller ( 110 volta `ta ), güç santrallarina yakin olsalar bile parlak yanmiyorlar ve bir milden daha az uzaliktakiler ise kaybolan güce bagli olarak sönük yaniyorlardi.
1884 de genç tesla, kafasinda fikirlerle dolu ve cebinde 4 sentle new york'da gemiden indi. tecrübesi ,onu dogru akim motorlari ve dinamolardaki komütatör ün sonsuz sorunlar yaratan gereksiz bir karisiklik olduguna inandirmisti.dogru akim üretecinin bir komülatörle dis devrede tamamen ayni yöne akan dalga dizileri seklinde alternatif akim olusturdugunu gördü. o zamanlar , motorda dönme hareketini elde etmek için, elektrik motorunun endüvi si motoru alternatif ( aa ) beslemek için döndügü anda manyetik kutuplarin yönlerini degistiren, döner komülatörlere sahipti.
tesla'ya göre dogru akim saçmaligin daniskasiydi. hem jeneratör ( üreteç ) hem de motordaki komütatörü ortadan kaldirmak ve aa’yi tüm sistemde kullanmak akla uygun gelmekteydi. fakat hiç kimse alternatif akimda çalisan bir motoru olusturmamisti, ve tesla bu sorunu çok düsündü. 1882 subat’in da, budapeste’nin bir parkinda szigetti adinda bir sinif arkadisyla gezinirken aniden haykirdi. !buldum ! simdi degistirime dikkat et! o anda tüm elektrik endüstirisinde devrim yapacak olan, dönen manyetik alani bulmustu. dönen elemana baglanti geregi olmayacakti. komütatör yoktu artik.
sonradan tüm alternatif akim elektrik sistemini tasarladi. alternatörler, elektrik enerjisinin ekonomik iletimi ve dagitimi için aa motorlari ... dünyanin her tarafinda harcanip giden su gücünün bollugundan esinlenip, gerekli olan heryere enerjiyi dagitabilen hidroelektrik santrallariyla bu büyük gücün elde edilmesi. budapeste de ‘ bir gün niyagara çaglayani ni, elektrik elde etmek için kullanacagim’ diyerek dinleyenleri sasirti.
tesla ‘nin aradigi ve sans kolayca eline geçmedi. o zamanlar new york’da,pearl caddesindeki ilk labaratuarinda akkor lambasi için pazar aramakla mesgul olan edison’a rastladigi zaman tesla, gençlik heycaniyla, kendisin buldugu alternatif akim sisteminin açiklamasini yapti. bu düsünceyi derhal ve tamamen kestirip atan o büyük adam, ‘‘sen teori üzerinde vaktini harciyorsun’’ dedi.
bir yil boyunca, uzun boylu , zayif yugoslav , bu yabanci ülkede açliktan korunmak için mücadele etti. gün geldi, çukur kazarak geçimini sagladi. fakat birlikte çalistigi çukur kazici, western union’un ustasi yemek saatlerinde tesla’nin ilgilendigi yeni elektrik sistemlerinin hayali tariflerini dinleyerek, bu konu üzerinde bir plan yapti. tesla’yi a. k. brown adli firmanin sahibiyle tanistirdi. tesla nin parlak planlariyla büyülenerek , brown ve bir ortagi büyük bir atilim yapmaya karar verdiler. ortaya belirli bir miktarda para koydular ve bu parayla tesla ( simdiki bati brodway ) güney besinci cadde 33-35 no’da bir deney labaratuari kurdu. orada tesla jenaratör, transformatörler,transmisyon( iletim ) hatti,motorlar ve isiklar gibi tasarladigi sistemlerin tümünün planlarini hazirladi ve usanmadan çalisti, her detay için planlar silinmez biçimde zihnine kazinmisti. hatta iki ve üç fazli sistemleri de tasarladi.
cornell üniversitesinden profesör w.a. anthony yeni aa sistemini sinadi ve de tesla’nin senkron motorunu en iyi da motoruna esit yeterlilikte oldugunu açikladi.
o zaman tesla bütün kisimlara sahip bir tek patent altinda sistemini tescil ettirmek istedi. patent bürosu her önemli fikir için ayri bir dilekçeyle basvurulmasinda israr etti. tesla 1887’nin kasim ve araliginda dilekçesini verdi, ve daha sonraki alti ayda yedi tane abd patenti aldi. 1888 nisanin da çok fazi da içeren dört ayri patent için bas vurdu. bunlar da hizla, bekletilmeden verildi. yilin sonuna kadar 18 patent daha aldi. bunlari, çesitli avrupa patentleri izledi bu kadar hizla dagitilan bu patent çiginin, esi görülmemisti. fakat fikirler ilginçti. o kadar ki, bir gelisme ve tahmin yoktu. bu yüzden patentler tek bir tartisma bile yapilmadan verildi.
bu sirada tesla, new york da aiee (simdiki ieee) nin bir toplantisinda çok gösterisli bir konferans verip, tek ve çok fazli aa sistemlerinin gösterisini yapti. dünya mühendisleri, muazzam gelismenin kapisini açarak, telle yapilan elektirik enerjisi iletimindeki sinirlamalarin giderilmis oldunu gördüler.
fakat, kim bu tümüyle daha iyi olan, sistemi uygulayacakti? dogal olarak, kurulan edison-general electric kurulusu degil, aksi halde kendi tüm yatirimlarinin eskimis oldugunu kabul edeceklerdi.
iste tan o sira da george westinghouse, tesla nin laboratuarina gitti ve tesla ile tanisti. tanistiklari sirada tesla 32, westinghouse 42 yasindaydi. her ikiside yetenekli, basarili birer mühenndis ve elektrigin hayrani idiler. westinghouse, teslanin açiklamasini dinledi, gösterisini izledi ve hemen karar verdi. "alternatif akim patentlerin için bir milyon dolar nakit ve ayrica satis payi verecegim" diyerek teklifini yapti.
tesla heycanla’’satis payini beygir gücü basina bir dolar yap, anlastik ‘’diye cevap verdi. iki adam bu kadar kolayca, tarihi anlasmayi yapip el sikistilar.
tesla amacina erismisti. fakat fikirlerine inanip kendisine destek veren insanlari unutacak biri degildi, ve derhal laboratuarina paraca destek veren brown ve ortagina bir milyon dolarlik çekini gönderdi. daha sonra weshinghouse’in ardindakiler, onu, tesla’yla yaptigi anlasmanin beygir gücü basina bir dolarlik kismindan vazgeçirmeye çalistilar buna ragmen iliskileri hizla gelisti. fakat tesla’nin ömrünün geri kalan kisminda geçimini ve arastirmalarini destekleyecek olan satis payindan feragat etti.
ülke çapindaki westinghouse yaptirimlarinin basarisi, gelisen elektrik endüstrisinde rakip durumunu korumak için general electric, westinghouse lisansini satin almak zorunda kaldi.
iyi bir ücretle tartisilan lisans, tesla için bir serefti. tartismada tesla, açikça alternatif akimin ümitsizligi ve denemelerin ise zaman kaybi konusundaki, edison'nun ilk sözlerini hattirladi.
1890’da ulusrararasi niyagara komisyonu elektrik üretmek için, niyagara çaglayaninin gücünü kullanmak amaciyla çalismaya basladi. bilgin lord kelvin komisyonun baskanlina atandi ve o derhal da sisteminin en iyi olacagini açikladi. fakat, eger güç 26 mil ilerdeki buffalo’ya iletildigi taktirde, aa’nin gerekli oldugunu sonuçta kabul etti.böylece,sonuçta tesla’nin sistemini kullanmaya ve büyük türbünlerle aa üretmeye karar verdiler.teklifler 1892 de yeni kurulan cataract construction co.sirketi tarafindan istenildi.
washingtonhouse on tane 5000 hp’lik hidroelektrik jeneratörü için ve general electric ise iletim hatti için kontrat yaptilar.bütün sistem iletim hatti,yükseltici ve alçaltici transformatörlerle tesla’nin iki faz projesine uygundu.hareket eden parçalari azaltmak için,distan dönen alan ve içi sabit armatürlü büyük alternatörler planlanmisti.
o zamana kadarki bu en büyük tarihi proje büyük heyecan yaratti.dakikada 250 devir yapan her biri 1775 amper veren,2250 voltluk on büyük alternatör, iki fazli 25 hz’de 50000hp veya 37000 kw lik çikis olusturuyordu. rotorlarin herbiri, 3 metre çapinda, 4,5metre uzunlgunda (düsey jeneratörlerde 4,5metre yükseklik) ve 34 ton agirligindaydi. sabit parçalar 50 ton agirligindaydi. gerilim iletim için 22000 volt’a çikarildi.
sonradan telsiz denilen, radyo alaninda tesla’nin öncülügü, mors koduyla yapilan haberlesmeden de daha ileri gitti. 1898 new york sehrinin madison square garden'da telsizle uzaktan kontrola ait parlak bir gösteri düzenledi. birinci geleneksel elektrik fuarinin gelistigi yer ve genellikle barnum-bailey sirkinin çalistigi büyük alanin ortasina büyük bir tank koydu ve su ile doldurdu. bu küçük gölün üzerine,yüzmesi için, 1 metre uzunlugunda anten diregi olan,sac gövdeli bir tekne koydu. teknenin içinde bir radyo alicisi ve gemi manevralarina yapmak için batarya ile çalisan bir çesit elektirik motoru vardi. seyredenlerin arka tarafindan,tesla gemiye seyirçilerinin istegine göre ileri gitme,sola veya saga dönme, durma,geri gitme ve donanimindaki isiklari yakip söndürme gibiçesitli hareketleri yaptirdi. unutulmaz gösteri tüm seyircileri hayran biraktigi gibi günlük gazetelerin ön sayfalarinda yer aldi.bu uzaktan radyo ile kontrol yöntemlerini kullanarak,günümüzde ayin yüzeyine insanlari indirecegimizi,o gün kaç kisi düsünebilirdi ki?
tesla’nin matematik dehasi,westinghouse ve g.e.’nin imalatini yaptigi alternatif akim cihazlarinin, parçalarinin yapiminda da büyük yarar sagladi. ilk ögrencilik günlerinde karisik sorunlari kagit ve kalemsiz akildan çözerdi. ögretmeni onun hile yaptigindan süphe eder,ve ona testler uygulardi. genç tesla, bütün logaritma cetvellerini ezberlemisti. simdi abd de kullanilan 60 hz ‘lik frekans, tesla’nin mantik hesaplarindan çikarilmisti . çünkü tesla bunun ticari yönden en uygun oldugunu saptamisti. daha yüksek frekanslarda, aa motorlari yetersiz olacakti. daha alçak frekanslarda daha çok demir kullanilacakti . isiklar da alçak frekanslarda titresecekti.
niyagara çaglayaninin ana tesisi ,ilk westinghouse türbin jenaratörlerinin kapasitelerine uymasi için, 25hz’e göre planlanmisti. bunu izleyen gelismeler ile 60hz’e çevirme yapildi.günümüzde bu,niyagara’dan elde edilen enerji 360 mil uzaktaki new york’a kadar iletilmektedir.bir zamanlar,daha büyük uzakliklar,kuzey dogu sebekesinden beslenmekteydi.tesla new york’a geldigi zaman,yeterli enerji iletimi için sinir 1 milden daha azdi.
arastirmalarinda yüksek gerilim ve yüksek frekansin bilinmeyen alanlarinda daha çok ilgilendi.yüksek frekans cihazlarini kullanirken,bir elini daima cebinde tutardi.bütün laboratuar asistanlarina bu ön tedbiri almalarinda israr ederdi,ve bu kural,bu güne kadar daima gerilim bakimindan tehlikeli cihaz etrafindaki uyanik arastiricilar tarafindan da uygulanmaktadir. o zaman yararlanilmamis olmasina ragmen ,tesla’nin yüksek frekans ve yüksek gerilim alanindaki kesifleri,modern elektronigin yolunu açti.biricik yüksek frekans transformatörüyle (tesla bobinleri) çiplak elinde tuttugu gazli tüpü yakacak sekilde vücudundan,zarar vermeden ve yüksek gerilimli akim geçiriyordu.o ilk günlerde tesla,aslinda neon tüpünün ve floresan tüpünün aydinlatmasini gösteriyordu.
bazen,frekans araliginin alt ve üst kisimlarinda yaptigi denemeler,tesla’yi kesfedilmemis bölgelere yöneltti.mekaniksel ve fiziksel titresimlerle çalisirken,houston caddesindeki yeni labaratuarinin etrafindaki hakiki bir depreme neden oldu.binanin dogal rezonans frekansina yaklasan ,tesla’nin mekanik osilatörü eski binayi sarsarak tehdid etti.bir blok ötede,polis karakolundaki esyalar esrarengiz bir sekilde dans etmeye basladi.böylece,tesla, rezonans,vibrasyon ve ‘’dogal periyod’a ait matematiksel teorilerini ispatladi.
yüksek frekans ve yüksek gerilimli elektrik iletimi konusundaki arastirmalar, tesla’yi colorado springs yakinindaki bir dagin üzerine dünya’nin en güçlü vericisini kurup çalistirmaya yönelti. 60 metrelik diregin etrafina 22.5 metre çapinda hava çekirdekli transformatörü yapti. iç kismindaki sekonder 100 sarimli ve 3 metre çapindaydi. üreticisi, istasyondan birkaç mil uzakta bulunan enerjiyi kullanirken, tesla ilk insan yapisi olan simsegi olusturdu. bu diregin tepesindeki 1 metre çapli bakir küreden 30 uzunlugundaki kulaklari sagir edici, simsekler çakti. gürültüsü ufka kadar ulasti. 100 milyon volt degerinde gerilim kullaniliyordu. yarim asirlik bir süre içerisinde giderilemeyen bir hayret yaratti.
ilk denemesinde, vericideki güç jenaratörünü yakti. fakat tamir ederek gücü 26 mil uzaga, telsizle iletebilinceye dek deneylerine devam etti. o uzaklikta, toplam 10 kw’lik 200 tane akkor lamba yakmayi basardi. daha sonra, kendi radyo patentleriyle meshur olan fritz lowenstson, tesla’nin yardimcisi iken bu gösterisli basariya sahit oldu.
1899’da aa alternatif akim patentleri için westinghouse’den aldigi paranin sonunu harcadi. albay john jacob astor, onu mali yönden kurtarmaya geldi ve colarado springs’deki denemeleri için ona 30.000 dolari sagladi. sonra bu parada bitti ve tesla new yourk’a geri döndü.
new yourk’da century dergisinin sahibi, tesla arkasi robert underwood johnson araciligi ile, colarado springs’deki basarilarini anlatan hikayeler yazarak, geçimini sagladi. fakat tesla’nin yazdigi hikaye, felsefe ve ’’insanligin mekaniksel gelisimi’’ konusuma giren bir konusma oldu. çok yüksek edebi kalitesine ragmen, eser colarado springs’deki güçlü vericiden çok az söz ediyordu.
sonunda makale ‘’insanlgin artan enerji ihtiyaci’’ basligi altinda basildi. basinda yayinlandigi zaman heyecan yaratti. derinden etkilenen okuyuculardan biri, john pierpont morgan’di. bu kisi, dogru akim günleri basinda ve daha sonralari da niyagara selalesi projesinde genaral electric firmasini paraca desteklemisti.
morgan, gösterisli basarilari ve sahsiyeti dolayisiyla, nikola tesla’hayrani idi. tesla, kisa zamanda morganin sürekli misafiri oldu. kusursuz giyinisli, birkaç dilde yaptigi kültürlü konusmasi ve medeni davranislariyla gösterisli ve centilmen tesla, new york sosyetesi gözdesi oldu. genellikle taninmis aileler kizlari için ‘’iyi bir av’’ olarak saydilar, fakat tesla hayatinda kadinlara ve ask hikayelerine yer bulunmadigini israrla tekrarladi. çünkü onlar, onun arastirmalarina engel olacakti.
tarihçiler, tesla’nin daha sonraki büyük projesini,morgan’in paraca desteklemesine neyin yönelttigi konusunda çeliskilere düserler.bazilari,onun aslinda telsizle güç iletimiyle ilgili olduguna inanirlar.digerleri,daha sonraki gelismelerin isiginda,morgan’in ilgili oldugu elektrik endüstrisindeki yatirimlarini korumak için,tesla’yi ve basarilarini kontrol altina almak oldugunu söylerler.bu nedenle,tesla’nin tekrar çaresiz kaldigini anlayarak,telsizle elektrik gücü iletimini garantilemeye razi olur.
1904’de tesla ‘’elektrik dünyasi ve mühendisligi’’ dergisine verdigi beyanatta ‘’yapmis oldugum isin büyük bir kismi için,bay j.pierpont morgan’in asil alicenapligina borçluyum.’’ demisti. bu birlikten, long island ’daki ilginç’’dünya çapindaki telsiz’’kulesi filizlendi.
long island’in tepelik bölümünde,wardenclyffe yakininda yavas yavas yükselen garip yapi bütün seyredenlerin ilgisini çekerdi. tek parça olmamasi disinda, büyük bir mantara benzeyen,yapi,yerden genis ve 62 metre yukaridaki tepesine dogru daralan, kafes seklinde bir iskelete sahipti. tepede 30 metre çapinda bir yarim küreyle örtülüydü.iskelet, bronzdan kalin civata ve bakir lamalarla birbirine baglanmis, saglam agaç kolonlardan yapilmisti. yarim küresel tepe, üsten yüzeysel olarak bakir bir elekle kapliydi. tüm yapida demir metali yoktu.
http://www.teslascience.org/images/tower3.gif
http://de.geocities.com/infotaxi/tesla-tower5.jpg
ünlü mimar stanford white, konuyla o kadar ilgilendi ki, en iyi yardimcisi w.d.crown’u görevlendirerek proje isini ücretsiz yapti.
34. caddedeki eski waldorf-astoria otelinde oturan tesla, her gün, taksiyle,çarkli araba araba vapuruna binerek long island sehrine gidip, long island demiryoluyla shoreham’e aktarma yaparak insaata gidiyordu. proje kontrolunun aksamamasi için, trenin yemek servisi onun için özel yemekler hazirladi.
büyük kulenin yaninda 30 metre karelik tugla bina tamamlandigi zaman, tesla houston caddesindeki laboratuarini bu binaya tasimaya basladi. bu sirada radyo frekans jeneratörleri ve onlari çalistiran motorlarin yapiminda üzücü bazi gecikmelerle karsilasildi. birkaç camci planlari hazir olan özel tüpleri sekillendirmeye çalisiyorlardi.
bu sirada tesla (1904), mors koduyla sinirli olan büyük endüstrinin gelecegine ait, uzak görünüsü açiklayan kurumsal brosürünü yayinladi bu brosür, tesla’nin kahin oldugunu herkese inandirdi. “ dünya çapinda telsiz sistemi” nde, çesitli olanaklari saglayacak olan özellikler açiklaniyordu. brosürde, telgraf, telefon, haber yayini, borsa görüsmeleri, deniz-hava trafigine yardim, eglence ve müzik yayini, saat ayari, resimli telgraf, telefoto ve teleks hizmetleriyle, tesla’nin sonradan olusumunu gördügü radyo sitesi anlatiliyordu.
1904 marti, elektrik dünyasi ve mühendisligi dergisinde, tesla, kanada niyagara enerji firmasinin telsiz enerji iletim sisteminin uygulamasini istedigini ve bunun için 10 milyon voltluk gerilimde 10000 beygir gücü dagitabilecek bir sistem kullanmayi istedigini açikladi.
niyagara projesi asla gerçeklesmedi. fakat gösterisli long island’in kaderine etki yapti. aydinliga çikmayan nedenler yüzünden, j.p. morgan düsüncesini degistirdi, ve tesla’nin para kaynagi birden kurudu. baslangiçta tesla , morgan’nin hemen hemen bitmek üzere olan isin tamamlanmasini saglayamayacagina inanmak istemedi, ama morgan’nin geri çekilisi ani ve kesin oldu. endüstri tarihçileri bu durumun nedenini merak ederler, neden morgan sabrini tüketti ? ünlerine inandigi mühendisler, brosürde açikça yer alan tesla’nin görüslerinin saçma olduguna ve parasinin ümitsiz bir hayla için harcadigina mi onu ikna ettiler ? yoksa tesla’nin vaktini ve parasini niyagara projesine sarfettigine mi süphelendi ? bunun asli bilinmeyecektir.
birinci dünya savasi sirasinda, ulusal savunma adina çok saçma saygisizliklar öne sürüldü. garip bir nedene göre (veya nedensiz) long island, wardenclyffe’deki tesla’nin sansli kulesinin a.b.d.’nin emniyetini tehlikeye soktuguna ve tahrip edilmesi gerektigine karar verildi.
kablo baglayarak yüksek yapiyi öne çekip, dengesini bozmak için yapilan bos tesebbüslerden sonra, en sonunda temelini dinamitleyerek, devrildi. o zaman bile, kule çökerken parçalanmadi. zedelenmeksizin yana yatti, ve en sonunda parça parça söküldü.
fakat bu yapi neden parçalanmaliydi bilinmiyor.
1890’da tesla yüksek frakans aa üreteçlerini yapmisti.184 kutuplu olan bir tanesi 10 khz ‘lik çikis veriyordu.daha sonra,20 khz kadar yüksek frekanslari elde etti.ancak on yil sonra 50 kwa çikisli radyo frekans üretecine reginald fessenden gelistirdi.bu makine,general electric tarafindan 200 kwa ‘ya çikarildi ve fessenden’in ilk alternatörlerini kuran,çalismasini kontrol eden adamin adi verilerek,alexanderson alternatörü satisa çikarildi.
hemen hemen dünya kablolarinin çogunu elinde tutan ingiliz isadamlarinin,bu makineye ait patentleri elde etmek üzere olduklari görülünce,a.b.d.donanmasinin acele çagrisiyla ‘’radio corporation of america,(rca)’’ sirketi kuruldu.yeni firmanin 1919’da kurulmasiyla,marconi wireless telegraph co.of america firmasinin güçlü fakat yetersiz,marconi kivilcimli vericileri,çok basarili olan rf alternatorleriyle yer degistirdiler.
birincisi n.j.new bruswick’te kuruldu.200kw’da 21,8 khz frekansli titresim olusturdu ve ticari iste kullanildi.bu ilk,sürekli,güvenilir atlantik asiri radyo servisi idi.bu alternatörler,tesla’nin kulesinin yerine,radyo merkezinin tüm güçlerini sagladi.böylece nicola tesla’nin dünya çapinda telsiz hayali,30 sene sonra,icat ettigi vericinin kullanilmasiyla gerçeklestirildi.
tesla,birçok alanlarda yaratici arastirmalara devam etti.1917’de uzaktaki cisimlerin üzerine kisa dalga darbeleri gönderip,yansiyan kisa dalga darbelerinin bir floresan ekran üzeride toplanmasiyla izlenebileceklerini açikladi.eger bu radar degilse,neydi? diger bilim adamlarinin varliklarini kesfetmelerinden 20 yil önce,kozmik isinlari açikladi. 1929’a kadar çesitli zamanlarda,buhar ve gaz için”kepçesiz”yüksek hizli türbinler üzerinde çalisti.kolay öfkelenen tesla ile edison waterside enerji tesisi ve allis chalmers fabrikasindaki arastirmalarinda onunla çalisan bazi mühendis ve yardimcilari arasinda ortaya çikan sürtüsme,aleyhine oldu. bugün,düz rotorlu tesla türbinlerinin sonucu hakkinda hiçbir bilgimiz yoktur.
yillar geçtikçe,ondan,gittikçe daha az haber alinmaya basladi.bazen gazeteci ve biyografi yazarlari onu arayip mülâkat yapmak istiyorlardi.gittikçe gariplesti,gerçeklerden uzaklasti aldatici hayalcilige yöneldi.not alma aliskanligin edinmemisti.her zaman tüm arastirma ve deneylerine ait tüm bilgiyi aklinda tutabildigini iddia ve ispat etti.150 sene yasamaya kararli oldugunu ve 100 yasinin üstüne eristigi zaman,arastirma ve deneyleri sirasinda topladigi bütün bilgiyi etraflica anlatarak,anilarini yazacagini söylerdi.ikinci dünya savasi sirasinda öldügü zaman kasasina askeri yöneticiler el koydular,ve kayitlarin cinsine ait herhangi bir sey duyulmadi. olsaydi açiklanirdi. saniriz.
tesla’nin kendine özgü bir tutarsizlik da, iki seref ünvani verildigi zaman ortaya çikti.birini reddetti , fakat digerini kabul etti. 1912’de nicola tesla ve thomas a.edison’a verilen 40 bin dolarlik nobel ödülünü edison’la paylasmayi reddetti. her nasilsa,edison’u sevenler tarafindan kurulan aiee edison madalyasi 1917’de tesla’ya layik görüldügünde,bunu kabul etmeye yanasabildi.
tesla’nin dogal davranisi aristokrat gibiydi.zamanin geçisiyle ve kaynaklarin tükenmesiyle,asil bir fakirligin içine gömüldü.eniyi otellerde yasamaya devam ederken,kredisi tükenecek ve baska yerler arayacakti.en sonunda new york’a tasinarak sorunlarini çözümledi.kendilerine milyonlar kazandirdigi bazi kuruluslar,yaslanan dahiye bakmalari konusunda yeni otel idaresiyla anlastilar. bir gün bir tren istasyonunda kendisisni gören bir dostu,karisikligin ortasinda onun yanlizligini bozarak,”iyi aksamlar,dr tesla.tren mi bekliyorsunuz?”demis.o’nun yumusak ifadeli cevabi unutulmazdi”hayir,buraya düsmeye geldim.”
tesla yemege baslamadan önce,tüm gümüs,porselen ve cam esyanin ayri ayri peçetelerle silinmesinde israr ederdi.saglik konusundaki bu görünüse karsilik,hizmetçi tesla’nin odasini bir”cehennemi karisiklik”olarak tarif ederdi.sikayet ettigi tesla’nin düzensizligi degil,güvercinleriydi.onlari,parka gidip yemliyemedigi zaman,içeriye girip çikabilmeleri amaciyla pencereyi açik birakir ve onlari odanin içinde beslerdi.
dünya’daki herhangi bir kimseyle ücretsiz olarak konusabilmesini sağlayan yataginin basindaki altin kaplamali telefon,en sevdigi gri benekli beyaz güvercinin tünegi idi.”o öldügü zaman bende ölecegim”derdi tesla. ve 1943 ocaginda,bir gün en sevdigi güvercin onu son kez ziyaret etti. tesla bitkin ve üzgün olarak”o ölüyor. gözlerinin isiginda mesajini aldim”diye inledi.
uzun zamandir tesla’nin kapisinin kulbunda asili bulunan “rahatsiz etmeyin”levhasini gören bir hizmetçi,durumu arastirmak ve anlamak için anahtarini kilide sokup içeri girdi. tesla 87 yillik narin çerçevesini yataginda sükunet içerisinde terk edip aslina dönmüstü.hizmetçi mirildanan güvercinleri yemledi,ve onlari yumusak hareketlerle disariya kovup pencereyi kapadi.gariptir ki,hizmetçinin dedigine göre tesla’nin sözüne ettigi o beyaz güvercin digerlerinin arasinda yoktu.
kaynak:
http://www.atlamaz.4mg.com/index2.htm
dr.hüdai müftüoglu (trac / telsiz ve radyo amatörleri cemiyeti dergisi ekim 1974 sayi 49)
http://www.g8cyerichmond.freeserve.co.uk/world.htm
http://www.teslascience.org/…/photographs/wp028.jpg
http://images.google.com.tr/images?q=tesla&hl=tr
http://www.neuronet.pitt.edu/…la/images/tesla32.gif
http://www.neuronet.pitt.edu/~bogdan/tesla/
gelen kutusu » xeuctioner
bu bilgide yanlışlık var.teslanın babası birden fazla dil bilen ve kütüphanesi olan bir kişi.kendi anlatımına göre hastayken onun kütüphanesindeki tüm kitapları bitirmiş.
andrew: şu kaynağa bakılırsa doğru:
https://www.johnsanidopoulos.com/…ilutin-tesla.html
ayrıca mutlaka okuyun :
https://evrimagaci.org/…ari-ve-basarisizliklari-149
turn on the bright lights
- 2002 yılında piyasaya sürülen "turn on the bright lights", 1998'de kurulan interpol'ün ilk albümü. grup bu albümden önce, kendi şehirleri olan new york'un barlarında verdikleri konserlerle underground müzik dünyasında tanınmaya başlamıştı. interpol, bu albümden önce, bir kısmı grubun kendi çabalarıyla birkaç ep çıkarmıştı. 2004'te vefat eden ünlü bbc dj'i john peel'den de onay alan bir ep'den sonra daha fazla dikkat çeken grup albüm çalışmalarına başladı ve 2002 yılında turn on the bright lights albümünü yayımladı.
interpol'ün müziğini; klasik punk'dan daha deneysel, daha kompleks ve alternatif rock'ın temelini oluşturan "post punk" olarak tanımlamak doğru olur diye düşünüyorum. sex pistols, the clash gibi grupların önderliğinde gerçekleşen punk rock patlamasının ardından, 70'lerin sonunda başlayan ve 80'lerin başında devam eden post punk akımı, (gang of four, joy division, wire gibi gruplar bu dönemde çıkmıştır) 80'lerin sonunda kaybolmuştur. punk müzik, özellikle 90'lı yıllarda poplaştığı için buna bir tepki olarak "post-punk revival" (post-punk'ın dirilişi) adı altında yeni bir post punk dalgası oluşmaya başlamıştır.
bu dalganın elemanlarından biri olan interpol'ün müziğini kabaca joy division, wire, section 25, morrissey ve hatta david bowie'ye benzetmek mümkün. ancak kesinlikle bu benzetmeler altında ezilecek bir grup değil interpol. vokalist paul banks'in kendine özgü, etkileyici -ve biraz da efektli- bir sesi var.
interpol, albüm için; arab strap, bardo pond, cat power, mogwai ve yo la tengo gibi indie/post rock gruplarına ev sahipliği yapan new york merkezli matador records'la anlaşmaya vardı. turn on the bright lights'ın kayıtları, kasım 2001'de connecticut'da tarquin stüdyosu'nda yapıldı. albümün kaydı pete katis tarafından, miksajı ise clinic ve depeche mode'la çalışan gareth jones tarafından yapıldı. tarquin stüdyosu, eskiden zihinsel engelli çocuklar için hastane olarak kullanılan, 150 yıllık bir evin en üst katında bulunuyor. grup, kayıt programı boyunca stüdyoya kapanmış ve stüdyo dışını ilginç bir şekilde "dışarısı", "vahşi bölge-kır" olarak adlandırmışlar. birkaç hafta kendileri dışında kimseyle iletişim kurmamışlar ve ne zaman birisi yürüyüş veya alışveriş için dışarı çıksa vahşi doğaya çıkıyormuş gibi hissetmiş.
teknik konulardan çok anlamasam da, bence albümün miksajı oldukça iyi yapılmış. müzik ve vokal, sol ve sağ kanallara öyle güzel ayrılmış ki; özellikle albümü kulaklıkla dinlerken bu ayrıntıyı çok iyi anlıyorsunuz ve albümü dinlemek çok daha keyifli geliyor. daniel kessler'ın gitar riffleri tek başına fondaki atmosferik müzik olarak nitelendirilebilir. kessler, bunu gençliğinde dinlediği pop gruplarına ve günümüzdeki elektronik müziğe borçlu olduğunu söylüyor. bas gitarı oldukça melodik ve parçaların ruh halini yansıtacak şekilde çalan carlos d., ayrıca klavye partisyonlarını da yazıp albüm için kaydeden kişi. bu albümün sound'unu belirleyen önemli kişilerden birisi de gruba 2000 yılında katılan davulcu sam fogarino.
albüm hem müzikal hem de şarkı sözleri açısından oldukça değişkenlik gösterebiliyor. örneğin "untitled" adlı albümün açılış parçası sakin bir parça ve sözleri de şu şekilde: "i will surprise you sometime / i'll come around" (bir ara sana sürpriz yapacağım / yanına geleceğim). buna karşın bir sonraki parça ve albümün en iyilerinden olan "obstacle 1"'da ise paul "i’ll never see this face again / you'll go stabbing yourself in the neck" (bir daha bu yüzü asla görmeyeceğim / kendini boğazından bıçaklıyor olacaksın) şeklinde ses tellerini yırtarcasına bağırıyor.
bu iki parçadan sonra, bana göre albümün şaheseri olan nyc ile başbaşa kalıyoruz. nyc, herkesin tahmin edeceği gibi "new york city" demek. city, yani c harfi; new york eyaleti ile şehrini birbirinden ayırmak için kullanılıyor. ancak banks, nyc'ye yeni bir anlam yüklemiş. "new york cares" (new york'un umrunda). sık tremolo kullanımına rağmen, albümün en sakin, en yavaş parçası. gitar ağlıyor; o melodik, mutlu ve yerinde duramayan bas ise hüzünlü ve oldukça ağır. vokalde de bir boşvermişlik, bıkkınlık hissediliyor. sözler metropoldeki günlük karmaşadan ve bireysel mutsuzluk/tatminsizlikten bahsediyor. nyc, şimdiye kadar dinlediklerim arasında bir şehir için yazılmış en güzel parça. sözlerin vurucu yeri ise şu kısmı: "subway, she is a porno / pavements, they are a mess / i know you supported me for a long time / somehow, i'm not impressed" (metro, tam bir porno / kaldırımlar pislik içinde / beni uzun süredir desteklediğinin farkındayım / yine de, etkilenmiş değilim). ayrıca albüme adını veren cümle de bu parçanın sözlerinde geçiyor.
pda, elemanlar stüdyoda takılırken emprovize olarak ortaya çıkmış ve bu parça grubun dört ep'sinde bulunuyor. farklı versiyonları olan parçanın en kısa olanı bu albümdeki. albümdeki diğer parçalar da müzikal açıdan öncekilere benziyor. yavaş-karanlık, veya hızlı-kızgın-karanlık olarak devam eden şarkılarda ortak öğe müziğin bir rock grubundan pek beklenmeyecek kadar karanlık ve atmosferik olması. nyc kadar öne çıkan parça olmamasına rağmen; hemen hemen hepsi üst seviyede şarkılar.
sonuç olarak interpol için; 20 yıl öncesinin müziğine modern bir anlayış getirmiş diyebilirim. eğer farklı müzik tarzlarına açıksanız kesinlikle albümü edinmenizi öneririm. malesef; bildiğim kadarıyla bu albümün türkiye'de satışı yok, o yüzden edinmek biraz güç olabilir.
9.3/10**
albümdeki parçaların listesi:
01. untitled
02. obstacle 1
03. nyc
04. pda
05. say hello to the angels
06. hands away
07. obstacle 2
08. stella was a diver and she was always down
09. roland
10. the new
11. leif erikson
interpol:
vokal/gitar: paul banks
gitar/geri vokal: daniel kessler
bas: carlos d.
davul: sam fogarino
http://www.interpolnyc.com/
sergen yalçın
- beşiktaş forması giydiği dönemde kulüp yönetimi bunun at yarışı oynamasından illallah edip, belki akıllanır diye bir milyar türk lirasi ceza kesmişti.
sergen ağabey aynı gün, cezanın kendisine tebliğ edildiği saat içerisinde ganyan'dan bir milyar 500 milyon lira kazanıp kulübe ödemesini gününde ve eksiksiz olarak yapmış, akıllı olun mesajını ilk elden vermişti
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
- "ea sports tı nı geym" in aslında "ea sports it's in the game" olduğunu öğrenmek.
zlatan ibrahimoviç'in ingiltere'ye attığı gol
- bu gol yüzünden bundan böyle ingiltere kraliçesi, isveç gençlik ve spor bakanı'na denk sayılmaktadır.
ömer aşık
- ömer aşık'ı ilk 2004 senesinde sahada görmüştüm. o zaman okuduğu istanbul ticaret üniversitesi takımında oynuyordu, daha doğrusu oynamaya çalışıyordu diyelim. devamlı aynı kategoride bulunduğu için bizim üniversite ile, 2004-2006 arası her sene maçımız oldu istanbul ticaret'e karşı.
burda da yazılmış, "basketbola geç başladı", "hızlı gelişti" şeklinde. ama bu "hızlı gelişim"in ne kadar hızlı olduğunu insanlar tam net bilmiyor. onu anlatmaya çalışacağım.
2004'te ilk gördüğümde, yürümekte ve koşmakta zorlanan, pozisyon alırken nerde duracağını tam bilmeyen, ama rebound sezgisinin iyi olduğu her halinden belli bir adam vardı. uzun eksikliğinden 195 boyumla ömer'i tutmak zorunda kalırdım ama aradaki 15cm farka rağmen beklediğim kadar zorlanmazdım.
2005'te gördüğümde gözle görülür bir fark vardı. adamın yürüyüşü bile değişmişti. reboundlarda artık çok daha etkili, yavaş yavaş post-up oyunlarını geliştirmiş, her fırsatta smaç kovalayan bir ömer vardı. hafiften bünyemi zorlamaya başlamıştı koskoca okulda nasıl uzun olmaz, ben niye 3 numara halimle bu adamı tutuyorum lan diye içten içe isyan etmeye başlamıştım. ama yine de 10 sayı civarında tutabiliyorduk.
hatta maçı kaybettik, bizim hoca da maç sonu "ulan bu iki garibim tuttu 210'luk adamları, siz bi guardı tutamadınız maç gitti." şeklinde azarlamıştı bizim guardları. bizi garip olarak nitelendirdiği için üzülsek mi, ömer'i tuttuk diye sevinsek mi bilememiştik.
2006'da artık üniversite ligi seviyesi için fazla olmaya başladı. zaten hem sayı hem rebound krallığında direk tepeye oynuyordu adam, bunun üstüne iyice özgüven sahibi olmuştu. o yüzden iyice domine etmeye başladı bizi. biz de hafiften ağlamaya başladık, "ya bu eleman 2 sene önce zor yürüyordu nasıl böyle oldu bir anda" diye.
daha sonra ben mezun oldum koptum basketboldan. 2008 gibi baktım ömer, türkiye'yi domine ediyor. şimdi sıra nba'de...
mip ödülüne yakın olduğu söyleniyor. bence adamın most improved player ever ödülünü alması lazım. 8 senede "yürüyemeyen, top tutamayan ömer"'den, "dünyadaki sayılı pivotlardan ömer"'e evrildi adam.
(bkz: respect)
jose mourinho
- bvb - madrid macinda sesini mesut ozil'e duyuramayinca, marcel schmelzer'e ''mesut'a daha seri olmasini soyler misin'' demis, naif insan marcel schmelzer de bu istegi yerine getirmistir. kendi oyuncusuna, rakip takimin oyuncusu araciligi ile taktik veren ilk teknik adam olarak da tarihteki yerini almistir.
türkiye'nin en iyi futbol maçı spikeri
- melih gümüşbıçak değildir.
"arda arda arda arda, arda gidiyor, arda arda arda, şimdi pasını verdi umut, umut umut umut....." bu ne lan?
rooney'nin oğlunun galatasaray forması giymesi
- 20 kasım 2012 galatasaray manchester united maçı'ndaki şikenin kanıtır.
galatasaray
- oturdum, çayımdan bir yudum aldım ve arkama yaslandım... gözlerimi kapadım ve "iyi ki galatasaraylıyım" dedim...
ardından gözlerimi açtım, kupam yok... onu da almış...
debe edit'i: (bkz: minik gülce için yardım kampanyası)
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
- *evrendeki tüm ışınımların karışımı, yani evrenin ortalama rengi bu renk. rengin adı cosmic latte. renk kodu: #fff8e7. bi' kıraathane açıp adını kozmik latte koyucam.
*jüpiter'in uydusu io'nun gerçek rengi bu. filtre yok, bildiğimiz sülfür.
*size mükemmel bi' fotoğraf göstereyim: ay'a gönderdiğimiz yeşil lazer ışıkları. bu tamamen gerçek. lazer ışıkları ay'a yerleştirdiğimiz prizma aynalardan geri yansıyor. üstelik kanlı ay. çok güzel.
*o zaman çok güzel bi' fotoğraf daha göstereyim: satürn'ün patatesten bozma uyduları prometheus ve pandora satün halkaları arasında saklambaç oynuyor. cassini ikisini de sobelemiş.
*eğer satürn bize ay kadar yakın olsaydı geceleri gökyüzüne bakınca bunu görecektik. ben galiba satürn'le ciddi düşünüyorum.
*polaris, yani nam-ı diğer kutup yıldızı, bizim güneş'imiz olsaydı gökyüzünde böyle görünecekti.
*ay üzerinde indiğimiz, ilk ayak bastığımız yer: burası. adı mare tranquillitatis, yani sessizlik denizi. sonraki gidişlerimizde de şuralara ayak basmışız. sayılar kaçıncı apollo görevi olduğunu ifade ediyor.
*bu arkadaşın adı cassiopeia a. samanyolu'nun bilinen en genç süpernova kalıntısı. 11.000 ışık yılı uzaklıkta. koordinat: 23s 23d 26sn; +58º 48' 20,9"
*bu da bilinen en yaşlı süpernova kalıntısı. adı rcw 86. 185 yılında keşfedilmiş. bildiğimiz milattan sonra 185 yılı. en az 1830 yaşında. saygıda kusur etmeyin.
edit: #55620615
rte'nin fenerbahçe taraftarını tehdit etmesi
- hodri meydan, hepsini kayıt altına al bakalım. 20 30 milyonluk camialara gider yapmaya senin bile maçan yemez reis.
uzak mesafe golü denilince akla gelen ilk gol
- hagi'nin monaco'ya attigi gol de hic suphesiz bunlardan biridir.
volkan demirel
- ben bu adamın iyi biri olduğunu muslera ile olan ilişkisinden ötürü zaten düşünüyordum ama fenerbahçeli olduğu için içimde kendisine karşı bir mesafe vardı. muslera'nın arasının bozuk olduğu biri mi var sanki diyerek bu adamın muslera'ya karşı olan tavrını normalleştirmeye çalışıyordum ama deprem günü yaptığı yayını görünce iyi kalpli biri olduğunu anladım.
bundan daha önemlisi de belki de binlerce hayatı dolaylı yoldan kurtarmış oldu çünkü yaptığı yayını görene kadar depremin büyüklüğünü kimse doğru düzgün anlamamıştır. bu kadar ünlü birinin, böyle bir video yayınlaması insanlarda "ne oluyor lan" etkisi yarattığına eminim.
aynı zamanda kendisi gs tv'nin yardım yayını teklifini de kabul etmiştir. ilk galatasaray iç saha maçında da kendisine tezahürat yapılması gerektiğini düşünüyorum. kisaca iyi kalpli biridir bundan sonra ne olursa olsun kimse hakkında kötü konuşmaz, kötü konuşanın kendisi kötüdür.
bombardıman böceği
- doğa çok garip bir şey aslında içerisinde bulunan canlıları her zaman bir süper kahraman yapmaya çalışır. bombardıman böcekleri de bunlardan biridir. bu arkadaşlar genellikle 1.2-1.8 santimetre boylarındadır. bu küçük ama bir o kadara etkili bu hayvanlar tehlike anında karnın ucundan yani bizim kıç diye tabir ettiğimiz yerden bir patlama sesiyle birlikte kimyasal bir sprey kümesi püskürtürler. işte ismini de bu yaptıkları eylemden alırlar.
bilim insanları bu benzersiz savunma mekanizmasının tam evrimsel tarihini bilinmiyor olsalar da biyologlar, doğa dediğimiz bütünün içinde bulunan adaptasyon mekanizmasının doğal seçilim yoluyla artan adımlarla bu hale evrimleşmiş olduğunu gayet iyi bilmekteler.
şimdide bu arkadaşların şu videoda göreceğimiz şeyi nasıl yaptığına bakalım. bir çok doğal mekanizma gibi bu arkadaşın yaptığı bu olayda kendisini tehdit altında hissettiğinde oluverir. bir tuvalet rezervuardaki gibi deposunda ki sulu çözeltinin giriş kapısına ulaşmasını sağlayan bir valfi açıverir ve mekanizma hızlıca çalışmaya başlar.
görselde de görüleceği üzere arkadaşımızın karnının içerisinde bir tarafta hidrojen peroksit bir tarafta da hidrokinonlar üreten yapılar bulunmaktadır.işte bu kimyasalları aslında hayatımızda kullanmaktayız diyebilirim. hidrojen peroksit'i halk dilinde biz oksijenli su olarak biliriz, hidrokinonları da daha çok eski usulde fotoğraf çekenler bilir çünkü, film tab ederken bu kimyasalı kullanır.
şimdide geçelim olayın nasıl gerçekleştiğine; yukarıda anlattığımız kimyasallardan hidrokinonları görseldeki gibi böceğin hidrojen peroksit depolarına salıverir ve aşağıda ki gibi oksitlenmeyle oluşan ekzotermik bir reaksiyon (yani ısı oluşturan diyebiliriz basitçe) patlak verir.
c6h4(oh)2+ h2o2------ > c6h4o2 + 2h2o
bu esnada oluşan karışımın sıcaklığını yaklaşık 100 °c'ye kadar yükselir ve karışımın yaklaşık beşte birini buharlaştırır. ortaya çıkan ısı ve basınç artışı, reaktif depolama odalarının giriş valflerini kapanmaya zorlar ki böylece böcek kendi iç organları korumuş olur. işte kaynayan, kötü kokulu bu sıvı, yüksek bir patlama sesiyle, çıkış valfinden şiddetli bir şekilde düşmanın üstüne püskürtülür.
hemen şunu da ekleyeyim, bu arkadaş oluşturduğu kimyasal spreyini yaklaşık 20 kez daha püskürtebilecek kadar hidrokinon ve hidrojen peroksit deposuna sahiptir. hatta gerçek bir savaşın içine girdiğinde bir yırtıcıyı bile öldüre bilmeye yetecek mühimmata sahiptir diyebiliriz.
eğer günümüzün ejderhaları olarak da bilinen bu canlıya bir gün rastlarsanız sizi yakması işten bile değil......
böcekleri sevenlere bonus:(bkz: ateş böceği/@zagalar)
kaynak:1,2