ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
4 kasım 2016 sosyal medyaya erişim yasağı
- yol yaptilar yol!
ehonomimiz coheyi...
7 ocak 2018 lipton reklamı
- kılıçdaroğlu'nu bu kadar çıkarmıyorlar tv'ye.
23 haziran 2019 b. yıldırım'ın helallik istemesi
- bir istanbul seçmeni olarak hakkımı haram ediyorum, yalanlara iftiralara nefer olduğu için haram ediyorum. kendinden ve kendinden sonra 7 göbek neslinden fitil fitil gelsin, amin.
15 eylül 2020 cübbeli ahmet'in ifşası
- iyi olmuş. 21. yüzyılda müridlik yapan avellere at eti bile fazla.
celal şengör'ün dinlere masal demesi
- (bkz: #142337299) kimse celal hocanın eteğini öpmek için sıraya girmez mesela. kafası çalışan insanları kendiniz ile kıyaslamayın.
şahan gökbakar'ın ince ve oğan'ı aşağılaması
- muharrem ince'yi muharrem ince'den daha fazla kimse asagilayamaz.
adam 1%'lik oyuyla, 50%'den fazla oy alacak ittifaka cekilin ve beni destekleyin dedi.
eski sevgilinin unutulmayan sözleri
- 14-20 yaş arasını beraber geçirmiştik. son 2 senesi uzak mesafe ilişkisiydi. ben okul için istanbul'a gelmiştim, o bizim memleketin üniversitesini tercih etmişti. daha önce de biraz kıskançtı ama uzak mesafeyle beraber kıskançlıkları da arttı. ali sami yen stadı hariç nereye çıkarsam çıkayım tartışma sebebiydi. erkek erkeğe meyhaneye bile gitsek "yalan söylüyorsun, yanınızda kesin kız vardır." diyecek kadar kuruntulu hale gelmişti. kafasında benim onu aldattığım senaryolar üretirdi, onun üstünden delicesine kavga ederdik. sıkıldım, boğuldum, asosyalleştim. bu konuyu ne kadar tartışırsak tartışalım "ne yapayım, kendime engel olamıyorum." deyip tartışmayı bitirirdi. birbirimizi sevsek de ikimizin akıl sağlığını düşünüp ayrılmak istedim.
babasız büyümüştü. abisi vardı ama o da uzaktaydı, üstelik angutun tekiydi. ayrıldığımızın ertesi günü eski sevgilim şuna benzer bir mesaj çekmişti:
"ben seninle beraber büyüdüm. garip gelecek ama senin varlığında baba, abi, arkadaş ve sevgili hepsi hayat bulmuştu benim için. hayatımdaki tek erkektin. sensiz nasıl olunur bilmiyorum. en son sensiz olduğumda daha çocuktum. ayrılık kararında haklısın, kendimi değiştiremedim ama lütfen hemen kopma benden. sensiz olmaya katlanabilene kadar iletişimde kalalım."
ona bu kadarını borçlu olduğumu düşündüm. 8 ay boyunca dediği gibi hep iletişim halindeydik. yeni bir ilişkiye başlamadım. sonunda ikimizin de sesindeki burukluk gitti, daha neşeli konuşmaya başladık. iki eski sevgiliden, haftanın 2-3 günü konuşan iki arkadaşa dönüşmeyi başarmıştık. daha sonra benim karşıma biri çıktı. eski sevgilimi aradım:
ben: biri var, olacak gibi. iyi bir insan. artık seninle bu kadar sık konuşmam garip kaçar.
o: (2 saniye duraksadıktan sonra) aslında ben de aynı durumdayım. kafamda onun hakkında bazı sorular olduğu için dışarı çıkma tekliflerini henüz kabul etmedim, oyaladım biraz. senden cesaret alıp ben de bir şans vereyim o zaman.
ben: hadi o zaman hayırlısı olsun. sen sağ ben selamet...
benim 4 sene, onun da 1,5 sene sürecek yeni ilişkisi böylece başlamış oldu. daha sonra da iletişimi koparmadık, ayda yılda bir de olsa telefonda konuştuk, mesajlaştık. "uzun ve zorlu bir ilişkiden sonra severek ayrılan iki insan nasıl arkadaş kalır?" diye merak ederseniz; aha işte böyle kalıyor. biraz zor ama imkansız değil.
taa seneler sonra memlekette bir araya geldik yine, kahve içip muhabbet ettik. bir ara benden sonraki sevgilisinden neden ayrıldığını sordum. mesele yine kıskançlıkmış ama bu sefer taraf değiştirmiş. eleman "etek giyme, şu adamla konuşma... başını örtsen olmaz mı?" falan diye ısrar etmeye başlayınca ayrılmışlar. istemsizce güldüm, "anladın mı ne çektiğimi?" dedim. sessizce başını salladı. anlamış.
not: ulan unutulmayan sözler diye girdik. komple hikayeyi anlatıp çıktık. anlatasım varmış demek ki.
edit: "sonra noldu, şimdi beraber misiniz?" mesajlarına istinaden; hayır, yaş oldu 31, bu konu çok geride kaldı. 3-4 yıl öncesine kadar birbirimize doğum günü kutlama mesajı atardık. sonra onu bile unuttuk. şu anda iki yıldır devam eden, evliliğe giden ve aşık olarak başladığım bir ilişkim var. ondan önceki 9 yılda da hayatıma girip çıkan birileri oldu tabi. hayat kaldığı yerden devam ediyor.
hayata dair gülümseten detaylar
- yıl 2011, o zaman lise üçüncü sınıftayım. izlediğim bir filmin sonunda çalan şarkı baya hoşuma gitmişti. o zamanlar shazam falan da yok, google’a kelimeleri yazıp öyle buluyorsun şarkıyı. bunun kelimeleri yazıyorum hiçbir şey çıkmıyor. filmin müziklerinin yapımcısı kim onu aratmak sonradan aklıma geldi. film düşük bütçeli izlanda yapımı bir filmdi, çok bilgi yok hakkında internette. neyse, bir şekilde buldum şarkıyı ve söyleyen adamı. adamın diğer şarkılarına da baktım baya hoşuma gitti. araştırdım adamı, kendi ülkesinde ünlü bir şarkıcıymış. baktım facebook’ta* 4 bin tane falan takipçisi var sadece, oradan mesaj attım. ilginç bir şekilde adam cevap verdi. bir şarkısı için gitar tabları var mı, çalmayı öğrenmek istiyorum dedim. adam tab yok ama müsait olduğumda senin için nasıl çalındığının videosunu çekip atabilirim dedi. tabii şok oldum o an, vay aq dedim. nitekim adam hakikaten attı da iki ay sonra, 15 dakikalık bir video çekmiş nasıl çalındığını gösteriyor falan. ben de adama inanılmaz minnet duydum, bir hediye göndermek istedim. ev adresi yazıyordu profilinde. o adrese kendimce ufak bir hediye gönderdim. sonradan yazıp teşekkür etti, gerek yoktu vs dedi falan.
ben aradan geçen 12 yılda adamı fazla takip etmedim. geçen baktım bir tane albüm çıkarmış, birkaç tane de farklı projesi olmuş vs. daha da meşhur olmuş. geçenlerde instagram’da görüp bir story atmış, üzerine yazdım, cevap verdi. gönderdiğin hediyeyi hala kullanıyorum dedi fotoğraf falan attı. o kadar sevindim ki. reis yaşlanmış sadece baya, ona üzüldüm biraz.
boğaziçi'nde yemek fiyatlarının yüzde 60 artması
- eğer bugün öğrenciye verilen yemek 15-20 lira değilse, zamanında 1.5 lira da para mı lan demeyip tepki gösteren öğrenciler sayesindedir.
bugün 2.5 lira para mı denir.
yarın 5 lira olur, o da para değildir.
öbür sene 7.5 lira olur, olsun gene de dışarıdan ucuzdur.
diğer sene 10 lira olur, dışarıda da 10 liralık yemek satan yerler vardır ama ne idüğü belli değildir.
diğer sene 15 lira olur, 15 lirası olmayana adam mı denir denir.
öteki sene 25 lira olur beğenmeyen yemesin denir.
ucunu sokturursan kökünü de sokarlar hacu, en baştan hiç sokturmamak lazım.
bundan sonra da şehit vermeye devam edeceğiz
- bana ne be bedir'den uhud'dan hendek'ten diye cevaplanabilecek demeçtir. yeter artık arap bataklığında canları, yiğitleri yitirmemiz.
cedi osman
- harika bir oyuncudur. 19 yaşındayken değil 10 bin kişinin karşısına çıkıp performans vermek, eve misafir gelince odasına saklanan tiplerce eleştirilmesi gülünç.
dolar eylül başında 60-70 lirayı geçebilir
- doların 1.7 tlden 18 tlye 10 katına çıkmasına şaşırmıyorsunuz da 3 - 4 katına çıkabilme ihtimaline mi şaşırıyorsunuz?
dolar 5 liralardayken 15 lirayı geçecek dediğinde herkes parmakla gösterip dalga geçmişti bu adamla. şimdi dolar 15 tlye düşse tayyip farkla seçim kazanır.
edit: adam öyle bir şey demiyor zaten max 22 25 hadi 30 olur diyor. benim anlatmak istediğim nokta da başka bir şey. dünden beri elli kişi yazdı yazmayın kardeşim gidin selçuk'a anlatın derdinizi.