ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
rio minas
- türkiye'de (ve sanırım yunanistan, balkan ülkeleri ve israil'de de) ısrarla brezilya'dan ithal edilen ve rio minas denilen kahve çekirdeklerinden türk kahvesi hazırlanıyor ve türk damak zevkine en uygun (aslında en ucuz) çekirdeğin bu olduğu dayatılıyor.
bu rio minas çekirdeklerinin new york'taki "commodity grade" kahve borsasında (new york board of trade / coffee, sugar and cocoa exchange) bile yerinin olmadığını okumuştum, ne kadar doğru bilmiyorum.
bu arada, tüm brezilya kahveleri rio minas adını almıyor, ancak rio minas ismi nereden geliyor bilmiyorum. internette rio minas diye arama yapınca sağlıklı bilgi bulunamıyor. brezilya'nın "rio de janeiro" ve "minas gerais" eyaletlerinin birleşimi olabilir belki de. rio de janeiro değil ama brezilya'nın minas gerais, "são paulo" ve "bahia" eyaletlerinde nitelikli kahveler de yetişiyor. ancak rio minas, ismini yetiştiği bölgeden (bu bölgeye "espírito santo" eyaleti de dahil olabilir?) ziyade tatsal bir sınıflandırmadan veya tatsal bir kusurdan alıyor olabilir büyük ihtimalle.
niteliği tartışılır olsa da, rio minas adı altında satılan çekirdeklerin hepsi arabica* türündedir ve bu çekirdekler kuru yöntemle işlenirler ancak karıştırılmasın, tüm arabica çekirdekleri rio minas değildir; kuru, ıslak ya da başka yöntemlerle işlenen, rio minas olmayan kaliteli ve kalitesiz başka arabica çekirdekleri de vardır. ek bilgi olarak, arabica ise kahve cinsinin* botanik bir türüdür*.
teoman'ın daha 17 dediği kızların bugün 30 olması
- teoman'ın 2000 yılında çıkardığı "onyedi" adlı şarkısında bahsi geçen kızların bugün 30 yaşında olması durumu.
acı gerçek hatta acımasız gerçek.
saat dokuzu beş geçe çalan siren
- duyulduğu anda hayatının 4. çeyreğini yaşayan babannemin lokmasını yarım bırakıp, ağladığı görünmesin diye gözlerini sıkı sıkı kapamasına sebep olan siren.
[https://eksiup.com/p/sg488501gp7u https://eksiup.com/p/sg488501gp7u]
edit:link
engelli kadının kedisini yiyen pitbull
- oldu yav fil falan besleyelim evleri yıka yıka yürüsün madem. fil yani sonuçta bu, doğasında yürümek var niye önüne ev diktiyseniz artık.
edit: tanım yapıldı
tanım : bir hayvanın diğer bir hayvanı bir insanın evinde yemesi olayı
anne ile diyaloglar
- yedi - sekiz yıl önce, sahip olunan pentium 100 bilgisayarın 20 gigabyte'lık hard diski, norton speed disk ile defragmente edilmeye bırakılmıştır. bu işlem yarım saatten fazla sürecektir. o esnada başka bir işi halletmek için dışarıya çıkılır. eve dönüldüğünde, anne odanızda bilgisayarınızın başında oturmuş, büyük bir dikkatle, hipnotize olmuş halde monitöre bakarken bulunur.
- anne ne oldu?
- oğlum şu şeylere bakıyodum, ne zaman durucak diye. (norton speed disk'in blok hareketlerini gösteren renkli minik kutucuklarını kast ediyor)
- niye ki anne?
- e dursun da kapatayım, boşuna açık kalmasın diye.
burada anne, en azından ekranda bir hareket varken, "demek ki bilgisayarın içinde bir işler dönüyor, çalışıyor" mantığını yürüttüğü için takdir edilir. çeşitli yazılımlardaki, yaptığı her haltı grafik olarak gösteren cafcaflı arabirimlerin hikmeti anlaşılır.
demek ki ucuz bilim kurgu filmlerinde, panellerde o kendi kendine yanıp sönen ışıklar sırf şekil olsun diye orada değildir. o ışıklar hareket etmese, mürettebattan birinin annesi gelip "boşuna açık kalmasın" mantığıyla sistemi kapatacaktır.
emniyet kemeri takmamaktan trafik cezası almak
- emniyet kemeri takmayan butun barzolarin yasamasini diledigim, belki bazi seyler duzelir diye umit ettirmis eylem.
birisinin canini korumak için onu parasiyla tehdit etmek zorunda kalmak ne aci.
"sıkıyor be abi"
yaran inci sözlük entry'leri
- başlık*:böbreğimin capsini yolluyorum beyler toplanın
1. yolla diyene yolluyorum.
2. gönder amk. zaten bir tek o kaldı bakıp da asılmadığımız.
zafer partisi kapatılsın
- trollerin kendi yazdıkları yazıyı delil gösterip zafer partisini kapatmak istemesi.....standart trol zekası işte.
zorunlu ek:entrynin fazlaca fav almasından dolayı ak troller mesaj kutuma üşüşütü.ben 44 yaşında iki çocuğu da boyunu aşmış bir kadınım. ayrıca muhafazakar bir kadınım. zamanında ak partiye oy verdim.son yerel seçimler de dahil,son iki seçimde oy vermedim vermem de. en büyük sebebi de dini saltanat sahibi olmak için kullanmaları. nitekim oldular da.şimdi bana carcar eden fetönün zavallı talebeleri (ya da talebelerinin çömezleri)çok şey bildiklerini zannediyorlar.muhtemelen kardeşim ve hatta çocuğum yaşındalar bunlar.size şu kadarını söyleyeyim,çok şey bildiğinizi sanıyorsunuz ama bir halt bilmiyorsunuz. iftira ve kumpasla amaca ulaşılsaydı bunu fetöcüler başarırdı.bakın ne hale geldiler. troller olarak siz başka yol bulun bence. becerebilirseniz biraz mert olmaya çalışın mesela.
romantizm
- sanatsal ve tarihsel anlamı; insanın kendini, tüm duyguları ve düşüncelereriyle külliyen olduğu gibi kabul etme denemesidir. tarihte bu anlamda ilktir. zamanla bir pembemsi duygusal patlamalar güzellemesine dönüşse de, rousseau gibi ilk romantiklerden ilerlersek çıkış amacının böyle olmadığını görebileceğimize inanıyorum. insanın kendini inceleme çalışması bir noktadan sonra sekteye uğradı. ilerledikçe duygularımızın ve dütülerimizin kökten fışkırırkenki çirkinliğinden o derece korktuk ki bu akımı da yozlaştırdık, boyutsuzlaştırdık, hülyalı yalanları birbirimize fısıldamada bir araca çevirdik. ve bu arada yabanıllıklar fışkırmaya devam etti. üzerlerini örtemedik. bu sefer de oraya bakmamayı tercih ettik.
işte bu açıdan -son derece kişisel kanaatimce- romantizmin gerçek dorukları dostoyevski'nin zapiski iz podpolya'sı ve berlioz'un symphonie fantastique'idir. öylesine korkusuzca kendi üzerlerine gidebildikleri için. yalan söylemedikleri için. başka tarafa bakmadıkları ve en önemlisi; "aşk" ile "kin"i birbiri ile kapıştırabildikleri için. çünkü sadece onlar, aşk'ı yenebilecek güçteki tek duygunun kin olduğunu kavramışlardı.
erdoğan gibi düşünenler türkiye'ye gitsin
- peki erdoğan gibi düşünmeyenler oraya gelebilir mi? bence sorulması gereken en önemli soru bu.
kızını kaçırmak isteyen genci öldüren baba
- tüm ülkenin sahip çıkıp en az cezayla hayatına geri dönmesi gereken baba gibi babadır.
ne yapıp edip gündemde tutulmalıdır.
logoyu bizim yeğen yapar ya
- - sene 90. ventolin, güzel sanatlarda okurken bir denizcilik şirketiyle görüşür. kendisinden gemilere uygulanmak üzere logo tasarımı istenmektedir. öğrenci ventolin, ortalama bir ajansın çekeceğinin 5'te biri kadar bir rakam söyler, fiyatta hemen anlaşırlar. iki hafta sonra logoların sunumu yapılır, müşteri bayılır, teşekkürler eder. artık son aşama işin uygulanmasıdır. ancak müşteri bir daha aramaz, telefonlara da çıkmaz. sınavlardı, kızlardı derken aylar geçer. olayı çoktan unutan ventolin, msü'den karaköy iskelesine doğru yürürken bir nakliye gemisi görür. sunduğu logolardan biri, sanki beş yaşındaki bir çocuk bakarak tekrar çizmiş gibi, daha önce görüştüğü şirketin gemilerinden birinin bacasındadır. delirir, adamları allem eder kallem eder bulur, yakalarına yapışır, "ne iş bu?" der.
konuya geliyorum:
şirketin patronu, "ne kızıyorsun ya ventolin kardeşim?" der. "senin on liraya yaparım dediğin logoyu matbaacı yeğenime tarif ettim, bilgisayarda bir liraya çizdi. senin işini kullanmadık ki, ayıp oluyor ama."
bu, mesleğimi ilgilendiren acı bir türkiye gerçeğiyle ilk tanışmamdır.