hesabın var mı? giriş yap

  • desteklediğim ve insan haklarına saygısı olan herkesin desteklemesi gereken devlettir. kürt halkının çektiği zulüm yetti de arttı, onların da devletinin olması gerekiyor. insanca yaşayabilecekleri bu devlet kurma mücadelesinde faşist fransa devletine karşı bir türk olarak kürtlerin yanındayım.

  • kırmızı bir cücenin etrafındaki tam turunu 36 günde tamamlayan, dünyanın kütlesinin 5.4 katına denk bir kütleye sahip yeni keşfedilmiş ve dünyaya benzerliği ile dikkat çeken bir gezegen.

    dünyadan sadece 16 ışık yılı uzaklıkta olan "gliese 832c" kendi güneşine, dünyanın kendi güneşine olan uzaklığıyla kıyaslanınca, epeyce yakın. fakat yakın olması onu merkür gibi aşırı sıcak bir gezegen yapmıyor. zira gliese 832c'nin güneşi bizim güneşimizin yarı kütlesine sahip bir kırmızı cüce; yani enerjisi düşük. dolayısıyla gliese 832c'nin kendi güneşinden aldığı solar enerji dünyanın kendi güneşinden aldığı enerjiye çok yakın. fakat yine de kütlesinden dolayı çok daha kalın bir atmosfere sahip olduğu dolayısıyla yüksek basınç ve sera gazı etkisinden dolayı aşırı sıcak olabileceği tahmin ediliyor. gliese 832c'nin en önemli özelliği dünyaya bu kadar yakın olması. 100000 ışık yılı boyunda bir çapa sahip bir galakside dünyaya bu kadar benzeyen bu kadar yakın bir gezegen keşfi önem arz ediyor.

    siz yine de, "sadece 16 ışık yılı uzaklıkta" dediğime bakmayın; yanlış hesaplamadıysam*, bugün insan yapımı en hızlı "nesne" ile (new horizons, saniyede 16.26 km) yola çıksak 832c'ye varmamız yaklaşık 295000 yıl sürecektir.

  • ön edit: öncelikle türkiye'deki insanlara almanların size davrandığı gibi davranmayı azaltmanız, olayları yorumlama ve muhakeme kabiliyetinizin gelişimi için hiç olmazsa hayatınızda bir dünya klasiğini baştan sona bitirmeniz gerekiyor gurbetçi arkadaşlar. çünkü burada bir eleştiri yok, tespit var. yalan mı kardeşim hepinizin makyajı aynı? arap fenotipli, bronz, alçı gibi sıvanmış makyajlı ve 7/24 kero, sero, yero dinleyip keko şarkılarıyla story atan başka bir topluluk örneği var mı? niye bunun üzerine konuşmak, sebeplerini anlamak ya da gülüp geçmek yerine ekonomiden şundan bundan dem vurup konuyu saptırıyorlar anlamadım, konu abartılı yapılan tek tip makyajdan taksitle alışverişe nasıl gelebilir amk? seviye o kadar yerlerde ki türkiye'deki kızların imkan olmadığı için bol makyaj yapmadığını sanıyor bile olabilirler. almanya gibi bir ülkede yaşayıp büyüyüp böylesine varoş kalabilmek ekstra direnç ister, inanılmaz bir meziyet.
    edit: en önemli bileşen olan çizgi şeklinde kaşları unutmuşuz. o kaşlar illa çizgi olacak.

    ilk kız eleştiriyi bırak sadece tespitte bulunmuş, ki haklı zaten. almancılar da karşıt argüman üretmek yerine hemen çirkefleşmiş. gurbetçi arkadaşlar, ona bakarsanız siz de ne türk ne alman sistemine dahil olamıyorsunuz, bunu kabullenin artık. son dönemde türkıye'den almanya'ya gelen eğitimli türklerin hayatlarına özlem duyuyor, alman toplumuna nasıl çabucak adapte olduklarına özeniyorsunuz. ama konu bu değil işte, yoksa konuşacak çok şey var da, neyse. kısacık videodaki iki karşıt görüş savunucuları arasındaki üslup ve kalite farkı bile az çok fikir sahibi olmaya yetecek düzeyde.

    sadece 2 dakikalık videoda
    "bizim temizlediğimiz tuvalete siz sıçamäzsınız"
    "koduğumun komplekslisi"
    "hädi ordan lan"
    "al onu bir yerine sok"
    "änan bile tanımaz seni"
    "äbi"
    şeklinde ağır cehalet ve varoşluk içeren ifadelere rastlamak mümkün.

    edit: saygıdeğer, üreten ve farkındalık sahibi olan gurbetçi insanları tüm bunlardan tenzih ederim.

  • bi klavyeye 10 binlerce lira verecek olan müşteriyi 100 metre öteden tanıyacak olan mağazanın, boş zamanında dükkana gelip kafa şişiren cebi delik boş beleş müşteriyi kovalaması olayıdır, çok ta şaapma başgan

  • pek görüsülmeyen, aslinda dogum gününüzden hic haberi olmayan insanlarin facebook'ta dogum gününüzü kutlamasini bir garip bulsam da, bugüne kadar cok da yadirgamamistim.
    ancak bugün 9 ay önce ölen bir arkadasin dogum günüydü. ve kendisinin öldügünden bile haberi olmayan 5 arkadasi duvarina dogum günü dileklerini ilistirmisler. icim acidi... eger bi insanin 8 aydir ortada olmadigini farketmiyorsaniz, öldügünü kimseden duymuyorsaniz, gercekten o insanin arkadasi misiniz?

    edit: kiz vefat edeli 4 sene oldu, hala bi kac arkadasi her sene israrla dogumgunu mesaji yaziyorlar duvarina, ne tuhaf insanlar var

  • zamaninda $arkilarindan birinde 'kapansin camiler,açilsin meyhaneler' cümlesi geçtigi için kasetleri toplatilan ve bu yonünü de çogu kimsenin bilmedigi arabeskçimiz,babamiz.

    $u yukardaki cümleyi en keskin radikal tavuklar bile soyleyemedi diye biliyorum ben,yanli$im varsa düzeltin agam.

  • ülkenin içişleri bakanının (bilinçli ya da bilinçsiz) azmettiricisi olduğu olay.

    edit: adam teröristse ya da teröre desteği varsa, ve delilin de varsa tutuklarsın yoksa mafya gibi sokak ortasında yüzbinlerin oyunu almış (beğen ya da beğenme) milletvekiline saldıramazsın.
    bu yoldan çıkmış saldırganlığınızla, işinize gelmeyene terörist, vatan haini diyerek bu ülkenin başındaki en büyük bela ve teörist sizsiniz.

    yakın dönemde af ile salıverilen mafya pisliklerin ne için salındığı da anlaşılmıştır umarım.

    edit2: pkk terör örgütüdür, apo da terörist, ikisinin de suratına sıçayım.
    ama ortada milyonlarca insan var biz bu ülkede eziliyoruz diyerek hdp'ye oy veren... siz hepsi terörist, hepsine kibrit suyu diyerek neyi çözüyorsunuz? siz insanları böyle döverek ve öldürerek neyi çözeceksiniz? bu kadar insan bir sabah kalkıp tamam la biz ikna olduk hiç derdimiz yok en birinci vatandaş biziz mi diyecek? ne cins bir gerizekalısınız lan siz?

  • saçmalamayın sokak köpecikleri asla durduk yere saldırmaz. muhtemelen kadının beynindeki kötü düşünceleri görüp kadına saldırmışlardır. gördüğünüz gibi kadın yolda dümdüz yürüyor ve aklından çok kötü düşünceler geçiyor.

    t: sadece 5. dünya ülke simülasyonlarında görülebilen başka bir deneyim.

  • türkiye'ye rasim ozan kütahyalı haydaaasını kazandırmış program.

    mavi kazak'ın fikrinden* hareketle sizler için muhteşem bir ürün yaptık.

    artık bundan sonra "alarmı duyamadım kalkamadım" bahaneniz olmayacak. bir değil, iki değil, üç değil, dört hiç değil, tam 50 adet haydaaa'yı içeren eserimizle artık dünyanın en güzel alarmına sahip olacak, sabahları sesin iticiliğinden dolayı kin ve nefret duysanız da sonra bize teşekkür edeceksiniz!

    50 hayda 1 şuku. evet yanlış duymadınız, yalnızca bir şuku karşılığında 50 hayda'ya sahip olabilirsiniz.

    büyroon:
    https://d.maxfile.ro/mxtjvxduzi.mp3

    ek: taraftar çıldırdı "başlatma lan şukuna dayanamıyoruz onu da yolla hemen yolla" diye bağırdı. yönetim olarak çok zor durumda kaldık ve uzun toplantılar sonucunda, türk halkına huzurlarınızda hayda vol 2.'yi sunar, artık hangisini daha iğrenç ve itici bulursanız onu kullanmanızı tavsiye eder, bol alarmlı sabahlar diler, şukularınızı rica ederiz. haydi hayırlı sabahlar.*

    büyroon ikinci haydaaa:

    https://d.maxfile.ro/fqazyngclm.mp3

    edit: turk muhendis'in uyarısı üzerine linkler yenilendi.

  • günümüz dünyasında eşyanın mâhiyeti gerçekten anlaşılmıyor. sahip olunan eşyanın nasıl var olduğu, ne için kullanıldığı, ona neden ihtiyaç duyulduğu gibi soruların cevapları doğru olandan o kadar uzak ki. böyle bir algı bozukluğu tüm dünyaya, bakışa sirayet eder ve yaşamı topyekün idrâk dışı bir hâle getirir. öz aslında bu kadar basit bir yerde. post truth bana göre ilk olarak eşya üzerinden başladı. maddeyle olan bağın üzerinden manevi değerlerin yıkımına doğru izlenen bir politika. meyvenin içini aniden çürütmek zorken; kabukta açılan delikler yavaş yavaş içe doğru bir çürümeyi getirdi.

    -bazen düşünüyorum, bazı insanların bazı ruhların sistemi reddetmesi üzerine. sosyal ilişkiler, maddi meşgâleler belki de bazı insanlar için yeterince ilgi çekici değil. bazı insanları görüyorum, ne kadar da yaşama dönükler, ne kadar bir başka insanın yüzünün içine içine bakıyorlar. biz hep birilerinin yüzüne bakmadan yaşıyoruz belki de. ilkel zamanları düşündüm. ateşin başında bütün kabile ile oturan biri olabilir miydik? çünkü küçücük şeylerin üzerinde tüm dünyayı unutarak çalışabilme zevkine sahip insanlar var. merak, başarma arzusu, basit konularda güçlü tutkular. biz bunlardan da kopuğuz.

    -kabile hayatıyla günümüz insan birlikteliklerini, topluluklarını karşılaştırabilir miyiz, bilmiyorum. bizim bu ailelerin, modern toplumun sağladığı gerçeklik zemini, kabilelerde kurgulanan gerçeklik zeminin yanında biraz muhallebi kalıyor. kabile bünyesinde basitleştirilmiş yaşam; saplantı hâline getirilmemiş özgürlük ( hatta adından söz edilmeyen özgürlük ) ; ileri, ileri, daima ileri düsturundan uzak bir durulluk. asıl kabilede o herkesin içinde oturmak mutluluk verebilirdi diye düşünüyorum. mad men’in bölümlerinden birinde, don, terapi niteliğinde bir etkinliğe katılıyor; o başarılı ve renkli iş yaşamının ardından, basit dertleri, “ dertlerimiz basit işte; basit ama dert işte”yi dinliyor ve gözyaşlarına boğuluyordu. yapımcılar birilerinin a.... koymaya ant içmiş gibilerdi o bölümde.

    -neticede bir bok olduğu yok diyor aslında, herkesin benzer dertleri var. sadece bazıları daha güçlü daha agresif olunca, engelleri daha kolay aştığını sanıyor; oysa, daha yüksek bir engele takılmak üzere biraz ilerlemiş oluyorlar.

    kabile insanlarının dünyaya olan saygısı olmakla birlikte, bu insanlar ona hükmedemeyeceklerini biliyorlardı. örneğin, eşya gerektiğinde statü sembolüyken önemli olan o statüyü kazanmaya giden yoldu, eşya bir semboldü. şimdi ise statü eşyanın varlığı ile aynı olarak görülüyor. eşya sembollükten çıktı, değerin kendisi oldu. bu hepimizin bildiği en basit örnek. fakat bununla bitmiyor ki. sahte cennetin dünyada varlığı bu eşyalara yüklenen anlamların kombinasyonları ile örüldü. idol yaşamlar oluşturuldu, kalıplar çizildi. mesela, insanın vaktini neye harcaması konusunda acayip bir sıçıntı, bok kirliliği var. öyle bir bilgi, ilgi, alan şu bu bombardımanı var ki inanın şaşkınlıktan başım dönüyor. ve insanı çökertiyor. hiçbir zaman hiçbir şey için yeterli vaktin olmayacak çünkü, ve hiçbir şey ben tamamen bununla ilgili olacağım dedirtemiyor. gerçeğin üzeri manipülasyonlarla örtülüyor, bizi farkında olmadan okyanus akıntıları ile sürüklüyorlar adeta. o kadar fazla gürültü var ki herkesten ve her şeyden. her şeyi avucumuza kadar getiriyor ama içine bir şey koymuyorlar. yani manipülasyonlar ile içsel kaos ortamı oluşturuldu. enerji ve zaman insanlardan çalındı. bu post truth’un şimdiye kadar bildiğimiz ilk aşaması. sahte cennetler bitmeyecek. bu sefer de yapay zekâ ve sanal gerçeklikle gelecekler. bu kez algının merkezinde doğrudan kodlar değiştirilecek. gerçi bu da biliyor... bu algıların yıpratılması ve yıkımın nedeni yeni algılar için zemin hazırlamak. tamamen boş hâle geliyor insanlık. boş bir kutu olunca istedikleri gibi dolduracaklar. bu çok acı... nesne ile ilişkisi bozulan insanın ruhunu tamamen kaybetmesine tanık oluyoruz.

    günümüzde insanların çoğunluğu öyle bir hâle geldi ki hiçbir maddi güç, istediklerini vermeye yetmeyecek. ihtiyaçların aslında ne kadar basit olduğunu idrâk ederlerse algılar o zaman düzelebilir. şu bir gerçek: insanlar sürekli mevcut gerçekliğin dışında kendi dünyalarının realizmini yaşamaktan yanaydılar. sahip oldukları dünya ile iletişimleri basit ve bozulmamışken iç dünyaları da dengedeydi. yani içindekiler yaşadıkları dünyada karşılık buluyordu. şimdi ise içtekinin dışarıda hiçbir karşılığı yok, yönlendirilmiş isteklerle oluşturulan sahte ihtiyaçlar ile bambaşka bir boyuta sürüklenen iç dünyalar var. bunu şuna bezetiyorum; banknotların altınla olan bağının koparılmasına. ilk önce insanın gördüğü dünya altın gibi gösterildi ve asıl olan iç dünya ise banknot hâline getirildi. hâlbuki asıl olan tam tersiydi. bu dönüşümle kalmadılar, bu iç dünyanın dış dünya ile bağı kesildi. sahte iç dünyalar böyle oluştu. ve böyle giderse bir gün hepsi çöp olacak. insanlar altın olanın peşine düşerseler iyi ederler. *