ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
24 ocak 2024 suzuki türkiye açıklaması
- kardeşim, adamın arabası neden paslı?
büyük harflerle yazdım.
cinayet fotoğraflarını internette paylaşmak
- ya komple taş olup kalsak da başka gezegenlerde canlı varsa gelip gezıp ibret alsa
kar yağarken izlenesi filmler
- (bkz: doctor zhivago)
ölü bedene dokunmak
- babanı görmek ister misin? dediler.
istemem mi? babamdı o benim. sarılacaktım bile. boylu boyunca yatıyordu yatakta.
günlerdir başında beklediğimiz gibi. ama yüzünde acı çeken bir ifade yoktu sadece.huzurlu bir.. bir.. bir..
evet huzurlu bir gülümseme vardı sanki. sarıldım. dudaklarımı yavaşca yanağına dokundurdum.
soğuk bir mermeri öpmek gibiydi.
"baban öldü"den daha acı, daha soğuk, daha şok edici bir şeydi bu.
o zaman ölüm'ü anladım ben.
yıllar sonra, "anneni görmek ister misin?" dediklerinde yüksek sesle "hayır" deyişimdeki garipliği aşırı üzüntülü oluşuma bağladılar.
oysa ben soğuk mermere değil, anneme dokunmak isterdim.
anlatamazdım. anlatsam da faydası yoktu zaten.
yaran facebook durum güncellemeleri
- -baba ben evlatlık mıyım?
+öyle olsa seni mi seçerdik?
imamoğlu'na istanbul için bir talep bırak
- belediyenin yetkileri çerçevesinde şu sığınmacılar ve kaçaklar için neler yapabiliyorsa yapsın, ben istanbul'da bu suretleri görmek istemiyorum artık. ayrıca özellikle metro gibi ulaşım sistemleri dilenci, çalgıcı, mendilci gibi bayatlamış duygu simsarlarından arındırılmalı, bu konuda güvenlik birimlerini bayağı bir gevşek görüyorum.
ibb artık istanbul'un çehresini değiştirmeli, burayı bir orta doğu ülkesinin kalabalık bir şehri imajından kurtarıp, dünya'nın imrendiği bir avrupa şehri olduğunu tekrar hatırlatmalı.
sealand
- ikinci dunya savasi sirasinda ingiltere aciklarina insaa edilen deniz kalesi fort rough o siralar 3 mil olan ingiltere karasularinin disinda bulunuyordu. 1967 yilinda roy bates adli amator radyocu denizin ustundeki bu platform uzerinde bagimsizligini ilan eder. 1968 yilinda ingiliz donanmasi bir fort rough'a bir kac atis yapinca roy bates mahkemeye gider. ingiliz mahkemeleri platformun ingiliz karasulari disinda olmasi nedeniyle takipsizlik karari verir. bu karar ingiliz yargi sisteminin yapisi acisindan sealand icin tarihi bir onem tasiyacaktir.
1978 yilinda sealand'e konuk olan alman vatandasi olan birkac kisi bir ihtilal ile sealand'i ele gecirir. prens bates, silahli oldugu rivayet edilen bir saldiri ile sealand'i geri alir ve bu alman vatandaslarini savas suclusu olarak hapise koyar. alman hukumeti ingiliz hukumetine harekete gecmesi icin bir nota ceker, ancak 1968 tarihli karar yuzunden ingiltere'nin eli kolu baglidir. bunun uzerine alman bir diplomat sealand'a giderek bir fidye anlasmasi imzalar. prens bates'e gore bu sealand'in almanya tarafindan de facto taninmasi anlamina gelmektedir. zira alman diplomat alman devletini temsil ederek devletler arasi bir anlasmaya imza atmistir. sealand'in hukuki durumu bugune kadar bir tartisma konusu olusturmakta...
bu arada prens bates 70 yillarda posta pullari, bugunlerde ise havenco ile bir hosting merkezi olarak iyi para kazanmaktadir bu isten. isterseniz yeterli paraya kendinize bir sealad pasaportu bile alabilirsiniz.
yaran olaylar
- yıl 2007, istanbul üniversitesi avcılar kampüsü' nde açıköğretim vize sınavına yetişmem gerekiyor, lakin sınava çok az bir süre kalmış ve yan yolda trafik felç. öğrenciler sınav telaşıyla otobüslerden, otomobillerden inip koşmaya başlıyorlar. baktım olacak gibi değil, ben de indim ve koşmaya başladım. kızlı erkekli birçok kişi kampüse doğru koşarken önümde bir çocuk görüyorum. koşan insanlara bakıyor, yavaş yavaş hızlanıyor ve o da koşmaya başlıyor. koşarken bana yaklaşıp soruyor: "abi kavga nerde?"
10 gençten 6'sı yurtdışında yaşamak istiyor
almanya'dan türkiye'ye arabayla gelen gurbetçi
- bayram tatilinde kocamın köyüne geldik. komşunun kapısında iki koca araba, ikisi de almanya plaka. kayınvalideme sordum: "anne biz 9 saatlik yolda geberiyoruz. bunlar hangi akla hizmet o kadar yolu arabayla geliyorlar?" diye. meğer karıları çocukları uçakla geliyormuş. iki erkek kardeş de peş peşe arabayla geliyormuş her sene. dönerken arabayı erzakla doldurup gidiyorlarmış. günlük ihtiyaç dışında gıda alışverişi yapmıyorlarmış almanya'da. vay anasını dedim ya, hesaplara bak.
bakırköy'de avm otoparkında öldürülen genç kız
- yağmur eczacılık öğrencisi , öldüren hukuk öğrencisi , öldürenin annesi hakim babası da savcı .
yok kardeşim yok … bunun eğitimle , statü sahibi olmakla alakası yok. hepimiz magandayız.
kızlı erkekli eğlenen gençlere mahallelinin tacizi
- universite zamanlari arkadas evinde gecenin 3'unde hayvanlar gibi ziplayip gurultunun alasini yaptigimiz bir gece, asagidaki teyze caldi kapiyi, basladi bagirmaya. bir sekilde ozurler dilendi olay tam kapanacak konusmalari duyan yan komsu hayvani ayni bu videodaki hayvanat gibi kufurlerle saldiriya gecip olayi bastan baslatinca zaten kafasi guzel olan 5-6 kisilik erkek guruhu adamin uzerine yuruduk. tabi neresinden baksaniz yanlis bir suru sey. teyzenin polis cagiracagim bagirislari falan derken herkes evine gitti gurultu bitti.
ertesi sabah evde bir basina uyuklarken alt kattan ayni teyzenin cigliklarini duyup yalinayak asagiya kostum. teyze elinde bir koca tas yogurt, karsisindaki adama bagirmakta. kapi kapi yogurt satan adamlarin eski numarasi. kapiyi acarsiniz, der ki yogurt istermisiniz 3 lira. tamam dersin, kap getir der, bosaltir yogurdu, borcun 9 lira der. e hani 3 liraydi dersen abla burda 3 kilo yogurt var der. geri de almaz bosalttim artik kaymagi bozuldu falan filan. maksimum 2 kilo yogurt icin bisuru para ister.
adam resmen teyzenin uzerine yuruyor ver lan parami diye. girdim araya kimsin ulan sen falan derken ufak bi surtusme sonucu adam kosarak uzaklasti. neticede ayni teyze ah evladim sagol,etraf hep hirsiz kayniyor laflari esliginde bana tesekkur edip, bir tabak tursu verdi. yukariya cikarken baktim ki aksamdan uzerimize yuruyen amca da olay boyunca aralik kapidan dinlemis ama aksiyona hic girmemis.
simdi "bu ne arkadasim ne anlattin" diyorsunuz biliyorum. evet ne diyecektim? hah! insan insana her zaman lazim. uzmeyin birbirinizi.
genis ozet: tursu da tursuydu haaaa!!!
cem yılmaz'dan şaka gibi bağış
- türkiye'de haberciliğin geldiği son noktayı bizlere gösteren on numara haber başlığı.
ilgili link burada.
--- spoiler ---
cem yilmaz da kitap gönderdi
ayşen ekerbiçer, başlatmış olduğu kampanyada emeklerinin boşa gitmediğini belirterek, kampanyaya iş adamları, sanatçılar ve toplumun her kesiminden destek geldiğini söyledi.
ekerbiçer, ünlü komedyen cem yılmaz’ın da bir koli kitap göndererek kampanyaya katıldığını ifade etti. kendilerine çok sayıda kitap geldiğini anlatan ekerbiçer, bazı ansiklopedileri ihtiyacı olan köy okullarına göndereceğini de aktardı.
--- spoiler ---
bu adam niye eleştiriliyor şimdi? bir koli kitap göndermiş, bir anadolu lisesine. peki göndermeseydi ne olacaktı? hiç. evet hiç. böyle saçma sapan haberlere konu olmayacaktı. tabi güzel ülkemde herkes bağışını yaptı ya, bu adamın gönderdiği bir koli kitap, battı gözümüze. mesela recep tayyip erdoğan da arayıp yaverini, ''bitlis'e 20-25 gibi gitmesi lazım'' demiş. yaa.
çok parası olan adam az miktarda bağış yaptı diye haber yapmak yalnızca muz cumhuriyeti'nde görülebilecek olaylardandır.
döngüsel ekonomi
- atık ve atığın oluşturduğu kirliliği oluşumunu önlemek, üretim materyallerinin ve ürünleri mümkün olduğunca üretim zincirinde tutmayı amaçlayan sistemdir.
popülerliğini ellen macarthur foundation'ın 2013 yılında davos'ta yaptığı sunum üzerine kazansa da fikir olarak temelleri 1966 yılında kenneth boulding'nin yazmış olduğu "the economics of the coming spaceship earth" kitabına dayanmaktadır. sonraki yıllarda da katkılarla gelişmiştir.
döngüsel ekonominin karşı çıktığı şey linear/ lineer ekonomidir. * sanayi devrimiyle beraber üretim süreci take-make-dispose* adımlarını izlemektedir. bu süreç üretim kaynaklarının doğadan alınmasıyla başlar, ürünün fabrikada üretimi ile devam eder, ürün tüketiciyle buluşur ve en nihayetinde atık haline gelir. bu linear ekonomi modeline karşı olarak döngüsel ekonomi yeniden kullanım, tamir, ürün paylaşımı, kiralama, yeniden üretim, geri dönüşüm gibi adımlarla atık oluşumunun önüne geçer ve döngü devam eder.
bu sistemde önemli bir kavram cradle-to-cradle yani beşikten beşiğedir. cradle to grave yani beşikten mezara kavramına karşı çıkmıştır, yukarıdaki paragrafta bahsedilen düşünceye benzer argümanları savunur. bu konu hakkındaki detaylı bir entry için (bkz: #17140063).
batı ve kuzey avrupa ülkelerinde döngüsel ekonomiye yönelik planlar, programlar çok fazla. toplum ve özel sektörde de bu konuda bilinç yüksek denilebilir. ikinci el dükkanlarının yaygınlığı, çoğu beyaz eşya/makinelerde dönemlik kiralama opsiyonunun bulunması, doğa dostu ürünlerin ulaşılabilir ve daha ekonomik olması, depozitolu ürünlerin depozitosunun gerçekten iade edilmesi, geri dönüşüm kutularının her yerde olması insanda ister istemez bir farkındalık oluşturuyor.
türkiye belki daha ciddi sorunları var diye çevresel olaylara yeterince politika geliştirilmiyor, ama gereken düzenlemeler yapıldığında toplum nezdinde de ilerleme kaydedileceğini düşünüyorum. bunun net örneği bence tekerlekli sandalyeler için toplanan mavi kapak projesiydi.
sıfır atık projesi bu konuyla ilgili olsa da, projenin yürütücüsünün bazı açıklamaları nedeniyle toplum genelinde çok da ciddiye alınmadığını düşünüyorum. umarım olayın özüne odaklanmayı başarırız da, bu konuda ilerleme kaydedebiliriz.