ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
izmir 1 nolu shm'de arapça yazının kapatılması
- vatandaşın devlete yaptığı hatırlatmadir. yapan kişi hakkında kamu malına zarar vermekten işlem yapılacaktır muhtemelen.
izmir 1 nolu sağlıklı hayat merkezinin tabelasında yer alan birtakım arapça kelimeler "türkiye cumhuriyeti'nin dili türkçedir" yazılı bir bantla kapatıldı.
ortamlarda entegrasyon dersiniz, kim nerden bilecek amk? 10 yıldır dil öğrenmeyenleri entegre ediyoruz. yersen.
edit: ingilizceden de rahatsız olur musun? diyenler var. ingilizceden rahatsız olmam amk. sebebini uzun uzun anlatacak halim de yok. araplar düşünsün bulsun onu da. niye ingilizceden rahatsız degiller de bizim dilimizden rahatsız desinler.
hürriyet'in 400 vekil tweet'ini silmesi
- videoyu silmediği, silse de sonuçta bu laf söylenmiş olduğu için bir şey ifade etmeyen olaydır.
ne algı operasyonu allah'ın sığırı, haberin içerisindeki videoda aynı sözler söyleniyor. dalyarağa bak, rabbini savunacağım diye ne şekillere giriyor.
debedit: (bkz: nida için yardım kampanyası)
wi-fi şifresini isteyen komşuyu savuşturma yolları
- türkiye'de "komşum indirmiş", "kuzenim yazmış" kanunen suç teşkil eden bir eylem için kesinlikle bahane olmuyor. savcılar, hakimler bu açıklamayı zerre kale almıyor. başka birisi itiraf etmedikçe abone her daim sorumlu. haliyle wifi paylaşmak, paylaşımını övmek türkiye sınırları içerisinde felakete davet çıkartmak. aslında bu zaafiyeti kullanarak zarar vermek istediğin birinin hesabından bu tarz paylaşımlarda bulunmak bir saldırı yöntemi olarak bile uygulanabilir.
o yüzden türkiye'de wifi paylaşımı tavsiye etmeyin. bu önerilen savuşturma yollarını uygulayın. immanuel'i dinlemeyin. o ne dediğini bilmiyor.
beşiktaş
- yarinki debe entry'sine henuz karar verilmemis takimim.
hazir karar verilmemisken bu olsun lan bence. ibneler daha da kudursunlar.
istanbul'da sıçan sorunu
- ortaya çıkmak üzere olan sorundur.
pendik kurtköy bölgesi (yenişehir, çamlık, harmandere) yoğun olarak sitelerden oluşan düzenli bir yapılaşmaya sahip. gözlemlerim yoğun olarak ikamet ettiğim bu bölgede ancak ataşehir/şerifali bölgesinde de olduğunu biliyorum.
genel olarak sokaklarda uysal köpekler, sitelerin içlerinde ise kediler yaşıyor. sorunun kaynağını da sokaklarda yaşayan köpeklerin iyi niyetle beslenmesine yardımcı olmaya çalışılması oluşturuyor.
sitelerin aralarında yer yer boş arsalar yer alıyor. bu arsalar insanlar köpeklerin yemesi için yemek, et vs bırakıyor.
ancak bu yiyecekler hava kararmaya başlarken ortaya çıkan onlarca sıçanı besliyor. o kadar arttılar ki artık havanın kararmasını dahi beklemeden ortaya çıkmaya başladılar ve 25-30 cm'lik boylara ulaştılar. arsalarda onlarca sıçan deliği rahatça görülüyor.
sıçanlar, ısırıkları ve sidikleriyle 70 ten fazla bakteri bulaştırabilen, asyada her yıl onlarca ölüme ve felce yol açan hayvanlar.
önlem alınmaması halinde ciddi hastalıklara yol açabilecek ve bir sonraki felaket olarak gündem oluşturma potansiyeli olan bir sorundur. umarım yetkililer bir an önce önlem alırlar.
eski sevgiliyle yeniden başlamak
- kesinlikle test edilip onaylanmıştır.
"eski sevgiliyle yeniden başlamak, ev tişortüyle dışarıya çıkmak gibi. rahat, bildik ama özel değil. hep bir huzursuzluk ve keşke giymeseydim hissi"
ödlek değilsen çık karşıma 15 temmuz'u tartışalım
- cevabi belli olan sorudur. 15 yildir tek bir siyasi rakibinin karsina cikmaya cesaret edemeyenler simdi de cesaret edemeyecektir.
bunun yerine, patronlara santaj yaparak ele gecirdikleri medya'da karsilarina 3-4 tosuncuk alip ellerine de soracaklari sorulari vereceklerdir.
aydemir akbaş
- “ cahil toplumlarda demokrasi olabileceğine inanmıyorum. dörtte üçü zır cahil olan bir ülkede hangi demokrasiden bahsediyorsun? siyasi partilerin içinde demokrasi var mı ki memlekette olsun? benim milletvekilim yok, parti başkanının seçtiği milletvekili var. haydi söyle bunun neresi demokrasi? çaktırmadan faşist miyiz?
ben asker faşisti, sivil faşiste tercih ederim. apolet kendini inkar edemez ama sivil faşist kendini inkar eder çünkü üniforması yoktur. askeri faşizm gidicidir, sivil kalıcıdır.”
izzet çapa ile yaptığı röportajdan.
gürses opel rezaleti
- gerçek bir rezalet.
ya şöyle olsaydı: yetkili servise emanet ettiğiniz arabanızla firma personeli gezip tozuyor. bu sırada aşırı sürat yapıyor ve bir yayayı eziyor. panik olup kaçıyor. yaya kazanın etkisi ile hayatını kaybediyor. bu arada görgü tanıkları/ kamera kayıtları aracın marka/model ve plakasını kayıt altına alıyor.
araç size teslim ediliyor. teslim tutanağı gargaraya getirilerek imzalatılmıyor. siz de alışık olmadığınız için ve aracınıza kavuşma heyecanı ile aklınıza bile getirmiyorsunuz teslim tutanağı istemeyi. düşünün, kaçınız aracını servisten alırken size tutanak gösterilmese bunun için ısrarcı olursunuz.
birkaç gün sonra polis kapınızı çalıyor ve aracınızın ölümlü bir trafik kazasına karıştığını bildiriyor. kelepçelenerek savcının karşısına çıkıyorsunuz. savcı tutuklu olarak yargılanmanıza karar veriyor. avukatınız servise başvuruyor. o da ne? servis aracı size günler evvel teslim ettiğini beyan ediyor.
yıllarca, ilişkiniz olmayan bir suçun cezasını hapis yatarak çekiyorsunuz. tüm bunların sebebi, dünya çapında bir araba markasına ve onun yetkili servisine duyduğunuz güven. onların müşterisi olmanız.
anlatılan olaydan sonra, bu yazdığım varsayımın asla gerçekleşmeyeceğini düşünen birisi kaldı mı acaba? işte bu kaybedilen şeyin adı müşteri güveni ve ticari itibar.