ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yeni sevgiliye eski sevgilinin adıyla hitap etmek
- çok vahim sonuçlara yol acabilir, şöyleki;
- melis kumandayı versene tatlım.
- yeter ama cemil, kac zaman geçti hala melis.
- cemil?
- nerden cıkardın gene cemil'i mehmet, konuyu bana çeviremezsin şimdi!
vay arkadaş ya?
ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketler
- cep telefonunuzdaki msgları ilk kez görüyormuşçasına 20. kez okumak.
edit: önceki entry uçtuğu için formata uygun bir tanım yapmak gerekirse: kişinin ders çalışmamak için normal zamanda yapmadığı, kendisine iş çıkarıp yaptığı hareketlerdir.
türbanlı bacımıza shut up diye bağıran turist
- shut up diyen arabın haklı olduğu tartışma.
o bu ülkede yiyecek, içecek, gezecek, ev sahibi olacak sen susacaksın.
bunun seçimi yapıldı ve bitti.
sadece roman çevirilerinde yaşayan sözcükler
- (bkz: bayım) bu kelimeyi gerçek hayatta kullanana yüz bin lira veriyorum.
kolay gibi görünen ama çok zor olan şeyler
- adam gibi ders çalışmak. insan sırf çalışmamak için türlü zırvalar icat edebiliyor. evet, nobel kazanmış icatların ders çalışmaktan kaytarmak için içine düşülen düşüncelerden çıktığını düşünüyorum.
kimi raikkönen
- team to raikkonen: "please keep the tyres warm and..."
raikkonen: "yes yes yes yes... you don't have to remind me"
team to raikkonen: "alright alonso is... ..."
kimi raikkonen: "just leave me alone"
2012 abu dhabi gp'sinde takımla konuşması "susun lan bi" şeklinde olan yarışcı. kralsın kimi.
contact filmindeki ayna sahnesi
- aynaya kadar ne olduğunu anlayamadığınız en etkileyici sahnelerden biri.
öykü'nün macbook'unu yenilemesine yardım ediyoruz
- valla bu devirde macbook’u olan o, o bana yardım etsin.
özelden ulaşırsan ıban atarım bebeğim.
konu kitap önermeye dönmüş bakıyorum da, o zaman benden size:
kafka oteli
(bkz: ilhan deliktaş).
edit: entry anlamsız bir ilerleme içinde reklam için dm *.
23 aralık 2022 onlarca kişinin işten çıkarılması
- tanıdık bir iş yeri var, patron akrabamız. ben de bir süre çalıştım.
patron türkiye şartlarında iyi biri. 7 kişilik kadro, lise mezunu olması ve çok parlak olmamasına rağmen (marketten pil yerine pinpon topu alan cinsten) patron asgari ücret üstü maaş verir. öğle yemekleri şirketten, fazla mesai ya bir etkinlikle (dışarıda yemek) ya da harçlıkla karşılanır vs.
böyleydi demek daha doğru çünkü son iki sene bu çalışanların maaşları asgari ücrete yakınsadı, haftada bir çıkan etli öğle yemeği ayda bire düştü, artık doğum günleri mado'da değil iş yerinde ucuz tatlılarla kutlanıyor. yakında bunlar da gidecek, hatta kadroda küçülme bile olabilir.
kısacası şirket, çalışanıyla patronuyla enflasyon karşısında ezildi. bu durumun tek doğrudan sebebi ise hükümetin ekonomi politikası. büyük şirketler milyarlık krediler alabilirken, vergi borçlarını affettirirken, kaçak işçi çalıştırırken; işini kanuna göre yapan küçük işletmeler can çekişmekte. çalışanların durumu daha feci, eğer ailesiyle veya sahip oldukları evde yaşamıyor olsalardı hiçbiri devam edemezdi. ülkede o kadar verimsiz bir ekonomik sistem var ki evde boş boş duran adam çalışandan daha iyi durumda, en azından yıpranmıyor.
bu tip süreçler bir iki sene sürse hadi dişimizi sıkalım diyebiliriz ama durum hiç öyle gözükmüyor.
sadece bir gözlemde bulunmak istedim.
hep çaylak yazarlar tarafından favorilenmek
- çaylakların yazarlardan çok okumasından kaynaklanır. onların dışında hemen herkes birilerine laf yetiştirme derdinde.
(bkz: uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum)
izmir'de okul bahçesine arabayla giren kadın şoför
- bu trafik kazası değil.
bu resmen otomobil kullanmayı bilmeyen birinin oyuncak gibi insanların hayatını riske atması. bu kişinin bir yolcu uçağının kokpitine oturması ile bu arabayı kullanması arasında hiç fark yok.
ülkemizde adını soyadını yazan herkes ehliyet alabiliyor, bu zorlaştırılsın, gerçek bir eğitim ve sınav yapılsın. devlet sınav harcı toplama peşinde, sürücü kursları para peşinde, sonra hergün bir çocuk ezilerek ölür mü ya, hergün.
şevket altuğ
- sormuşlar, "neden televizyonlarda yoksunuz?" diye. adam da yanıtlamış;
--- spoiler ---
“türk toplumunun değerleri değişti. türk toplumuna sunulan işlerin içerikleri değişti. yani ben şu andaki içeriklerle hiçbir dizinin içinde olamam. eleştiri olarak kabul etsinler, biraz da yaşlılığıma versinler… bütün yapılan işlerde tabanca, tüfek, millet birbirini öldürüyor. bütün erkekler sakallı. bizim zamanımızda sakal rol gerekirse bırakılırdı. bu ortamda ben olamam. çünkü biz yaptığımız işlerde topluma sevgiyi, hoşgörüyü, toleransı, birlikte yaşamayı, dayanışmayı öğretmeye çalıştık.böyle bir senaryo ile karşılaşırsam yaşıma rağmen hâlâ oynayabilirim. ama karşılaşacağımı da pek zannetmiyorum”
--- spoiler ---
kaynak
benim gözümde gerçek bir sanatçıdır.
seviyoruz seni fiko.