hesabın var mı? giriş yap

  • birkaç gündür instagramda art arda sanat dünyasının 150 başyapıt resmini paylaşması nedeniyle takipçi sayısı 609 bin'den 607 bin'e düşen fazıl say bu bilgiyi paylaşmış.
    acun biti hakan hatipoğlu hangi akla hizmetse altına yorum yapıyor: aynı şey bana da oluyor bayram tebriki paylaşınca :)

    sonrası uygulamalı cringe. fazıl say: "siz ne işle uğraşıyordunuz?" diyor. sonrası h.h. için karanlık... onu bir daha gören olmadı. yorumunu siliyor tabii.
    fazıl say klavyene sağlık. doblo bilmeyen vedat milor'dan sonra en nazik insan ezme bu olurdu herhalde. içimin yağları eridi. evet.
    http://m.hurriyet.com.tr/…s-yapiyorsunuz-41025688/4

  • şüphesiz ki pluton'dur. gezegenlikten çıkartmaya çalıştılar ama o çizgisini hiç bozmadı: mesafeli ve istikrarlı. yürü be pluton!

  • o’nunla 18 ay kadar birlikte çalistik. gürün’de savci yardimcisiydi.demek ki 1981-1982 yillari imis.

    bir polis komiseri,adam öldürmege tesebbüs suçundan yargilaniyordu.sanik komiser durusmada bu savci arkadasimizi reddetti.hakim ve heyet’in reddi cmuk’a göre mümkündür.ancak savci taraf oldugundan reddedilemez.buna ragmen arkadasimiz durusmadan çekildi.ilk defa niçin bu kadar çekingen davrandigini anliyamadim.sordum açik bir cevap alamadim..

    ilçede bir sehir kulubü vardi.genelde her ilçede olur.kisin isten sonra ugruyoruz.kimi oyun oynuyor (briç,konken vs.) kimileri de seyrediyor.içerde soba yaniyor.gelen paltosunu vestiyer ve duvarlardaki askilara asiyor.bizim savci, paltoyla oturup saatlerce oyun oynuyor.bir yandan da terliyor.dedim ki ”bu kadar terliyecegine paltonu çikarip vestiyere filan versen.. “ suratima bir seyden haberin yok der gibi bakti “ yav ..asmasina asayim da ya biri cebime esrar filan koyarsa” dedi.sasirdim….bütün kis o klupte paltoyla oturup oyun oynadi.

    iskilli oldugunu herkes biliyormus meger.ara sira inceden alaya aldiklari da oluyordu.bir gün jandarma bölük komutani yüzbasi,bana ugramisti.tesadüfen savci arkadasim da geldi.yüzbasi birden konuyu degistirip “sayin savcim cezaevinde tünel kazanlar topragi nereye koyuyormus biliyor musunuz ?” sorusuna ” yoo..” deyince “saksilarda biriktiriyorlarmis…” bu laf üzerine,izin isteyip odamdaki telefondan cezaevi müdürüne “ ne kadar saksi varsa hepsini attir” emrini verdi.akabinde de cezaevine gitti.

    izne ayrilirken masasinin üzerindeki takvimin tüm yazili sahifelerini yirtar,bos sayfalari birakirdi.

    bilirsiniz uzun araçlar ,bu niteliklerini belirtmek için araçlarin arkasina sagli sollu flama koyarlar.
    bizim savci böyle bir araci arkadan görünce “kizil bayrak asmis” diye sürücüsü hakkinda (o dönemde daha kaldirilmamis olan ) tck 141-142 den sorusturma yapmisti.(komünizm propagandasi)

    ama en önemlisi simdi anlatacagim.bir , adam öldürme suçu nedeniyle x köyü yaylasinda “geceleyin kesif” yapmamiz gerekmisti.kesif günü araziyi çiplak gözle görüp gerekli tespitleri yaptiktan sonra saatinde de kesfi yapmamiz daha saglikli oluyordu.bu yüzden gündüzün,güvenlik için jandarmayi sevk edip,biz de bir binek araci ile köye hareket edecegiz ,savci yok.baktim jandarmalarin ortasinda oturuyor.”gel bu arabaya bin” dedim.”böyle iyi” dedi.üstelemedim.köy yaylasina vardik.tespitlerimizi yaptik.kesif saatine daha epey zaman var.muhtar köy odasina davet etti.köy odasinda biraz vakit geçirdik.ayran ikram ettiler.herkes içti.savci reddetti.köy odasinin kapisinda ugurluyorlar.birisi gögsünü kasiyor.olabilir insanlik hali.savci hemen irkildi; “sen niye öyle yapiyorsun,tabanca mi çikaracaksin,aç bakayim belini” müdahale ettim.adami aramaktan vazgeçti.yaylaya dogru yürürken “ben niye ayran içmedim biliyor musun ?” diye sordu.” yoo..” dedim.”ya zehir varsa “ demez mi…
    neyse,saat geldi kesfe basladik.bu arada tanik dinledim.cmuk geregince ,tanik beyanina karsi,taraflara ve vekillerine ne diyeceklerini sordum.savci uzaktan “diyecegim yok”.dedi döndüm göremedim.yerde yatan adamlar var.niye yatmislar ? anlasilmaz bir sey… savci da yatmis yere.sebebini sordum.”kesfi seyredenler bir hadise çikarir diye yere yatirdim” dedi.jandarmalar da yatanlarin üzerine silah dogrultmuslar…pes dogrusu dedim ve yine o jandarmalarin arasinda,diger kesif heyeti kendi arabamizla ilçeye döndük.

    çok yasamadi savci arkadas.oysa benden gençti.bitlis’e tayin olmus,sonra galiba amasya’ya en son
    lüleburgaz’a .yaklasik bes yil sonra öldü…yok vesveseden ölmedi.

    söylemeyi unuttum.kibrit kullanmazdi.sigaranin birini söndürmeden ötekini yakardi.akciger kanserinden öldü…

  • öncelikle büyük geçmiş olsun. işletmelerin yaşaması taraftarıyım, ama bu durumda eminönü balıkçı'sının gerçekten de tarih olmasını dilerim.

    sen müşteriye asıl, taciz et; sonra da it sürüsü ile üzerlerine saldır. bak bakalım ayakta kalabiliyor musun bundan sonra?

  • aslan ormandaki senelik iznini kullanacakmış. toplantı düzenlemiş, ormanın %90'ı da katılmış. hemen konuya girmiş aslan:

    "evet arkadaşlar biliyorsunuz yine benim yıllık iznim geldi, 15 gün kadar olmayacağım buralarda, bu süreçte benim yerime bakacak olan arkadaşınızı bu sene tavşan olarak belirledim, 15 günlüğüne ormanın kralı odur"

    bütün hayvanlar biraz şaşırmış ama kralın kararına itiraz etmeye cürret edememişler. neyse, aslan çıkmış tatiline, ormanda tavşan hegemonyası sürmeye başlamış. gidip maymuna pandik atmış, "hoop napıyorsun" demiş maymun, "ben kralım ne var?" diye hemen üste çıkmış tavşan. onun dışında kurtun sırtına çıkıp deh deh diye sürüyormuş, geyiğe pandik atıyormuş vs. bütün hayvanlar şikayetçiymiş ama kral olduğundan sesleri de çıkmıyormuş.

    tavşan bir gün dolaşırken bakmış ayı nehirde balık avlamaya çalışıyor. gitmiş hemen pandik atmış ayıya. ayı dönmüş bildiğimiz minnacık beyaz bir tavşan mal mal suratına sırıtıyor. bir koymuş tavşana elinin tersiyle, tavşan duvara yapışmış. ardından üstünden tozları falan silkelerken tavşan:

    "mına kodumun ayısı bir toplantıya da katıl be !!"

  • özet : üniversite hastanesinde katarakt ameliyatları malzeme yetersizliği bahanesiyle (ücretsiz yapanlara mobbing uygulanarak) sınırlandırılıyor, böylelikle özel hastanelerde belli kişilerin tekeline bırakılıyor. bu kararı alan prof. özele gitmeden hemen önce bu kararı aldırıyor.

    geçen açtığım şu başlığın (bkz: 250 hastanın körlüğe terk edilmesi rezaleti) detaylarına ulaştım. hastamı ameliyat ettirdik. bölüm asistanlarıyla konuştum. konuyu ekşisözlük gündemine getirdiğimi söyledim. aldığım mesajlardan bahsettim. ve önceki gün bölüm asistanlarından birinden burada mesaj aldım.

    bölümde iki profesör hoca var. birisi özel alıyor. birisi almıyor 60 küsür yaşında anabilim dalı başkanı bayan. çok ameliyat alamıyormuş zaten. ama ikisi çok iyi anlaşıyorlar. özel alan prof. hoca normal yollarla özel katarakt hastasından aldığı miktarı beğenmediği için üniversiteden ayrılma kararı alıyor. ama bu kararı uygulamadan önce skandal bir bölüm kararı aldırıyor. özeller harici ameliyat alan iki hastaneden biri olan üniversite hastanesinin yani kendi hastanesinin ameliyat malzemelerini bahane ederek “kısıtlama kararı” çıkartıyor. ve hemen özele geçiyor. ve hastalar neredeyse bir yıl boyunca üniversitede ameliyat olamıyor. diğer doktorlara da izin verilmiyor. almak isteyenler whatsapp grubundan sert bir dille uyarılıyor.
    . ve hastaların önemli bir bölümü özel hastaneye gitmek zorunda bırakılıyor. bu hastalar arasında şehir hastanesinde ameliyat olamayan yüksek riskli hastalar da var. ve söylenene göre çoğu hala bekliyor. yani halâ devam eden büyük bir mağduriyet söz konusu. eğer bu adaletsizlik çözülmezse yüzlerce hasta iki prof. kararı yüzünden özellere mahkum bırakılmaya devam edecek. bu arada diğer doktorların özel ameliyat almasına da izin verilmemiş. kural haftada en fazla 5 ameliyat.

    21. yüzyılda para, mobing, haksızlık, adaletsizlik gibi kavramların nerede ve ne durumda olursa olsun varlığı can sıkıyor. biz dur demezsek de hep var olmaya devam edecek.
    ulaşan ve bilgi veren asistanla telefonla görüşme fırsatım da oldu. çaylak hesabı açmış başlık açamadığını görünce benden yardım talep etti.
    .

    not: lütfen favlayıp geçmeyin. bir cümle bırakmanız bu hastalar için en kıymetlisi.

    edit: 2,5 yılda hiçbir şeyin değişmediğini öğrendim. hatta mobbingin dozunun arttığını.
    perifer üniversiteler tam çiftliğe dönüşmüş durumda

  • sobanın üstüne tükürüp "tıpıstttt" sesini duymamış bi' çocuk. yazık. evet.