ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
mehmet şimşek'in duyurduğu 41 milyar dolar müjdesi
- reisin yıllarca imf'ye borcu biz bitirdik diyerek oy topladığı halka şimdi de yabancı bankalardan alınan borcun müjde olarak sunulması olayı.
yılbaşı için evine çam ağacı alan türk
- bir aile kültürüm olsun istiyorum.
taa ben ortaokuldayken boşanma lafları çıkmıştı ev içinde. ittire kaktıra ben lise sona gelinceye kadar gitti, sonrada boşandılar. en son ne zaman anne, baba, kardeş oturup bir arada yemek yediniz diye sorsanız hatırlamayacağım kadar eski. pazar kahvaltıları falan hak getire zaten. yılbaşılarını düşünüyorum, bir tane var tüm ailenin bizde olduğu o da çok eski. 2006 falan olabilir. sonrasını hatırlamıyorum. genelde evde bilgisayar oynarken ya da uyurken girilen yeni yıllar. son bir kaç senede de 2-3 kafa arkadaşla beraber zil zurna girilmiş yılbaşları.
6-7 ay oldu evleneli. karar verdim, yılbaşı geleneklerimiz olacak. her sene çam ağacı süslenecek mesela, onun heyecanı başlayacak 2-3 hafta önceden. eşime özellikle söyledim kurabiye yapacak. adı da yılbaşı kurabiyesi olacak. sadece 31 aralık günü pişecek evde. bu böyle biz ölene kadar devam edecek. ileride çocuklarımız olduğunda "baba yılbaşı ağacını ne zaman yapacağız?" diye soracak. ya da annesine gidip "anne bu yıl kurabiyeleri beraber yapalım mı?" diyecek.
ufak bir zevk benimkisi. yok gavur işiymiş, yok şöyleymiş böyleymiş. türk kültüründe varmış yokmuş beni alakadar etmiyor. ben süsleyeceğim arkadaş.
kurt vonnegut
- yasayan en iyi amerikan yazarlarindan biridir ve oldugunde de olen en iyi amerikan yazarlarindan biri olacaktir.. ciddiyet, butunluk, devamlilik gibi cagdaslarinin yer yer gereksiz bir hirsla kovaladigi unsurlara zerrece aldirmadan ve ironinin dozunu her daim yuksek tutmak suretiyle nefis romanlar, oykuler hediye etmistir insanliga.
imamoğlu'nun toki başkanı karşısındaki kibri
- toki başkanının dengi kiptaş* genel müdürüdür. bir genel müdürlük bir büyükşehir belediye başkanına resmî yazı yazarken arz eder*. hele ki istanbul büyükşehir belediye başkanı bu adam. toki başkanı maçası yerse bir akpartili büyükşehir belediye başkanına laf yetiştirmeye kalksın bakalım ne yapıyorlar. herkes astını üstünü bilecek, haddini bilecek. derdi varsa toki başkanının, çevre şehircilik bakanına arz etsin, sayın bakan bağlansın imamoğlu’nun yayınına. imamoğlu haklıdır. daha devletin hangi kademesi hangi kademesine denk, kim kime cevap verebilir, kim kimle yazışabilir, haberi olmayan zırcahiller de moderatörlük peşinde koşmasın, haddini bilsin.
not: başlığı da imamoğlu’nun haddini bilmez sözcü tv ve bir genel müdüre had bildirmesi, olarak değiştirin.
politik doğruculuk, sjw’lik, lakaytlık, küstahlık, haddini bilmezlik yüzünden ne ast kaldı ne üst kaldı ne disiplin kaldı ne düzen kaldı, ayaklar baş oldu bu memlekette. yeter artık!
ekşi sözlük
- 11 yıl olmuş burada yazmaya başlayalı. birçok insanla tanıştım, çok yazdım, çok okudum ve en önemlisi çok şey öğrendim.
bence öğrendiğim en önemli şey özetle şu: "el sikini görmeyen kendindekini keser sapı zannedermiş."
bir konuda çok heyecanlandığımda, o konuyu bir tek kendim bildiğimi ya da en iyi bildiğimi sandığımda ekşi sözlük'e bakıp boyumun ölçüsünü aldım. benim bilmediklerimi bilen, bildiğimin farklı yönlerini bilen ya da konuyu hiç anlamadığımı hissettiren o kadar çok entry gördüm ki. rahatladım artık, keser sapımı çıkarıp çıkarıp göstermiyorum.
bu rahatlığa da alıştım üstelik. biri saçma sapan bir şeyler yazdığında, nasılsa daha çok bilen, daha doğrusunu bilen, bunu daha düzgün anlatan birinin gelip düzelteceğinden, uyaracağından, doğrusunu yazacağından (ya da belki çoktan yazdığından) o kadar eminim ki, sallamadan geçiyorum. bu da güzel bir şey.
gel gör ki bu günlük hayatıma da yansıdı. bu aralar kafamı yoran bu. yeni insanlarla, hele de ekşi sözlük dışından insanlarla diyaloga girmekte zorlanabiliyorum bazen.
misal biri heyecanla bir şey anlatmaya başlıyor. bi şey öğrenmiş, bi şey fark etmiş ve çok emin ortamdakilerin bilmediğinden. hani bakıyorsun, troll de değil. bütün içtenliğiyle anlatıyor. uzun metrajlı çaylak entrisi gibi. bitmiyor da. konuşuyor, konuşuyor, sonra birileri katılıyor, konuşuyorlar, konuşuyorlar... kimse gelip gazlarını da almıyor. o aslında öyle değil ya da onun bu boyutu da var diyen kimse çıkmıyor. alışmışım ya, bekliyorum ben de. sonra dinlemeyi de bırakıyorum.
yaşın ilerlemesinden kaynaklanabileceğini de düşünüyorum bazen, ama yok. o bahsettiğim ortamlardaki insanlar da aynı yaşta. eee?
üstüne bir konuda bir şey anlatma heyecanıyla dolduğumda, bunu hemen buraya yazıp rahatladığım gerçeği de var. fıldır fıldır dolanmıyorum, kimi yakalasam da kime anlatsam diye. ben burada anlatıyorum. anlattığım birinin ilgisini çekerse okuyor, çok ilgisini çekerse mesaj atıyor da üstüne konuşuyoruz. hiç ilgisini çekmeyen bakmadan geçiyor. sırf bir şeyi anlatmak için yanıp tutuşuyorum diye kimsenin zamanını almıyorum, kimseyi bıktırmıyorum... ama gel gör ki artık kimseye de bir şey anlatmıyorum.
bir sonuca vararak bu entriyi bitirmeyi çok isterdim. ama açıkçası ben de sonucu bilmiyorum.
e onu yapamadıysam başka türlü bitireyim: bunca zamanda farklı birçok konuda keser saplarını buraya koymuş ve gazımı almış herkese teşekkür ederim.
kuzey güney
- dizinin özeti şu şekildedir.
güney: n'oluyo oğlum ya?
cemre: kuzey n'oldu?
ali: kuzey olm n'oluya lan?
anne: n'oluyo çocuklar?
banu: güney n'oldu, bişey mi oldu?
kuzey: bişey yok aq yaa...
pokemon go
- yaşadığım yerde pokestop yok, gym yok diyen arkadaşların artık ash gibi anasıyla bacısıyla vedalaşıp köylerini terk etmelerini gerektiren oyun.
küçük çapraz çanta taşıyan erkek
- ayda birkaç günlüğüne olsa da benim bu.
hissedilen sıcaklık 50 derece, ben 1.95'im, 90 küsür kiloyum. bu şartlar altında şirket telefonu, şahsi telefon, sigara paketi, cüzdan, çakmak, anahtar gibi şeyleri ceplere mi doldurayım lan? bu yaştan sonra sırt çantasıyla mı gezeyim?
evet? çözüm bekliyorum.
11 yıl sonra edit: şimdi freebag kullanıyorum herkes çok beğeniyor. zamana göre algı da değişiyor işte.
bağırta bağırta büyükşehri alacağız
- kaç yaşında insanın cümlesindeki gevşekliğe bak. bağırta bağırta, kanırta kanırta, cidden ergen misiniz nesiniz?
akp'nin günümüze hediye ettiği leş siyasetçi üslubundan bir kesit izlediniz.
gss prim borcu
kaşar sucuk salamın sofrada lüks sayıldığı yıllar
- şu sıralar yerini yeşil soğana ve bilumum yeşilliğe devreden üçlü.
yazarların futbolda beğenmediği kurallar
- kale direkleri, (ofsayt hariç) onu koruyan takımın oyuncuları sayılmalı. yani direkten dışarı giden top korner olmalı. böylesi daha iyi olacaktır eminim. baskı kuran takım, top direkten dışarı gidince aut sebebiyle kendi sahasına dönüyor. tersi durumda seyir zevki artacaktır.
ayrıca ofsayt kaldırılmalı diyenler, futbol düşmanıdır. ofsayt olmadan futbol olmaz.