• israilin yaptığı soykırım insanlık suçudur ve hiç bir şekilde meşrulaştırılamaz. ve gazzelilerin yaşadıklarını da muhtemelen hiçbirimiz tahayyül edemeyiz, buradan konuşmak kolay.

    ancak buna rağmen, savaştaki birinin çocuğunu düşünmesi gerektiğini ve onun başına gelebilecekler sebebiyle çocuk yapmaması gerektiğini düşünüyorum. insan elbetteki rasyonel bir varlık değildir ve içgüdüleri ile hareket edebilir, hayatta kalma içgüdüsü devreye giriyor olabilir. veya yoksulluklar sebebiyle korunma yöntemlerine ulaşılmıyor olabilir. elbette ki doğru. ancak bu oranın bu kadar yüksek olması sadece bunlarla açıklanamaz. daha önemli bir kültürel faktör var: müslümanlardaki ahiret inancı ve şehitlik. doğurduğun çocuğun ölse bile cennete gideceğine inanıyorsan elbetteki savaşta da olsan çocuk doğurursun. bu denklemde kaybetme ihtimali yok ki. çocuk doğurmak = daha fazla asker. asker başarılı olsa kurtuldun, başarısız olsa cennetlik oldun.

    ama bir problem var: cennetin olup olmadığını bilmiyoruz. savaşta hissedilen acı ise yüzde yüz gerçek.

    not: bakamayacağı kadar çocuk yapmış muhafazakar aile çocuğu.
    bunu eleştirenlerin hepsini bebekte oturan, 7 nesil chpli, elitist tipler sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
  • doğru olanı yapıyorlar, bu adaletsiz, satılmış siyasetçilerle dolu dünyada belki de son direnişleridir o halkın, çünkü canlı yayında insanlar sırf müslüman oldukları için katlediliyorlar, orayı bilmem kazino cenneti yapacağız diye videolar paylaşılıyor (orada olan insanları yok etmek ya da sürmekle tabi), her gün onlarca çocuğun açlıktan öldüğü haberleri geliyor (bu açlık kasten yapılıyor, çünkü insanı yardımları israil denen abd'nin terör örgütü engelliyor, üstüne o yardımı almak isteyenleri keskin nişancılar ve savaş uçakları ile öldürüyorlar ki, bu da o yardımı muhtaç insanları yardım konvoylarının olduğu yerlere gitmekten çekindiriyor), ama dünyadan israil'e karşı bir tane bile olsun doğru dürüst yaptırım yok.

    yani bunu onları yöneten abd ve onun köleleşmiş avrupalı ve eski ingiltere sömürgesi ülkelerinden beklemek abes. ama en azından diğer ülkeler yapsın diyorsun, onların da siyasetçileri satılmış, hepsi israil örgütü ile iş birliği içinde. yani filistin, gazze tek başına kalmış, israil orada isterse 1 milyon kişinin kafasını canlı yayında keserek, kahkahalar eşliğinde öldürsün, bebekleri benzin dökerek yaksın, üstünde bilmem yemek bişirsin, yine dünya buna tepki vermeyecek, çünkü umurlarında değil, ukrayna konusunda yalandan ağlaşanlar, aslında abd ağlayın ukrayna için dediğinden ötrü bunu yapıyorlar, yoksa o da umurlarında değil aslında, abd yarın ukrayna bizim en büyük düşmanımızdır derse, hepsi anında 180 derece dönecekler, ben o yüzden abd'nin kölesi diyorum onlara.

    bu başlık altında da yine yahudi lobisinin satılmış paralı trolleri son çırpınışlarını yapan gazzelileri aşağılamak için sıraya dizilmişler, yani böyle trollere yeterli parayı verirsen, anasını bile satar, benim annem en aşağılık o*pudur der, ekşi sözlük yönetimi de bunu uzun zamandır görüyor, biliyor bu trollerin hangileri olduğunu (çünkü çoğu açık şekilde yapıyor bunu, hatta bazılarına dm'den yazdığımda bunu itiraf bile etmişti, şikayet ettiğimde, hiç bir şey yapılmamıştı, hala yazar olarak devam ediyorlar ve hala israil propagandasını yaymakla meşguller) ama nedense hiç bir eylemde bulunmuyorlar.
  • ancak ve ancak nesebi sahih olmayan kanı bozukların zoruna gidebilecek durumdur. hadi söyleyin, hangi babanızın canına rahmet okuyalım orospu çocukları sizi.
  • kınadığınız başınıza gelmeden ölmezsiniz… başlıkta insanlıktan nasibini almamış densizleri ben de o halde görmekten büyük keyif alacağım.
  • filistin'de anneler ölmeye doğurur çocuklarını. eğer bu doğumlar olmasa gazze diye bir yer kalmaz.
    ne demişti söz ustadı: "sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak" gerçi ocakları bile tütmüyor ama en azından nefes alan bir gazzeli varsa gazze hala var demektir. sen anlamazsın islam düşmanı. sen artık normal muhakeme yetini kaybettin.
  • savaş, kıtlık, afet gibi türün devamını tehdit eden dönemlerde insanların çocuk yapma eğilimlerinin arttığı gözlemlenebilir. bu durum:

    1) evrimsel açıdan

    *türün yok olma tehlikesine karşı soyun devamını sağlama içgüdüsüdür.

    *"bireyler ölse de tür devam etmeli" ilkesine dayanır.

    *örneğin savaş sonrası “bebek patlamaları” (baby boom) buna örnektir.

    2) psikolojik açıdan

    *anlam arayışı, iz bırakma isteği, bağ kurma ihtiyacı ve kontrol arayışı kriz zamanlarında artar.

    *insanlar ölümle yüzleşince yaşamı daha derinden hissetme, kalıcılık yaratma gibi güdülerle hareket edebilir.

    3) biyolojik açıdan

    *stres hormonları (kortizol, adrenalin) kısa vadeli düşünme ve dürtüselliği artırabilir.

    *oksitosin gibi hormonlar ise fiziksel ve duygusal yakınlık kurmaya yönlendirir; bu da doğrudan üreme davranışını etkileyebilir.

    özetle bu davranış, hem bilinçli hem de bilinçdışı düzeyde, bireyden çok türün devamlılığı için ortaya çıkan bir içgüdüsel tepkidir.
  • bu duruma seks ya da haz olarak bakmayın arkadaşlar yahu o köpek soylarının bombalarının altında her gün en yakınlarinin ölümünü gören erkek ve kadın haz mi düşünür? bu tamamiyle bizi bitiremezsiniz bir ölür bin doğarız düsturu ile oluşan bir durum. aksini düşünen düşünmesin. çünkü gazzede yaşananlar dünya tarihinin en büyük katliamlarından biridir. allah yardımcıları olsun.
  • insanoğlunun hayatta kalma dürtüsü sadece nefes alıp verme meselesi değil. savaş, yoksulluk, ölüm korkusu… tam da bunlar yaşanırken insanlar birbirine daha çok sarılıyor. çünkü bilinçaltında bir ses diyor ki: “yok olmayalım, varlığımız sürsün.”

    üreme içgüdüsü işte burada devreye giriyor. psikolojide buna terror management theory deniyor. insan, ölümün kaçınılmazlığını fark ettiğinde soyunu devam ettirme arzusu artıyor. yani ölüm korkusu arttıkça, yaşama tutunma yollarından biri çocuk sahibi olmak oluyor.

    biyolojik olarak da stres altında vücut kortizol üretirken dopaminle, oksitosinle denge kurmaya çalışıyor. güvenli bir bağ kurma, sevgi, şefkat arayışı başlıyor. cinsellik burada sadece fiziksel değil, psikolojik bir kaçış, bir teselli hâline geliyor.

    ve evet, çatışma bölgelerinde doğum oranlarının artması istisna değil, neredeyse kural. çünkü savaşın ortasında bile hayat, kendini bir şekilde dayatıyor.

    belki de insanlık en karanlık anlarında bile yok olmamak için birbirine daha çok sokuluyor. çünkü umut, çoğu zaman bir kalp atışıyla başlıyor.
  • garibanın elinde kalan karısı ile gecesidir , yatağıdır.
  • bir ahmet kaya şarkısını hatırlatmıştır..
hesabın var mı? giriş yap