• hayattaki en büyük korkum; bu arkadaşın kafasını yaşayamadan ölmek.
  • mahkum olduğumuz yıllara bakınca, osmanlı dönse de en azından liyakat geri gelse dediğimiz çomar rüyası. ıı. abdülhamid'in cigarasından bir nefes alıp yapacağınız sanatın amk dediği günleri görmek isterdim.
  • döndü bile. ama 1881’e * başladık ne yazık ki.
  • "dünyanın en büyük problemi, akılsız ve fanatik kişilerin kendilerinden son derece emin olması, buna karşılık zeki insanların sürekli şüpheler içinde olmasıdır."

    bertrand russell
  • ha gayret az kaldı, kardeşim ordan seri kapitülasyon, düyun-u umumiye getir.
  • özellikle enflasyonun hızla yükseldiği, gelir dağılımının giderek daha adaletsiz hale geldiği, reel sektörün içine düştüğü ekonomik durgunluk sürecinin derinleştiği ve bir sonraki aşamada devletin vergi gelirlerinin azalacağının anlaşıldığı, krizin, çöküntünün kapıda olduğu bir ortamda akla gelen şey. osmanlı'nın borç içerisinde parçalanmış bir ülke olduğu düşünüldüğünde "osmanlı'nın geri dönüyor olması" iddiası biraz daha gerçekçi bir hal alıyor.
  • osmanlı zamanında köyünde ya da kasabasında hayatını idame ettirecek olan ve bir fikrini dahi yansıtamayacak insanların niye bu kadar dilediğini osmanlı'yı hiç anlamıyorum bazen. gerçi kafanızdaki osmanlı algısı ümmetçi, halk yanlısı bir algı. osmanlı hiç halkı umursamıyordu diyemem ama genel olarak halktan aldığını kendi eliti haline getiren, popülizmden uzak, elitist bir devletti. o hasta adam denilen dönemindeki paşalar bile fransızca bilirdi, avrupa'yı takip ederdi, elit kişiliklerdi. padişahlarının geçtiği zorlu eğitim sürecini, bugünün birçok lisans öğrencisi bile geçirmiyordur belki de. içlerinde tabii böyle olmayan isimler de vardı ama genelde osmanlı paşasının bir ağırlığı vardı, bilgili adamdı en nihayetinde. neticede cumhuriyeti kuran kadrolar, osmanlı'nın tedrisatından çıktı, uzaydan inmedi bu adamlar. ilginç yani, dilde sadeleştirmeden tutun, yazıyı basitleştirme çabalarına kadar birçok şey zaten başta osmanlı'nın fikriydi, latin harflerine geçme mevzuusu ilk osmanlı'dan çıkma bir fikir ve belli başlı modern kurumlar zaten osmanlı tarafından kuruldu. tanzimat aydınları da osmanlı'nın çocuklarıydı neticede.

    ülkede ki kitlelerin osmanlı'ya bakış açısı gerçekten tuhaf, sadece bu arkadaşın değil. diğer kitle ise osmanlı'dan ölesiye nefret ediyor mesela, bu posttaki kitle ise osmanlı'yı ölümüne seviyor. bu kafalarla osmanlı'nın yaptığı iyiliği de kötülüğü de, bıraktığı mirası ve bu mirasın nasıl değerlendirilmesi gerektiğini de anlayamazsınız yalnız, benden demesi. ama lafı uzatmadan sadede geleyim, osmanlı'nın geri döndüğü yok zira ölmüş olanı diriltemezsiniz ve bu hükümetin de osmanlıyla zaten pek bir alakası yok, tıpkı bugünün kemalistlerinin de kemalist rejimle pek alakası olmaması gibi. neticede bu iki rejiminde belli bir elitizm yanlılığı vardı ve totaliter tarafları olmakla beraber, birçok değerli isim çıkardılar nato kafa nato mermer statükocu isimlerle de beraber tabii. bugünün kemalizmi de osmanlıcılığı da popülist ve kitleler oynayan, kalite gütmeyen yapılanmalar hatta osmanlıda ki ve kemalist düzendeki bahsettiğim statükocu, düzenini ve yerini korumaya çalışan tiplere daha çok benziyorlar, bu yüzden kraldan çok da kralcılar. bu iki kitleyle de ülke napacak uzun vadede bilmiyorum.
  • hangi dönemle döndüğü önemlidir. yükselişi görmeden yıkılışa geçiyor olabiliriz. ama durun hele daha (bkz: fetret devri) var. damat mı oğul mu başa geçecek? sonra (bkz: ulema) sınıfının yiyeceği bir şeyler kalmayınca yeniçeri ayaklanması olacak mı? kazanı ilk kim kaldıracak? daha neler göreceğiz bakalım...
hesabın var mı? giriş yap