hesabın var mı? giriş yap

  • belli ki bipolar bozukluğu olan bir garibin günlük olarak kullandığı web sitesi.
    ben açıkçası site içerisinde gülünecek bir şey göremedim, aksine gözlerim doldu. mental disorder yaşayan bir kafanın içerisine girmek çok hüzünlü bir şeymiş. eşyalara, yerlere ve olaylara bakışı öylesine farklı ki. kafaya takılan değişik ayrıntılar ve paranoya içinde boğuluyor sanki.
    insanın zihinsel engellerinin, fiziksel engellerinden hiçbir farkı yok, dolayısıyla, "lan deliye bak" tavrı ile, "lan bak adamın bacağı yok" tavrı arasında bir fark göremiyorum.
    allah kendisine ve çevresindekilere sabır versin.

  • sadece türkiye'de yaşanabilecek olay değildir. ihmaldir doğru. türkiye'de yaşanabilecek olay pilotun haritasız da giderim lan demesidir, çok şükür ki böyle bişey olmamış.

  • fatih altaylı, deprem'in ilk günü deprem esnasında mavi ışıkların ne anlama geldiğini kendisine sordu. 'bilmiyorum' diye cevapladı ! yer altında bazı elektrik olaylarının olduğunu söyledi ama gökyüzü ile alakalı hiç bir okuma yapmadığını ve dolayısıyla bilmediğini söyledi.

    adamın bilgi birikimi ve saygınlığı olağanüstü seviyede olmasına rağmen bil-mi-yo-rum diyor ey dünyalılar. huzur ve güven içinde yaşayabilmemizin tek anahtarı bu ve bunun gibi bilim insanlarını örnek almaktır.

  • bu rakamlar sadece bir menüdeki yemek fiyatları değil. bunlar, enflasyonla halkın cebinden çekilip bir başka sofraya taşınan servetin sessiz tanıkları. bu adisyonlar, maaşıyla ay sonunu zor getiren milyonların alım gücünün nasıl eritildiğini açıkça gösteriyor. ve o kuzu dolması, aslında bu halkın alın teriyle pişiyor.

    hiç kimse 28 bin liraya kuzu dolması yerken bu para nereden geliyor diye sormuyor. çünkü artık sorular lüks, cevaplar pahalı. o tabaklar, markette kıyma reyonunda durup geri dönen annenin, çocuklarına meyve alamayan babanın, emekliliğinde süt almayı hesaplayan yaşlının sofrasından eksilenlerle dolu.

    bugün bir restoranda sipariş edilen yemeğin fiyatı, bir ailenin aylık mutfak masrafına denk geliyor. çünkü bu düzen öyle kurulmuş, birileri doymak için değil, gösteriş için yerken, geri kalanlar açlığa alışmak zorunda bırakılıyor.

    adisyonlarda yazan rakamlar kadar, yazmayan hikayelere dikkat edin. o fiyatların altında koca bir ülkenin sessiz çığlığı var. ve bu sofralarda sadece yemek değil, adalet de yeniyor.

    edit: kaç kişilikmiş bahanesi yetmez bu adaletsizliğe

    "tüm kuzu dolması 28.000 tl ama o 10 kişilik.”

    peki 10 kişi bir araya gelip bir kuzu dolması yiyebiliyor muyuz, aramızda kaç kişi var ? 10 kişinin maaşı birleşse, belki bir tanesinin faturasını kapatır. o sofraya oturmak artık hayal, izlemek bile lüks.

    “kaburga dolma 2’li, 2700 tl. iki kişi için çok da değil.”

    2700 tl, bir çalışanın 3 günlük emeği. o ‘çok da değil’ denilen parayla birçok evde bir haftalık alışveriş yapılmaya çalışılıyor.

    “karışık izgara 3’lü: 4500 tl.”

    kişi başı 1500 tl. ben yazarken midem boş ama dilim dolu. karnım tok olsaydı da, içim yine rahat etmeyecekti. bugün bir şekilde doyabilirim belki… ama ya yarın? ya çocukları için sessizce endişelenen milyonlar?

    bu fiyatlar sadece porsiyon değil. bu, kimin doyduğunu değil, kimlerin sürekli aç bırakıldığını gösteriyor. kimin sadece yemek yediğini değil, kimin hakkıyla alay ettiğini…

  • adamın biri gece vakti arabasıyla ilerlerken akıl hastanesinin önünde lastiği patlamış.değiştirmek için arabadan inmiş.lastiği söktükten sonra,elinde tuttuğu 4 vidayı yanlışlıkla düşürmüş ve hepsini kaybetmiş.ne yapacağını bilemez halde bakınırken,başından beri camdan onu izleyen bir deli seslenmiş:

    +heyy ne arıyorsun orda fellik fellik?

    -lastiğin vidalarını kaybettim onları arıyorum!

    +onları bulamazsın.bence diğer 3 lastikten birer vida söküp monte et,bu seni lastikçiye kadar idare eder.

    adam hemen delinin dediğini uygulamış.tam yola koyulacakken merak edip deliye sormuş

    +yaaa sen bu kadar pratik zekaya sahipsin,ne işin var orda?

    -olm biz delilikten yatıyoruz,salaklıktan değil.