ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türkiye'de sığınak olmaması
- afet toplanma alanlarını avm yapan zihniyet sığınakları ne yapardı kim bilir? iyi ki yok!
(bkz: afet toplanma alanlarında avm yapılması)
edit: şu entarime bile sözlüğün katıksız bilinen trolleri savunmaya geçiyor ya daha ne yazayım? kendisine yazdığım mesajın sonunu buraya da yazayım hepsine cevap olsun.
" umarım bir gün o toplanma yerlerine ihtiyacın olur da gittiğin zaman yerine avm yapmış olsunlar. olmadı cami de olur. ne de olsa ikisinden de çok var. "
eda erdem'in meşhur pozu
- efsane bir caps ve bkz. a konu olmuştur:
çölüne dön vahhabi köpeği.
sahaya çıkın ve kendiniz gibi oynayın
- fat'ih terim'in öğrencilerine çek cumhuriyeti maçı öncesi verdiği taktikmiş, ahahahahah..
şimdiye kadar bizim mahalle maçlarında oynadığımız topun top oynamayı bilmeyen sahibi gibi oynuyorlardı zaten..
"kendiniz gibi oynayın" diyor ya..
ulan ne geldiyse başımıza kendileri gibi oynadıkları için gelmedi mi zaten? biraz messi gibi, ronaldinho gibi, hagi falan gibi oynasınlar..
kampanya çekilişlerini kazanan insanlar
- bir defasında içinde para dolu zarfları dağıtan bir düğün arabasının önüne atlamıştım. yağmada güç bela bir zarfı kapıp güvenli bir noktada açtım. herkese bir şeyler çıkmıştı. herkes deli gibi seviniyordu. ama benim zarf boştu. tek boş zarfı kapmıştım. kampanya çekiliş filan değildi ama geleceğim hakkında çok net bilgiler vermişti.
yılbaşı için hiçbir planı olmayan insan
- ''yılbaşı'' kelimesini görüp duyduğu her an karnına kramplar giriyor, kusmamak için kendini zor tutuyordur.
ne de hassas ne de iyi ne de güzel insandır o.
kendimi bildim bileli ''özel gün'' kavramından haz etmem. bana fırsatların olgunlaştığı her gün özeldir gibi geliyor fakat şu insanların kutlamaya bayıldığı günleri kelimenin tam anlamıyla azap içinde geçiyorum.
onların mutlulukları, iyilikleri, sahip oldukları ve olmayı planladıkları şeyler, benim yapamadığım - bürünemediğim her kimliği yüzüme tokat gibi indiriyor.
özlediğin, yanında iyi hissedeceğin hiç kimsenin olmayışı ışıklı tabelalarda yazılmış, tüm gün görebileceğin her yerdeymiş gibi.
hiç kimseymiş, kimsesizmişsin gibi..
aşı yaptırmayan aile sayısının 23 bine çıkması
- ulan ülkede dolardan hızlı yükselen tek şey cehalet.
geri zekalılar.
reddedilmek
- bazen buna bile fırsat vermiyorlar ya, reddedilmekten daha beter o. bir keresinde barda salça olucam kızın birine, tam yanına yanaşırken kız bana dönüp "devaam eeettt" dedi, hatun değil sanki trafik polisi amk. gelişime vurdu kız, ben sadece burdan geçiyordum tripleri yaptım ama ben bile inanmadım kendime. tanısa severdi lan aslında.
fikret orman'ın uefa kupasını kazanan yok demesi
- demek ki dün geceden sonra deliren sadece biz değilmişiz.
bir sevgiliye ihtiyaç duyulan anlar
- yalnızsınızdır. dünyanın, yaşamanın bir zevki, neşesi kalmamıştır sizin için. hayattan tat alamama noktasına gelmişsinizdir. hayalini kurduğunuz, düşlediğiniz, yürekten istediğiniz bir sevgili modeli vardır kafanızda ama yıllar geçmiş olmamıştır, bulamamışsınızdır onu. eski aşklar sevdalısısınızdır siz. anlatılan hikayelerdeki, efsanelerdeki, okunan şiirlerdeki aşklar gibi yaşamak istemişsinizdir hep aşkınızı, sevdanızı. aşk ve sevda sizin için iki öpücükten ibaret olmamıştır asla. çoğu zaman ilk adımı hep karşıdan beklemiş, ilk adımı atmaktan hep korkmuşsunuzdur. ve o beklemeler size hiçbir şey kazandırmamıştır. ve artık öyle bir an gelmiştir ki yalnızlık büsbütün sarmıştır içinizi, dışınızı... bir kurşun kalem alır yazarsınız halinizi gözünüzden dökülen yaşlarla ıslanan kağıda. bir vefalı yarin eksikliğini derinden duyarsınız. bilirsiniz ki hayatta herşey paylaştıkça güzel. mesela bir şiiri, güzel bir hikayeyi, acıları, dertleri, minnacık bile olsa bir sevinci, önemsiz bile olsa bir düşünceyi paylaşmak... hayattaki gözle görünen, görünmeyen, hissedilen herşey paylaştıkça bir başka güzeldir sizin için. önemli olanda zaten paylaşabilecek o doğru insanı bulabilmektir ama işte öyle biri yoktur hayatınızda. ve onun yokluğunu derinden hissettiğiniz bu anlar acı verir size.
rusların en iyi olduğu konu
- kesinlikle edebiyat, aksini iddia edenle muhatap bile olmam.
(bkz: puşkin)
(bkz: dostoyevski)
(bkz: tolstoy)
(bkz: gogol)
edit : rostoyevski şunları da ekleyebilirsin dedi ;
(bkz: anton pavloviç çehov)
(bkz: maksim gorki)
(bkz: vladimir nabokov)
(bkz: ivan turgenyev)
(bkz: mihail bulgakov)
pena'daki aldatan sevgili entry canlandırması
- canlandırmayı izlerken heyecandan ölecektim neredeyse. bir an nefesim kesildi gibi oldu. kadın delirip çıldırdıgi an gözüm hep masadaki biradaydı. ben böyle oyunculuk görmedim. butun darbeleri birayı teğet geçti. hele o yastıkla vurma sahnesinde cenin pozisyonunda titredim hep. yastık denk gelecek bira düşecek diye aklım kaydı. yemin ederim ağlardım. bir bira 10 lira amk. o yüzden puanım 10 üzerinden 9. çok heyecanlıydı. bir puanı da çerezleri döktü diye kirdim yanlış anlaşılmasın.
yaran inci sözlük entry'leri
- üşenmedim okudum. iyi ki okumuşum*
otobüste yanımdaki kız feci osurdu benden başka
kimse anlamadı onun osurduğunu çünkü yan
yanaydık ve kendi kıç bölgemde titreşimi hissettim.
çok güzel kızdı aslında böyle bir şey yapması beni
üzmüştü. daha sonra koku hafiften yayılmaya ve
kız da bunun farkında olduğu için kızarmaya başladı.
tabi ben hiç durur muyum ? hemen camı açtım ve
ayağa kalkarak; hanımlar beyler, az önce talihsiz bir
şekilde minibüsün içine osurdum. burnunuza çürük
kavun kokusu gelebilir, aldırış etmeyin. siz hiç
osurmadınız mı ? sen şoför amca, akşam televizyonun karşısına yatıp ntv sporu açtığın
zaman, burnunu karıştırırken hiç inletmedin mi
ortalığı? çocukların odada gülmedi mi hiç ? sen,
şişman olan kız. sen hiç deprem etkisi yaratmadın
mı zeminde ? klozeti parçalamadın mı hiç ? beni hor
görmeyin arkadaşlar, evet osurdum, ama bilinçli değildim. sadece, osurdum. diyerek gözyaşlarımla
beraber oturdum. yavaştan bir alkış sesiyle beraber
yıkıldı minibüs. şoför deli gibi kornaya basıyor ve
herkes zart zurt osuruyordu sonra yanımdaki kızla
göz göze geldik. gözlerini kapatıp bana doğru
eğildi. heyecandan kalbim çıkacak gibi olmuştu. ben de gözlerimi hafif kapatıp eğildim. ağzını uzattı
hafif araladı, yaklaştık.. gargh diye bi geğirdi amk
kevaşesi kendimden geçtim. direkt gömdüm
kafayı, müsait bi yerde indim. iyi yapmışmıyım
beyler ?
en itici kadın ismi
kar yağarken dinlenecek şarkılar
- artık kahveyle olur, şarapla olur bilmem ama üşenmedim tek tek hem dinledim hem linklerini yazdım buraya:
sasha dobson - without you
http://www.youtube.com/watch?v=zmub65vmu-m
goran bregovic - lullaby
http://www.youtube.com/watch?v=yvzyychhl8e
glenn gloud - pathetique part ii
http://www.youtube.com/watch?v=5celmirpizw
il postino (soundtrack)
http://www.youtube.com/watch?v=95ivxvd0utc
astor piazzolla - tango apasionado
http://www.youtube.com/watch?v=vghza2n0-fm
erkan oğur - gnossienne no. 3
http://www.youtube.com/watch?v=rczeskpyvg0
camille saint-saens - dance macabre
http://www.youtube.com/watch?v=yyknbtm_yym
studnitzky - grandola
http://www.youtube.com/watch?v=ygb9fxpgmte
zee avi - i am me once more
http://www.youtube.com/watch?v=cpooctufbb8
ali farka toure - savane
http://www.youtube.com/watch?v=zcmdis1ahlq
andrea bocelli - besame mucho
http://www.youtube.com/watch?v=gpreslt4ccg
leonard cohen - suzanne
http://www.youtube.com/watch?v=otjy2hvw3bw
joshua bell - nocturne in c# minor
http://www.youtube.com/watch?v=q8s5av60yfa