hesabın var mı? giriş yap

  • 15 yıllık evliyim, yatakta sıçıyorum. karımla karşılıklı birbirimizin üzerine işeyip geğirerek öpüşüyoruz. facial cumshot üzerine bir de ağzına işiyorum hatta.

    saçma önerme.

  • magnezyum deyince akla "abi kas kramplarım var, bir magnezyum alayım" düşüncesi gelse de, aslında bu element "vücudun gizli kahramanı" konumunda. uyku, sinir sistemi, kas fonksiyonları, enerji üretimi... yani her şeyde bir parmağı var. ama işin en kafa karıştıran kısmı magnezyum çeşitleri. çünkü her magnezyum aynı değil. eczaneye gittiğinde "magnezyum oksit mi, sitrat mı, glisinat mı?" diye sorulunca boş boş bakma

    hangi magnezyum ne işe yarar?

    1 magnezyum oksit ucuz ama işe yaramıyor

    genelde eczanelerde en ucuz bulunan form ama vücutta emilimi oldukça düşük.

    müshil etkisi var, yani fazla kaçırırsan bir anda tuvalete koşmak zorunda kalabilirsin.

    benzetme: "sözde var ama pek bir işe yaramıyor" tipi arkadaş gibi.

    ---

    2 magnezyum sitrat bağırsak dostu, kramp karşıtı

    kas krampları için en çok kullanılan magnezyumlardan biri.

    mideyi biraz bozabilir, çünkü bağırsakları çalıştırır.

    "seni rahatlatırım ama biraz fazla rahatlatabilirim" diyen diyetisyen gibi.

    ---

    3 magnezyum glisinat stresle savaşan, uyku dostu

    uyku problemi ve anksiyete için birebir. çünkü glisin amino asidi ile birleştiğinden sakinleştirici etkisi var.

    mideye zarar vermez, genellikle sindirim açısından en güvenilir form.

    "gel kardeşim, sakin ol, sıkıntı yok" diyen dert dinleyen kanka gibi.

    ---

    4 magnezyum malat enerji bombası

    yorgunluk, kronik enerji düşüklüğü yaşayanlar için en iyi magnezyumlardan biri.

    mitokondrileri desteklediği için hücre enerjisini artırıyor.

    sabah 6'da kalkıp kahvaltıya giden hiperaktif tip gibi.

    ---

    5 magnezyum treonat beyin için en iyisi

    hafızayı ve odaklanmayı artırıyor.

    diğer magnezyumlar beyne pek ulaşamazken, bu direkt olarak beyin bariyerini geçebiliyor.

    "ben sadece zeki insanlar için üretilmişim" diye dolaşan elit akademisyen gibi.

    ---

    6 magnezyum taurat kalp dostu

    kalp sağlığı için önerilen en iyi magnezyumlardan biri.

    kan basıncını düzenleyici etkisi var.

    "abi kendine dikkat et, tansiyonun çıkmasın" diyen anne gibi.

    ---

    peki hangi magnezyumu almalıyım?

    uyku, stres, anksiyete glisinat

    kas krampları, spor sonrası toparlanma sitrat

    enerji eksikliği, fibromiyalji, kronik yorgunluk malat

    beyin fonksiyonları, odaklanma treonat

    kalp sağlığı, kan basıncı kontrolü taurat

    yani "bir tane alayım, her şeye iyi gelsin" gibi bir şey yok. önce neyi hedeflediğine karar ver, sonra magnezyumunu seç.

    ---

    sonuç olarak

    magnezyum candır ama "her magnezyum aynıdır" kafasına girersen boşa para harcarsın. eczaneden rastgele magnezyum alıp "niye işe yaramadı" diye düşünmek yerine tipini doğru seçmek gerek.

    sonuç olarak "doğru magnezyum, doğru yerde kullanılırsa mucize yaratabilir." yanlış formu alırsan ise "biraz para harcadım ama sonuç sıfır" dersin.

  • hirsiz olmadiklari icin sevilmiyorlarmis. bu sehirden ulkenin en buyuk hirsizina ne kadar oy ciktigini bilmesek inanicaz.

    iticiliklerinin asil sebebi ise simariklik derecesinde sinirli davranislaridir.

  • geçtiğimiz ağustos ayının başında kaybettik yeni doğmuş daha 4. gününde olan bebeğimizi. biraz erken doğmak zorunda kalmış sadece 692g olarak dünyaya gelmişti.

    bu ihtimali her ne kadar aklımızdan geçirsek de hiç bir zaman hazır olamayız.

    oğlumu belki 4 günde 4-5 kez görebildim küvezde ama o anları dünyadaki hiç bir şeye değişemem. o kadar küçük bir şeyin içinde can bulundurması, elleri ayakları olması, hayata tutunmaya çalışması gördüğüm en gerçek şeydi.

    annelik doğuştan gelir, babalık sonradan öğrenilir diyorlar ya hep. babalık siz ne zaman baba olmak isterseniz o zaman gelen bir şey. ben doktora ilk gittiğimizde ve onun kesesinin göründüğünde istemiştim onun babası olmayı.

    tüm hamilelik süreci boyunca hayaller kurar insan, beklentileri olur. benim tek beklentim sağlıklı ve mutlu olmasıydı. hayallerim daha da basitti, dondurmayı neyli sevecekti?, ne tür müzik dinleyecekti?, benimle beraber anime izleyecek miydi? acaba bizimle beraber oynamayı sevecek miydi?

    beklenmedik bir şekilde doğmak zorunda kaldı, gelişimini tamamlayamamıştı... doktorlar da ellerinden geleni yaptılar ama dayanamadı daha fazla.

    annesi de ölümden döndü bu süreçte, taburcu olduğu gün eve geçtikten kısa bir süre sonra geldi haberi. o telefonun çalmaması için dua ediyordum sadece.

    bir perşembe günü saat 4'te evden, 5'te hastaneden, 6'da mezarlıktan çıktık. 4 gün içinde 30 yıl yaşlandım ve 25 yılı bu son gündü.

    bir elimin avucuna sığacak kadar olan oğlumu en çok yıkanırken ve kefeni içinde gördüm, tuttum. 692g ne kadar ağır olabilir diye düşünürken sanki tüm dünyayı taşıyormuş gibiydim. bunları yazarken bile omuzlarım çöküyor. 1 parmak boğumu kadar olan elleri, ayakları geliyor gözümün önüne hep. hala her gözümü kapattığımda.

    üzüntüyü ve yası anlatmanın imkanı yok. ama hep içimde kalacak sorular var; acaba dondurmayı neyli sevecekti?

    edit : yüzlerce mesaj geldi üzüntümüzü paylaşan. herkese teşekkür ederim, herkese cevap yazabilecek kadar zamanım ve enerjim yok ama hepsini tek tek okudum. çok sağ olun.

  • hayvan gibi dürtülerine hakim olamayıp üreyenlerce linç edilen insanlardır. evladım parası yoktur, imkanı yoktur, sağlık sorunu vardır, ne bileyim denk gelmemiştir hayatını birleştirecek birisi, evlendiği kadında veya erkekte sağlık problemi vardır, çocuğu olmuyordur, borçları çoktur...

    bir gelecek bırakamayacağı bir can dünyaya getirmek istemiyordur. ulan hepiniz çocuğunuza iyi bir hayat vereceğinizden emin misiniz? o çocuklar büyüdüğünde iş aradığında, üç kuruş için sabahın beşinde metrobüs beklediğinde göreceğim sizi. evlatlarınız sizi nasıl anacak bekleyin bakalım.

    yemin ediyorum maymundan hallice yorumlar baştan aşağı hayvansal dürtü. birisi "soyumun devam etmesi için" demiş evladım sen kimsin? senin soyun devam etse ne olur etmese ne olur? sen olmasan dünya ne kaybeder olsan ne kazanır?

  • sadece bu sezon tff başkanı ve mhk başkanı istifa etti, kamoyuna somut bir açıklama yapılmadan birçok aktif hakem görevinden alındı ama bunların hiçbirisi olmamış gibi lig oynanmaya devam ediyor.

    tam olarak akp türkiyesine yakışır bir süreç.

  • ingilizceyi bir noktaya kadar öğrendiniz. tenseleri biliyosunuz, modalları biliyosunuz, çok geniş vocabulary'niz var ama akıcı olarak konuşamıyor musunuz ? öyleyse bağlaçları (conjunctions) öğrenin ve bunu konuşmanıza yerleştirmeye çalışın. bunu size pek çok ingilizce öğretmeni söylemeyebilir.

    maalesef öğrenim süreci boyunca bize öğretilen bağlaçlar and, or, but, for, because, yet, so... bunlardan öteye pek gidemiyor. bağlaçlar ingilizcenin en önemli konularından birisidir. binlerce bağlaç vardır ve bağlaçları bilmeden akıcı konuşabilmeniz mümkün değildir. bir cümle söyler durur bekler diğer cümleyi söylersiniz. ingilizceyi geçtim kendi anadiliniz olan türkçede bile bağlaçları kullanmadan akıcı konuşabilmeniz mümkün değildir. (son cümlede bile bağlaç vardı (bkz: unless) hatta bile derken bile bağlaç kullandım. (bkz: bile) (bkz: even) hatta da bir bağlaçtır. (bkz: hatta) (bkz: moreover)

    ingilizce konuşurken çok ihtiyaç duyduğumuz ama bilmediğimiz için cümleyi bitirmek zorunda kaldığımız bağlaçlardan birkaç tanesini yazayım. eminim bunları gördüğünüzde neden öğrenmedim ki diyeceksiniz.

    as if = sanki
    even if = "...sa bile - olsa bile"
    as a result = sonuç olarak
    only if = "yalnızca ....ması durumunda"
    unless = "...madıkça -....medikçe"
    besides = üstelik
    due to = yüzünden "'den dolayı"
    otherwise = aksi takdirde
    providing = "....ması koşuluyla"

    gibi gibi. daha binlercesi vardır. ingilizce öğrenme noktasında tıkandıysanız bağlaçlar konusunu kapsamlı bir şekilde gözden geçirmenizi ve pratiğe aktarmanızı öneririm. bağlaçlara hakim olmadan akıcı konuşmak pek mümkün değildir. adı üstünde bağlaç (bkz: bağlaç) (bkz: bağlamak)

    türkçe konuşmaya çalışan yabancılara dikkat edin birçoğu bağlaçları bilmediği için cümle aralarında takılırlar. ingilizce konuşurken birçoğumuz öyleyiz maalesef.