ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
vural çelik
- “asla mutlu olamayacak insanlar” başlığında birinci sıraya koyardım sanırım.
11 yaşında babası evi terk etmiş. annesi hastalık yüzünden görme yetisini kaybetmiş, ki o hastalık da muhtemelen stresli hayatın hediyesidir. aileden zenginlikleri yok, kirada oturuyorlar. bunların bir de “ayrıntıları” vardır. mesela babası evi terk edene kadar sevgi dolu bir babalık yapmamıştır muhtemelen.
böyle bir hayatı ne gülse birsel anlar, ne de nepo babylerle dolu olan sektörün parlattıkları. vural çelik gibi travmalarla dolu, fakir ailelerden gelenlerin aslında çoğu sektörde pek şansı yok. hazal kaya'nın bu kadar yeteneksizlikle, sırf annesi sayesinde büyük yapımlarda yer alması örneğin. hangi sektör olursa olsun, çalışma hayatı artık bu insanlarla dolu. siz bakmayın bu tayfanın muhalif görünme çabasına. iktidarı en çok ne için eleştiriyoruz; sadece biraz dikkatli bakarsanız aynısını hepsinin yaptığını görürsünüz. birisi damadını bakan yapmış, diğeri oğlunu önemli bir yere atamış filan, eee? sen de yeteneksiz kızını başrol yaptın, belki bakandan fazla para almasını sağladın, ne farkı var!? biri halkın parasını yiyor, diğeri başkalarının hakkını.
tabii ki yaşadığın travmaların yaptığın işe odaklanmanı engellediğini görmek de zor değil. vural çelik yetenekli olmasına rağmen ara ara “kendini geliştirip yeni iş alsaydı” gibi şeyler yazılmış. her şeyi geçtim, kendini geliştirmek için yapacağın şeyler de belirli bir konfor gerektirir. fakirliğin kısır döngüsünden çıkmak o kadar da kolay değil. yalan dünya dizisinde “yılmaz sisters” ismiyle ünlenen nursena'yı oynatmıştı gülse birsel, hani büyük kulübün başkanı olan kişinin kızı. çok yetenekli olduğu için mi gözümüze sokuluyor bu insanlar!? hangi işi yaparsanız yapın, babadan zenginseniz zaten kafanız rahattır. bilindiği gibi para parayı getiriyor, pek de bilinmeyen kısmı ise paranın gelme şekli aslında hep benzer oluyor. yetenek, zeka, eğitim değil yani oradaki itici güç; çok duyduğumuz “network”.
hepsinin aynı şeyin laciverti olduğunu görmek lazım. vural çelik gibiler, potansiyeli büyük olmasına rağmen ismini hiç duymayacağımız, gündelik hayatta herhangi bir işi yaparken görebileceğimiz, hakkı yenen, savaşacak gücünü doğumundan itibaren en ufak şeyleri bile elde etmek için çırpınırken yitirmiş, kendini zaman zaman anlatsa da duyulmamış, kaçınılmaz olarak hastalık ve yalnızlığa sürüklenmiş pek çoklarımızdan sadece biri! işte bu insanlar mutlu olmayı geçtim, rahat bir uyku için bile mücadele etmek zorunda bırakılıyor. birileri de hiç anlamadığı ve anlayamayacağı bu hayatlarla ve insanlarla ilgili akıl verip ahkam kesiyor. bu dünya adil değil, hayat önemli bir kısmımız için çok zor.
hayata dair iç burkan detaylar
- çok yakın bir arkadaşımın eşini kanserden kaybettik geçen kasım ayında.
ölen arkadaşım rus vatandaşıydı ve evliliklerinin 5.yılında türk vatandaşlığını almak üzereydi, üç seneye yakın zamandır işlemler bir türlü tamamlanamıyordu.
2018 sonunda kansere yakalandı, atlattı. ikinciye nüksetti.
oturum izni vs diye uğraştı hep hastalığı devam ederken de.
tabii polis 3 kere randevu verdi "gelip evde ziyaret edeceğiz" diye ama gelemedi.
kızcağız hastalık ikinci kez nüksettiğinde durumu ağırlaşma emareleri gösterirken bile işin titizlikle yürümesi için randevuları evde bekledi.
kemoterapisi devam ederken göç idaresinden çağırdılar, o kalabalığa, o ortama zorla soktular 5 dakikalık basit bir işlem için.
o gün olmazsa olmaz diye bastırarak.
gitti.
işlem olsun diye.
derken hastaneye yatırıldığında polis biz geldik evde yoksunuz dedi habersizce.
kızı hasta yatağında üzdüler.
ve durumu aniden ağırlaşıp 10 günde bizlere veda etti genç yaşında.
vefatından sekiz ay sonra dün eve tebligat gelmiş.
"tebrikler vatandaşlığa kabul edilmeye hak kazandınız, fotoğrafınızla gelin."
burokrasinin yavaş işlemesi mi?
genç bir bilim insanının hayatının baharında göçüp gitmesi mi?
diye kaybolduğumuz bir anda eşinin kaybına alışmaya yeni başlayan biri için hayatın böylesine iç burkması ve o anlara şahit olmanız...
her şey bazen o kadar anlamsızlaşıyor işte.
5 ekim 2020 ekşi sözlük olayları
- yıllarca unutulmaması gereken olaylardır. ben hiçbir zaman unutamayacağım. kokuşmuşluğun, yozlaşmışlığın her türlüsüne zaten tanık oluyorduk yıllarca. fakat ekşi nefes aldığımız, otosansürlü de olsa kendimizi ifade ettiğimiz bir ortamdı. çok büyük hayal kırıklığı yaşadım. eğer kanzuk ve nişanlısı erdemin kırıntısına bile sahipse hesaplarını kapatıp defolup gitmeliler.
edit: sanırım debeye girmiş bu entry haberim yok. arada bir oylanıyor. bu yüzden bir ekleme yapayım istedim. kanzuk ve yavuklusu hesabını kapatıp gitsin yazmışım. okudukça gülüyorum kendime. lütfen beni ciddiye alma sevgili kanzuk. sonuçta sen bir sözlük hesabından çok daha fazlasısın. dükkan sahibisin. bahsettiğim şey; işletmeyi başkasına devretmen. seni görmek istemediğimiz... yanlışlık olmasın :) geçmiş zaman çok sinirlenmişim demek ki dümdüz yazmış gitmişim.
not: kıymetli zevcen kayboldu gitti ama o iyi oldu bak :) yolu açık olsun paşamın :*
30 ekim 2015 atv tayyip erdoğan canlı yayını
2 aralık 2021 tuvalet kağıdı zamları
getir kuryelerine su taşıtan şerefsizler
- kuryeler yorulmasın evinde dursun biz düzenli aralıklarla para yollayalım.
haber vermeden işten ayrılan eleman
- kendine acıyanlara, asosyal olduğunu düşünen mallara kapak olmuştur.
ölümün en iyi tanımı
- galiba en guzel tanımını eşkiya da baran yapmıştı.ölümden korkan cumali ye oyle guzel anlatmıştı ki ölümü.
"çok korkuyorum eşkıya,beni bırakma.çok korkuyorum çok...
korkma.
sadece toprağa gideceksin.sonra toprak olacaksın.
sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin.oradan özüne ulaşacaksın.
çiçeğin özüne bir arı konacak.
belki;
belki o arı ben olacağım... "
beni bu kadar etkilemesinde erkan ogur un müziklerinin de etkisi yadsınamaz tabiki.
5 liraya karın doyurma metotları
- meclis lokantasına gidin.
esmer bir kızla çıkmak
- esmer kız diye mahalleden rahmi abiyle çıkanların dert ettiği olay anladığım kadarıyla.
yemeksepeti sipariş notuna yazılanlar
- pizza siparişimizi vermiş bekliyoruz, ofis telefonu çalıyor,
- efendim?
- abi iyi günler. ben x pizza'dan halit. şimdi turgut'u başka paket için gönderdik de sizin paketi yasin getirse olur mu? yoksa bekler misiniz?
- (iç ses: ne?!) yoo önemli değil hocam yasin getirsin...
- peki abi kusura bakmayın.
- estağfurullah (noluyo lan?)
ofisteki gerizekalılardan birinin mahalleden arkadaşıymış turgut, sipariş verdiğimiz yerde kuryelik yapıyormuş, bu salak da arkadaşını görmek için sipariş notuna "turgutla gönderin" yazmış. yasin gelince bozuldu bir de...