ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran diyaloglar
- based on a true story..
gencimiz birleşik devletlere henüz gelmiştir. hava değişimi bir yandan, jetlag bir yandan, bünye mavi ekran vermeye başlar. büfenin birine yanaşır:
- can i have a selpak please?
ulan bi dakka, ne dedim ben, diye düşünmesine fırsat kalmadan büfeci bir adet kleenex uzatır:
- burda ona öyle demezler yeğenim..
(bkz: markanın malzeme adı gibi benimsenmesi)
(bkz: yurt dışında türk ile karşılaşmak)
sabah 7 km koşmadan güne başlayamamak
- her sabah içinde bulunduğum durum.
müthiş bir alışkanlık, öneririm.
her sabah 5.30'da alarm kurmadan uyanabilen bir bünyeye sahibim.
yüzümü yıkamamla beraber brezilya'dan getirilmiş, türk artisanlarca işlenmiş ristretto kokusu 5.35'e ayarlı espresso makinemden yükselip tüm evimi sarıyor. (nerede işlendiğini sormak isteyenler mesaj atabilir)
hızlıca kahvemi içip koşu kıyafetlerimi giyip oturduğum özel güvenlikli sitenin yüksek duvarları arasında koşumu yaparken, bir yandan bloomberg'deki son haberleri dinliyorum kulaklığımda.
35 dk civarı süren bu koşu esnasında gece piyasalarda ne olmuş bitmiş, kendimi update ediyorum.
deneyin, siz de müptelası olacaksınız bu alışkanlığın.
her şey kafada bitiyor, insanın biraz motivasyonunu yüksesdlsldakgkads..
şaka şaka, gıpta ile baktığım insandır kendisi.
bana gelecek olursak, ben sabah alarmı 18 defa snooze etmeden güne başlayamayan insanım :)
kodum mu oturturum'un ingilizcesi
- my code? i do make you sit.
melih ecertaş'ın thy yönetim kuruluna atanması
- ıtululer odtululer birbirini bu kadar tutmuyor, helal olsun hep birbirlerinin arkasindalar. oyle bi kulturle yetistirmis lise demek ki. ınsallah birlikte de yargilanirlar.
unutulup giden hazır giyim markaları
- (bkz: sümerbank)
doktor çocuğu olmak
- anne babayı literatürlerin arasında arayıp bulmak, çocukken sevilerek bakılan kitapların anatomi atlasları olması, nöbet odalarında resim yaparak büyümek, oyun oynarken beyaz doktor önlüğünü giymek, oyuncak doktor setlerine hiç bir zaman anlam verememek, akşam yemeklerinde ne konuşulduğunu öğrenebilmek için ikinci bir dil öğrenmekle yükümlü olmak, hastane kokusundan iğrenmek, hasta olduğunuzda zerre ilgi görmemek, yabancı hastaların sizden daha çok ilgi gördüğüne tanık olmak ama kendi kendini iyileştirebilme becerisini kazanmak, mükemmel prospektüs okuyabilme becerisi edinmek, tansiyon ölçmeyi, iğne yapmayı bilmek, akciğerdeki ral'i duyabilmek, bazen sırf sonunun nereye varacağını bildiğiniz için "annen baban ne iş yapar yavrım?" sorusuna memur diye yanıt vermek ve ayrıntılara girmemek, bir ömür boyu yorgun evebeynlere sahip olmaktır.
hayır avantajlı değildir, doktor çocukları mesleğin aşırı idealizminden dolayı meslek aşkının kendilerine tercih edilmesini kabullenmiş çocuklardır. anne hiçbir zaman anne değildir, baba hiçbir zaman baba değildir, çocuk da anne ve babanın simultane nöbetçi olmadığı bir gün eskaza olmuş bir mahlukat olduğu için çoğunlukla yalnız ve kendi halindedir.
yaran fıkralar
- samimi iki arkadaş inşaat mühendisliğinden mezun olurlar. biri çalışmak için yurt dışına gider diğeri devlet memuru olur...
beş yıl sonra yurt dışındaki arkadaş diğerini çağırır ve son derece lüks, havuzlu bir malikanede ağırlar.
memur olan arkadaş sorar;
- sen ne kadar ücret alıyorsun?
- 8000 dolar...
- iyi de bu malikane ne kadar?
- 1,5 milyon dolar.
- nasıl oluyor bu iş?
- şu karşıdaki köprüyü görüyor musun?
- evet...
- köprünün korkulukları 3 cm kalınlığında olacaktı.
- eeee?!
- 2 cm olmasına göz yumdum, böylece bu malikaneyi aldım.
bir yıl sonra memur olan diğerini çağırır. boğazda bir yalıda ağırlar.
yurtdışında çalışan arkadaş şaşırır sorar;
- sen ne kadar ücret alıyorsun?
- 5000 türk lirası...
- bu yalı ne kadar?
- 60 milyon tl...
- nasıl oluyor?
- şu karşıdaki köprüyü görüyor musun?
- hayır ...
bizimkiler'den unutulmaz replikler
- yengeç: üzmeyin eniştenizi aslanım
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
- bugun avrasya maratonunda kosan oglu icin bir babanin dedikleri;
-ulan git bakkaldan iki ekmek al gel desek gitmez, saat 6'da firladi cikti herif evden !
kis kis guldum yanlarindan gecerken ^^
halk dikkat etmedi tekrar işi sıkmak durumundayız
- (bkz: tabi lan manyak mısın)
o halktan yıllardır biz neler çekiyoruz bir bilseniz sayın başkanım. hiç laftan anlamıyorlar 18 yıldır kendilerini fakirleştiren, aşağılayan, yok sayan bir partiyi iktidar yapıp o da yetmezmiş gibi delicesine iktidarın yaptığı her hatayı ölümüne savunuyorlar. ne deseniz az bu millete, ne deseniz haklısınız sayın başkanım, sırtından sopayı malından vergiyi eksik etmeyeceksiniz bu kendini bilmezlerin.
debit : her millet layık olduğu şekilde yönetilir.
sözlükçülerin evlerindeki paranormal olaylar
- ev arkadaşımın odasından hatun sesi geliyordu geçen gece. adamı tanımadığınız için size paranormal gelmeyebilir tabi şimdi.
sözlükçülerin başından geçen doğaüstü olaylar
- kedilerin bazen duvara belirli bir noktaya manyak manyak dakikalarca bakmasına şahit olmuşsunuzdur herhalde. ben bu durumu kedilerin duyularının çılgın hassasiyetine verdim hep. minik bir sineğin sesi ve hareketini bile yakalayabilen psikopat canlılar ne de olsa. ancak bundan 2 yıl önce tecrübe ettiğim bir olay yüzünden hala duvara bakan bir kedi gördüğümde asabım bozuluyor.
ankara'da abidinpaşa kurucu sokakta dedemin evinde dedem ve anneannemin vefatı sonrası teyzem yaşıyor. yalnız bir kadın ve bir kedisi var. bundan yaklaşık 2 yıl önce ankara'daki bir işim dolayısıyla kendisinde kaldım. şansıma o akşam da apartmandan bir komşu bebeği ile teyzeme laklaka gelmiş durumda. hoş geldin beş gittin sonrası misafirliğe gelen kadın bir ara "abla ya valla size gelince bizim emir dut yemiş bülbüle dönüyor ne ağlıyor ne de huysuzluk yapıyor senden hiç çıkmayalım biz hahahahia" şeklinde bir serzenişte bulundu. benim de dikkatimi çekti 1 yaşında sayılırdı heralde çocuk emekliyor filan ama bayaa biblo gibi acayip sakin, teyzemin kedisi de sakin bi canlı ve onun çevresinde dolanıyor filan... önemsemedim, göz ucuyla baktım hakkat dedim ve konudan koptum...
neyse efendim uzatmayayım, kadın bir ara teyzeme yaptığı yeni örgülerden filan bahsetti göstercem sana filan dedi. tam getireyim ben abla da bir bak dedikten sonra, teyzem "yok getirmekle uğraşma birlikte gidip bir bakalım" dedi. yok olmaz molmaz derken bu ikisi kalktı arkadaşlar. emir veletini almadılar 2 dakikaya geleceğiz deyip.
çocuklardan pek hazzetmeyen ben kaldım bir kedi ve çocukla yapayalnız. ben televizyona bakarken kediden çok sakin ve kısa miyav sesi gelmesiyle birlikte yerde oyuncakları ile oynayan velet ve kedi bir anda senkron bir şekilde hareket haline geçtiler. hareket hali dediysem velet emeklemeye başladı kedi de onun yanında ve bu ikisi salonun koridora açılan kapsının önüne gelip durdular. abi durdular diyorum ama ikisi de aynı anda durup aynı açı ile duvarın tavanla birleştiği yere bakmaya başladılar. bak hala asabım bozuluyor. noluyor lan diyerek yerimden kalktım ve ben de salak gibi aynı noktaya bakmaya başladım ama hiç bir şey yok... içten içe bir tırsma geldi bana hisediyorum ama bayaa durumla dalga geçiyorum... ben aldım çocuğu oyuncaklarının önüne bıraktım... bu neyse oynuyor filan... kedi tekrar geldi yanına veletin tekrar aynı sesi çıkardı ve bunlar yine senkron halde bu sefer teyzemin yatak odasına açılan kapıya hareketlendiler ve kapı girişinde durup içeride yatağın üst tarafına bakmaya başladılar.
ben o esnada olanlara anlam vermeye çalışırken flashback etkisi nedir onu ciddi anlamda yaşadım. dedem kapı girişindeki holde kalp krizi geçirerek 1982 yılında vefat etti. anneannem de 1992'de o yatak odasında vefat etti. ben bu iki olayı ve az önce yaşadığım garip durumu birleştirip yok ya uyduruyorum ben mantık çerçevesinde düşün düşün derken, o suskun sakin velet yatak odasına bakarken bir anda gülmeye başladı. o an benim sıçtığım andır işte... çünkü anneannem son yıllarında yürüyemiyordu ve yattağından komik yüz hareketleri yaparak hep beni güldürürdü. nur içinde yatsın... tam telefonla teyzemi arayacakken teyzemle komşusu hahahihi dış kapıyı açıp içeri girdiler, onlar içeri giriş yaparken velet salonun ortasına gelmişti kedi de saçma salak yalanıyordu...
tüm bu olaylar 5 dakika içinde oldu. ben ne teyzeme ne kadına yaşadıklarımı anlatabildim. o gece uyuyabildim mi? nah uyudum...
11 mart 2018 türk uçağının iran'da düşmesi
- 11 genç kadın iran'ın dağlık bölgesinde parçalanarak yitip gitmiş, hınçlı fakirin bir kısmı alenen göbek atıyor, bir kısmı hasbelkader şurada bir yazarlık kaptı diye fikri çok önemli zannedip "zenginmiş üzülmedim oh olsun" diyor, bir kısmı allahın bu zengin kızdan kendisi adına intikam aldığını düşünüp minik mutluluklar yaşıyor, bir kısmı "ay bak babası beddua almış çocuğundan çıkmış gördün mü gızzz" diye kendi çapında ibretleniyor. uçsuz bucaksız iğrençsiniz, trilyonların kapatamayacağı bir pislik var içinizde. mina'nın gelinliği odasında dolabın üstünde asılıymış, indirememişler. zenginin evladı evlat değil mi? babası 1 ay sonra gelin olduğunu görmeyi beklediği kızından kalanları teşhis etmek için iran'a gitmiş, şimdi o adamcağıza deseniz ki "2+1 evde memur emeklisi olarak yaşayacaksın bundan sonra ama mina geri gelecek", ne der sizce?
instagram'a hiç bakmayın, ailesi mina'nın hesabını gizleyene kadar ne göreceğimi çok iyi bilerek baktım, reisçi ak hammurablalar beddua etmeye, küfretmeye, oh olsun demeye, yağlarını yakmaya koşmuşlar bulaşıklarını bırakıp, yine hiç şaşmamış. işin enteresan tarafı bu debiller 2. çobanları olan acun ve şürekasının jetten inip yata binmesine, pinacolada ile yıkanmasına "maşallah cnmm rabbm nazardan saklasın sizi" yazabilmek için birbirlerini ezerler, şeyma çok abarttı diyelim, bir hayırlı cuma temennisi her şeyi çözer. çünkü bunlar o ikisinde kendini görür, erkek olan bir gün kendisinin de kısa yoldan zenginleyebileceğine, kadın olan ise zengin erkeği kapaklayıp gününü gün edebileceğine dair hayallerini tazeler bu çifte bakıp. eğitimini, geçmişini, neler yaptığı bilmedikleri mina ve arkadaşları ise onlar için hep düşmandır, uçuş ekibi hiçbir şey ifade etmez. oysa bu insanlar mimar, tasarımcı, psikolog, pilot, hostesti. iki kadın türkiye gibi bir ülkede pilot olmayı başarmıştı. ailelerin sırf içi irin dolu, beyni ise bomboş çomarlar yavrularına, eşlerine, kardeşlerine daha fazla hakaret etmesin diye bu acı günlerdinde instagram hesabı kapatmakla uğraşmaları ne kadar can acıtıcı.
11 kadının ölüp gittiği uçak kazasını sırf zenginler, iyi vakit geçirmişler diye ilahi adalete bağlayıveren ak sümeyye, amcasının oğlunun düğününe gitmek için bindiği özçorum seyahat otobüsü kızılırmak'a uçsa, kendisi ölse, bugün mina ve beraberindekilerin ölümüne birlikte sevindikleri, instagram'da ettikleri hakaretleri birbirlerine gösterip gülüştükleri eltisi ak rabia'nın sırf 2 burma bileziği onunkinden fazlaydı diye kendi arkasından da "ilahi adalet, rabbim çarptı" diye göbek atacağından habersiz sevinip duruyor. mina 28 sene yaşamış, bunlar belki 88 sene nefes alsalar da yaşamayacaklar, çok yazık.
evli erkeğin arkadaşlarıyla 2 saat takılması
- gerizekalı kadınlarla evlenen erkeklerin dramıdır bu.
edit: aradan 5 sene geçti halen aynı düşüncedeyim