hesabın var mı? giriş yap

  • iskandinav game of thrones'u gibi düşünebiliriniz. kalmar birliği, 14-16. yüzyıllar arasında danimarka, norveç ve isveç’in tek çatı altında toplaşıp takıldığı, daha doğrusu birbirine zorla katlandığı politik oluşumun adı.

    bazı avrupalı tarihçiler bu birliğe “iskandinav güçleri” falan da diyor - pek de haksız değiller, zira kalmar zamanında bu üçü oldukça hatırı sayılır bi power block oluşturuyordu. birlikte finlandiya, grönland, izlanda gibi bağımlı toprakları da bünyelerinde taşıdılar (grönland daha çok süs gibi kalmıştır aslında, pek etkisi olmadı tabii).

    15. yüzyılın ilk çeyreğinde kalmar, avrupa’da hatırı sayılır aktörlerden biriydi. finlandiya ise bu birlikte pek iplenmedi çünkü o zaten isveç’in içinde kalıyordu ve halkın etnik kökenleri de pek kalmar ruhuyla örtüşmüyordu.

    iskandinavların “abi hep birlikte takılalım” deneyinin çöküşü

    hansa birliği’nin baltık’ta borusunu öttürüp alman etkisini artırmasıyla iskandinavlar arasında “bir araya gelip daha mı sağlam dururuz?” düşüncesi pek de saçma gelmemiş. danimarka kralı iv. valdemar’ın kızı ve norveç kralı vi. haakon’in dul eşi margaret bu fikri pek benimsemiş, oğlu olaf’ın ölümünün ardından ikisini de kendi naipliği altına alıp, veliaht olarak pomernyalı erik’i seçmiş. isveç’in ileri gelenleri de “peki” demiş - böylece erik, 1397’de üç tacın da sahibi olmuş. her krallık kendi işini kendi görürken, ortak mecliste birlikte karar alınacak gibi garip ve pek de sağlam olmayan bir düzen kurulmuş.

    tabii bu pek uzun sürmedi. 1426–1435 arasında hansa’yla girişilen savaş kalmar’ın dengesini bozdu. kopenhag’dan atanan valilerin zorbalığı isveç’te pek sevilmedi ve kısa süreli kopuşlar meydana geldi. 1513’te tahta çıkan ii. christian, daha fazla merkezi otorite peşinde koşunca halkın sabrını zorladı. 1520 stockholm katliamıyla isveçli soyluları temizleme girişimi bardağı taşırdı - bunun hemen ardından isveç bağımsızlık savaşını patlattı ve 1523’te kalmar birliği resmen sona erdi.

    norveç ise 1814’e kadar danimarka’nın himayasında kalmayı sürdürdü. kısaca kalmar, “iskandinav kardeşliği” denirken pek de mutlu sona ulaşamayan, zoraki ve dağılmaya mahkum bir birlik olmuş.

  • kapanışta :

    sinan engin : burdan fırat aydınus'a da selam gönderiyorum. bugün çok güzel eyyam yaptı.
    rok : fırat eyyamus. fırat eyyamus mu demek istiyorsun sen şimdi ?
    se: yok canım, öyle demek istemiyorum.
    rok: ertem, ertem, (ertem bu sırada twitleri okumakta, rok'u duymamazlıktan gelmekte) ertem, ertem.
    ertem: efendim rasim.
    rok: fırat aydınus'a fırat eyyamus diyebilir miyiz ?
    ertem: hayır diyemeyiz.
    rok : niye diyemiyoruz ya ?

  • - şimdi tabii benim de şartlarım var.
    - tabii kavun bey, sizi dinliyorum.
    - öncelikle, ben uyurken şirinliğime kapılıp beni uyandırırsanız anlaşmamız biter, çeker giderim. bu konuda anlaştık mı?
    - hmm zor olacak ancak şartlarınıza uymaya çalışacağız tabii.
    - pekala, ondan sonra, haftada en az bir gün balık, bir gün taze ciğer çıkacak.
    - hmm masraflı oluyor, ama elimizden geleni yapacağız.
    - genel hatlar bunlar, geri kalan detayları çalışma sürecimiz boyunca halledebileceğimize inanıyorum.
    - peki kavun bey, o zaman, sizi biraz sevebilir miyim?
    - tabii ne demek, geleyim kucağınıza?
    - buyrun.

  • -kışın ayakkabıları ıslanınca ayakkabılarını sobanın arkasına koyup kurutmasını becerebilen,
    -annesinin 10 kere söylemesi üzerine her türlü çöpü (çerez kabuğu, kullanılmış gazete, poşet vs.) çöpe atmayıp biriktermesi gerektiğini bilen,
    -mis gibi kızarmış ekmeğin üstüne ekmek soğumadan tereyağı sürmenin keyfine erişebilen,

    ancak tüm bu güzelliklere rağmen; büyüyünce annesini ve babasını sobalı evde oturmaktan kurtarmaya karar vermiş bir çocuktur.