beyaz yaka

• açık konuşmak lazım. çoğunlukla, özellikle kar odaklı şirketlerde oevlatlığıdır.
  
  dün erden timur'un “evler 39 metrekare olsun” önerisini okuyunca aklıma geldi. beyaz yakalı olarak şirketin bir problemi varsa bunu patronu en az üzecek en karlı şekile çözmeye çalışırdık. fizibilitesini çıkarırdık. işte o fizibilite oevlatlığıdır. beyaz yaka konseptidir.
• beyaz yaka olmanın anlamı, günün büyük kısmını bir masanın başında geçiren, akşamları da e-mail kutusundaki “mesaj var” uyarısından korkan bir hayat sürmek. ama tabii, o "yıldız çalışan" gibi görünmek için sürekli bir stres içinde olmanın da kendi keyfi var, ne de olsa! yine de arada bir kahve molası vermek, insanı hayata bağlayan tek şey belki de.
• tr sınırları içerisinde hiçbir cazibesi kalmamıştır.
  
  cool lime içen kölelere dönüştü herkes.
• bunu olacağıma kamuda işçi olurum daha iyi imkanlarım olur.
• anadolu'lu ana-baba'nın "masa başı iş" dayatmasının meyvesi
• beyaz yaka bedensel değil daha çok zihin gücüyle, masa başı çalışıyor. memurdan yönetici pozisyonuna kadar geniş bir grup bu kapsam içinde yer alıyor. el emeğine dayanmayan işlerde çalışan beyaz yaka daha çok idari ve araştırma geliştirme işlerinde faaliyet gösteriyor.
• (bkz: keten yakalılar)
• kendi çevrelerinde sırf sosyal medyada paylaşmak için herhangi bir konuda (bebek, tatil, araba..vs) sidik yarışına girmeyi hayat amacı olarak ifa eden kurumsal çalışanlar için kullanılan tabirdir.