16761 entry daha
  • şu saat itibariyle hava 37 derece ve bu gün için uyarı var, aşırı sıcak olacakmış. üç yaş bebemi, parka götüreyim de öğlen evde uyusun sıcak vakitte dedim, evden çıktık.

    3 yaş bebe: hava da çok sovuk valla kal (kar) yağcak bence.

    ben: nasıl anladın annecim?

    bebe: çok telledim ya, gölgeye otulalim da bı dinleniyim.
  • her görüntülü görüşmede yeni oyuncaklarını gösteren oyuncak bağımlısı yeğenime;

    - ama ben yeni oyuncakları pek sevmiyorum.

    demiştim. verdiği cevap:

    - ya aslında bunlar çok yeni değil zaten dün aldık.

    (:

    düşünme şekilleri farklı da olsa, büyük insan gibi işlerine geldiği şekilde düşünüyorlar onlar da.
  • çocukları sevmem, iletişim kuramadığım insanlarla zaman geçirmeyi sevmiyorum.

    bir yeğenim var benim, altı yaşlarında o zaman, etrafındaki insanlara vurarak eğlenmeyi biliyor sadece, şiddet atalarından yadigar. saygısız, terbiyesiz, küfürbaz bir çocuk. vurur, tükürür ve asla bağırmadan konuşmaz. altı yaşında bir zed hayal edin. ergenler lol'ü düşündüğü için uyarayım polis akademesi zed.

    köye gitmişiz, oturuyorum ben arkada odada tek başıma, bela içeri girdi dizime hızlıca vurup kaçtı, sonra tekrar vurdu ve tekrar kaçtı sonra elimdeki telefona vurdu ve düşürdü.

    demek iletişim kurmak istiyorsun, bu tarz durumlarda çocuğa asla sert tepki vermeyin iletişim kanalına girmeye çalışın.

    gel buraya bakayım dedim, temkinliydi tam bir piç kurusu. daha önce köpek beslediğim için doğru yaklaşımı sağlayıp yanıma kadar çektim ve bak sana ne göstereceğim dedim.

    sihirbazlık.

    bu her zaman çocukların dikkatini çeker.

    klasik parmak koparma illüzyonunu biliyorsunuz diye düşünüyorum, neyse işaret parmağım kopmuş gibi yapıp güldüm. şok oldu çünkü henüz altı yaşında. şimdi sıra şiddetsiz eğlenmekteydi. avcuma sakladığım kalem pili aldım ve tekrar parmağımı kopartma hareketini yapıp avucunu açıp kalem pili içine koydum ve avucunu kapattım.

    yaşlanan gözlerindeki korkuyu görebiliyordum.
    koridor boyunca annesine doğru eli sımsıkı kapalı bir şekilde koşarken çığlıklarını dinledim.

    bir çocukla kurduğum nadir diyaloglardan biridir.
  • 5 kilometre kosulmus, kendimle gurur duyuyorumdur, bizimkini kresten almaya giderim daha terim ustumdeyken.

    +(gururlu)baaak, anne cok guzel kostu biliyor musun?
    - niye, birinden mi kactin sen?

    allahim o kadar hakli ki, zaten kosmaya zor motivasyon bulan bunyeme bir de sen vur cocugum, afferin.
  • “çocuğa sordum ‘büyüyünce ne olacaksın?’ cevap: ‘daha büyük olacağım.’ mantıklı.”

    bi de şu oldu

    “çocuğa ‘dünyanın en hızlı hayvanı hangisi?’ diye sordum. cevap: ‘bizim komşunun köpeği, çünkü kapıya bir bakıyor, hemen koşuyor.’
  • geçen akşam karaköy- üsküdar vapurunda 5-6 yaşlarında muhtemelen de lübnanlı bi velet. esmer upuzun saçları var ben merdivenlere çökmek istedim üniversite zamanlarımda ki gibi.. neyse baktım yanımda bu velet oturuyor annesi de var ama çocuk allaha emanet. yanında öylece oturup etrafa bakınıyor annesi telefonuyla meşgül. bi an içimden benimde kızım olsa böyle güzel olurdu diye geçti göz göze geldik elimi çak yaparcasına uzattım kızda uzattı sonra öyle bi oyun başlattık kendi aramızda. baktım kız cıvıl cıvıl kahkalarla gülüyor elimi yakalayıp kazandığını düşününce. dayanamadım buna sımsıkı sarıldım. saçlarını ördüm sonra, sarılalım mı dercesine kollarımı açtım sımsıkı sarıldı boynuma gıdıklamaya başlayınca yine o kahkaları attı. çantamda mentos şeker vardı yer misin dedim evet dedi ama fazla naneli olduğu için yiyemeyip attı velet :) ben onu dilini bilmiyordum ama muhtemelen o çat pat türkçe biliyor olmalı ki dediklerimin bazılarını anladı. her neyse sonuç olarak 15-20 dklık vapur yolculuğunda oynadık güldük sımsıkı sarılıp selfie falan çektik :) ama velet çok güzell çok tatlıydı :)
  • annem bana hamileyken canı hep çikolata çekmiş, e haliyle bol bol da yemiş. bunu bir yerlerde duyup beynime kaydetmişim herhalde.
    bir gün 4-5 yaşlarındayım, akrabalardan biri yanağımı mıncıklarken klasik soruyu sordu:

    — “ayy sen niye bu kadar tatlısın bakalım?”

    ben de hiç düşünmeden, bilimsel bir gerçeği açıklıyor gibi:

    — “annem bana hamileyken çok çikolata yemiş de ondan bu kadar tatlı olmuşum.”

    o an ortam bir anda kahkahaya boğulmuş. herkes cevabımı hem çok tatlı hem de mantıklı bulmuştu.sebep sonuç ilişkisini çözmüşüm ama biraz kendi damak tadıma göre yorumlamışım.*
    yıllar geçti, hala aile içinde bu olay anlatılır, “tatlılık, çikolatayla oluyormuş!” diye gülünür.
hesabın var mı? giriş yap