ed stafford
- dağda börtü böceği ayıla bayıla yiyip, lahmacuna baklavaya laf eden daly...rağın teki.
- maceralarında kurgu veya sahtekarlık var mı bilmiyorum. acil sağlık durumu dışında hiçbir kurgusal destek aldığını sanmıyorum. çekim konusunda oldukça donanımlı hareket ediyor; drone, tripot vb...
bunlar dışında izlemekten aşırı keyif alıyorum. dmax sağ olsun, onun sayesinde tanımıştım birkaç yıl önce, ne zaman denk gelsem hiç sıkılmadan izlerim. sebebini bilmediğim nedenlerden ötürü, her zaman sempatik ve samimi bir insan izlenimi oluşturdu bende. - ingiliz kâşif, yazar ve asker. amazon nehri'ni baştan sonra yürüyerek geçen ilk ve tek kâşiftir. bu konuda guinness dünya rekorları sahibidir.
bu benzersiz yolculuk, tam 860 gün sürdü. - bir kaplumbağayı öldürüp yiyecek kadar ed kafalı, cani ruhlu.
- doğal yaşama olan ilgisizliğimden dolayı bu pek meşhur adamı az önce dmax kanalında izledim. iri başları avucu ile tuttu ceplerine doldurdu bir leğen kemiğinin üzerinde pişirdi. ve midesi bulana bulana yedi. gömleğini giymeyi reddediyor ve titreyerek ateşin yanında yatıyor. sümüğü bile akmadı. gerçek survivor bu adam.
- yalan söylüyor p******k! o yastık gibi kaya düşene kadar yaban faresi çoktan kaçar.
diyelim ki yakalandı, onun çığlıklarından ed dayı çoktan uyanırdı.
bu da bizi s**iyor. - bu survivorcuların protein lazım diye nokta kadar böcekleri yemeleri tam bir saçmalık bence. dangalak 2 gramlık böceğin içindeki protein senin vücuduna en fazla on saniye kadar fayda sağlar bence yani yemenle yememen arasında hiç fark olmaz. az önce bir bölümünü izledim 50km uzaktaki bir tahliye noktası için on gün veriyor. ben yanımda 20-30kg gelen çantayla birkaç kez 15km yürüdüm. otostop çekmek için çıkıyordum yola bir yandan yürüyordum. saatlerce araç gelmeyince tüm yolu yürümüş oluyordum. benim gibi sıradan bir insan bile yanında 20kg civarı çanta ile 15km yi birkaç saatte yürüyebiliyorsa senin gibi deneyimli bir adamın 50km yi on günde kat etmesi saçmalık.50km senin iki gününü bile almamalı. elleriyle ateş yakması kurduğu barınaklar tuzaklar falan güzel şeyler. ama iki gramlık böceği protein lazım diye yemesi saçmalık abi.. ben inanmam böyle şeylere.. edi seviyorum nerdeyse youtubedeki tüm içeriklerini de izledim bunu da belirteyim.
- bunun orjinal videolarını bulamadım türkçe hepsi.
yardımcı olacak var mı?
not: bu entry amacına ulaştıktan sonra kendi kendini imha edecektir. - marooned programı ile tanıdığım ve sevdiğim bir doğa adamı. ben tek kişilik programlarını seviyorum, ötekiler biraz şova kaçıyor. fake olduğunu sanmıyorum ama programlarının dolu dolu geçmesi bi tık şüphelendiriyor. one man survival konusunda les stroud'un sunduğu gerçekliği sunamıyor programı. eskiden les stroud vardı, o da ekipmansız falan dalardı çöle dağa taşa. ama böyle donsuz, ayakkabısız şovlarına girmezdi pek. daha oturaklı, bizden birisiydi. gerçi ed de samimi birisi.
öte yandan les stroud programlarının genelinde neredeyse hiçbir şey yiyemeden ya da börtü böcek falan yiyerek hayatta kalmaya çalışırdı ve azıcık beslenme ile biterdi macerası. yani güç bela bitirirdi bi haftayı. av bulmanın zor olduğu (ki bence de gerçekte olan bu) programlardı.
ed stafford öyle değil. baya hayvan mayvan yiyor, buluyor, avlıyor. gayet besleniyor. bazen zor bitirse de çoğu zaman 10 günü rahat rahat dolduruyor. av bulmanın bu kadar kolay olduğunu hiç sanmıyorum. bir de bear grylls var ki o zaten bu adamların yanında ertem şener falan kalır. - bu adamın bir kaç videosunu izledim. adamı afrika'nın ortasına hiçbir malzeme ve silah vermeden bırakıyorlar. on gün boyunca hayatta kalması gerekiyor.
su buluyor, ilkel bir barınak yapıyor, ağaç dallarını sürterek ateş yakıyor. tuzak kurup yakaladığı hayvanları veya bulduğu yılan çıyan her şeyi kızartıp yiyor vs.
ne kadarı kurgudur, ne kadarı gerçektir bilemem. bu devirde her şey şova dökülmüş durumdadır malumunuz.
izlerken benim bu adamda en çok dikkatimi çeken şey minnettarlık vurgusu oldu. asla şikayet etmemeye ve bulduğu her nimet ile mutlu olmaya, minnettar olmaya çalışıyor.
bunu görünce ufak bir şaşkınlık yaşadığımı itiraf edeyim.
bu adam şikayetçi olmamanın, tanrıya hep minnettar olmanın önemini nereden biliyor? öylesine bir tv ve youtube şovmeni bu yüksek bilgiye nereden ulaşmış olabilir ki? hristiyanlıktan mı acaba?
bu konuda türk insanından daha zavallısı yoktur belki de...kimse halinden memnun değil. herkes her şeyden şikayet ediyor.
şimdi ben bunu yazdım ya buraya... siyasetle kafayı bozmuş bir kaç ağır nevrotiğin damlaması an meselesidir. bu ağır vakalar memnun, minnettar ve tanrıya şükür halinde olmayı mevcut iktidara destek vermek olarak addedecektir çünkü.
eğer elindekilerle mutlu olup şükreder vaziyette olmazsan, üzerine şu hükmün inmesi yakındır: bu şahıs kadir kıymet bilmiyor. hakkın nimetlerini, lütuf ve ihsanını hor görüyor. insan bir şeyin değerini ancak onu kaybettiğinde anlar. o halde elindekilerden mahrum kalsın ki, değer bilmeyi öğrensin.
tabi bu hüküm hâlâ kurtarılabilir durumda olanların üstüne inecektir sadece. limit değeri geçmiş ve artık hiçbir şekilde iflah olması mümkün olmayacak tiplere ise herhangi bir işlem yapılmaz. dünya adlı marifet okulunun hakkını vermeden ve hiçbir şey öğrenmeden ahirete intikal etmiş olurlar. belki denk gelmişsinizdir, "vakti zamanında okusaydık, şimdi bu durumda olmazdık. yazık ki okuyamadık" diyen tiplere. dünya okulunun hakkını veremeyenlerin de ahiretteki hali işte budur.
kişisel bilinç olarak şikayet etmemeyi, hakka hep şükür halinde olmayı öğrenmiş olanlar bolluk ve bereket içinde yaşarlar. bu noktaya toplumsal bilinç itibariyle ulaşıldığında ise refah devleti ortaya çıkar.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap