• la olum bunun neyini tartışıyorsunuz? adam köküne kadar haklı. bakın çok ufak bir örnekle açıklayayım, siz bunu her konuya uyarlayın. köyde yaşar 50 kişi, olur 5 tane araba, aynı anda araba süren 3 kişi olmaz, istediğin hareketi yaparsın arabanla, kimseye bir zararın olmaz. tersten git, arkadan çık, önden çık. istediğini yap, bugün sen yaparsın, yarın öbürü yapar, kimse kimseyle çakışmaz.

    amaaaaa! şehirde var en az 5 milyon insan. araba süren yüz binlerce insan. sen köyünde yapabiliyorsun diye, istediğin sokağa tersten girersen ne olur? işin çok mu acil? normalde yapmadığın bir hareket mi? ayda yılda bir mi giriyorsun ters yöne? her 100 kişinin biri böyle düşünse, ki çok daha fazla köylü var biliyorsunuz, binlerce araba ters yöne girmiş oluyor. sizin köyünüzde problem olmayan şey, şehirde problem oluyor.

    şu hayatta bir kere evleniyorum zaten diyip, davul zurnayla kız alsan köyünde ne olur? köyde var 50 kişi, evlenecek kız var 10 tane, o köylü davulu zurnayı duyacak tüm hayatında 10 kere. bunu şehirde yaparsan ne olur? mahallede var binlerce kişi, her hafta düğün. burda davul zurna çalarsan ne olur, her hafta davul her hafta zurna.

    bakın kardeşler, formül çok basit."yaptığım hareketi bir anda herkes yapmaya başlarsa ne olur?" diye düşünüp öyle davranacağız. eğer yaptığınız hareketi herkes yapmaya başladığında şehir kaosa sürükleniyorsa, siz köylüsünüz. bershkadan 50 liralık tişört almak sizi şehirli yapmıyor.

    tüm şehir arabasının egzosunu patlatıp müziği son ses açıp, göt atarak dönmeye başlasa ne olur şehir? tüm şehir orta şeride kadar dörtlülerini yakıp "5 dakikalık işini halletmeye çalışsa" ne olur? tüm şehir yerlere çöp atmaya başlasa ne olur? tüm şehir çekirdek çitleyip, kabuklarını sağa sola fırlatsa ne olur? tüm şehir oturduğu restoranda bağıra çağıra konuşmaya başlasa, mekanın en özel insanıymış gibi davransa ne olur? tüm şehir düğüne konvoyla, korna çalarak ve havaya silah sıkarak gitse ne olur? tüm şehir heykele, yeşile, doğal alana karşı olsa ne olur? ne olur ben söyleyeyim, şehir dediğiniz yer, beğenmeyip göçtüğünüz köyünüze dönüşür. dönüştürdünüz de zaten. siz şehirde doğmuş, üniversite eğitimi almış olabilirsiniz ancak ebeveynleriniz size köy değerlerini aktarmış. bu sikik sikik hareketleri yapabiliyor olmanızın sebebi, diğer insanların bu sizin yaptığınız hareketleri yapmıyor olması. herkes sizin gibi davransa yaşayacağınız bir şehir kalmayacak. ortalığın anası iyice sikilecek. işin en komik tarafı da, milletle köylü diye dalga geçen adam yarın sabah kalkıp arabasını orta şeride bırakacak, dörtlüsünü yakıp "ufak bir işini" halledecek.
  • elon musk beyazların amerika'da siyahlara yaptığını aklamak için türkler de kölelik sistemine sahipti; onlar utanmıyor biz de utanmayalım, yazmış. esg de bir tarihçi olarak yapması gerekeni yapıp onlarla bizim farkımızı açıkladı. bizde pargalı ibrahim paşa bile devşirme köleydi, adam 2. yönetici(vezir) konumuna geldi. bir tarihçi olarak amerikalı beyazların kendi kirli tarihlerini aklamak için bizi kullanmasını engelledi. bizim ülkemizin kendisi gibi iyi eğitimli insanlara ihtiyacı var. amerikalılar tam anlamıyla kudurdu.

    pargalı vezirlerin arasında baş vezir, yani sadrazammış. düzeltme için teşekkürler.
  • kendisinden çok haz etmem ama köylü-kentli arasındaki sorun hakkında doğru söylemiştir. ülkenin yüzde doksanı köylü maalesef. bunu kibirle ya da üstten bakarak söylemiyorum. ülkenin yüzde doksanı zihniyet olarak köylüdür. zengin seküler ya da taşralı fark etmiyor köylü zihniyeti. solcuysa da sağcıysa da yobaz oluyor. kaba oluyor, yontulmuyor. kendi bildiğini hakikat sanıp dayatıyor. kendisinin huzurunu ötekinin yokluğunda ya da bastırılmasında görüyor, çevre bilinci yok, hak hukuk bilinci yok. istilacı, çıkarcı, düzenbaz oluyorlar. eğitilseler de fark etmiyor. size köylü kafasına sahip bir sürü prof. gösterebilirim.

    mesele taşrada ya da şehir merkezinde yaşıyor olmak değil. avrupa'nın taşrasında yaşayan bir çok insan ülkemizin kent soylularından daha kentli olabiliyor veya aldığı aile terbiyesi ve iyi bir eğitim ile köyde büyümüş biri kentte yetişmiş birinden daha düzgün bir profil gösterebiliyor. komşunuza, alışveriş yaptığınız markete, sıra arkadaşınıza, iş arkadaşlarınıza bakın; bahsettiğim özelliklere sahip köylüleri göreceksiniz. onlardaki olmamışlıktan, incelikten ve nezaketten yoksun oluşundan rahatsız olacaksınız. olmuyorsanız da o köylü sizsinizdir
  • bu adamı gözünüzde büyütüyorsunuz.

    turist rehberi olabilmenin koşullarından biri de eğitim gezisine katılmaktır. bu adam da ağustos 2020'deki geziye benimle birlikte katılmıştı.

    eğitim gezisinin çanakkale şehitlik ziyareti 30 ağustos'a denk gelince saygı duruşu ve istiklal marşı için alanda toplanmamız istendi. onlarca rehber adayı içinde yalnızca emrah ve yanındaki kankisi törene katılmayıp ağaç gölgesinde beklemişti. defalarca davet edilmesine rağmen inatla katılmadı. evlilik yoluyla türk vatandaşı olan bir çok yabancı rehber adayı bile saygı duruşu için alandaydı bu hariç.

    ağaç gölgesi sever, zora gelemez. ama parasını verirsen güneş altında müze gezdirir, hikaye anlatır, türlü şakalar yapar, bedava saygı duruşu buna göre değildir.

    akşam yemeğinde ise saygı duruşu ve istiklal marşı törenine neden katılmadın diye sorduğumda güneş çarpıyor, rahatsızım, pkk'lı mıyım ben diye cevap vermişti. işte o gün bu adam benim gözümde bitti. isterse 100 dil konuşsun, isterse dünyanın en zeki adamı olsun.

    vatan sevgisinden yoksun bir zavallıdır benim gözümde.
  • son zamanlarda gördüğüm en anlamsız tartışmanın kapısını açmış. trollük denemeleri mi yapıyor nedir. hoşuna gitti galiba blackface tepkisi. dark side' a henüz geçmediğini düşündüğümden bir lokma da benden gelsin doyursun kendisini:

    ortada bir anket var. "fırsatınız olsa yurtdışında yaşar mısınız?" insanların ezici çoğunluğu da evet demiş.

    öncelikle bir akademisyenden ankette katılanlara ayar vermek yerine sonucun neden öyle çıktığına dair yorum bekleriz ki bu durumda yorum yapacak bir şey bile yok. soru aptalca. hiç bir şeyi ölçmez. insanların kafasında ne canlandığı bile belli değil. bir amerikana da sorsan aklına bir paris gelir, bir yunan adası gelir evet diyebilir.

    neyi ölçüyor anket? hiç birşey. değişimden korkan bir %15 var onu görüyoruz sadece. işte burada trollük sınırını zorluyor:

    "siz bu yurtdışında yaşamayı, göçmen olmayı ne sanıyorsunuz ya? "

    bilmiyorlar işte ondan evet diyorlar. farklı bir hayat mümkün mü? nasıl olur? bu insanı heyecanlandıran bir fikir. evete basar geçer normal biri. bu gereksiz çıkışın anlamı var mı?

    "kimsesiz, önemsiz, çevreyle bağlantı kuramadan üç kuruşa yaşayıp gitmek... "

    girişi çok sert yaptığından gelişmede uçuşa geçmek zorunda kalmış. neden üç kuruşa yaşıyoruz fırsatımız varsa, nasıl bir fırsat lan o? neden önemsiz? önemimizi mi kaybediyoruz bir yerden bir yere giderken? ankara' da önemliyim istanbul' da önemsiz diye bir şey oluyor mu tüm arkadaşların çevren geride kaldı diye?

    "batı kültürüne hakim sayılırım, dil engelim hiç olmadı, türkü, şiş kebap, baklava sevdam yok, yani çok lokal sayılmam, ben bile yapamadım"

    makul bir insan bilir ki senin mutlu olup olmaman tamamen senin kişisel tecrübelerine bağlı. nereden gittiğin nereye vardığın. bunu bir afgana söyleyebilir misin? hayır. peki tüm türkler aynı hayatı mı yaşıyor? hayır. türkiye' nin ortalaması olduğunu inandıran şey nedir? neden seni referans alalım?

    gerçekten hiç anlamı yok. bomboş bir tartışma.
  • "cemaat yurtları kapatılsın" tweet'ini atmış ve kendi çağ dışı, birey düşmanı ideolojilerine ve aygıtlarına karşı gelen her türlü fikri "putçuuuu" diye yaftalayan düşük zekalı yobazların tepkisini çekmiş yazar.
  • yazının ne zaman bulunduğu bilgisi ile ilgili gelen eleştirileri biraz abartılı buluyorum.
    bilmiyor değildir.
    şöyledir:
    celal hoca tam olarak neyi sordu anlayamadığı için "bilmiyorum hocam sen söyle"ye getirmek istemiştir.
    çünkü celal hocanın öyle bi tarzı var.
    mesela atıyorum esg dedi ki "5000 sene önce bulundu hocam".
    celal hoca şunu diyebilirdi "ya ne 5bini yeaaa, göbeklitepe'deki taşları doğudan batıya dizerken çizdikleri çizgilerin çıkıntıları da bir yazı değil mi".
    dese şaşırmam, "hocam o yazı değil" desen, "ya o senin dediğin 5bini herkes biliyor, ben asıl yazımsılardan bahsediyorum" diyiverir. "yazımtrakları bilmiyor musun sen" der. yazımtrak diye bir şey yok mu??? o an oturur icat eder, makalesini yazar, kitabını basar, antropolog dostu metyüv'e söyler ve kahkaha atarlar sen yine bok gibi kalırsın.
    bildiğin bilgiyle ilgili senden fazla detay bilerek kafasında başka bir şey kurarak senin doğru bilgini boşa düşürür celal reyiz.

    esg ile celal hocanın yıl kavramları farklı olduğu için arada tarihsel sıkıntılar oluyor.
    zira celal hocamıza göre 1milyon yıl daha dün gibi, esg hocamız ise tarihçi.

    ikisini de çok severim, böyle karşı karşıya getirilmeleri hoş değil.

    ancak ilber reyis de celal hoca gibidir.
    esg'nin verdiği bir örnekte olduğu gibi "atina belediye başkanının kızını bilirsin" diyormuş. lan nerden bilsin aq? ama öyle işte, herkes bilirmiş gibi düşünüyorlar.
  • hozom,

    okuyorsun burayı, bir sürü insan sana tavsiyelerde bulunuyor fakat inatla dinlemiyorsun. bir de ben deneyim:

    1- tv/youtube fark etmez, "format olmadan bu iş olmaz". karşına kim olursa olsun alıp onla rastgele yaptığın her sohbetin "başarılı" olduğu hezeyanınından kurtulmalısın. doğaçlama canlı yayınlar sana uygun değil çünkü hiperaktiviten yüzünden kafan ordan oraya atlıyor ve çok dağınık konuşuyorsun. karşındaki seni dinleyip doğru yönlendirmediği sürece 5 dakika sonra "bal yapmayan arıya" dönüşüyorsun.

    2- flutvharicinde bugüne kadar en keyifli programları okan bayülgen veya ahmet kasım han ile yaptın. birisi tv yayımcılığında uzman, seni doğru yönlendirdi. diğeri de üst seviye entelektüel, karşılıklı birbirinizi parlattınız. karşındakilerin seviyesi sana yaklaşamadığı zaman sen de çekilmez oluyorsun!

    3- ülkedeki entelektüel seviyenin düşüklüğünden sürekli şikayet ediyorsun. fakat hala anlamadın, insanlar seni bir şeyler öğrenmek için izlerken senin sürekli "komedyen" gibi davranman aslında kendi tarzınla çelişiyor. karşındakiler boş insanlar olunca sen de sadece tarih üzerine gevezelik yapan birine dönüşüyorsun.

    4- bengü üçüncü ile arkadaş kal fakat seni izlemek için bizi ona mecbur etme lütfen. ne entelektüel kapasitesi yeterli, ne komik, ne yayımcılık konusunda başarılı birisinde sırf arkadaşın diye bu kadar ısrar etme lütfen.

    bariz bir şekilde mikrofonun çalışmadan yayına başladığın ilk omnibus programında "arkadaşlar siz fakirsiniz galiba, ses sisteminiz bozuk" diyecek kadar s-a-l-a-k bir insana sırf senin için daha fazla katlanmaya mahkum etme insanları. senin hatrına bile çekilmez bu saçmalıklar.

    5- omnibus'ta karşındaki adam kimse ona da söyle sürekli lafını kesip durmasın lütfen. geyik muhabbetinden öte kapasitesi olmayıp kendini komedyen sanan o arkadaşın espri kasma çabası yüzünden arka arkaya 3 cümle kuramadın ilk yayında.
  • twitter'da ''adam öldürün diyen bir din de yok zaten bildigim kadariyla'' diye bir tweet atmisti. ben de kuran'dan bayagi bir ayet yazdigimda da beni engellemisti. elestirmedim, sadece ayetleri yazmistim.

    celal sengor, ilber ortayli gibi emrah safa gurkan'in da kendisine tapan bir mucahit ordusu var. okumak yerine daha kendi tembelliklerini kesfedememis bu mucahit ordularina laf anlatmak maalesef imkansiz. bu tip medyatik, youtuber vs vs akademisyenleri elestirdigimizde de salya sumuk saldiriyorlar. cunku kendilerinin taptigi bu adamlari elestirmek bizim ne haddimize.

    turkiye'de onlarca akademisyen islerinden oldu, hapise atildilar vs vs neden susuyorlar? ''aman ben bulasmayim'' demek mi cozum?

    bu duzen adamlarinin bencillikleri size de itici gelmiyor mu? eger gelmiyorsa dinlemeye ve kendi tembelliginize devam edin arkadaslar.
  • izlemediğim bir programda yazının ne zaman icat edildiğiyle alakalı retorik soruya bilmiyorum dediği anlaşılan bu yüzden cahil cühela tarafından bu cevabın bizim bilmiyorumuzla aynı bilmiyorum olduğu zannedilen tarihçi. senin "sümerler yazıyı buldu, o zaman 4500-5000 sene önce bulundu" kesin olarak diye cevap verebileceğin bir soruya bu adamın bilmiyorum demesi kafanızda adamın boş olduğu imajını yaratacağına demek ki bu konuda bir tartışma bir muğlaklık bir nüans var buna bir bakayım gibi bir düşünce yaratmalıydı, ki bir yazar arkadaşın bahsetmesiyle mağara resimlerinin etrafındaki bir takım paternlerin de yazı konsepti olarak kabul edilebilirliğine dair bir görüş olduğunu adamın "bilmiyorum"undan öğrendik. adamı 1 defa izlemiş dinlemiş olsanız zaten bah bah profesöre bah yazıyığn ne zaman bulunduğunu bilmiyor bah demezdiniz.
hesabın var mı? giriş yap