15 temmuz darbesinin bir lütuf olması
- benim için bi lütuftu. gözlerim açıldı. körmüşüm.
eskiden sıkı muhaliftim.
darbeye giden süreçte (17-25 aralıktan sonra) rte meydanlarda “paralel devlet” diye bas bas bağırırken “ulan adamın attığı yalana bak. millet de çomar amk attığı yalanı yutmaya hazır” diyerek dalga geçiyordum.
hrant dink suikastinde, muhsin yazıcıoğlu kazasında, uludere katliamında falan fethullah gülen örgütü gündeme geldiğinde “oha amk, bu nasıl diversion” deyip götümle gülüyordum. gözümde hrant dink suikasti ihmal, yazıcıoğlu kazası teknik arıza, uludere olayı beceriksizlikti.
taa ki darbe gecesi meclis bombalanana kadar.
ki o bile yetmedi bana.
meclis bombalandığında bile bunda rte’nin parmağı vardır diye düşünüyordum. çünkü yılların rte nefretinin yersiz olduğunu kabul etmek zordu.
darbe sonrası rte’yi baba oğul olçok’ların cenazesinde ağlarken izlerken numaradan ağladığını düşünüyordum. ama içimde büyüyen bi kuşku vardı.
ondan sonra adama daha çok kulak vermeye başladım.
zamanla taraf değiştirdim.
peki lütuf bunun neresinde?
15 temmuz değil, 13 temmuz çarşamba günü rte kanıtlarıyla ekrana çıkıp “darbe teşebbüsü vardı, engelledik. binlerce fetöcü general, hakim, savcıyı görevden uzaklaştırıyoruz” deseydi halk tv’yi açıp o hakim, savcıların nasıl büyük atatürkçü olduklarını dinleyip rte’nin şeriatı getireceğine ikna olup ondan yüz kat daha nefret ederdim.
ama işte lütuf bu. doğruyu görebilmek için düşmanı görmem, hissetmem, duymam lazımmış. o darbe teşebbüsünün olması gerekmiş. darbe teşebbüsü olmasa şimdiki muhalifler gibi hala rte’den nefrete devam edecekmişim.
lütuf bu işte.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap