rüya
583 entry daha
- varolmamış bir dizi yaşanmışlık. beynin bilinçaltına etkileşimiyle, hormonel faktörlerin harmanlanması, gerçek olmayan bir takım görüntüler, hisler, düşünceler ve duygular...
peki gerçek nedir? gerçeklikten algıladığımız nedir, neyin gerçek olduğuna neye göre karar vermekteyiz? bazı sözlük yazarlarının gerçeğin ne olduğuna dair yazılarına göz attım:
"gerçeğin ne olduğunu gerçekte kimsenin bilmeyeceği bir gerçektir."
"insanın kendisinden, kendi varligindan ve bilincinden baska tek bir nokta dahi fazla olmayan, uzerine dunyalarca kitaplar yazilmis kavram."
"çoğu zaman bir şeylerin gerçekliğini süreklilik kriterine bağlarız ki aslında ne saçma bir reflex bu: içinde yaşadığımız gerçeklikte tüm gerçeklerin geçiciliğinden başkası düşünülemez."
"uyumlu kendini kandirmalar butunu."
yaşadığımız bu hayatın bir yanılsama olmadığından ne derece emin olabiliriz? belki de bir başka gerçeklik kavramının alt seviyesinde yaşıyoruz tüm bu hayat dediğimiz yaygarayı. bazen öylesine güçlü hissediyorum ki, rüyalar gerçek bildiğimiz hayattan daha gerçek gibi hissettiriyor. insan vücudu belli frekanslara göre çalışan bir araç. belli bir sinirsel düzen, belli bir hormonel aktivite dolayısıyla, belli bir kanalı gösteren televizyon gibi. bütün gün aynı kanalın farklı programlarını izlemek aslında. doğadan aldığımızla, bizdeki arasında bir anahtar-kilit ilişkisi bulunmakta. bazen o bütünlüğün ayarını bozmak elimizde. halüsinojen bir uyuşturucu bağımlısının gerçeklik algısı ile bizimkisi arasında, onun yaşadığı ve hissettiği dünya ile bizimkisi arasında büyük bir fark yok mudur? vücuda giren üç beş kimyasal ile tüm gerçek bildiklerimiz değişebiliyorsa, yaşadığımız hayatı doğru yorumladığımızdan nasıl emin olabiliriz...
tüm bu durumlarda, rüyaların gerçek olmadığından nasıl emin olabiliriz peki? hayat bir yanılsamadan ibaret ise, gerçeklik nedir ve nerededir nasıl bilebiliriz? günlük hayata yabancılaşmaya başlamış bir birey için, hayat tümüyle anlamsızlaşabilir, hatta hayatın başlı başına bir rüya olduğunu düşünebilir kişi. mevcut olduğumuz alemin fiziksel kurallarına göre yaşarken, bu fiziksel kuralların bir kesin gerçeklik arz ettiğine emin olabilir miyiz? yer çekimi ile yere düşüyor olduğumuz bir dünyayı, yer çekimi olmadan uçabildiğimiz bir rüya aleminden daha gerçekçi kılan nedir? mevcut hayatın fizik kanunları mı, yoksa yaşadığımız hayatın daha sürdürülebilir ve daimi olduğu düşüncesi mi... farklı kuralların geçerli olduğu bir paralel evrende olduğunuzu hayal edin. rüyalarınız başka bir evrendeki izdüşümleriniz olabilir mi, belki bir boyut değişimi... peki zaman göreceli bir kavram değil midir? ölmek üzere olan hangi insan hayatın uzun olduğunu söyleyebilir? hayat herkes için çok ama çok kısa bir süreçtir. hayatı yaşanacak zaman sayısıyla değil (bilemeyeceğimiz ve öngöremeyeceğimiz için) yaşanmış zaman miktarı ile ölçümlendiririz. bir hatırlayın o geçen yılları ve ayları. hepsi bir göz açıp kapama uzaklığında değil mi? sanki birileri ya da birşeyler hızla hafızanıza anılar yüklüyor ve siliyor gibi.. geriye baktığınızda yaşadığınız onlarca yılı ve günü mü hatırlıyorsunuz, yoksa hızla aklınızda beliren ve silikleşen görüntüleri mi...
"elinize bir nesneyi tutmanız için verdiklerinde bir elinizi sıcak sudan, diğerini ise buzların içinden çıkarın ve iki elinizle tutun. hangisinin hissettiği gerçektir" demiş bir yazar. uçabilmenin mümkün olduğu ve uçtuğunuz bir rüya düşünün tamamiyle hissederek yaşadığınız, bir de tüm hayatınızı yerçekimi kuvvetine bağımlı yaşadığınız bu dünyayı düşünün. beynin hangi durumda hissettiği gerçektir? ben emin olamıyorum...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap