izmir türkiye'nin en kültürsüz şehridir
- afyon'da her gün dolup taşan, antik yunan klasiklerinin, shakespeare oyunlarının, modern kitchen sink dramaların sergilendiği 100,000 kişilik tiyatroyu, konya'nın hemen her sokağındaki üç beş katlı günün her saati dolu kitapevlerini, gümüşhanelilerin kadın erkek çimlere yayılıp mest olarak izlediği yerel gruplardan oluşan jazz-türkü fussion konserlerini, erzincan düğünlerinin olmazsa olmazı kız tarafının damadın arkadaşları için düzenlediği "divan edebiyatı ve günümüz şiirine yapıbozumcu yaklaşımlar" konulu panelleri falan düşününce izmir biraz kültürsüz kalıyor tabii.
buzlu bademle, gevrekle, dinçer sümer'i, muzaffer izgü'yü, attila ilhan'ı, bilge umar'ı, cevat şakir'i, tarık dursun'u, halit refiğ'i, necati cumalı'yı falan yetiştirmekle kültürlü olunmuyor sevgili izmirliler. kayseri'den, bilecik'ten, maraş'tan öğreneceğiniz çok şey var. - beyefendi demiş ki, "izmir merkezi seviyor, izmir siyasi otoriteden yana olmuştur hep. fakat bu sefer başına yeni birşey geldi, ak parti. her zaman iktidardan yana olan izmir, bir anda ofsayta düştü! bu travma 6-7 yılda atlatılabilirdi ama izmir hâlâ atlatamadı. daha da sürecek."
sevgili sakallı iyi dinle:
sizdeki bu iktidar hırsı, sizdeki bu bilmişlik bu özgüven, sizdeki bu güç sevdası nedir anlayamadık bir türlü. yüzde ellinin üzerinde bir oy oranıyla türkiye'de tek başına iktidar olan bir parti var. bu parti bir kaç muhalefet partisi dışında tüm devlet kurumlarını istisnasız dönüştürmüş ve ele geçirmiş. ki o siyasi partilerin de hiçbirinin toplumsal bir tabanı haricinde yaptırım gücü yok. hala daha salyalarını akıta akıta, ele geçirememişliğin verdiği eziklikle, nasıl da bir kültüre sahipse, izmir türkiye'nin en kültürsüz şehridir diyebiliyor, diyebilecek özgüvene sahip. vay anasını ibretle izliyoruz. adı haşmet babaoğlu olan bir zat, kalkıp izmir iktidar sever diyor, izmir kültürsüz diyor ve izmir'in sosyolojik yapısını yakından gözlemlemiş biri olduğu iddaasında. yok canım olmamış, otur, sıfır, gözlemleyememişsin. zekan yetmemiş olayın açıklamasına.
izmir, türkiye'nin en avrupai şehri olduğu için, ki bunu güzel birşey olduğu zannıyla söylemiyorum çünkü bunun hem olumlu hem olumsuz tarafları var, izmir üzerinde kendini avrupa vatandaşı sanan tikican bomboş birsürü insan yaşamakta buna eyvallah. fakat bunun bir sebebi de, izmir insanı rahat yaşıyor. izmir insanı, türkiye'nin geri kalanından bir miktar izole bir yaşam şekli sürüyor ve bu halleriyle mutlular. hayat tarzlarını tehdit eden hali hazırda bir büyük sorun, tehdit unsuru yok. bu sebeple kendilerini, siyasi ve toplumsal olarak geliştirmek zorunda hissetmiyorlar. özgürlüklerini korumak zorunda hissetmiyorlar. fakat gelin yaşayın veyahutta görün, izmir'e laf eden eleştiren cemaatçisinden solcusuna, liberalinden şeriatçısına, tüm arkadaşlarım, görüp geçirdikten sonra izmir'e yaşamak istediklerini, gelecekte izmir'e gitmek istediklerini beyan etti. öyle zaman gazetesi gelecek, karşılıklı danışıklı dövüş izmir'e iki laf edeceksin. izmir'i alacaksınız, marka değerini düşüreceksiniz. yok öyle sakallı, yok öyle. izmir insanı aileden kültürden insana saygılı yetişiyor zaten. bunu kazanılmış ve korunması gereken bir hak olmaktan ziyade, doğal bir durum olarak kabul ediyor. bu yüzden yıllar yılı ezilen, cahil kalmış siz dindarlar gibi kastırmıyorlar. doğallar, böyle görmüşler, böyleler. doğru olan bu olduktan sonra, ister okuyarak öğrensin, ister aileden kültür ile alsın, ne fark eder?
izmir iktidarı sever diyen sakallı abimiz, akp ile resmi ideolojinin değiştirildiğinin farkında değil galiba. ya da görmezlikten geliyor. bu kadar sığ bir yorum yapılamaz başka türlü. iyi de kardeşim, yıllar yılı yaşam tarzlarının ülkedeki mevcut güçlerce korunduğunu biliyordu bu insanlar. bugün başlarına farklı bir şey geldi, akp demiş zat. lan o kadar basit mi bu? bu insanlar bu yüzden, hani farklı birşey geldi diye mi bu kadar sarıldı chp'ye? akp için kullanabileceğin kelime "farklı" mı, bu kadar mı? yettiniz artık, bıktırdınız. ne zaman doyacaksınız yüzde 80 alınca mı? daha neye ihtiyaç duyuyorsunuz, daha ne istiyorsunuz, mevcut gücünüz neyinize yetmiyor sizin!!? farklı birşey gelmiş. izmir insanı, üç maymunu oynamaz sayın sakallı abi. biz biliriz de, biz anlarız da iyiyi kötüyü siz hiç merak etmeyin. kendine demokrat, hırsı gözlerini bürümüş faşistler sizi. hiç merak etmeyin, biz farkındayız herşeyin. - kültür dediğiniz mantar kültürü değilse, yanlış olmasını bırak artniyetli, faşizan, ikiyüzlü, yalanın dik alası önerme.
ne kültürü kardeşim bu? hani insanın ufkunu genişleten, kendine, başkalarına, hayata, hatta kadınlara farklı yaklaşmasını sağlayan kültür mü?
eğer böyle ise, çok bilen, kültürlünün önde gideni haşmet beyler bir zahmet zaman tayfasını da alıp bir yozgat'a, bir hakkari'ye gidip mutlu mesut yaşasınlar. malum, "en" kültürsüz şehir izmir ya... gerçi, o kadar uzağa gitmelerine de gerek yok, istanbul'da fatih var misal, ya da ne bileyim ümraniye'nin gaziosmanpaşa'nın üst kısımlarına doğru çıkıversin haşmet beyler.
yalnız fazla çıkmasın, zaman tayfası alışıktır da, haşmet beyin saçı başı dağılır, üzülür sonra.
entryi bitirirken fahri bir izmirli olarak kültürsüzlüğümü göstermezsem olmaz, buyrun: şu güce tapanların, zamane tiranlarının soytarılığına soyunanların, rüzgarın yönüne göre dönenlerin, sırf paye uğruna cemaatin uygun yerlerini yalayanların kültürünü seveyim. kütür kütür seveyim tabi, hardcore cinsinden.
not: kırk yıllık yoğurtçuyum, böyle kültür görmedim. ha bi de, o bu değilim ama bildiğin akpliyim cemaatçiyim falan filan... artık yersen. - afedersin sokmusum öle kültüre dedirten tespittir
insan gibi yasayabilecegin nadir sehirlerden birisidir. gerisi teferruattir. gündüz ise gidip, öglen oturup disarda birani icersin, aksam oldumu arabana atlar 45 dakikada cesme'ye varir, yurdun en temiz sahillerinden birinde denize girme imkanin vardir. pazarlarinda fiyatlar ucuzdur, insanlar gözgöze gelip tanimadigi insanlara bile merhaba der. havasi güzeldir, palmiyeler filan, senin kültürlü sehrinde götün donarken, subat-mart ayinda 20 dereceleri görür.
varsin domatese domat, cekirdege cigdem desin, ben mutluyum arkadasim. sen o kültürlü vatandaslarla, kendi bok cukurunda yasamaya devam edebilirsin. - izmirin bir bok olmasından değil ama yine de yanlış önermedir. ama asıl beni şaşırtan "izmirin sosyolojisini iyi bilen adamdan ezber bozan laflar" diyip sonra "çok hayalciler efenim ondan boşanıyor salaklar" veya "muhafazakarlar çok bir 'underground kültüre' sahiptir aksini söyleyenin anlını karışlar, bızdığını kaşıklar, bi'tarafını yoğurtlar vs vs vs" şeklindeki beyanlardır hani tamam muhafazakar kesime gidecek bir şeyler yazılsın istedin tribüne koşayım dedin de yapma ege sakallısı sana yazık olmuş, tamam izmiri beğenmedin de alternatif diye gösterdiklerin hiç olmuş mu alla-sen hiç olmuş mu
not:bir de bilmeden konuşmuşsun gaziemirde bir bok yok canım benim ama tabi "andırgraund"felan biz bilmeyiz cahil büyüdük tabi izmirde hı hı - (bkz: sevişmek kültürümüzde yok)
- haşmet babaoğlu'nun medyanın yalnızca sol açığında değil, sağ açığında da aynı şekilde verim verebileceğini haykırdığı beyanatı. üstad adeta, "ben her iki ayağıma da hakimim" demiş.
(bkz: başkanım beni al) - ilgili röportajı çeşme alaçatı'da vermiş beyimiz...
çayını başka yerde koyması dileklerimle.
ha ayrıca da alaçatı şişirilmiş bir balondur, siktiriboktan istanbullu zengin piçlerin sayesinde yazın fuar gibi kalabalık (bak bu benzetmeyi ancak bir izmirli yapabilir) olmaktadır... - nereden tutsan elinde kalacak röportajın manşet cümlesi.
beyimiz bir de "izmir'in burjuvaları izmirliler'e yalan söylüyor", "izmir'de herşey yolunda diyorlar" buyurmuş...
sevgili haşmet bey, yok öyle bir şey. kastettiğiniz burjuva sanayici, iş adamı vesaire takımıysa zaten onların akp iktidarıyla hiç sorunları yok. kendileri şimdi muazzam teşviklerle manisa organize'de tesis açmakla meşguller, izmirli'ler siklerinde değil...
ha burjuva diye biz orta sınıfı kastediyorsanız eğer, yine yanıldınız. izmir (bile) güllük gülistanlık yer değil, işçi sınıfı bilinçsiz, işveren sikinin keyfinde, biz de, ne zaman yaşamdan aldığımız keyfin içine sıçılacak diye beklemedeyiz... - haklı olabilecek yönleri bulunduğu halde; hem amacı nedeniyle hem de mabadımdan çıkarım uydurayım çabası ile yarım yamalak ve yanlış kalmış, birilerine hoş görünmek için çabalamaya çalışan birinin önermesidir kendisi.
doğma büyüme izmirliyim. bunu, izmirliliği bi sik sandığı için söyleyenlerden değilim. izmirliliğin bir artı kazandırdığını düşünmeyengillerdenim.
izmir'de bir sanat fakültesinden mezun olmuş biriyim. bedava kısa film günleri düzenlemiş, bedava bilet dağıtıp oyun sahnelemiş, bedava davetiye basıp sanat söyleşisi vs. organize etmiş ve bunların bazılarında seyircisizlikten/katılımcısızlıktan organizasyonu iptal etme durumunda kalmış; izmir halkının ilgisizliğine yeri gelmiş en hakiki sövgüleri dizmiş bir insan olarak konuşuyorum. o yüzden sanatı kültürü anlamaz kendini bi bok sanar bu izmirliler diyen gözlerle okuyacak olanların, önce o küçük beyinlerini ceplerine koymalarını rica ediyorum.
öncelikle;
kültürü ve sanatı şöyle bir ayıralım. kültür bir yerin zaman içinde ortak his ve duygulanımlarıyla yarattıkları yaşama biçimidir diyelim, çok kısa ve özet bir yoldan gidip. bunda bu yerin ikliminden geçmişine, coğrafi konumuna kadar bir çok etmen pay sahibidir. sanat ise (yine çok özet ve kısa, aptala anlatır yoldan gidersek) duygulanımları, düşünceleri, sıkıntıları vs vs. estetize ederek, bir sügeçten geçirerek anlatma çabası diyelim haydi. salağa anlatır gibi olduğundan ilkokul iki tanımı olsa da, amacın zaten bu olduğunun hesaba katılmasını umarak.
sizi biraz havalar ısındığında, biraz işler güçler yorduğunda ege'ye çeken şey, farkında olmayacak kadar bir yerlere yaranma çabanıza yenik düşmüş de olsanız, oranın kültürüdür.zeytin ağacı dersiniz, hala tükenmemiş olan esnaflık dersiniz, insanın sıcaklığı dersiniz, güneşin o mükemmel batışının yaşattığı his dersiniz de gelirsiniz. çünkü adını koyamasanız da içten içe bilirsiniz; 15 milyon kadar ortak duyguya sahip olmayan, ortak düşünceye, duygulanıma, geçmişe sahip olmayan insanı çatısı altında topladığınız şehrinizde oluşturulmaya çalışılan o yapay şeyden farklı; halen içten ve kendi halinde akıp gitmeyi sürdüren bir şeyler vardır burada. adını koyamazsınız çünkü kültürsüzleşmiş, yabancılaşmışsınızdır. gittiğiniz yeri de kendinize benzetmeye çalışır, o kültürü doya doya özümseyebileceğiniz kasabalar, el değmemiş koylar yerine; çakma kültürünüzü bulaştırıp şehrinizin arka bahçesi yaptığınız o malum beldeye gider; hissettiğiniz o kölü kültürün çakmasıyla yetinirsiniz. istanbul'un arka bahçesi oldu, samimi değil, sıkıcı diye alaçatı'ya gitmeyen bir çok insan, sizin bu köklü kültürü anlamayacak kadar kültürsüzleşmişliğiniz yüzünden foça'yı, seferihisar'ı tercih etmekte mesela.
demem o ki; mesele kültürse, 15milyon insanı altına sokmaya çalıştğıınız, kendi kültürünü kaybetmiş çakma kültürlü şehrinize benzettiğiniz ege sahil kasabasının beach cluplarından, sizin kültürsüzlüğünüze hizmet eden lüks restoranlarından; aslında sizi buraya çeken ama tam adını koymayı beceremediğiniz köklü kültüre sallayamazsınız, haddinize düşmez, haşmet(siz)liğinize yakışmaz.
ikincil olarak;
haklı olduğunuz bir konu var. izmir bazı tabularını kolay kolay değiştirmez. atatürk gibi, cumhuriyet gibi, laiklik gibi falan. bir dakika efendim, bölmeyin lafımı. bu üç sözcüğü bir cümlede kullanan bir izmirliyim diye ulusalcı gibi konuşacağımı sanmanızı küçük beyninize veriyorum sayın sözlük okuyucuları. yok yok, özür dilemenize gerek yok böldüğünüz için. ben de memnun değilim bu tabuculuktan. zira tabu demek, üstüne düşünmemek demek. tabu demek yeri geldiğinde devrimcilik atatürk'ün bir ilkesi diye karşısındakini konuşturmadan çaçaronluk yaptığı halde devrimci düşünmenin ne demek olduğunu bilmeyen - sizin deyiminizle- cumhuriyet teyzesi demek. haklısınız oluştu böyle bir güruh, oluşmadı değil. ve sin kaf sallayıp yapıştırıyorum ben de kendilerine mütemadiyen. amaaaa
evet amaa. sandınız ki, size hak veriyor olmam, sizin alleme-i cihan olduğunuzu sanmam demek. ne yazık. nasıl bir entellektüalizm kaplamış beyninizi, nasıl bir ego sarmış ruhunuzu. entellektüelliğinizi beyninizin neresine sığdırıyorsunuz kuzum?
neyse, nerede kalmıştık. hah hatırladım. ama diyordum. ben de kendilerine sallıyorum sin kaf mütemadiyen. ama bunu, bu kadar çıkarlara yönelik, bu kadar bir tarafın tribünlerine oynadığınızı belirten bir tutumla, bu kadar aleni bir madrabazlıkla söylediğinizde olmuyor ki küçük beyefendi. paçalarınızdan ve o arkaya doğru yalattığınız saçlarınızdan damlıyor iki yüzlülüğünüz. kültürsüzlüğün içinde yüzerken nelerden bahsediyorsunuz yahu siz? bu haldeyken mi gerçekten bu derya içre olup deryadan habersiz balıklara öğreteceksiniz siz bir şeyler?
izmir sever demişsiniz başta olmayı, yönetmeyi. akp duvarına vurdular demeye getirmişsiniz. sizin olmadığını söylediğiniz o yaşayış kültürlerinin tehdit altında olduğunu düşünüyor burada yahu insanlar. zaten akp öncesi zamanda bile farklı yaşarken türkiye'nin geneline göre kültürünü, bu farklılığın göze batarlığından korkuyor, buranın rahat, içten, kimsenin gözü diğerinin meme çatalında olmayan kültürünün içine edilmesinden korkuyor insanlar. ha bakın, demiyorum ki bunları çok bilerek, o kültürlerinin altını doldurarak yapıyorlar. aksine, o kültürü sadece cumhuriyet, laiklik, atatürk ekseninde falan somutlaştırıyorlar. buna hak verip vermemek değil mesele, ben vermiyorum mesela. ama mesele bir kesimin tribünlerine oynayıp, mevcuct hali çözümlemeye kılını kıpırdatmadan sin kaf sallamak da değil be haşmetlim. topla şimdi o paçalarından akanları gözünü seveyim. biliyor musun, belediye çalışmıyor. devlet desteksiz bir şekilde dış borçlarını kapatıp kredi puanını tüm türkiye'den daha yükseğe taşıyabiliyor ama senin paçandan akanlar haftalarca sokakta, hakkın var mı hiç yahu?
üçüncül olarak;
sanat meselesine gelince... film festivali demişsin, konser monser demişsin ya, o yüzden geliyorum buraya. film festivalinin düzenleyicilerinin de 5 yıl öğrenciliğini yapmış biri olarak geliyorum hem de. merak etme, bu körmüş gibi onları savunmamı gerektirmeyecek bu paragrafta, hepsiyle de kavgalı ayrıldım zaten neredeyse ayrılırken, sanat içre olup da kordon'daki biralarından kıçlarını kaldırmadıkları için. en başta dedim ya, bedava sanat bile baldan tatlı değil bu şehirde. bunun acısını, şevk kırıcılığını çeken de benim, sen değilsin. dur dur, hemen kaldırma elini kolunu, haddini bil de benden dinle.
izmir'de sanat sepet satmaz evet, haklısın. ve üstelik ne yazık ki haklısın. haşmetine dayanamadığımdan değil, gerçekten öyle olduğu için haklısın üstelik. burada insanlar kordonda birasını içmeyi, çimlere yayılıp çiğdem (evet çiğdem boyoz deyip en akıllı olduğumuzu düşündüğümüzü söyleyen arkadaş, gel bi bakalım seninki kaç santim?) çitlemeyi, balkonunda rakısını yudumlamayı tercih eder sanata. diyorum ya, bedava versen biletini, kıçını o balkonundan kaldırıp da gelemez o tiyatro salonuna.
burada ama demeyeceğim. zira bu durumun savunulacak tarafı yok evet. sanat etkinliğine katılmadan yaptığı o şeylerin tüm türkiyeden farklı olmasını zekilik, modernlik atfetmesine falan da hak vermiyorum bu zevatın. onları mütemadiyen eleştiren benim, ama benzer şeyler söyledin diye seni eleştirmeyeceğim anlamına gelmez bu.
gel bunu da çözümleme sıçmak yerine çözümleme yaparak irdeleyelim. o daha iyi. neydi bu şehirde olmadığını söylediğin şey? kültür değil mi? kültür dediğin şeyi tanımlamıştım, tekrarlamaya gerek görmüyorum. ve sana sadece şunu söyleyebiliyorum. senin o konuştuğun mikrofonun ardındakilerin sürekli yayılmacılık gösterip kendisinden daha ilerdeki (bak bunu ben demiyorum, bu diyalektik bir durum. biraz okusan dinlerin diyalektik bir süreçle yok olduğunu fark edeceksin yüzyıllar içinde) kültürleri etkisi altına alıp indirmeci, ve sanatı da kendi kapalı kültürlerine düşman gördüğü için kıçından muhafazakar sanat diye kavramlar uyduran tutumuna karşılık; yaşayış kültürünün hımbıllığı yüzünden, yani bir nevi kültürlülüğü yüzünden sanatsız kalan, ama sanatı zedelemeye, kavramlarını karıştırmaya asla çalışmayan, önemli bulan bir toplum var izmir'de. mükemmel değil, zeki hiç değil, hatta bazen ne konuştuğunun ne dediğinin farkında bile değil. türkiye'nin geri kalan %99'undan farksız. hatta belki o karşısındaki, senin mikrofonlarına konuştuğun zevattan da farksız.
ama en azından, merkezi sever dediğin izmir'li, kordon'undan altı (sayıyla 6) şeritli yol geçirmek için denizi dolduran burhan özfatura'nın kültürsüzlüğünden, şehrin kültüründen bihaberliğinden beri, kültürüne daha fazla sahip çıkmaya çalışıyor. kordondan altı şeritli yol geçirir bunlar ama en azından yatırım da yapar, kordonunu kültürünü siktir et, çıkar sağlarım burdan demiyor.
onlar handikaplarını kabul etmiyor, farkında bile değil. birkaç içerde yaşayan görebiliyor anca işte. peki sen o kültürü kaybolmuşların mikrofonunun önünde, bir gün senin kordonuna da altı şeritli yol döşemeye kalkacaklarından korkmuyor musun yahu? korkmuyorsan onlardan daha geridesin, haşmetliliğini görseydik keşke.
veyahut da koruyabileceğin bir kordon'un kalmadı mı çoktan? yazık...
sevgiyle kal, kafanı yorma. öptm cnm, muccx
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap