• avrupa'yı görmemiş dalyarak olarak bu tezi doğru buluyorum.

    zira kürtlerin bu ülkenin doğusunda -eğitimsizlik, devletin doğuda feodal düzene izin vermesi, aşırı yoksulluk, çoğu ordu destekli kürtlere yapılan zulümler vs.- gibi nedenlerle bu kadar taşkınlık yapmasını bir şekilde açıklayabilirsiniz.

    hadi bunu -hiç alakası olmamasına rağmen- türkiye'nin batısıyla, hatta büyük şehirlerle de özdeşleştirebilirsiniz.

    ama avrupa dedin mi orada duracaksın kardeşim. sen türkiye'de yediğin haltların aynısını avrupa'da da yaparsan, her türlü pisliğe karışırsan, yozlaşmış mağara kültürünü inatla orada da sürdürmeye devam edersen kusura bakma ama uganda'ya bile gitsen sevilmezsin.

    bir de şöyle bir şey var; avrupa'nın çoğu yerinde bu türktür bu kürttür diye bir ayrım da yoktur*. "i'm from turkey" dediğin zaman çoğu seni arap zanneder. senin iç çatışmalarını vs. bilmez. zaten çoğunun gözünde* potansiyel teröristsindir. bi mevzuat çıktığında türk de yapsa kürt de yapsa onların gözünde birsindir. "arap milleti değil mi hepsi aynı" kafasında yaklaşırlar.
  • kürtlerin normalde sevilip sevilmediğini inceleyip ardından yapılması gereken.çıkarım.

    belki zaten sevilmiyorlardı göçün bir alakası yoktu.

    hı?
  • kesinlikle "itaat etmemelerinden" kaynaklı değildir.

    anadolu'daki feodalitenin ete kemiğe bürünmüş hali olan kürt kültüründe,
    her şey aşiret ağasının ağzından çıkan bir kaç kelimeye bakar.
    siz korucu olacaksınız derse, korucu olurlar!

    tablonun tamamına bakıldığında mutlak otoritenin vazgeçilmez piyonlarıdır, kraldan çok kralcıdırlar.

    bugün kürtlerin %70 hala akp'ye oy vermektedir.

    osmanlıda türkmen ve ermeni katliamlarının taşeronluğunu yapan kürtler, bugün hala orta doğuyu istikrarsızlaştırmak için
    kullanılmakta, öne sürülmektedirler.

    etnik olarak türk halkı anadolu'nun aşağı yukarı %50'sini oluşturmaktadır ki, buda seçimlere az çok yansımıştır.
  • aslında olayın kürtlerle bi bir alakası yoktur.
    coğrafi olarak açıklamak gerekirse:
    batıdaki adam doğudakini sevmez pek,
    zira batıya doğru hayata bakış ve anlayış değişir
    (daha iyidir/kötüdür demiyorum, değişiktir)
    doğudan gelen adam istanbul'da sevilmez,
    anadolu'dan gelen trakya'da sevilmez,
    trakya'dan sırbistan'a giden adam orada sevilmez,
    sırbistan'dan avrupa'ya giden adam avrupa'da sevilmez.

    kaldı ki bece bunun tersi de mevcuttur:
    trakyalıyım deyince abidik gubidik bakan
    ve saçma salak laflar eden doğuluların sayısını unuttum ben.

    özetle, kültürel farklılığın sonucudur.

    bu tepkisellik evrenseldir,
    ancak daha sonrasında adaptasyon sürecine göre bu tepki azalabilir
    ya da artabilir.

    aşiret tarzı kapalı toplum hayatını sürdüren, kabileci ve muhafazakar kitleler,
    göçtükleri/gezdikleri yerde kendi (doğulu) hayat tarzlarını sürdürmeye daha meyillidirler.
    hatta ötesinde gittikleri (ve ekmeiğini yedikleri) yere uymak değil de orayı kendine uydurmak isterler;
    bu durumda baştaki otomatik tepkisellik kurumsallaşır.

    oysa bulunduğu çevreye daha kolay adapte olup yenilik ve farklılıklara açık kişiler daha kolay kabul ettirirler kendilerini.
    ama onlarda da asimile olma riski vardır.

    işin doğru formülü:
    farklı kültür içinde yaşamak durumunda kalanların,
    kendinden farklı olana karşı sempati duyabilecek kadar açık,
    ama kendi özelliklerini kaybetmeyecek kadar da kültürüne bağlı olmasıdır.

    nadirdir böylesi.
  • sevilmeyen ırk değil, eğitimsiz, cahil , görgüsüz , kendinden veya yakın çevresinden başka kimseyi düşünmeyen insan topluluklarıdır, bunun kürtle türkle alakası yoktur.
    özellikle kürtlerin sevilmemesinin nedeni birey değil aşiret mantığıyla hareket edip haksız olsalar bile karşı taraftakini sindirmelerinden kaynaklanır
  • örnerk 1:

    zikkim neyimin bahsettiği bilumum "tatil yöreleri"nden birinde yaşadım 17 sene. daha sonra da istanbula geldim. bu şehir muğladır. muğlada haziran ayında inşaat yasağı başlar ve eylül ekime kadar sürer. bu süreçte inşaat serbestliği olduğu dönemde muğlaya gelmiş kürt diye adlandırdığımız arkadaşlar muğladan gitmeyip çeşitli sahil yörelerinde hayatı olumsuz etkilerler. efendim bu nasıl olur? rambo atletiyle yandığı için vücudunda ilginç amele yanığı taşıyan bu arkadaşlar sahilde güzel bir kızı göz hapsine alıp 10 kişilik bir tribün oluştururlar. bu 10 kişinin üzerinde hiçbir şey olmaz. rambo atletler omuza atılır, kot pantolonun bel, düşüktür ve üstten boxerın bel kısmı gösterilir ve ayakkabı. on kişi ellerini bağlayarak kas gösterisi yapar aralarında şakalaşırlar sohbet ederler ama kızın hiçbir hareketini kaçırmazlar. bu kız da garibim ingiliz alman neyse üstsüz güneşlenir ve sadece güneşlendiğini zanneder gözlendiğini bilmez. zamanla bu bakışmalar rahatsız edici seviyeye ulaşır. bu kız yabancıysa o anda oradan uzaklaşır ama kürt olmayan ve türkiyede yaşayan bir kızsa o andan itibaren olayı "ne bakıyon be ne bakıyon" sözleriyle başlayan kavgaya çevirir. sanki saatlerdir kız bu 10 kişiyi kesiyormuş da bu erkekler rahatsız olmuş gibi tepkiler verip kızı siklememe "gel de kafamı başka yere çevir uauauaua" gibi laflar söyleme moduna girerler. bu 10 öküz yüzünden olay "kürtler sahilde magandalık yapıyo" olayı olur. gerçekten de bu işi yapanların %99.9999 u kürtlerdir. böylece sahil yörelerinde sevilmeyen istenmeyen insanlar ilan edilmişlerdir. şimdi bu adam üstsüz güneşlenen, ya da güneşlenen kız görüp kesme rahatsız etme işini kendine hak görmesi malesef potansiyel, sevgili, çocuk ve kardeş sahibi erkekleri bu insanlara düşman etmiştir.

    örnek 2:

    marmaris'te cumartesi günleri pazar kurulurdu. perşembe günü muğla'ya, cuma günü ula'ya, cumartesi günü marmaris'e giden pazarcılar, pazar günü tekrar muğla pazarına dönerlerdi.yavaş yavaş pazar günü muğlaya dönen cumartesi günü marmarise giden pazarcılar cumartesi günü muğlada görünmeye başlandı. muğlada boş boş gezinen haftalık izin yaptıklarını söyleyen arkadaşların pazarcılık işine girmek isteyen kürt arkadaşlar tarafından tehdit edilerek marmaris pazarını terkettiklerini öğrendik. bugün pazarın %70'i kürt olan arkadaşlar. zaten pazarın günü de daha sonra pazar gününe alındı...

    örnek 3:

    2003 senesinde evimizin bitişiğindeki ev yıkıldı ve yerine bir apartman yapılacaktı (bizim evimiz de yandaki ev de müstakil bahçeli evdi) ev yıkıldı inşaata başlandı, inşaatın boyu evimizin boyunu geçti. bir sabah kahvaltıda otururken glöüüümmmmmkkkk diye bir ses geldi. dama düşen bir demir bloğunun sesiydi bu. dama çıktık ve o anda bir blok daha düştü. yaklaşık 5-6 metre yüksekten inşaatçılar atıyordu bu demirleri. "ne yapıyorsunuz yahu" diye bağırdık "nereye atalım abi" diye bir cevap aldık. tamam arkadaş bunun bir yere atılması gerekiyorsa atın ama bu bir evin üstü değildir sanıyorum. bunu söylediğimizde "korkmayın eviniz üstünüze yıkılmaz guoğağağağağağ" diye bir cevap aldık. o demirlerin izi bugün hala damdadır ve damımız o günden beri aşırı yağmurda su geçirir.

    muğlada şöyle bir düşüncenin oluşmasına sebep olmuşlardır "muğladan gideceklerse verelim gitsin doğuyu" ne kadar acı bir düşünce değil mi? sen yüzyıllarca beraber yaşa bu vatanın her köşesini birlikte adam et birlikte savun kanını dök kanın birbirine karışsın bi ülke kur sonra bazı yanlış hareketler yüzünden insanlarda bu düşünce oluşsun... muğlada iki tür inşaat şirketi vardır bunlar "kürt çalıştıran" ve "kürt çalıştırmayan" şirketler olarak ikiye ayrılır ve muğlalılar daha fazla para verip "kürt çalıştırmayanı" tercih eder. zikkim neyimin de dediği gibi "hırsızın hiç mi suçu yok" arkadaş...

    edit: ben de 10 civarında avrupa ülkesi gördüm bir de afrika gördüm nolur bana dalyarak demeyin...
  • tanzimat fermanı'nda "bütün tebaalar eşittir" denilirken, bir yandan millet-i mahkume ve buna bağlı olarak millet-i hakime ilga oluyordu. ve fakat millet-i hakime kibri yerli yerinde ve epey kuvvetli biçimde duruyordu. hatta millet-i mahkume'nin millet-i mahkume olduğunu söyleyememe fikri epey sinir bozucu da bulunuyordu. buna binaen kuvvetli itirazlar yükseliyordu. nihayetinde gerçekten de mahkum ve ikincil olduklarına dair bir ön kabul vardı. bunu doğrucu davut edasıyla söylemek, yüzlerine vurmak, gerçekliğin ifşasından başka bir şey değildi. bunun aksini iddia edene de "birincil" olarak babalanmak oldukça gerekliydi ! sonra gün geldi devran döndü. zamanın millet-i mahkumesi olanlar ekseriyetle katliama uğradı ve yok oldu. sonra yeni bir millet-i mahkume bulundu. hazır kibir yerli yerinde duruyorken, millet-i hakime olarak, birincil olarak varolduğunu ortaya koymak ve ikincil olana haddini bildirmek de yeni "millet-i hakime" olana kaldı.

    bak bu cümleyle millet-i hakime kibri ve hoyratlığı nasıl da güzel sergileniyor. tam planlandığı gibi. tam örneğe uygun. tamamıyla sıradan.
  • göç etmek başlı basına bir baş belasi eylem değil midir diye sordurur. bir insan niye göç eder. yerinden yurdundan memnun bir insanın kalkıp göç etmesi anlasilabilir bir şey midir. tarihin en büyük yağmaları talanları bu göç edenler tarafından yapılmamış mıdır. haçlıların, moğolların, kavimlerin göçünde ve amerika'ya göç edenlerin kızılderili topluma yaptıklarında göç eyleminin bir işlevi yok mudur.
    göç kara bir bela. yerinden yurdundan memnun adamın işi değildir.
    memnuniyetsizsen yeni bir hayat kurmaya çalışırsın. bu memnununiyetsiz sınıflar tarihin ve refah icinde yaşayanların en büyük kabusu olmamış mıdır. olmuştur.
  • yolda yürümeyi bilmez, konuşmayı bilmez, sıçmayı bilmez, götünü silmeyi bilmez, yobaz, çok namuslu ama başkasının namusuna göz diker. ciğeri harbiden beş para etmez.

    evet bir bölümü hakikatten böyle ama bir başka bölümü de on numara delikanlı, temiz kalpli, on numara misafirperver insanlardan oluşur.

    not: veni vidi

    ancak çok fakir ve cahil insanlar bu hallere düşer. dünyanın her yerinde fakir ve eğitimsiz kalmış insanlar bu kötü durumları içinde barındırır. iyi durumları da barındırır. en ufak bir acıma duygusuyla yazıyorsam namerdim. yobazlık ve cahillik sırf kürtlere özgü kavramlar değiller. iç anadolu'da bunların türevleri mevcut. somali'de de mevcuttur orta-doğuda da.
  • aslında işi ırk ayrımına indirgemezsen gayet ülke genelini özetler: bu ülke insanları dışarıdan geleni sevmez, istemez. kürt, türk, arap fark etmez; doğu, güneydoğudan gelip batıya göç ediyorsan seni sevmezler ve istemezler. aynı şekilde batıdan gelip doğu, güneydoğuya yerleşirsen yine seni sevmez ve istemezler (böyle bir olasılık mı var demeden önce yüzyıl başlarında mübadeleyle yunanistan'dan getirilip elazığ veya diğer illere yerleştirilenleri bir dinleyin ya da okuyun bakalım). isterseniz ülkenin herhangi bir yerindeki herhangi bir köye 2-3 aile göç edip yerleşmeyi deneyin; o köyün insanları size alışana kadar ananızdan emdiğinizi burnunuzdan getirir, sonra da sadece alışır ama hep yabancı olarak yaftalar. ya da dikkat edin bakalım bu coğrafyada, avrupa ya da ortadoğu, hindistan, pakistan, bangladeş vs ülkelerden gelip yerleşmiş ya da afrikalılardan oluşmuş bir yabancı komünitesi olmayan bizden başka kaç ülke var? böyle bir olasılıkta o birbirinden nefret ediyor dediğin türk, kürt, arap, boşnak vs vs vs vatandaş bir araya gelip, onlara bu ülkede nefes aldırmazlar nefes!
    velhasılıkelam, bu entri kapalı bir toplum olduğumuz gerçeğini bir kez daha bize hatırlatan ancak ırksal genellemeyle amacından sapmış bir tespiti barındırır.
hesabın var mı? giriş yap