öğrencilerin geçinebilmek için onlyfans kullanması
644 entry daha
- başlıkta öğrencilerin onlyfans hesabı açmasını haklı bulanlara tek bir sorum var:
maddi durumunuz kötüleşse ve kızınızın bu şekilde para kazandığını öğrenseniz, burada yazdığınız gibi "haklısın kızım bunda yanlış bir şey yok devlet utansın senin elinden bu geliyordu bunu yaptın" der misiniz?
yoksa ibrenin ucu size dönünce değişir miydi fikriniz? - bu kafada birinin üniversite kazanabilmesidir asıl sorun.
- bunu savunanlar bir yandan “sistem ekonomik krizi kötü yönetti, gençler çaresiz kaldı” diyor, diğer yandan da “eh ne yapalım, onlyfans açsınlar” diyerek sistemin ürettiği açmazı meşrulaştırıyor.
bu, şunu demekle aynı şey: ekonomi çöktü, toplumsal çürüme hızlandı ama biz onu düzeltmek yerine çürümeye konfor alanı yaratalım.
bu anlayış, çare değil, çaresizliğe ideolojik makyajdır.
ekonomik kriz nedeniyle gençler geçinemiyorsa çözüm üretmek gerekir. ama bunu savunanlar çözüm yerine şunu öneriyor: sistem sizi ezdi mi? o zaman ezilmenizi izleyenlere ‘içerik’ üretin, geçinin.
yani sistemin sunduğu çıkışsızlık hâlini içselleştirip ona hizmet eden bir ekonomik modelle barışın diyorlar. bu, sorunu çözmek yerine, sistemi tüketilebilir bedenler üzerinden yeniden üretmek anlamına geliyor.
bu insanlar kendilerini çoğu zaman sistem eleştirmeni, iktidar karşıtı ya da progresif olarak sunar ama ne devletin sosyal politikalarındaki çöküşe karşı çözüm önerirler ne de alternatif dayanışma alanı oluştururlar. bunun yerine sistemin çarpıklığını estetikleştirip genç kadınları pazar nesnesi olarak kabullenmeye çağırırlar.
"sistem batırdı ama sen onlyfans aç, kurtul” diyen biri muhalif değil, düzenin pazarlamacısıdır.
bu zihniyet, geçim sıkıntısıyla onlyfans’a yönelen bir kadının durumunu “özgür irade” olarak tanımlayarak gerçek tabloyu çarpıtır. gerçek şu ki eğer düzgün bir işin, erişilebilir bir eğitimin, dayanışma içinde bir toplumun olsaydı kimse mahremiyetini “içerik” diye satmak zorunda kalmazdı.
yani bu bir seçim değil, seçimsizliğe itilen bir hayatta kalma stratejisidir. bunu savunmak, özgürlük değil, teslimiyettir.
çözüm adı altında yoksulluğu erotize etmeyin, bedenin değil emeğin güvencesini savunun ki iki kuruş için kimse kimsenin kıçını başını görmesin. - çirkin vücutlu olduğum için kıskandığım güruh. ben de isterdim günde on saat uşaklık yapmamayı.
- ulan onlyfans yapan da sanırsın üniversiteyi bitirince atom parçalayacak.
- bunun üstünden de iktidarı gömmeyin artık ya, bir insan kendisini satacak kadar haysiyetsiz ise ekonominin iyi veya kötü olması onu bağlamaz. bak devlet üstüne düşeni yapmış. onlyfansı engellemiş. ama millet bir yolunu bulup giriyor.
- her şeye bir mağdur edebiyatiyla kılıf aramayın kardeşim evet maddi olanaklar zor bunun herkes farkında da sırf bunu bahane ederek götünüzü para için paylaşmayı sanki masumca davranış gibi topluma kakalamaya çalışmanın hiçbir haklı tarafı olamaz.
- zırvalamayın bence.
çevremde bu işi yapanlar var öğrenci olanları çalışmıyor aile evinde veya kendi evinde uzaktan çalışıyorum diyerek iyi standartlarda hayatlarına devam ediyor. beyaz yakalı olanlar da ek gelir diye düşünerek başlayıp işlerini bıraktı.
bunlar aslında fırsat olsa yapılacak iş olarak görüyorlardı diye düşünüyorum bu işin geçim sıkıntısıyla alakası yok.
hayat kadınları da böyle düşüyor ama ayıplanıyor bence bunların pek bir farkı yok. yine de kimsenin hayatına karışıp yorum yapamam herkes dilediğini yapmakta özgürdür. - öğrencilerin kullanabildikleri için onlyfans kullanmaları hadisesidir.
bir vakıf, kadın üniversite öğrencilerine "yurt ücretini ve sabit iletişim giderlerini biz karşılıyoruz. gıda, hijyen ve ulaşım ihtiyacın için de ayda 15 bin lira sağlıyoruz fakat kültürel tüketim, kozmetik ve eğlence için ayırabileceğimiz bir bütçe yok. bizim sağlayacağımız bütçe ile okuluna devam edeceksen ek gelir için yapabileceğin tek iş onlyfans içerik üreticiliği. bu koşullarda 4 yıl büyük şehirde okumayı kabul eder misin?" şeklinde soru yöneltse günümüz genç kadınlarının çoğunun 4 yıl dişini sıkıp kıt kanaat geçinerek okumak yerine onlyfans marifetiyle standart bir beyaz yakalıdan katbekat fazla para kazanmayı tercih edeceğine eminim.
bu z kuşağının bir özelliği mi yoksa kapitalizm her coğrafyadan toplumların değerlerini esir alacak olgunluğa erişti de "aga para kazanabiliyorsan bunun yollarıyla ilgili bir ahlâk algoritması geliştirmek aptalca" görüşü mü zihinlerde zuhur etmeye başladı, bilemiyorum.
bildiğim bir şey var; bugün başarılı bir akademik yaşamın ardından edinilen 60 bin liralık aylık gelirin karşısına lise terk bir akademik yarımlığın üzerine bina edilmiş ve ayda 100 bin lira gelir getiren bir esnaflık kariyeri konumlandırdığınızda artık okumuşu da kadını da erkeği de keli de topalı da kavruğu da albinosu da urfalısı da izmirlisi de fulârlısı da tesbihlisi de o aradaki 40 bin liralık farkı takdir ederek başlıyor değerlendirmesine.
seçtiğin meslek dolayısıyla sunduğun hizmetin toplumun en kalabalık ve en paralı bölümündeki muhtaçlık algısı kadar kıymetli ve kudretlisin artık.
piyano dersi verirsin; aldığın eğitim herkesin başarıyla tamamlayabileceği bir eğitim değildir, verdiğin eğitim herkesin vermeyi becerebileceği kadar basit bir eğitim değildir, akademik müzik gibi derinlikli bir disiplinle ilgilenmeyi seçmen takdir edilesidir ama senden piyano dersi almak isteyen insan sayısı az olduğu gibi sen yaptığın işi yapmadığında toplumun hiçbir kesimi felç olmaz. günümüzde algoritma bu taraftan kurulduğu için, değersizsiniz.
diğer taraftan...
elektrik tesisatı ile ilgili temel eğitim almak, lisans eğitimini başarıyla tamamlayabilecek kadar zekâya ve gayrete sahip biri için yalnızca birkaç haftalık iştir. bütün ekipmanları tanırsınız, bütün güvenlik önlemlerini bilirsiniz, bütün temel melekeleri kazanırsınız. elektrik tesisatçılığı kursu olsa gerçekten 6 haftada sertifika verir. fakat okul okumaya pili yetmediği için okulu bırakıp çıraklığa başlayan tiplerin başarısız ve "razı gelmiş" insanlar olduğu öğretisiyle büyüyen, ömrünü saygın bir kimlik edinmeye adayıp yıllarca dirsek çürüten koca yığınlar tesisatçılığı vaktiyle kendilerine denk görmedikleri için o alanda hizmet veren insanlar muhtaçlık algısından beslenecekleri o güzel pozisyona oturmuşlardır. elektrikçi olup evlerde sigorta değiştiriyorsanız, düğün salonlarına led şerit döşüyorsanız, bozuk televizyonun pcb'sindeki voltaj regülatörlerini havya ile ısıtıp söküyor ve yerine yenisini takıyorsanız çok kıymetlisiniz! çünkü toplumun akıllısından aptalına, zengininden fakirine, sekülerinden dindarına kadar her kesimi elektriğe muhtaç; elektriksiz hiçbiri yaşamına sağlıklı ve konforlu şekilde devam edemiyor ve sizsiz hayatları çok kötü. o hâlde elektrikçi değerlidir.
türlü çeşit sosyolojik gerekçeyle, türlü çeşit tarihsel bagajla ve toplumsal cinsiyet çarpıklıklarıyla günümüzde seks sağlayıcı ve tok satıcı pozisyonuna oturmuş kadın da bu değeri bir metaya tahvil etmek istiyor hâliyle. konjonktür ona bu gücü vermiş ve kullanıyor. yapabildiği için yapıyor yani! bir günlüğüne bütün yasalardan muaf tutulduğunuz dünyada arzu ettiğiniz herkesi öldürme ve her şeyi çalma gücünüz varsa bunları ne kadar yaptığınız gibi kurgular üzerinden yapılır ya gerçek vicdan değerlendirmesi... heh, onlyfans böyle bir şey; parayı nasıl kazandığınızın önemini yitirdiği ve paranın birincil değer olduğu koşullarda sırf yapabiliyorsunuz bu şeyi, kadın olduğunuzda.
elektrikçinin "bana muhtaçsın, o yüzden eve servis ücretim 5 bin lira" demesi gibi bir şey kadının marifetsizce ve donuk bir seks seansı için ya da yalnızca çıplak fotoğraflarını göstermek için ana akım entertainment ürünleri ayarında para talep etmesi. havaalanında muhtaç yolculara suyu 5 kat fiyatla satmakla aşağı yukarı aynı sevda... seksteki muhtaçlık zaten anatomiden ileri geliyor, primitif benliğinde erkeği hiçbir zaman terk etmeyen o güdü erkeğin piyasa normlarının ötesinde hesaplara razı gelmesine neden oluyor.
entry başındaki o vakıf teklifi örneğini özellikle verdim. çevremizde yığınla örnek var onuruyla kendi yaşamının sağlayıcılığını yapan ve zor yoldan dönmeyen kadın hikâyelerine dair. annem beni bir yaşımda kucağına alıp doğu görevi dinlemeden tek başına büyütmüş, öğretmenlik yaparak. yapan yapıyor.
o örnekteki maksat biraz elek, biraz silkeleme etkisi. "sana emek vermediğin, karşısına bir değer koymadığın bir faydayı sunuyoruz ve eğitim sürecini finanse ediyoruz ve bunun karşılığında üretime katılmayan bir birey olarak kendine bazı şeyleri hak görmeyeceksin bir süre. konsere gitmeyeceksin, yaz geldiğinde kendine yeni sun dress almayacaksın, içkili eğlencelerden eksik kalacaksın. okulun bittikten sonra kendi kazandığın parayla istediğini yap. buna dayanabilir misin?" teklifindeki o eksikliklerle yaşamak veya eksiklikleri yalnızca yapabildiği için yapacağı bir ahlâksızlıkla gidermek arasında bir tercih yapmak durumunda kadın. eksikliklere 4 yıllığına razı gelen kadından daha çok onlyfans ile eksiklikleri gideren kadın olacağını düşünüyorum böyle bir deneyde.
asgari ücret alıp 10 yıllık mühendisten ya da öğretmenden daha çok gezen ve eğlenen, üstüne başına daha çok kıyafet alan en az birkaç vardır hepinizin sosyal medya takip listelerinde, aile çevresine, katıldığı sosyal aktivitelerde.
çevrelerinde kendileriyle yatma umuduyla yanıp tutuşan, yatamayacağını bilse bile o ihtimâli canlı tutmanın verdiği haz ile hayata bağlanan erkeklerle yaşayan o gezgin ve keyifçi hanımlar finansman meselesini nasıl çözüyor sanıyorsunuz? daha yakın zamanda çevremden birinin tatile gittiği bir yerde tesadüfen tanıştığı bir grubun yat partisine konuk olduktan sonra yaşadığı şaşkınlığa, coşkuya, hayranlığa şahit oldum. kıyıdan küçük teknelerle yata taşınan hazır yiyici ablalarle birlikte anılmayı da hiç dert etmedi bu iş güç sahibi hanım. nasıl para harcadıklarına, neler tükettiklerine hayret edişini anlatırken o ekipten kopmama niyetini de sokuşturuyordu tabii araya.
işin süper sosyete tarafını geçtim, içkisine ya da kozmetik masraflarına bütçe ayırabilmek için 30 yaşından sonra bile aile evinde kalan yığınla tip var tanıdığım. ulan ben mezun olduğum yaz devlet kurumunda gün başı sözleşmeli işe başlamak için memleketin karşı kıyısna gittim. sırf bir gün daha fazla annemin yanında kalıp kendimi yük gibi hissetmeyeyim diye... bu motivasyonla, bu onur ve gurur kaygısıyla hareket eden kaç tane kadın var çevrenizde? bakın, öğrenci gibi yaşıyordum. bim'den bulgur ve gofret, eski çarşı ortasında 45 yıllık bir muhasebeci binasının son katında ikâmet, alt katta furkan vakfı'nın dergâhı, karşı binanın ikinci katında "garga mehmet" diye birinin kumarhanesi... devlet opera ve balesi'nde çalışıyorum sorsan. 9 sene bu koşullarda kadro bekledik. bir gün de "yaa, annemin yanına dönüp kadroyu orada mı beklesem?" demedim. bugün çalıştığım kurumun türlü şehirlerdeki müdürlüklerinde hâlâ ailesiyle yaşayıp anne eliyle serilmiş yumuşatıcı kokulu çarşafından vazgeçemeyen tipler var.
bakın bu yalnızca bizim kurum. neticede kamu işi yapıyoruz, mevzuatımız var, kuralsız çalıştırılmıyoruz. başımıza bir çorap örülürse en azından mahkeme marifetiyle diş gösterebiliyoruz. özel sektörde, bir tık daha zorlu koşullarda çalışan çevreme bakmaya başladığımda iş çok daha dehşetli bir hâl alıyor; birkaç aylık denemelerden sonra aile evine kaçan mı dersin, refah seviyesini kaybetmemek için hâli vakti yerinde dayakçı kocayı boşamayan mı dersin, bir yandan kocayı aldatıp bir yandan parasını yiyen mi dersin, arada girip çıktığı işlerden kazandığı parayla şehir aşırı tatillere gidip para suyunu çekince aile evine dönen ve harçlıkla yaşayan mı dersin, aile evinden dışarı çıkmak için kendisini arabasıyla alacak ve bütün masrafını çekecek bir erkek denk gelsin diye date uygulamalarına açık açık kısa vadeli niyetini yazan mı dersin... ahooo ahoooo...
sözün hasılı; kimse bana onlyfans gelir modelini bir zorunluluğun sonucu olarak sunmasın, aklımla alay etmesin. daha fazlasını isteyen ve bunu yaparak daha fazlasına kolaylıkla erişebildiğini gören kadınların "yapmasıdır" yalnızca. mecbur kalmaz, razı gelmez, itilmez; "yapar" direkt. yapar ve elini yıkayıp çıkma gereği de duymaz geçmişteki gibi. eskiden bu yollardan para kazananların kötü namının sönümlenmesi süreci olurdu, sancılı da geçerdi. şehir değiştirmeler, sağda solda tanınmalar, kendisini geçmişiyle kabul edip temiz bir sosyal sınıfa transferini sağlayacak kurbanlar... şimdi böyle bir şey de yok; onlyfans yayıncılığı utanç gerekçesi olmak şöyle dursun, ticari zekâ ve gurur apoleti oluyor kimi kadınların omzunda. - “kim namus ve ahlak şövalyeliği yapıyorsa bilin ki en namussuzu odur!”
nietzsche
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap