öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
42785 entry daha
- ingiltere kraliçesi viktorya'nın, daha sonraları aklını yitirecek olan padişah (o dönemde şehzade) v. murat'ı sarayına damat yapmak istemesi:
sultan abdülaziz, avrupa seyahatine giderken yanına şehzade murat'ı (v. murat), şehzade yusuf izzettin'i ve şehzade hamit'i (ıı. abdülhamit) yanına almıştı. bu tarihte ingiltere tahtında kraliçe viktorya bulunuyordu. dokuz çocuk dünyaya getirerek vaktinden evvel çöken kraliçe viktorya, çok sevdiği kocası prens albert'in ölümünden sonra hiçbir merasime katılmaz olmuştu. buna rağmen, abdülaziz ve maiyetindekileri bizzat karşılamıştı.
kraliçenin bakışları, o tarihte 26 yaşında olan veliaht murat'a (v. murat'a) takılmış, murat ise mükemmel fransızcasıyla kraliçe ile sohbet etmiştir.
murat, bilgisi, nezaketi, kibarlığı, bilhassa musiki ve güzel sanatların diğer dallarındaki malumatı ile kraliçe'yi hayran bırakmıştı. kraliçe onun için «bu mükemmel delikanlıya hayranım.» demişti. daha sonra şehzade murat için, ingiltere sarayından bir prenses verilebileceği konuşulmuş fakat bu konu padişah abdülaziz'in hiç hoşuna gitmemişti.
görüldüğü gibi bir zamanların ingiltere kraliçesi, daha sonra aklını yitirecek olan v. murat'ı sarayına damat yapmak istemiş.
abdülaziz'in kanlı bir şekilde tahttan indirilmesinden sonra v. murat tahta çıkarılmış ama zaten akıl sağlığını çoktan kaybetmişti. ıı. abdülhamit, abisi v. murat'ın akıl sağlığını yitirmesi üzerine tahta çıkmıştı ve mithat paşaya, abisi iyileştiği takdirde onun tekrar padişah olacağına dair teminat vermişti. sultan murat akıl sağlığını yitirdikten sonra iki yıl içinde tamamen iyileşmişti. mithat paşaya, abisi iyileştiği takdirde tekrar padişah olacağına dair teminat veren sultan hamit, böyle bir netice ile karşılaşmamak için v. murat'ı çok sıkı bir kontrol altında tuttu. hapis hayatı yaşayan sultan murad'ı kurtarma teşebbüslerinin başarısızlığından sonra, tam bir hapis hayatı yaşayan ve çırağan sarayından 27 sene hiçbir yere çıkmasına müsaade edilmeyen padişah, 1904 senesi kışında, 64 yaşında öldü.
kaynak: tarih konuşuyor dergisi, 1. sayı.
bugün de kadersiz v. murat için üzülelim... - nazi rejiminin hem estetik hem de psikolojik silah olarak üniformaları nasıl kullandığıdır. bugün bile bir nazi subayının üniformasına baktığınızda, şıklıkla birlikte tedirginlik de hissediyorsanız, bu tesadüf değil. çünkü bu üniformalar, bilerek ve isteyerek bu hissi verecek şekilde tasarlandı. hem göze hitap edecek, hem korkutacak, hem de rejimin gücünü tek kelime etmeden gösterecekti.
nazi üniformalarının tasarımında ciddi bir görsel zekâ vardı. üniformalar genellikle dar kesim, sivri hatlara sahipti ve vücudu olduğundan daha dik, daha heybetli gösteriyordu. geniş omuzlar, dar bel kesimleri, askerî duruşu güçlendiriyor ve bireyi sanki heykel gibi gösteriyordu. adolf hitler'in bir nevi şahsi ordusu sayılan (bkz: schutzstaffel/@pegassi) yani ss subaylarının meşhur siyah üniformaları hugo boss tarafından tasarlandı. zaten o dönem almanya'daki birçok terzi nazi rejimiyle iş birliği yaptı ama hugo boss bu işin estetik yüzünü temsil ediyordu. siyah rengin seçilme nedeni ise sadece şıklık değildi. siyah, psikolojik olarak hem otoriteyi hem de korkuyu çağrıştıran bir renkti. yani bir ss subayının karşısında durduğunuzda sadece onun yetkisinden değil, görünüşünden de ürkmeniz amaçlanıyordu. (bkz: wehrmacht/@pegassi) askerlerinin üniformaları ise daha çok gri ve yeşil tonlarındaydı. bu, savaş alanında kamuflaj sağlamak için yapılan pratik bir tercihti ama yine de şıklık ve düzen duygusu asla ihmal edilmedi.
naziler, kıyafetin insan psikolojisindeki etkisini çok iyi biliyordu. üniforma, bir insanın bireyselliğini alır, onun yerine bir "sistemin temsilcisi" kimliğini koyar. ss subayları, üniformalarıyla sadece asker değil; rejimin doğrudan vücut bulmuş haline dönüşüyordu. özellikle siyah ss üniformalarındaki totenkopf (kafatası) sembolü doğrudan ölümün ve yok etmenin simgesiydi. kıyafetlerle yaratılan bu korku atmosferi, halkı disipline etmenin ve itaat ettirmenin en etkili yollarından biriydi. yani üniformalar bir nevi giyilebilir tehdit işlevi görüyordu. sıradan bir insan bile, bu üniformaları taşıyan biriyle karşılaştığında istemsizce içini çeker, tedirgin olurdu. zaten bu duygu, nazilerin istediği şeydi. nazi almanyası'nda her yapının, her rütbenin, hatta bazen her görev tipinin bile ayrı üniforması vardı. bunlar sadece süs değil, tam anlamıyla birer kimlik kartıydı.
ss (schutzstaffel): siyah üniformasıyla tanınan ss, rejimin elit gücüydü. totenkopf sembolü, gamalı haç ve gümüş detaylar bu üniformanın temel parçalarıydı. ss içinde de rütbeye göre apoletler, yaka işaretleri, kol bantları farklıydı.
sa (sturmabteilung): kahverengi gömlekleriyle tanınan sa, daha çok sokak gücüydü. üniformaları ss kadar şık olmasa da, nazi partisi'nin ilk dönem militan gücü oldukları için önemliydiler.
gestapo (gizli polis): resmi üniformaları çok nadiren görülürdü çünkü sivil kıyafetle çalışırlardı. ama özel durumlarda ss'e benzer koyu tonlarda üniformalar kullanırlardı.
luftwaffe (hava kuvvetleri): mavi-gri tonlarında üniformalar giyerlerdi. pilot ceketleri, madalyalar ve uçuş gözlükleriyle diğerlerinden ayrılırlardı.
wehrmacht (kara ordusu): standart asker üniformaları griydi. rütbe yükseldikçe üniformalarda daha fazla süsleme, madalya ve arma görülürdü.
her bir üniformada kol bandı, yaka işareti, apolet gibi küçük detaylar kişinin rütbesini ve bağlı olduğu birimi gösterirdi. özellikle ss içindeki subaylar ile erler arasındaki farklar çok netti; subayların üniformaları genellikle daha gösterişliydi. (bkz: nazi sembolleri/@pegassi) de üniformalar için çok önemliydi. örneğin nazi rejiminin sembolü haline gelen gamalı haç yani swastika aslında çok eski bir semboldür ve tarih boyunca farklı kültürlerde iyi şans, bolluk gibi anlamlarla kullanılmıştır. ancak naziler bu sembolü alıp kendi ideolojilerinin bayrağı haline getirdi. o andan itibaren bu sembol, totaliterliği simgeler hale geldi. ss üniformalarındaki totenkopf yani kafatası sembolü ise çok daha doğrudan bir mesaj veriyordu: ölüm. bu sembol, özellikle toplama kamplarında görevli ss subaylarında sıkça görülürdü. üniformalarda yer alan kol bantları, kartallar, kılıçlar, meşe yaprakları gibi diğer figürler de hep aryan gücünü, alman disiplinini ve rejimin yüceliğini temsil ediyordu. naziler, üniformayı yalnızca disiplin için değil, halk üzerinde psikolojik üstünlük kurmak için de kullandı. propaganda mitinglerinde, geçit törenlerinde düzenli ve milimetrik şekilde yürüyen binlerce asker, üniformalar içinde birer makine gibi görünüyordu. bu görüntü, halkta hayranlık ve korkuyu aynı anda yaratıyordu. zaten joseph goebbels'in propaganda bakanlığının temel stratejilerinden biri de buydu: üniforma üzerinden bir sistemin kudreti gösterilecekti. üniforma giymek sadece görev değil, bir aidiyet beyanıydı. kitleler bu düzenli görüntüyü izledikçe, rejime olan inançları artıyor, karşı çıkma cesaretleri azalıyordu.
nazi rejiminde kadınların askerî anlamda rolü oldukça sınırlıydı ama tamamen dışlanmış da değillerdi. özellikle toplama kamplarında görev alan ve aufseherin olarak bilinen kadın gardiyanlar erkek versiyonuna benzer ama daha sade bir üniforma giyerlerdi. etek boyları daha uzundu, renkler daha pastel tonlardaydı. kadın ss subayı kavramı tam olarak yoktu çünkü kadınlar ss'e üye olamıyordu. ama rejime hizmet eden kadın figürler de kıyafetleriyle otoriteyi temsil ediyordu. savaşın bitmesinin ardından nazi sembollerinin çoğu almanya'da ve birçok avrupa ülkesinde yasaklandı. yani bugün almanya'da bir gamalı haç simgesi taşımak ya da nazi üniforması giymek, doğrudan suçtur. koleksiyon değeri taşısalar da, üzerlerindeki semboller yüzünden bu konuda ciddi bir etik ve hukuki gri alan bulunuyor.
üniformalarla bir rejimin ruhunu yansıtmayı başarmış, estetikle korkuyu bir araya getirmek gibi ustaca bir iş yapmışlardı. - vay amk! nazi formalarını hugo boss'un tasarlayıp ürettiğini 2025 yılının temmuz ayına kadar hiç duymamıştım. çünkü mağaramdan yeni çıktım.
sıradaki ufuk açan bilgi ne?
volkswagen'in hitlerin emriyle naziler tarafından kurulmuş olması mı? new yorkta kolayı eski usul servis eden 98 yıllık işletme mi? sırbıstanın yüzme isteğine hırvatistanın hayır demesi mi? - hiç dikkatinizi çekti mi? cuma namazı esnasında sessize alınmayıp da zangır zungur çalan telefonlardan hiçbiri iphone değildir.
o zaman ufkunuzu iki katına çıkartalım:
cuma namazı vaktinde o çağrıyı yapan, yani arayan kişinin sizce telefonu ne markadır? muhtemelen iphone.
bir tane daha patlatalım ufuklar dile gelsin:
15 temmuz darbe gecesi sokağa inenler 15 temmuz demokrasi bayramında asla tatil yapamazlar. çalışmak zorundadırlar.
dünyanın çalışma şeklini iyi anlamak lazım. karadüzen çalışmıyor belli ki... - yatarak çay içilmez :)
- windows kullanıcısı olarak iphone'dan fotoğraf dahil olmak üzere bilgisayara bir şey kopyalamak için kafayı yiyordum ve denediğim yöntemlerin hiç biri düzgün çalışmıyordu.
landrop isimli uygulamayı keşfettikten sonra yapandan allah razı olsun dedim. istediğiniz platforma ufak program/uygulamayı kurup rahatlıkla istediğiniz resim ve dosyayı gönderebiliyorsunuz.
https://landrop.app/ - konfüçyüs ne demiş ;
"ben sana bir elma versem, sen bana bir elma versen, bende bir elma, sende bir elma olur.
ben sana bir bilgi versem, sen bana bir bilgi versen, bende iki bilgi, sende iki bilgi olur."
'öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler' sen benim için çok kıymetli bir kutsal bilgi kaynağısın .
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap