the sopranos
2238 entry daha
- la deli olacam şu diziyi silip donuyla kartel çökerten sikik bir kimya öğretmenin yarak kafalı öğrencisi ile girdiği maceralı diziyle kıyaslıyorlar , la daha adam ilk bölümdemiydi ne tuco'nun mekanı patlatıp içinden sağ salim çıktı , üstüne gitti gus fringi , koskoca cali kartelini falan sikti :))) o adamı ağaca bağlayıp köpeklere siktirirler .
neyse sopranos yazılmış yazılacak en iyi senaryodur kusursuza yakındır bayağı yakındır hemde hayatın doğal akışına ters herhangi bir olay örgüsü yoktur.
brekinkbed yarrak gibi bir dizidir izleyip beğenen prensesleri iran şahına emanet ediyorum. - birkaç gözlem/izlenim de ben not düşmek istiyorum. üstteki yazar arkadaşın debeye giren entrysinde oldukça iyi tespitler var ama yanıldığını düşündüğüm çok fazla nokta var. bu enrty bolca spoiler içerir.
dizideki karakterlerin kolayca harcandığı, tony'nin düşmanlarının kolayca bertaraf edildiği doğru. ama bu yapı hikayeyi zayıflatmıyor, bu ölümlerin süreci ve ne şekilde olduğu sürprizlerle ve büyük hayat dersleriyle dolu. örneğin tony'nin vefa borcu hissettiği kuzenini kendi elleriyle öldürmek durumuna geldiği süreç çok çarpıcı. jackie jr'ın aşırı hırsları nedeniyle mafya dünyasına erken ve hızlı bir girişle çok yükselme arayışları neticesinde gencecik yaşında amiyane tabirle göt altına gitmesi çok çarpıcı. richie april'in ölme şekli büyük bir sürpriz ve hayatın cilvesi... bu gibi örneklerle dolu hikaye.
christopher'ın ölümü için acı çekmemesi için öldürüldüğü yorumu da bence çok yanlış bir yorum. biz o sahnede aslında tony'nin ruhunu şeytana sattığını aslında ne kadar kötü bir insan olduğunu açıkça bir kez daha görüyoruz ve şüpheye yer kalmıyor artık. zaten psikolog melfie'de bu kanaate vardığı için artık onunla görüşmek istemiyor dizinin sonunda. chris uyuşturucu probleminden ötürü artık faydasız hatta varlığıyla zarar veren bir aile üyesi konumuna dönüşüyor. üstelik tony'e karşı kompleksleri var ve içsel bir düşmanlık beslemeye başlıyor. çektiği filmde tony'ye benzeyen karakteri kötü göstermesi gibi şeyler bilinçaltını dışa vuruyor. bu içerden yükselen düşmanlık tony'nin adriana ile kırıştırması ile birlikte haklı olarak tavan yapıyor. tony bütün bunların farkında olduğu için duygusal değil rasyonel bir karar vererek kaza süsü verme fırsatını bulmuşken onu öldürüyor. bu hikaye alınabilecek tonla dersle dolu çok çarpıcı bir hikaye. ayrıca biz bu ölümlerde mafya üyelerinin öyle kahraman gibi falan değil rezil hayatların finalinde rezil ölümleri olduğunu görüyoruz.
uncle jr. sahnelerinin sıkıcı bulunmasını da şaşkınlıkla karşıladım. bu dizideki en etkileyici hikayelerden biri de tony ve amcası arasında ilişki diye düşünüyorum. ikili arasında devam eden soğuk savaş, amcanın gücün tony'de olmasını hazmedememesi ama kuyruğu dik tutma çabaları. annesiyle birlikte tony'i ortadan kaldırma planı yapmaları, bunlar tony'nin hayatındaki korkunç şeyler. nihayetinde birisi annesi birisi amcası ve ailenin büyük patronu. onları hayatından çıkarması da mümkün değil, ama bu gerçeklerle yaşamak zorunda. bir zamanların büyük mafya babasının hastalıktan sürünmesi sonra alzheimer olup aklını kaybetmesi ve düştüğü hallerde ibret alınacak çok şey var.
jonny sack gibi karizma ve güç abidesi bir adamın kızının düğününde yaka paça tutuklanıp hapislerde sürünmesi, paulie gibi kırk yıllık mafyanın yaşlı bir teyzenin parasını çalacak onunla boğuşacak kadar alçalması ibretlerle dolu. ölenler kadar kalanlar da hep etkileyici bu dizide.
italya'dan gelip amerikan rüyasını yaşamak için mafyaya katılan furio'nun gördüğü her erkekle flört etmeye çalışan patronun yollu karısına gönlünü kaptırmışken italya'ya geri kaçarak muhtemel ölümünden kendini kurtarması da güzel hikaye... sadece artie bucco'nun ezik komplekslerini incelemek için bile bu diziyi baştan izlerim. psikolojik açıdan dosteyevski romanları gibi dizi.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap