theodora
50 entry daha
- tarih boyu tarihçiler* tarafından üstten bakılan, değersizleştirilen ve hor görülen kadınlardan birinin örneği.
bizans'ta jüstinyen ile birlikte önemli bir rol oynamasına rağmen dönemin tarihçisi prokopios. anekdota* adlı kitabında theodora hakkında son derece çarpıcı ve ahlaki sınırları aşan bir şeyler yazar. tabii ki resmi tarih anlatısının ötesinde daha çok dedikodular ve skandalların anlatıldığı alternatif bir tarih anlatımıdır bu. yine de erkeğin, kadına bakışının, kadının tarih boyu güce ulaşsın veya ulaşmasın nasıl ikincil kılınıp değersizleştildiğinin de bir örneğidir bedeni ve cinselliği üzerinden.
eril bakışına kurban olduğumuz prokopios kitabında theodora hakkında özellikle cinsel yaşamını öne çıkaran ilginç alıntılar verir:
“çoğu zaman, yalnızca kalçalarını ve göğüslerini örten ince bir kuşakla çıplak olarak ziyafetlerde görünürdü. … aynı anda üç ya da dört sevgilisi olsa bile, doğayı suçlar ve bedenindeki açıklıkların daha geniş ve daha çok sayıda olmamasından şikâyet ederdi. göğüslerinde de cinsel birleşme için açıklıklar bulunmasını diler, oradan da birleşebilmeyi arzuladığını söylerdi.”
metni okuduğumda prokopios'un bu keskin öfkesi çok ilginç geldi bana. aynı zamanda da oldukça tanıdık. herhangi bir şekilde güçlü konuma ulaşmış kadınlar erkekten çok daha korkutucudur ve değersizleştirmek için de kadının arzu duymasını, libidosunu kullanılır. güçlü erkeğin sapkınlığı, geçmişi vs. kabul edilebilirken söz konusu kadın olunca direkt şeytanlaştırılır ve orospu olmakla yaftalanır.
diğer bir alıntıda ise benzer şekilde daha da ileri gider beyefendi:
“doğaya aykırı birleşmelerden çekinmezdi. gerçekten de, tiyatrolarda cinsel organlarını sergilerdi; daha fazla açıklığı olmadığından daha çok erkekle aynı anda birlikte olamadığı için şaka yollu yakınırdı”
metni okuduğumda kadın cinsel organına duyulan korku, kadının cinselliğinin veya şehvetinin böylesine öcü olması güldürdü. prokopios belki tüm bu yaftaları kişisel hırsı ve politik durumundan dolayı söylüyor olabilir. o kısmını bilemem, ama kullandığı dilin erilliği ve kadını cinsel arzusu dolayısıyla değersizleştirmesi eril bakışın muazzam bir örneği değil de ne? kitap boyu thedora'nın eski fahişe olduğundan, kıskançlığından, tekinsiz ve tehlikeli arzusundan bahsediyor. insan şu soruyu sormadan edemiyor: bu kadın gerçekten böyle miydi yoksa bu güçlü bir kadından nefret eden adamın bulduğu en kolay yöntem olarak kadın cinselliğini ve bedenini kullanarak aşağılama mıydı?
theodora birçoklarına göreyse erken dönem bir feministti * . öfkeli tarihçinin eril bakışından çıktığımızda kadın hakları için yaptırımda bulunan bir kadın yönetici de görüyoruz. dönemin fahişelerinin barınması için ev yaptırması, evlilik ve çeyiz hakları düzenlemeleri, anti tecavüz yasaları gibi hakları yürürlüğe soktuğu söyleniliyor. ama bununla birlikte kocası jüstinyen'e yaklaşan kadınları harcamasıyla da ünlü.
o dönemin şartlarında güçlü olmak, iktidarda kalmak için acımasızlık şarttı muhtemelen. son derece gri bir karakter olsa da kadının güce eriştiğinde tehdit olarak algılamasının güzel bir örneği. zeki, politik becerileri gelişmiş olmasına rağmen bir erkeğin asla anılmayacağı şekilde sadece fahişeliğiyle anılan kadın.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap