7180 entry daha
  • sohbetin bir yük olması..
    yolunuzu kesen, arayıp, "bi kahve içelim" diyen, hatta çat kapı gelen eski bir arkadaş, arkadaşın arkadaşı, komşu, akraba..
    kahveye geleceğini söyleyen yan komşum yüzünden düşündüm bunları, en son kahve içişimizi.. "tabii, tabii beklerim" dediğimde, yüzüm gülmüştür belki, yüreğim gülümsemedi..
    hiç görünmediğinizden, görüşmediğinizden şikâyet edilir mi, bilmiyorum; bana edilir.
    "ne çok konuşulacak şey var, bilsen!".. hep böyle denir. ben "eyvah!" derim içimden..
    zira bir zamanlar bir şekilde yolumuzun kesiştiği bu insanlarla şimdi aynı dili konuşmak, farklı gezegenlerden farklı oluşumların anlaşması kadar zordur.
    belki bilmediğimiz ortak bir uzaylı dili bile vardır ama sahtelik, gösteriş alıp yürüdüğünden beri, bizim yoktur. herkes kendisinden söz eder, göz boyar; sohbet artık budur.

    anlayıp anlaşılma ihtimalimiz düşükse sohbetin en az bir taraf için yüke dönüşmesi kaçınılmaz. peki, neden görüşmek istiyor insanlar ve neden sanki özlemiş gibi davranarak baskı uyguluyorlar? her yediğini, her giydiğini, her gittiği yeri instagrama koyma nedeni ile aynıdır bu..
    "ne çok konuşulacak şey var, bilsen!" cümlesinin açılımı da budur.

    bazı konularda farklı düşünebilirsiniz, sınıf farklılıklarınız, yaş farkınız, eğitim ve inanca dair farklılıklarınız olabilir, bence sohbete engel değil, arkadaşlığa da değil. lakin benzer şekilde hissetmek çok önemli. bir sevinç ve acıda buluşabilmek.. aynı şeye ağlayıp aynı şeye gülebilmek.. ama samimiyetle... duygulardır insanları bir araya getiren..
    kişisel gözlemlerim ve deneyimlerim uzun süreli dostluklarda duygudaşlığın yetmeyebileceğini söylüyor; kanımca, dünya görüşü, politik duruş, sınıfsal farklar kısaca ayrı dünyalardan olmak, dostluğu etkiler.

    insan aynı evrimi geçirmiyor. duygusal ve zihinsel olarak aynı şekilde gelişmiyor.
    insanın kendisi kadar aile, eğitim hatta evlilik gibi bazı seçimleri kaderini belirler, geleceğini, tüm hayatını...
    ilişkilerimizin de bizi belirleyen bir gücü vardır.
    meseleye zihinsel etkileşim olarak bakan jim rohn'un "insan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır." dediğini biliyoruz.
    ilgi duyulan konular, kullanılan dil ve sözcük seçimleri ile birlikte entelektüel kapasiteniz sizin zihinsel anlamda kim olduğunuzu gösterir; birlikte çok vakit geçirmeniz nedeniyle etkileşim içinde olduğunuz o 5 kişi, kaderiniz olur.

    geçen gün hasbelkader rastladığım bir yazar * başka bir yerden bakıyordu;
    "kalbin en çok kiminle söyleşiyor, ruhun en çok kiminle konuşuyorsa ondan karakterine yansıyan bir şey olur ve ondan kendine mutlaka bir pay alırsın. kalp ve ruh kimlerle sohbet ettiğine özen göstermeli, insan değişmeye en çok kalbinden başlar." *
    "insanın kaderi ruhunda saklıdır".. demişti heredot..
  • geçici hevesler peşinde koşmanın uzun vadede getirdiği zararlar. kararların daha enine boyuna düşünerek verilmesi.
hesabın var mı? giriş yap