1459 entry daha
  • otomotiv motor parçaları imalatı yapan firmada çalışıyorum.abd avrupa ya ihracat yapılıyor.
    çapında ünlü bir firma.
    dün duyuru yapıldı isteyen tazminatını alıp gidebilir diye.100 kişi çıkış aldı.
    sorduğumuz da küçülmeye gidiyoruz deniyor.
    sıkıntı ise ekonomik kriz den ziyade yapılan işlerin çin e kaptirilması olarak konuşuluyor.
    edit;çıkışlar devam ediyor.300 ü bulacak heralde.
    peki bu duruma nasıl gelindi.
    en büyük neden dolar kuru bence.
    global piyasalarda rekabet çok daha farklı biliyorsunuz.şirketinde rekabet gücü kalmadı.
    bir yanda 1000 1400 dolar arası işçilik maliyetleri enerji lojistik vs diğer yanda 300 dolar 400 dolara işçi çalıştıran enflasyonu daha derli toplu ülkeler
    yine iyi dayandı bugüne kadar.
    yazık oluyor bu şirketlere insanlara.50 yıllık firma.
  • ülkeyi çok fena bir faiz sarmalına soktular. devlet, bankalar, şirketler dolar cinsinden %30 faiz ödüyor, bu sistemin bir noktada patlamama ihtimali yok.

    esas krizi, kredileri döndüremediğimiz noktada, ödemeler dengesi krizi olarak yaşayacaz.
  • büyük ölçekli konstrüksiyonlar, makineler ve basınçlı kaplar ürettiğimiz fabrika için yardımcı eleman ilanı veriyoruz, ben de patron değil yöneticiyim. arayanların maaş beklentisi 60-80 bin tl. yani yardım edeceği kaynakçı o parayı almıyor. ortalama bir mühendis de almıyor. bu adam sadece kaynaktan sonra etrafa saçılan çapakları taşlayacak.

    peki bugün 60-70 bin tl çok para mı? hayır yoksulluk sınırının altında bir rakam. e biz neden veremiyoruz? çünkü yurt dışından büyük işler aldığımız halde her işte müşteri kaybetmemek için zaten zarar ediyoruz. dolar serbest bırakılmadığı için yurt dışı için oldukça pahalıyız artık. avrupa'daki müşteriler "bu fiyata kendim imal edebilirim" diyor, iş getirmiyor kolay kolay. uygun fiyat verirsen de böyle zarar ediyorsun, elemanına yaşayabileceği ücreti veremiyorsun. yurt içinde iş zaten kalmadı sayılır, batan batana.

    ayrıca bu entry'de "dolar serbest bırakılsın" demiyorum, şu olsun, bu olsun demiyorum. bunlardan bana ne, görevi ülkeyi yönetmek olanın işini düzgün yapması ve işin zaten buraya gelmemesi gerekirdi. ben sadece mevcut durumun, kısır döngünün görüntüsünü paylaşıyorum. imalat yapanların durumu bu ve bir şey imal etmiyorsan bu dünyada yerin olmaz.

    edit: tam bunun üzerine, az önce bir taşeron ekiple bir parça iş için anlaştım mesela. birkaç ayda 3-4 milyon tl para kazanacak bizden. fatura kesmezsem şu kadar daha ucuza yaparım diyor, ama koca firmasın ve faturasız iş yapanlardan olmamalısın. elemana sigortayı şöyle gösterelim diyor, kayıt dışı suriyeli çalıştırırsan daha da ucuza yaptırırsın vs. yani bir de ahlakını bozmamaya direniyorsun piyasada. şunu kaç firma istekle ve ısrarla sürdürebilecek ki?
  • büyük bir ekonomik kriz var. pazar da meyve sebze fiyatları kredi çekmeye doğru gidiyor! kıyma alıyorsun 1000 tl'yi geçiyor, araba almaya kalkıyorsun, 1 araba kendine, 3 araba devlete durumuna geldi, ev almaya kalksan artık mucize, kendi emlak konut projelerinde bile 1+1 en kötü yerdeki ev 5 milyondan başlıyor! 5 milyon lan! şaka gibi... ama kendileri aşırı zenginleştiği için 5 milyonu basit para zannediyorlardır. sonra millet neden kafelerde diyorlar. neden acaba?? biraz düşünsen anlarsın, alım gücü bitik olduğu için insanlar kafalarını dağıtmak için bir kahve içmeye de çıkmasınlar mı? bir şey alamıyoruz bari harcayalım kafasındalar...
  • ya aklım fikrim almıyor.
    3-5 sene önce en ufak bir ciddi sorun yokken
    adam çıktı faiz haramdır diye bir başladı
    anamızı siktiler
    hala başta bu adam hala ahkam kesiyor hala bunlar diyor falan.
    biz de burda devlet politikası şöyle böyle konuşuyoruz.
  • x şirkette çalışıyorum, şirketimizin durumu şöyle kötü, eleman çıkarıyoruz, zararına üretim yapıyoruz diyen arkadaşlara soruyorum:

    1- patronunuzun hayat standardında, şahsi mal varlığında, servetinde harcamasında bir azalma var mı?

    2- enflasyon %100 yıllık faiz %20 iken, imalat ve kâr patlamasi varken, işler muhteşem, yat yanına yat, yurtdışında villalar alıyoruz diyen patronlar, gelin kıymetli çalışanlarım, hepinize %100 zam, üç maaş prim - ikramiye diyorlar mıydı?

    3- yarın faiz yıllık %20 olsa yeniden, maaşlı kesim %100 enflasyon altında ezilse, şirketler ihracat rekoru kırarlarsa yine de ekonominin ne kadar kötü yönetildiğinden bahsedecekler mi, yoksa berat albayrak görmüş güler sabancı gibi alkış şov mu yapacaklar?

    velhasıl-ı kelam bu ülkenin patronu, büyük şirketi mutlu olmaz, memnun olmaz.
    kredi faizleri çok yüksek diye ağlayanlar, şahsi hesapları üzerinde carry trade yaparak servetlerini katlıyorlar ama o servet tazminatını al çık dedikleri işçiye yansımıyor.

    son söz, bu ülkede ekonomik kriz bitmez çünkü ahlaksız patron ve devletten beslenen şirketler bitmez.
  • mısır'dan ithal edilen ve sudan ucuza mal edilen tekstil ürünleri yüzünden irili ufaklı binlerce fabrika kapandı.
    milyonlarca insan işsiz kaldı.
    bu kalitesiz ürünleri ithal edip, türkiye'de üretiliyormuş gibi 5 katına zara fiyatına satan

    waikiki
    defacto
    mavi
    koton
    penti

    gibi markalara ek gümrük vergisi getirmek zorundasınız.

    mısır, amerika ile serbest ticaret anlaşması imzaladı.
    tek şart, ürünlerin %7'si israil menşeyli olmak zorunda.
    bunun karşılığında gazze'nin dünyaya açılan tek yaşam kaynağı refah kapısını kapattı ve gazzeyi açlığa çaresizliğe mahkum etti.

    bizim devletimiz de mısır'ı ödüllendirip, mısır'a giden tekstil markalarına ek vergi koymadı.

    israil kazandı
    mısır kazandı

    türk tekstili battı

    gazze yok oldu

    etiketinde mısır yazan hiçbir ürünü almayın

    ister vatansever olduğunuz ve ülke menfaatlari, işçi hakkı için

    ister müslüman olduğunuz ve israil para kazanmasın, mısır refah kapısını açsın diye

    isterseniz de türkiyede üretilmiş kaliteli ürün giymek için

    ek vergi koymayan, israil'in gizli ortağıdır
  • eski bir girdimi canlandırmamın farz olduğu duruma konu olan kriz,

    --- spoiler ---

    algı yönetiminin full gaz devam etmesi sonrası dayanamayarak 2002 yılından bir makale ile gerçeklerin anlaşılmasına yardımcı olmak isterim.

    türk lirası (tl) sahip olduğu sıfırlar bakımından dünyanın en değersiz
    para birimi durumundadır. bu ölçüde değer kaybetmesine rağmen, tedavülde
    kalan bir başka para birimine rastlamak hemen hemen mümkün değildir. 1975
    yılında ortalama olarak 1 abd doları ==14,3 tl düzeyinde iken, 2002 yılının
    başlarında 1 abd doları =1,500,000 tl düzeylerine çıkmıştır.

    kaynak

    el yorum: ne diyor yukarıda "iyi okuyun" 1975 yılından akp iktidara geldiği 2002 yılına kadar 1 dolar tam 100000 (yüz bin kat) değer kazanarak 15 tl civarından yazıyla; bir buçuk milyon (ohhaaaaaa) liraya çıkmıştır.

    dostum yüz bin kat diyor, iyi anla yüz bin kat.... 25 yılda yüz bin kat artan bir döviz kurunun akp'nin iktidara gelmesi sonrası son yirmi yılda sadece 12,86 kat artması beklenmeyen büyük bir başarıdır.

    hani diyorsunuz ya faizi artır doları düşür diye. şimdi de bu dönemde ki faiz oranlarına bakalım.

    2000 yılından bir gazete makalesi;

    1981- 1987 yılları arasında yüzde 45-58 oranları arasında dalgalanan bir yıl vadeli mevduata verilen faiz, 1998 yılında ortalama yüzde 83.9’a kadar tırmandı.
    1989 ve 1990 yıllarında yüzde 58-59 oranları arasında gerçekleşen mevduat faizi, 1991 yılından itibaren yüzde 70’lerde bir platoya oturmuştu.

    mevduat faizinin en tepe noktasına ise 1994 yılında yaşanan ekonomik kriz sırasında ulaşılmıştı. 94’te yüzde 100’ün üzerini gören mevduat faiz oranları, 1998’e kadar yüzde 92-95 oranları arasında dalgalandı.
    1999 yılının son ayları mevduat faizlerinin de hızla gerilemeye başladığı bir dönemeç oldu. 1999 yılı ekim ayında yüzde 80’lerde seyreden bir yıl vadeli mevduatın ortalama faiz oranı, 2000 başına gelindiğinde yüzde 46’lara geriledi.

    (bkz: kaynak)(bkz: http://arsiv.ntv.com.tr/…platoya%20oturmu%c5%9ftu.)

    yani 2001 krizinden önce bile bu ülkede %100'ü aşan faiz uygulanmış faizler %40'ın altına düşememiş. genelde %90 aralığında seyretmiş ve buna rağmen, dolar tl karşısında tam yüz bin kat değer kazanmış.

    peki aynı dönem de abd faiz oranlarına bakalım;

    bakacağız ama bir başka girdide.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    şimdi sıkça söylenen yalanlardan en büyüklerinden birisine daha geçelim.

    hani diyorlar ya insanların rahatça araba alıp binebildiği, ev sahibi olabildiği yıllardı diye. (bunu söyleyenlere fırlatmak için genzinizde balgam biriktirin)

    2001 yılından kopup gelme bir katalog paylaşıyorum ve içlerinden en ucuz modeli baz alarak alım gücü hesaplaması yapıyorum. kaynak

    hazır mısınız?

    2001 yılı brüt öğretmen maaşı: 224.972.000 tl kaynak

    2001 yılı 1.4 - 75 hp - polo trendline- klimasız: 12 000 000 000 tl

    alım gücü: bürüt maaşa göre 53.33 ay çalışmaya denk.

    2023 yılı en düşük net öğretmen maaşı: 15 515 tl kaynak
    (asfalt ağlatır) 2023 volkswagen polo 1.0 80 ps manuel vites ımpression: 553.500 tl

    alım gücü: net maaşa göre 36,61 aylık çalışmaya denktir.

    kredi kullanmak isteyenler için 2001 yılında yıllık kredi faiz oranları ne kadardı derseniz 1990 yılından 2001 yılına kadar ortalama kredi faizleri %70 civarı seyrediyordu en düşük olsa olsa %40 civarıdır.

    sonuç: o dönemde öğretmenlerin saatlik ücreti farklıydı tam emin olmamakla beraber 45 saat için bu maaşı alıyorlardı. şu anki durumda haftalık 26 saat karşılığı aldıkları miktar bu kadar. bu da ek ders ücretlerinin de yaklaşık ortalama aylık 10 bin civarına denk geldiğini gösteriyor.

    yani en düşük öğretmen maaşı 45 saat karşılığında hesaplarsak 20 bin tl'yi geçiyor.

    peki bu yalanlar niye durmadan söyleniyor ve neden sıkça tekrar ediliyor?

    çünkü istedikleri türkiye artık yok. ve evet o günlere özlem duyuyorlar. çünkü o günler ülke de yüksek faiz vardı, tl aşırı değer kaybediyordu. buna bağlı üretim gerçekleşmiyordu. paradan para kazanma dönemleri yaşanıyordu bu da ücretli çalışanların belini büküyordu.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    evet gençler nasıl bir algı operasyonuna maruz kaldığınızın bir örneği olarak buyurun;

    #151362782görsel

    bakın meclis tutanaklarına göre alım gücümüzn çok yüksek olduğu zamanda etin fiyatı ne kadarmış. kaynak

    1996 yılında 1 kg etin fiyatı 372,820 tl dlr. 1 kg etin karşılığı ise 4,6$ dır.
    1997 yılında 1 kg etin fiyatı 654,077 tl dlr. 1 kg etin karşılığı ise 4,3$ dır.
    1998 yılında 1 kg etin fiyatı 1,435,344 tl dlr. 1 kg etin karşılığı ise 5,5$ dır.
    1999 yılında 1 kg etin fiyatı 2,098,040 tl dir. 1 kg etin karşılığı ise 5,0$ dır.
    2000 yılında 1 kg etin fiyatı 2,824,632 tl dır. 1 kg etin karşılığı ise 4,5$ dır.

    peki 2000 yılı brüt doktor maaşı ne kadarmış; 296.730.000 kaynak

    peki 2000 bürüt asgari ücret ne kadarmış: 118.800.000 tl

    yani bir doktor iki buçuk asgari ücret alıyormuş. adam asgari ücret 150 tl garson 400 tl alıyordu demiş. bakın garsonun doktordan fazla aldığı bir sistemden bahsetmiş. tabiki de yalan hatta nasıldı biliyor musunuz? sigortalı sayısı çok azdı. çalışanların çoğu asgari ücretten bile düşük çalışıyordu ve bunun kontrolu yapılamıyordu.

    alın hatta tam olarak şunu demiş;

    --- spoiler ---

    yine bir maaş karşılaştırması yapacak olursak o zaman asgari ücret: 150 tl
    garson maaşı: 400 tl
    öğretmen maaşı: 600tl
    prof maaşı: 3000 tl
    --- spoiler ---

    alım gücü (net) olarak doktor maaşıyla: 90 kilo karkas et alıyormuş.
    alım gücü asgari ücretli: 32 kg karkas et alıyormuş.

    2023 yılı istanbul için karkas et fiyatı: 136.68 tl kaynak
    asgari ücretli alım gücü : 62 kg
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    hala daha utanmadan gelip ekonomik olarak daha iyiydik diyorlar.

    abi sizin yüzünüz kösele mi?

    2002 yılı türkiye asgari ücreti net yeni para ile: 184 lira 251 kuruş.
    2002 yılı dolar kuru :yeni para ile: 1.57 tl.
    2002 yılı asgari ücret alınacak dolar: 117. 35 usd

    2023 yılı asgari ücret net: 8 500 tl
    2023 yılı dolar kuru anlık 19.30 tl
    alınabilecek dolar miktarı: 440 usd
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    yılara göre ekmek fiyatı değişimleri: tüm fiyatlar için türkiye ortalaması alınmıştır. yok istanbul'da bu kadar yok ben köşedeki fırında 20'ye alıyorum falan demeyin kalbiniz kırarım. aynı yaşadığınız durumdan daha beteri emin olun belirtilen yıllar içinde geçerli.

    2000-2001gramaj 200 100.000 tl

    ağustos 2001 net asgari ücret: 122.186.520,00

    alınabilecek ekmek : 1221 ekmek

    2023 ekmek fiyatı 200 gr. 4 tl
    asgari ücreti: 8500 tl
    alınacak ekmek fiyatı: 2125 ekmek

    kaynak 1 kaynak 3 kaynak 4

    son olarak eminim ekmeği baz almama kızanlar olacaktır.

    hani diyorsunuz ya insnalar fakir insanlar aç diye.

    fakirler ekmek yiyor hacı, ekmek yiyor. fakirler ayda bin iki yüz ekmek mi yesin yoksa iki bin yüz ekmek mi yesin bunun kavgasını yapıyoruz hala. siz asgari ücretlinin 1200 ekmek alabildiği ülke ile asgari ücretlin 67 823 ekmek aldığı ülkeyi kıyaslıyorsunuz. bunu yaparken utanmadığınız gibi o dönemleri daha iyiymiş gibi pazarlayıp biz gelirsek isveç gibi olacağız diyorsunuz. yavhu bu kadar yüzsüzlük bana fazla geliyor.

    yok neymiş rahat pazar gider alış veriş yaparlarmış.

    hacı ekmek kuru neden önemli biyor musun?

    tüm türklerin alım gücünü gösteren para birimi ekmektir.

    1 kilo soğana o günde aynı ekmek veriyolardı. aşağı yukarı bu gün de hani soğan kuru hesaplıyorsunuz ya.

    hacı sizleri için üşenmeyeceğim.

    isviçre olduğunu iddia ettiğimiz dönemin soğan ve asgari ücretli hatta memur maaşlı alım güçlerini kıyaslayacam.

    eğer ki siz haklı çıkarsınız buradan chp için oy toplamak için her şeyi yapacağım ve gidip oyumu da chp'ye basacağım.

    eğer ki ben haklı çıkarsam hiç bir şey istemiyorum. ananızı üzmeyin yeter. ne dersiniz?
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---

    2002 yılı öncesi gazete arşivlerini incelemenizi tavsiye ederim.

    2002 doğumlular oy kullanacak ve o dönemleri bilmiyorlar diye siz kim kandırıyorsunuz arkadaş.

    şöyle bir ülke vardı genç dostlar, projeler hazırlanır, seçimler yapılır, koalisyonlar kurulur, inşaatlar başlar, sonra kavgalar olur, kılıçlar çekilir inşaatlar durur. ülke yönetilemez hale gelir.

    gensoru verilir, başbakan için yüce divan yolu açılır, klasik zaten bunlar. her başbakanı bir yıllık süreciyle yargılamak isterler, o sayıya ulaşamazlar.

    sonra tekrar seçim, eski projeler rafa kalkar yeni projeler hazırlanır, yeni kavgalar çıkar, yeni kılıçlar çekilir. böyle böyle hiç bir proje bitmez.

    ülke ekonomisinin bu sırada anasına her kez bir tur biner.

    faiz her daim %50 üstüdür.
    enflasyon her daim %100'e yakındır.
    dolar her 3 yılda bir %100000'e yakın değer kazanır. türk lirasına her 6 yılda bir yeni bir sıfır eklenir. (yazar burada abartıyor ama genel olarak doğru olduğu kabul edilmeli)

    o eski para dedikleri var ya hani; genç dostlar siz bilmezsiniz, biz bu ülkede ekmeği 500 bin liraya alıyorduk. sene sonu 1 milyon lira oluyordu. şu an eski para ile ne kadar derseniz ekmek şu an eski para ile 5 milyon lira ben antalyada 3.5 milyona aldım bu sabah.

    20 yıllık iktidarın bizi getirdiği nokta bu genç dostlar. normal artış eğrisiyle gitseydi, yani akp olmasaydı. bu ekmek ne kadar olacaktı biliyor musunuz?

    bu ekmeğin değeri 1 milyar lira olacaktı. (son derece makul bir analiz. hiç abartma yok)

    çünkü ülke kurulduğundan bu zamana 100 yıl geçmemiş ama paraya tam 6 tane sıfır eklenmiş. 2002 den önce henüz yetmiş yılda 6 tane sıfır eklemişler. aynı şekilde artacaktı emin olun.

    bir baraj 1960 yılında yapılmaya başlanır da 2005 yılına kadar nasıl bitmez lan. hacı 100 yataklı devlet hastanesinin tam 14 yıl da bitmediğini gördü bu gözler. sonra akp geldi bitirecek dediler çoluk çocuğuz o zamanlar sizin yaşlarındayız. siktir oradan dedik. 1 yıl sonra 500 yataklı olarak hastaneyi bitirdiler.

    baraj vardı yakında, insanlar içmeye giderdi, ben doğmamıştım başladığın da öyle derler. benim kamışa su yürüdü, baraja çivi çakılmıyor. ne zaman ki akp iktidar oldu, iki yıl hoop baraj hizmete hazır elektrik veriyor.

    yol falan yoktu hacı biz hani asfalt mı yiyecez diyorlar ya. olum bunlar çok büyük yalancı lan, sucuk yiyor köfte yiyor, balık yiyor, o zaman da yiyorlardı şimdi de yiyorlar. tek bir farkla biz yiyemiyorduk biz.

    bunların her dönem bir elleri yağda bir elleri balda.

    şimdi sizler eminim en az bir kere sucuk yemişsinizdir(yazar burada abartarak şaka yapıyor), ben sucuğu televizyonlardan tanırdım ama kokusunu bilemezdim. kimse bilmezdi mahallede sucuk diye br şeyin varlığından haberimiz yoktu la. babamın memur maaşı artı anamın memur maaşını topluca kucaklayıp kasapa götürsek bize dananın bir bacağını alamazdın.

    hacı benim anam babam devlet memuru emeklisi diyorlar ya emekli ikramiyesiyle ev alınıyordu.

    ha siktirin lan oradan diyin suratlarına balgamı yapıştırın bundan büyük yalan yok.

    emekli ikramiyesi ile bir casio hesap makineli saat alabilirdin sadece.

    dostum o zamanlar faizler dayandı %90'a gecelik faiz ha bu.

    paranı yatırıyorsun gecelik faizle bankaya yirmi milyar lira paran var mesele( şimdinin 20 bin lirası)

    hoop 38 milyar lira oluyor. yani şimdinin parasıyla 38 bin. hacı böyle bir ülkeydik abartısız.

    hacı biz bu devirleri gördük. neler çektik.

    ama şu başlıkta algı operasyonu yapan şereften nasibini almamış kansızlar kadar büyük ... neyse.

    burasını siz tahmin ettiniz zaten.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    evet hiç durmadan senarist algı operasyonluları hız kesmeden yalanlarına devam ediyorlar.

    gerçeklere değil de duymak istediklerine inanan aptallar ise onlara inanmaya elbet devam edecekler.

    mesela bir yazar şöyle demiş;

    2002'de evlendim, tuttuğumuz düğün salonu 600 kişilikti ki gelen takribi 500 kişiydi, işin önemli noktası salon cumartesi akşamıydı, o zaman yakınlarımızın taktıklarından hariç (anne-baba-kayınpeder-kardeşleri) 58 çeyrek 8 yarım 11 3'lü burma bilezik takılmıştı, sadece takılan nakitle düğün salonunun masarafını çıkarıp elimizde biraz nakit bile kalmıştı.

    altın onsu 2002 yılı fiyatı dolar bazında : 27.03.2002 günü için 299 usd yıl ortalaması buna yakın seyretmiş.

    altın onsu 2023 : 2000 dolar.

    abd'de yaşadığnızı düşünün maaşınız 20 yılda kaç kat artmış olabilir. 1.5 kat artmış olabilir mi?

    hayır imkansız enflasyonu sıfıra yakın bir ülke olduğu için çok daha az bir artış olacak. isteyen araştırabilir. abd her eyalette ayrı asgari ücret uygulanı vs diye çok detaya girmek istemiyorum ama bir abd'inin altın alım gücü bir türke göre çok daha düştü altınla bu kıyaslanmaz.

    o zaman 2021 yılı bitcoin ile kıyaslamak bile daha mantıklı. (aslında aynı yazar burada abartıyor)

    2002 yılı türkiye asgari ücreti net eski para ile: 184.251.938 yazı ile; yüz seksen dört milyon iki yüz elli bir bin dokuz yüz otuz sekiz türk lirası.

    2002 yılı türkiye asgari ücreti net yeni para ile: 184,251938 yazı ile; 184 lira 251 kuruş.

    2002 yılı dolar kuru : 1.573.152,00 yeni para ile: 1.57 tl.
    2002 yılı asgari ücret alınacak dolar: 117. 35 usd

    2023 yılı asgari ücret net: 8 500 tl
    2023 yılı dolar kuru anlık 19.30 tl
    alınabilecek dolar miktarı: 440 usd

    kaynak 1

    kaynak 2
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    2002 hükümetinin kimde olduğunun hiç bir önemi yok hacı.

    2002 yılında ki hükümet kaç yıl hükümet koltuğunu kordu dostum. bu bir parti veya hükümet eleştirisi değildir. sistem eleştirisidrir.

    o yüzden hükümet ister mhp olsun ister chp ister dsp.

    benim yazdıklarımı oku adam gibi otur hepsini oku.

    ne demişim ben; ülke ekonomisinin anasına her parti o dönem bir tur bindi demişim. hacı bu sistem her zaman chp'nin sistemiydi. bürokrasi her zaman chp'nin di kaymağını her zaman chp seçmeni topladı. hükümetin kim olduğunun önemi yok. öyle bir tutulmuştu ki her köşe başı.

    askeri ordu, hukuk, bürokrasi, anayasa mahkemesi, adliye, üniversiteler, barolar, işçi sendikaları... her köşe başı. özellikle yüksek faiz ve enflasyon kullanılarak halk fakirleştiriliyordu. chp'nin hitap ettiği küçük dilim, aşırı zengindi. çünkü paradan para kazanırlardı. hükümetin kim olduğunun bir önemi yoktu.

    üretim olmasın yeter, hizmet olmasın yeter, kaos olsun yeterdi. bu şekilde sömürgeydik. bir elit kesim (şimdinin muhalefet önderleri dirler) dışında tüm halk ezilirdi ve tek istenilen de bu düzenin tekrar gelip devam etmesi.

    şöyle bir ülke vardı genç dostlar, projeler hazırlanır, seçimler yapılır, koalisyonlar kurulur, inşaatlar başlar, sonra kavgalar olur, kılıçlar çekilir inşaatlar durur. ülke yönetilemez hale gelir.

    gensoru verilir, başbakan için yüce divan yolu açılır, klasik zaten bunlar. her başbakanı bir yıllık süreciyle yargılamak isterler, o sayıya ulaşamazlar.

    sonra tekrar seçim, eski projeler rafa kalkar yeni projeler hazırlanır, yeni kavgalar çıkar, yeni kılıçlar çekilir. böyle böyle hiç bir proje bitmez.

    ülke ekonomisinin bu sırada anasına her kez bir tur biner.

    faiz her daim %50 üstüdür.
    enflasyon her daim %100'e yakındır.
    dolar her 3 yılda bir %1000000'e yakın değer kazanır. türk lirasına her 6 yılda bir yeni bir sıfır eklenir.

    --- spoiler ---

    unutmayın bu ülkeyi durdurmak için bundan çok daha iyisini bulmalısınız.
  • bir türk dünyaya bedeldir
    euro 47

    türksen övün değilsen itaat et
    dolar 40

    ne mutlu türküm diyene
    emekli maaşı 16 bin

    ya türksün ya p.ç
    ötv %80

    tanrı türk'ü korusun
    faiz %46

    türk öğün çalış güven
    ekmek 15

    bin yıllık toprakta bin yıldır yaşanan sefillik
  • ekonomik kriz sadece parasal bir kavram değildir.

    toplumsal düzendeki kokuşmuşluk da ekonomik krizle paralel seyreden bir göstergedir.

    ekonomik olarak düzgün yönetilen ülkeler, bu feraha sahip olan vatandaşlar bu sahip oldukları değerleri koruyacak şekilde davranırlar. adalet, hukuk, etik, çevreye saygı vb. hepsi üst düzey olur.

    türkiye’de ise akp’ciler aradan sıkıntılı bir zaman aralığı seçip algı yapmaya bayılıyor fakat toplumun sahip olduğu yaşantı şekli, adaletsizlik ekonomik olarak bu toprakların ne kadar tahrip edildiğini kanıtlıyor.
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap