atlantis zirvesi

• beklenen, en nihayet gerçekleşen, sözlüğün ve san'at dünyasının ağır toplarının buluştuğu yüzyılın zirvesi..
  malum zirveden notlar (bkz: zirve notları):
  
  cuma günü, daha henüz güneş küçük başını ufuğun dibine gizlememişken, atlantis'teki evimde son hazırlıklar bitti..
  korint başlı kapıdan ilk görünen clint eastwood oldu; hayretle karışık bir saadetti benimkisi, zira atlantis'in tepesine kurulmuş, yolları çatallanan bir bahçenin ortasındaydı evim, lakin clint bir kere daha batı'nın en hızlı kovboyu olduğunu kanıtlamıştı..
  
  -yolumun üzeriydi, dedi, bu hayretimi görünce; meksika'dan geliyormuş, iki azılı haydutu yakalayıp dallas şerifine emanet ettikten sonra..
  
  tabii gözlerimin parladığını görmüş olmalı ki, iç cebinden üç adet tekilayı anında çıkarıverdi ve diğer iç cebindeki kapırdanmadan bahsetmedi.. sürprizlere hazırlıklı olarak, derhal onu kendisi için hazırlanmış odasına çıkardım..
  
  aşağıya indiğimde, lir'ci çocuk gelmiş, bahçedeki satyrler arasında terennüm etmeye başlamıştı bile..
• zirveye saatler tam geceyarısını vurduğunda katılabildim. tekila sarhoşu bulduğum arkadaşlarıma tez zamanda kafaca yetişebilmek maksadıyla kola eşliğinde antibiyotik ve iki adet apranax yuttum. ilerleyen saatlerde, uyumsuzluğum had safhaya çıkınca, bir küçük tekiladan bir şey çıkmaz diyerek, yelken açtım atlantis'in karanlık sularına.
• italyanmaz korumalara teslim olurken, yüreğimin bir kenarında sanki küçük, minicik bir sızıydı beliren. korumalardan birinin kulağına eğilerek ''fazla hırpalamayın lütfen ve 15 dakikaya kadar elini yüzünü yıkatıp tekrar getirin bahçeye'' uyarısında bulunduktan sonra, kızıl ateşler saçan pelerinime sımsıkı sarıldım ve hızlı adımlarla clint eastwood'un yanına gittim.
• bacakları atlantis'in azman sineklerince tarumar edilen mat, kızıl saçlarını sallayarak bu kifayetsiz canavarları kovmaya çalıştıysa da başarılı olamadı. durumu görür görmez, zekiye'ye ulaşarak acil yardım çağrısında bulundum. zekiye'nin 7 kollu çılgın android müfrezesi ellerinde örümcek ağından ince ağlarla gelip, bahçenin semalarını kapattılar ve mat huzura ererek tatlı tatlı kaşınmaya devam etti.