• komşunun internet bağlantısını kullanmam gerekebiliyor ve o bağlantı arıza verdiğinde modeme restart atamadığım için adamların elektrik şalterini kapatıp açıyorum.
  • 28 yaşındayım. şırnağın kimsenin bilmediği bir köyünde öğretmenim. bu sabah bir ders boşluğundan istifade edip eve geldim. arkadaş patates kızartmış. yarım ekmek arasına doldurdum, biraz mayonez ketçap sıkıp yedim.

    lisedeyken kantinde satarlardı ekmek arası patates. bir sefer dahi yiyememiştim param olmadığından. 4 sene dile kolay. öyle kokardı deli gibi. yutkunup yutkunup dışarı kaçardım. o geldi aklıma sabah. boğazıma düğümlendi her lokma. ağlayamadım da utancımdan.

    sonra kalktım, bisiklet almayı hayal bile edemeyen ben; pencereden, kıpkırmızı arabama baktım uzun uzun.

    babamı andım.

    oku oğlum! sabret! güzel günler de gelecek!

    geldi babam geldi.

    çok özledim.
  • olum hani bazen abartma amacli rakamlari fazlaca yaziyorsunuz ya... yok 23408230948923 soyle yaptim, yok 103937474 kere boyle yaptim diye... olum o sayilari ben okuyorum lan. yapmayin etmeyin. az yazin allah askina...
  • 9 yıllık aşçılık eğitimi, 7 yılık aşçılık tecrübesi. makaleler, bildiriler..

    gelen misafirlerime dr oetker'in hazır tatlılarını yapıyorum. "-hayatımızda böyle tatlı yemedik" diyorlar

    ben böyle ibnelik görmedim.
  • geç uyuduğum bazı gecelerde çok afedersiniz amsalak bir arkadaşımı gizli numaradan arayıp sesini dinleyip kapatıyorum.

    diyeceksiniz ki ne keyif alıyorsun bundan?

    aga çocuk beni kız sanıyor. 1 tek gün bile ters bir şey söylemedi. ulan sabah 05.00'te arıyorum, herif uykudan uyanıyor, yavşaklar gibi "hehe kimsin canım sen yaaa" diyor. sonra kapatıyor.

    benim la ben hayvan...
  • henüz 8 yaşında falandım sanırım. alt komşumuz tehlikeli bi hamilelik geçirmişti, sürekli yatması gerekiyordu. bi şekilde 9 ay geçti ve bir çift çocuğu oldu, tek yumurta ikizleri. zor bir doğum olduğu için bi de bebeklerde ufak bi enfeksiyon riski olduğu için hala hastanedeydiler. neyse annemle hastaneye gittik doğumdan bir hafta sonra. bebekler odada annelerinin yanındaydı. isim bileklikleri dikkatimi çekti. hiç sormamıştım ''isimlerini ne koydunuz?'' diye. birinde ''ufuk'' birinde ''mahmut'' yazıyordu. içimden kendi kendime ''ne ayarsız isimler vermişler öyle yahu'' diye geçirdim. ilerde bu ufuk mahmut'a kesin artistik yapar, dalga geçer ''ismine bak vöğeeeaa'' der diye düşündüm. bi de ufuk çok fazla ağlıyordu itici gelmişti bana. annemle komşumuz teyzenin muhabbeti iyice koyulaştığı sırada isim bilekliklerini değiştirdim. o kadar çevik bir şekilde yapmıştım ki bunu nefes nefese kalmıştım. zaman geçti bütün komşuluk ilişkileri bitti. yıllardır görmüyorum o aileyi. başka bir ile taşındılar. kısaca çocukların akıbeti hakkında hiç bir fikrim yok. ama onları bi şekilde bulup yanlış isimlerle büyüdüklerini söylemek ve özür dilemek istiyorum sözlük, özellikle sonradan olma mahmut'tan.
  • geçen derste öğrencinin biri yanıma gelip izin istedi. ayakkabısı yırtılmış, çorabı çıkmış o da yırtılınca parmağı yara olmuş kan sızıyor... öğretmenim dedi eve gidip değiştirebilir miyim. çabuk dedim. gitti geldi yine kıvranıp duruyor. yine noldu dedim. meğer başka ayakkabısı yokmuş, kardeşininkini giymiş. öğretmenim diyor kardeşimin ayağı otuz iki benim ayağım otuz beş. nasıl soktuysa ayağını o küçücük ayakkabıya. kıvrandı durdu yavrucuk. müdüre gittim, durumu anlattım. okulda iki bin öğrenci var ve hiçbiri diğerinden daha zengin değil dedi. zaten gerekli sosyal yardımlar için ellerinden geleni yapmaya çalışıyor onlar da. gözüme uyku girmemeye başladı. ben de napiyim migros'tan aldığım lastik çocuk ayakkabılarından taşıyorum yanımda. gözüme kestirdiğimi gizli gizli giydiriyorum. kimseye söylememesini tembih ediyorum, salıyorum piyasaya. maaşın yarısı gitti şimdiden napiyim uyku şart.
  • yarım saat dolaşıp geleyim diye dışarı çıkmıştım. sahilde biraz yürüdüm. saat 23:00. eve geri dönerken geçmekte olduğum ara sokakta bir polis arabasından inen iki polis beni durdurdu ve kimlik istedi. gösterdim. şüphelendiler herhalde o saatte o boş yürüş şekliyle falan. neyse bunların işi bitti iyi akşamlar deyip bindiler arabalarına. ben de yürümeye başladım. derken aklıma ütüyü fişte unuttuğum geldi. ters mi duruyodu düz mü duruyodu derken benim götüm tutuştu bacaklarım götüme vura vura koşmaya başladım bi an. daha bir dakika bile geçmedi ki polis arabasının sesini duydum, sirenini açmış, trafiği yara yara peşimden geliyordu. benim peşimden geldiğini bile fark etmeden bi kaç dakika daha deli gibi koştum. nefes nefese kalınca beynime kan gitmiş olacak ki "lan bu araba beni kovalıyo olmasın" diye düşündüm bi an. durmak istedim ama içimdeki ses "suçsuz olsan bile dur ihtarına uymadığın için artık suçlu konumundasın dakikalardır polisten kaçıyosun" dedi. tamam dedim koşmaya devam ettim. ama baktım olacak gibi değil, trafik seyreldi, bana yetişmek üzereler. hemen yol kenarındaki ağaçların arasına dalıp koşmaya başladım. sonra araba durdu arkamdan bağırdılar. ne dediklerini anlamadım. artık iyice korkmuştum. "bu yaşta hapse girmek istemiyorum, hayır, daha çok gencim" diye ağlayarak var gücümle koşuyordum. peşimden koşmaya başladılar. 5-10 dakika kadar peşimden koştular ama sonra sesleri kayboldu. demek ki arayı iyice açmıştım. korkudan öyle bi koşuyordum ki o an yanımda noter olsa rekor kırdığımı bile defalarca tescilletebilirdim herhalde. daha sonra ağaçlık alan bitti. evden bi kaç sokak yukarıdaydım. koşarak eve girip kapıyı kilitledim. ki bunlar olup biteli yarım saat oluyor. sanırım az sonra helikopterle gelecekler. ütü de fişte değilmiş zaten amınakoyim.
  • misafir çocuklarına ceviz kırıp, kendim yiyorum. oyun sanıyor gerizekalılar.
  • öyle tırt biriydim ki, mezuniyet töreninde kepim kaybolmasın diye havaya atmadım. bi de havaya atıp tutmuş gibi yavşak tavırlar sergiledim.
hesabın var mı? giriş yap