amerika birleşik devletleri
14827 entry daha
- bu ülkede yaşayan hali vakti yerinde bir sözlük ihtiyarı olarak hakkında burada yazılanları okuduğumda şaşkınlık yaşıyorum. içim kararıyor.
internette öyle sanıyorum ki “abd batıyor” temalı yankı odaları var. kimisi abd’li, kimisi başka ülkelerden kişiler birbirlerini gazlıyorlar. bu görüş rating de getiriyor olmalı ki internet ünlüsü kişiler bu konuları takip eden kişilerin ilgisini üzerlerinde tutmak için onları içeriksiz bırakmıyorlar.
“kanıt” olarak sunulanların çoğu zaten anekdot, veri olarak paylaşılanlarsa ya bağlam olmaksızın paylaşılıyor, ya hatalı, ya da (bilerek ya da bilmeyerek) yanlış bir şekilde okunuyor.
sonuç olarak da burada yazılanları okuyorum, içim kararıyor. önce şaşırıyorum, sonra karamsarlığa kapılıyorum.
sonra kendi etrafıma bakıyorum, hayata bakıyorum, eldeki veriye geçmiş bağlamında bakıyorum… “ulan yaşıyoruz bu hayatı yahu” deyip hayatıma devam ediyorum.
o değil de, anlatacağım şey bununla ilgili. internet bir yana, abd’de yaşayıp bu kafada olan gençler de var bir sürü. ciddi ciddi beyni yıkanıyor çocukların yahu. yeğenim var bir tane, detaya girmeyeceğim -çocuk 15 yaşında ve yanlış yoldaydı. saçma sapan siyasi görüşler, yok efendim küreselciler, zartçılar zurtçular, kadınlara takmış kafayı, işte kendi kafasında bir “erkek nedir” modeli oluşturmuş onu benimsemeye çalışıyor vs. gibi boktan işlere sardı. sonra iş ciddiye bindi okulda yaşadığı bir sorun sonrasında, önce telefonunu aldık elinden. internet yasak. okula ara vermesini uygun gördük, zira zaten hem psikolojik durumu sağlıklı değildi, hem de okuldaki arkadaşları da bunun gibi taşkafa… neyse. covid’den sonra özellikle hepsine bir haller oldu. tuhaflaştılar. tekrar bir araya gelince de iyice çığırından çıktı herkes.
işte aldık telefonunu elinden, interneti yasakladık. babasıyla da konuşup anlaştık, bir süre bizimle kalacak arkadaşlarından uzakta olması için, ben ona iş vereceğim, benimle çalışacak.
meşgul tutmak için sabahın köründe kalkıyorum, robinson’la cuma gibi bütün hafta it gibi dolaşıyoruz sabahtan akşama kadar. beş dakika boş durmak yok. bana da iyi geldi aslında, boş gezenin boş kalfalığına ara verip tamir vs, ne bileyim bahçe işleri, ağaç kesme/bakım işleri, yapılacak ne varsa onlara verdim kendimi ben de.
üç-dört ay sonra başıboş bıraktığımda dahi bu iş-güç peşinde koşmaya başladı. eline antika bir telefon verdim, koşturuyor, işini çekip çeviriyor. boylu boslu, yakışıklı sıpa. elinden de iş geliyor, hem maharetli hem çalışkan. bir kızla gezmeye başladı vs… neyse işte, çocuk bayağı toparladı kendini.
6 ay bizimle kaldı. sonra eve döndü, okula evden devam etti. nazar değmesin, o zamandan beri aslan gibi. liseyi bitirdi bu yıl, ama üniversiteden önce bir yıl dolaşacakmış. kız arkadaşı var, o üniversiteye gidecek delaware’de. işte bizimki de gezecekmiş. “türkiye‘ye gideyim mi” dedi, “git” dedim. plan yapıyor bu aralar.
demem o ki, çocuğun beyni yıkanmıştı resmen. yalnız bizimki de değil, kaç kişilik arkadaş grubunun hepsi bunun gibiydi. internetten koparıp eline bir iş verdik, çocuk kendine geldi.
bende “abd batıyor” hissiyatı yaratan, beni korkutan yegane şey sosyal medyanın gençler üzerindeki etkisi. onun dışında panik yapmayın, battığını görürse torununuz görür belki.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap