8 entry daha
  • türklerin göç ettikleri her yerde alkış alıp tezahuratlara boğulmalarına hiç bir etkisi olmayan eylemdir.

    göç eden kendini kabul ettirmeye, göç alan sindirmeye çalıştıkça bu sevmek sevilmemek durumu her zaman enternasyonel sorun olarak hayat içinde yerini alır.

    japonya'ya giden karadenizliler, italya'ya giden libyalılar, amerika'ya giden meksikalılar...vs..vs.. hiçbiri gittikleri yerde sevilmezler, ikinci sınıf insan muamelesi görürler, horlanırlar.

    bununla birlikte bahsedilen "sevgisizlik durumu"ndaki esas mesele, göç edilen bölgedeki kültürel sıkıntılar ve yozlaşmadır. ekonomik güçlük içindeki göç etmiş sosyal tabakada hırsızlık gibi adi suçlara karışma oranı daha fazla görülür. toplumun huzurunu bozacak davranışlar ortaya çıkar. hor görülmenin ezikliği de eklenince toplum huzurunun bozulması onlar için bir göreve dönüşebilir. işte, bahsi geçen kültür deformasyonu bu sayade başlar.

    nasıl ki bir yere göç etmek durumunda kalan kişi her ne sebeple olursa olsun gittiği yerin kültürüne, sosyal ortamına saygı göstermek ve entegre olmak zorunda ise göç edilen yerdeki sosyal yapı da bu entegrasyonu kolaylaştırmak için gereken yapıları ve kurumları oluşturmak durumundadır. bu oluşumun gerçekleştirilebilmesindeki en önemli etmen ise ekonomik güçtür. göç alan bölge, ekonomik ve kültürel olarak ne kadar güçlü ise, ortaya çıkan sorunlar da o derece az olur.

    velhasıl-ı kelam kendi bölgesinde "dangalak dogmatik düşünce" ile doldurulmuş sığ bir beyin ile, her boku eksik yamuk yumuk, çoktan "götten yemiş" bir şehre göç edilirse en ufak sorunlar dahi çözümsüzlükleriyle büyür, dev olur.

    sorunlu olan bir yerde ise insan kendini dahi sevemez.
23 entry daha
hesabın var mı? giriş yap