matomena homata

• benden selam söyle anadolu’ya"yı henüz okumayanlar için şunu belirtmek gerek: bu kitap doğrudan mübadele sürecini konu almıyor. zira mübadele, lozan antlaşması’ndan sonra gerçekleşmişti. kitabın odağı, kurtuluş savaşı öncesi ve savaş sırasındaki dönem.
  
  kitabın yanlı olup olmadığı sorulursa, bence mümkün olduğunca objektif davranmaya çalışıyor. ne türk halkına ne de yunan halkına doğrudan bir suçlama yöneltilmiyor. bunun yerine, her iki tarafın idarelerinin yaptığı politik hamleler, bu hamlelerin yarattığı sonuçlar ve yaşanan kaos ortamı anlatılıyor. örneğin, yunan askerlerinin anadolu’nun içlerine kadar ilerlemesine bakışları, hükümetlerin bazı kararları (örneğin asker kaçaklarının insan avına katılarak affedilmesi gibi), çetelerin rolü gibi unsurlar ayrıntılı biçimde işlenmiş.
  
  tüm bu karmaşa içinde, her iki tarafın da yaptıkları bir noktaya kadar anlaşılır olabilir ama bu 'anlaşılabilirlik' dahi taraflar arasındaki güveni kalıcı olarak sarsıyor. kitap, işte tam da bu karşılıklı güvensizlik ortamının nasıl oluştuğunu ve ne denli köklü yaralar açtığını gözler önüne seriyor.