344 entry daha
  • türkçe var, kelimeler var, ama mesele kelimelerde değil; derin düşünceyi besleyecek ortamda.
    felsefe dil meselesi değil, düşünce meselesi. ama bizde ne yazık ki düşünmeye teşvik eden kültür az, bol bol ezber var.

    türkçe ile felsefe yapılır mı? kesinlikle yapılır. ama ülke olarak düşünceye, sorgulamaya, eleştiriye açık olamazsak, kelimeler ne yapsın? dili geliştiren toplumsal yapı, eğitim sistemi, kültürdür.
  • bizim yunus’un
    “beni bende deme, ben bende değilim,
    bir ben vardır bende, benden içeri.” dizesi mesela, onu almanca yazınca mı felsefe oluyor? türkçe olunca ne oluyor, halk müziği mi?

    bakın, mesele dil değil. mesele bakış. düşünce dediğin şey fransızca, almanca olunca otomatikman felsefi bir nitelik kazanmıyor.

    bu “türkçe ile felsefe yapılmaz” diyen tayfanın kafasında felsefe hâlâ böyle cüppeli, beyaz sakallı, yunan sütunu arkasında poz kesen bir figür. türkçe konuşunca o havayı bozulmuş sayıyor. oysa dil dediğin şey bir araçtır. ne yazarsan yaz, sağlam düşüncen yoksa, istersen antik yunanca konuş, zırva olur. ama sağlam düşüncen varsa, köy ağzıyla bile evrenin anlamını sorgularsın.

    üstelik türkçe, öyle ince ki. kıvır kıvır. “içim daralıyor” diyoruz mesela. duyguyla varoluşu tek cümlede bağlamışız. “boşluk hissi var” diyoruz. bu, varoluşsal yabancılaşmanın türkçe karşılığı.

    kaldı ki felsefe sadece kitap yazmak ya da boş boş konuşmak değil, yaşamakla da ilgilidir. bizim mahalle bakkalı her sabah “insan insanın kurdudur”u bizzat yaşayıp “komşunun çocuğu bir tane sakız alıp kaçtı” diye şikayet ediyor.

    demem o ki, mesele hangi dille düşündüğün değil, nasıl düşündüğündür. türkçe ile felsefe yapılmaz diyen varsa, önce türkçe’yi çözsün, sonra gelip bir çay koysun da yunus’la, tevfik fikret’le, cemil meriç’le, sezai karakoç’la ilgili bir iki kelam edelim.
hesabın var mı? giriş yap