264 entry daha
  • bir şekilde hayatta / dünyada kalmaya çalışan insanların içgüdüsel eylemi.

    ölümle burun buruna gelmeden bunu anlamanız zor.

    bir kez o duyguyu yaşayınca hayatını/sevdiklerini kaybetmekten üç beş kat daha fazla korkuyor insan; her zaman, başı çöplükte olduğu için kıçı açıkta kalan bir kedi tedirginliği...
  • insanoğlunun hayatta kalma dürtüsü sadece nefes alıp verme meselesi değil. savaş, yoksulluk, ölüm korkusu… tam da bunlar yaşanırken insanlar birbirine daha çok sarılıyor. çünkü bilinçaltında bir ses diyor ki: “yok olmayalım, varlığımız sürsün.”

    üreme içgüdüsü işte burada devreye giriyor. psikolojide buna terror management theory deniyor. insan, ölümün kaçınılmazlığını fark ettiğinde soyunu devam ettirme arzusu artıyor. yani ölüm korkusu arttıkça, yaşama tutunma yollarından biri çocuk sahibi olmak oluyor.

    biyolojik olarak da stres altında vücut kortizol üretirken dopaminle, oksitosinle denge kurmaya çalışıyor. güvenli bir bağ kurma, sevgi, şefkat arayışı başlıyor. cinsellik burada sadece fiziksel değil, psikolojik bir kaçış, bir teselli hâline geliyor.

    ve evet, çatışma bölgelerinde doğum oranlarının artması istisna değil, neredeyse kural. çünkü savaşın ortasında bile hayat, kendini bir şekilde dayatıyor.

    belki de insanlık en karanlık anlarında bile yok olmamak için birbirine daha çok sokuluyor. çünkü umut, çoğu zaman bir kalp atışıyla başlıyor.
  • garibanın elinde kalan karısı ile gecesidir , yatağıdır.
  • bir ahmet kaya şarkısını hatırlatmıştır..
  • bizlerin en ufak bir moral bozukluğunda bile yapamadığımız şeyi böyle bir ortamda nasıl oluyor diye merak edip seneler önce araştırmışlığım var. böyle savaş, deprem vb ağır kayıpların olduğu zamanlarda insanların üreme içgüdülerinin ağır bastığı ile ilgili bir araştırma okumuştum. sanırım yine aynı durum.
  • tecavüz bebekleri olma olasılığı yüksek. savaş durumlarında toplumdaki başıbozuklar tozutur. bu tarz eylemlere fırsat kollayanlar olur. sadece karşıda değil, içtede düşmanlar olur. savaş durumunda toplum düşmana karşı tek yürek olmaz aslında. bazı başıbozuklar kendi halkına saldırır. üstelik bunu düşmanla anlaştığı içinde yapmaz. baya doğduğu ve yetiştiği topluma düşmandırlar bunlar. yani bu içgüdüsel bir eylem değil. insan yavrusu doğup ayağa kalkıp, alt sınırdan kendini savunana kadar en az 15 senesi var. kimse bana içgüdüsel demesin. hayvanların çoğu gibi doğar doğmaz ayaklanan yavru doğurma özelliğine sahip değiliz.
  • her seferinde, zulüm ve savaş yerine sivil insanlara sallayacak kadar nasıl rahatsız hayatlarınız var lan?

    ne aptal insanlarsınız! soykırıma uğramış bir halkın yaşadıklarını nasıl bu kadar duygusuzca istismar ediyorsunuz? bu ülkenin insanından bir bok olmaz harbiden.
  • gazze'de 55 bin doğum konusunda konuşurken israil'in devlet politikasının da doğum oranını yüksek tutmak olduğunu bilelim. doğum oranının bir arap devletinden pek farkı yok. türkiye'de 1.5 seviyesine düşmüşken israil'de doğum hızı 2.9 neredeyse iki katı.

    49w'nin güzel videosunu izlemenizi öneririm. youtube linki
  • öyle kıskanç bir ülke ki artık kendisi doğum yapamıyor (doğum oranı yerlerde) ve doğum yapabilen milletleri dahi kıskanıyor dediğim hede.
  • bilimin ışığıyla geldim.
    bu mesele aslında mantıkla değil dürtüyle açıklanabilecek birşeydir. toplumsal kriz dönemlerinde doğum oranları pik yapar, pandemi dönemi buna bir örnektir. çünkü beyin neokorteks dediğimiz mantıksal muhakeme kısmı yerine savaş kaç mekanizması sebepli limbik sistem ve daha ilkel yapılar daha aktif çalışır. bunun neticesinde daha ilkel ihtiyaçlar daha yoğun hale gelir. bkz: cinsellik
    bu durum public sex ya da yasak aşk gibi baskı ve kaygı altında daha tutkulu ve tatmin edici ilişkiler yaşanması durumunu açıklıyor.
    yani filistindeki bu durumun altında mantık değil ilkel dürtülerin belirginleşmesi yatıyor.
    dip not: bu durum toplumdan topluma kişiden kişiye değişir çünkü gündelik yaşantıda neokorteks ne kadar aktif kullanılıyorsa, bu, kriz anlarında mantığını korumayı yani ilkelleşmemeyi sağlıyor. yani bu, kültüre, zeka düzeyine, psikolojik dirence de dayalı olarak değişiklik gösterir.
47 entry daha
hesabın var mı? giriş yap