• 30'undan sonra hayatın bitmesi diye bir başlık okumuştum. doğruymuş lan. 30'undan sonra hayat bitti sahiden. artık hiçbir şey zevk vermiyor eskisi kadar, ne oyun ne kitap ne de kızlar. evet kizlar. kizlar bile zevk vermez oldu. konuşmak, yazışmak ve buna benzer birtakım şeyler oldukça sıkıcı gelmeye başladı.
  • adam bir şeyler yapıyorum ama eski tadı yok diyor birisi de hobi tavsiye ediyor.

    gerçekten de sanki bir perde indi ya da dünyanın üstüne bir gölge düştü. öyle uyduruk çözümlerle, hobilerle falan halledilecek bir durum değil bu.
  • eskidendi güzel olan şeyler diyorum.

    iş için uyanmak, çalışmak, yemek yemek, kafeye gitmek belki başka bir aktivite hiç biri tam tatmin etmiyor biteceğini bildiğimden anın tadını mı çıkaramıyorum acaba diye düşünüyorum ama yok bundan da değil. tam tatmini en son çocukken mi öğrenciyken mi yaşadım? ne zaman tam anlamıyla zevk alarak kendim için bir şey yaptım hatırlayamıyorum. tatile gidiyorum, güzel iyi hoş ama iki gün sonra evde yine bu bok çukuruna düşüyorum.
  • hayaller gerçekleşmiyor, mutlu olmak için paraya ihtiyaç var fakat lanet ülkede herkes ayı ucu ucuna çıkartmaya çalışıyor, birini seviyorsun duygularınla oynuyor, birine dostum kardeşim diyorsun seni yarı yolda bırakıyor, birini onurlu bir insan sanıyorsun sana kazık atıyor.

    üniversiteni binbir emekle alın teriyle bitiriyorsun işsiz kalıyorsun, emeğinin karşılığını almaya çalışıyorsun bir bakıyorsun senin hakkını torpilli biri yiyor. maneviyat denilen kavram yavaş yavaş tükenmek üzere her şey maddiyata bakıyor, birkaç tane hobin var sadece fakat onlar bile maddi yük bindiriyor, ülken için çalışmak istiyorsun oy kullanıyorsun yolsuzluklar yapılıyor şaibeli seçimler gerçekleşiyor umudun bitiyor. sade ve mutlu bir hayat istiyorsun ama artık her şey sahte, herkes hava civa peşinde, kendini yalnız hissediyorsun.

    aklında güzel bir fikir var fakat tüm bu saydıklarım çökmüş artık üzerine gece gibi, doğrulacak gücü bile bulamazken kendinde hayallerinden vazgeçme eşiğine geliyorsun. ve işte orda artık zevk almıyorsun, alamıyorsun hayattan.
  • görsel

    akilli telefon yanılsamasından. dijitalde akış hızlı. normal hayat yavan geliyor. aslında kısmen tatlı bence.
  • gülmek için komik şeyler izlemeye daha çok ihtiyaç duyduğunuzu fark etmenizle kendini hissettiren durum. ölmüyoruz ama yaşadığımız da söylenemez.
  • eskiden her şeyin tadı vardı sanki. şimdi hiçbir şeyin tadı yok sanki.
  • bence bir şeyi elde etmek ne kadar zor olursa ondan aldığın zevk de o kadar fazla oluyor. şimdi her şeye çok kolay ulaşıyoruz bu yüzden de elde ettiklerimiz bize umduğumuz gibi zevk vermiyor.
  • sosyal medyayı azaltıp, sadece kitap okumak için tablet aldım, kısa videolar izlemeyi bıraktım. her gece 1 film izliyorum. tuvalete telefonsuz giriyorum. güzel bir şey gördüğümde story atmak veya fotoğraf çekmek yerine uzun uzun bakıp irdeliyorum. sıkılmayı tekrar öğrendim.

    geçen gün kampa gittim ve 4 saat telefona ve hiç bir şeye bakmadan müzik bile açmadan öyle yaşlıların sokağı seyretmesi gibi etrafı seyrettim. 4 saat sonunda dala konan bir kuş bile beni ne kadar mutlu etti.

    mutsuz değiliz, algılarımız kapalı. kolay dopamine o kadar bağımlıyız ki reseptörler artık çalışmıyor. ülkede olan bitenler diyoruz ama iç savaşta aç bir şekilde yaşayan afrikanın bilmem nerelisi bizden daha çok zevk içinde yaşıyor. hep ülkede ve dünyada olanlara, ekonomik kaygılara bağlıyoruz ama gerçek bu değil.

    sıkılmayı, kısa süreli bir şeyler izlemeden (reels, tiktok, shorts gibi) veya kısa süren okumalar (tweet hatta entry gibi) vs yapmadan zaman geçirmeyi tekrar öğrenin. bakın nasıl her şeyden daha fazla keyif alıyorsunuz.
  • tam tersini yaşayanlardanım. hayatın çok temel, çok küçük şeylerde bile hâlâ zevk verebildiğine inanıyorum. kahvenin ilk yudumu, iyi bir cümleye denk gelmek, sabah serinliğinde yürümek, aylar sonra biriyle gerçekten gülmek, bir şarkının tam da ruh haline denk gelmesi…

    sorun hayatın zevk vermemesi değil bence. çoğu zaman biz, o zevki fark edecek kadar yavaşlayamıyoruz. sürekli bir şeyleri “başarmaya”, “yetiştirmeye”, “tüketmeye” çalışıyoruz. halbuki hayat, bazen sadece oturup güneşi izleyecek kadar durabildiğinde kendini hatırlatıyor.

    evet zor, evet yorucu ama bu dünyanın hâlâ iyi kokan ekmekleri, tesadüfen tanışılan güzel insanlar ve her şeye rağmen devam eden bir müziği var. dinlemek isteyen için.
hesabın var mı? giriş yap