• geçmişte birlikte oldukları karaktersiz erkeklerin yaptığı hataları sonradan karşılarına çıkan erkeklere mal etmeleri.

    geçmişte yaşanan bu olaylardan ve güven duygusunun azalmasından dolayı karşısına çıkan erkeği saçma sapan güven testlerine tabi tutmaları.

    erkek bireyin de bu saçma salak hareketlere bir süre sonra katlanamaması.

    ve kapanış.
  • senelerce mutsuz olduğu halde yalnız kalmaktan korktuğu için ilişkisini bitirememis biri olarak, dinlediğim çoğu kadında da gördüğüm şudur; erkeğe yalnız kalma korkusunu göstermek.

    eğer erkek bu kadın yalnız kalmaktan korkuyor, beni terk edemez, bosanamaz, rest çekemez, dirdir eder ama bir yere gidemez diye düşünmeye başlarsa; gün geçtikçe artan dozda saygısızlığa, ilgisizliğe, umursamazliğa, merhametsizliğe, sorumsuzluğa katlanmak zorunda kalırsın. tersini daha hiç duymadım ve görmedim.

    biz kadınlar sevdiğimiz adam için mücadele ederiz, erkeğin kötü yönlerinin değişmesi için sabrederiz, ilişkide sorun olmasın diye kolayca affederiz, iki güzel lafa yelkenleri suya indirir, sürekli yalan söyleyen adamın bile özrüne inanmak isteriz.
    çünkü kadın ilişkisini düzeltmek ister, adama devamlı şans bundan verir, ondan kopmak vazgeçmek istemez. peki bunca emeğin, didinmenin, kendini paralamanin sonu ne mi olur? hüsran olur, hayal kırıklığı olur, pişmanlık olur...
    erkek kadının çabasını anlayacak durumda değildir, kadına hakettiği değeri vermez, boyle bir kadın için çabalamaya ihtiyaç duymaz.

    çünkü erkekler kadının yalnız kalma ve kaybetme korkusunu anladıkları için bunu sonuna kadar suistimal ederler. kadını korkusundan sömürürler.

    bir ilişkide kaybetme korkusu karşılıklı olmalı, biri çok korkuyor diğeri hiç korkmuyorsa; ilişkinin dinamikleri bozulur, özen ve saygı biter.
    ilişki birinin üstüne yıkılır öbürü o yıkıntınin üstünde tepinmeye daha çok onu ezmeye devam eder.

    kötü bir ilişkiniz varsa ve yalnız kalma cesaretini gösteremiyorsaniz, ondan ayrılırsam kimi bulucam diye onun yaptığı kötü davranışlara katlanmaya devam ederseniz, erkek gittikçe daha da kötü davranacak ve bu korkunuzu size karşı kullanacaktır.

    uyanın ve kendinize bunu yapmayın, kendi hakkıniza girmeyin.
    yalnız kalmaktan korktuğunuz için size saygısızlık yapan, canının istediği, sıradan, yetersiz, değersiz biriymişsiniz gibi davranan erkeğe tavrınızı koyun, haddini bildirin, sizi üzmesine izin vermeyin hala düzelmiyor, en küçük bir pişmanlık emaresi göstermiyor, bir de üste çıkıp sizi suçluyorsa; hayatınızdan çıkarın. bir daha da şans vermeyin. sizi haketmeyen bir erkeğe paspas olacağınıza, tek başınıza kraliçe olun.

    gelen mesajlar üstüne düzeltme; cinsiyetten bağımsız kimseye kaybetme korkunuz yüzünden vazgeçilmez hissettirmeyin, kalmakta ısrar ederek değerinizi düşürmeyin. saygisizligi affetmeyin.
  • ben kendimce bir kaç husustan bahsedeyim madem.

    - bir ilişkinin yürümeyeceğine içten içe inanıyorsanız, yalnız kalma korkusundan dolayı bugün, yarın diye geçiştirmeyin.

    - her insan kendini ve duygularını farklı ifade eder, sizin alıştığınız şekilde size yansıtılmıyor diye sanki onlar hiç yokmuş gibi davranmayın, kırılan insan biraz omurgalıysa siler, karşınızdakini tanımak için zaman ayırın.

    - dünyanın kalanına olan güvensizliğinizin ve sevgisizliğinizin acısını karşınızdakinden çıkartmayın.

    - net olun, iletişim kurun, karşı tarafın tahmin etmesini veya soru sormasını beklemeyin, iletişimin olmadığı yerde yarına dair hiç bir şey olamaz.

    - ilgi duyan insan âlâka gösterir, sana yaptığı, yapacağı her şeyi içtenlikle yapar, sahteleşmeye başladıysa kişisel yorumlar eklemeyin, net olun.

    - bir erkek seksüel olarak zaman zaman bir çok dış etkenden dolayı isteksiz olabilir, her şeyi kendinizle ilişkilendirmeyin.

    - karşınızdakinin zihninin ve vücudunun çalışma şeklini tanıyın, öğrenin.

    - küçük detaylara önem veren insan, önemsiyor demektir, esnek olmayı bilin.

    - kişisel alana saygı önemli, daraldığını düşünen erkek uzaklaşır. insanların hobileri, fikirleri, kişisel alanları, size öğretildiği gibi olmak zorunda değil.

    - insanlar hayata karşı olan bakışını ilişkilerine yansıtır. uzun bir ilişki sürekli dinamik parametrelere bağlı kalmak zorunda değildir. yaratıcılığın kısıtlı olduğu konularda esnek olun, diretmeyin, dayatmayın. karşı taraf zaten fark ettiğinde faydalı fikirleri hayata geçirecektir.

    - farkında olmadan çok heves kırıyorsunuz, yapmayın. heves öldükten sonra da diretmeyin. isteksiz insan kılını kıpırdatmaz.

    - farklılıklarınızı eleştirmek yerine ortak bir paydada buluşturun, negatif bir durum olarak algılamayın.

    - eleştirildiğinizde hemen savunmaya geçmeyin. karşı taraf zaman ayırıp sizi tahlil etmiş, eksiklerinizi görmüş ve makûl bir dille anlatmak istemiş, bu size fazlasıyla değer verdiğini gösterir, alınganlığın alemi yok.

    - mükemmel olmak zorunda değilsiniz, kendinizle barışık olun. barışık olmadığınız konulara çözüm getirin, getirmiyorsanız da, bunu ne karşı tarafa, ne de ilişkiye yansıtın.

    - insanlar değişmez. alışkanlıkları değişir, yeni şeyler öğrenir, gelişir ama değişmez. çekirdek hep aynı kalır. olmayacak şeyleri oldurmaya çalışıp da değişmediğinde, karşı tarafa kabahat bulmayın.

    - size çizilen sınırlara saygı duyun, aşmayın. bir insan agresifleşiyorsa, o konuda kırılgan ve savunmacıdır, zorlamayın.

    - ve bu kadar şeye rağmen gitmek zorunda bırakılıyorsa, daha fazla zorlamayın. kalabilseydi, zaten gitmezdi.

    düzenleme: hiç bir kadın çaylak veya yazardan herhangi bir maddeyi yalanlar bir mesaj gelmediğini de buraya not düşeyim.

    düzenleme 2: mor ve ötesi - linç.
    güzel eşlik ediyor okurken.
  • kartları açık oynamaları. bizim türk erkeği alışmış gıdım gıdım ilgi,sevgi görmeye. olduğun gibi olduğunda afallıyorlar. bunlara bir öyle bir böyle davranacaksın.
    ben artık bıraktım o yüzden. uğraşamam böyle oyunlarla.
  • erkek beğendiği ve ilişki yaşamak istediği kadına zaman ayırır. yoğun olduğunda ve mesajlarınıza dönemediğinde sizde soru işareti bırakmayacak açıklamalar yapar. mesajınızı okuduktan sonra cevap vermeyen erkek sizinle ilgilenmiyor ve sevmiyor demektir.

    * artık bu erkek sizin sevginizi ve enerjinizi hak etmiyor. bir gün canının mesaj atmasını acı çekerek beklemek yerine onu listenden çıkartıp sizinle ilgilenen diğer erkeklere şans vermelisiniz.

    erkek sevdiği kadını mutlu etmek ister. hayatındaki kadını mutlu edebildiğin görmek ister. eğer sizi sık sık ağlatıyorsa ve bu durum onu rahatsız etmiyorsa bu erkek sizi sevmiyordur.

    * artık bu erkeğin bir gün değişeceği ümidiyle geçirdiğin mutsuz günlerine son vermelisiniz. sizi mutlu edebilecek bir sürü erkek olduğunu fark edin.

    erkek sevdiği kadınla gelecek hayalleri kurar. bu evlilik olmak zorunda değil. tatile gitmek, konsere gitmek, birlikte daha çok vakit geçirmek gibi şeyler olabilir. eğer bir erkek sizi planlarına dahil etmiyorsa sizi sevmiyor demektir.

    * artık bu erkeğin sizi hayatına dahil edeceği anı beklememelisiniz. kendi hayallerinizi, kendi hayatınızı yaşamanız gerekir. sizinle birlikte olmaktan heyecan duyacak erkekler siz bir başkasını beklerken hayatınıza giremeyecek.

    sizi mutlu edemeyen erkeği eleyin çünkü siz mutlu olmayı hak eden bir kadınsınız.
  • açıklama(lar) yapmak, sürekli bıkmadan usanmadan ne hissettiğini, karşı taraftan ne istediğini anlatmaya çalışmak. oysaki karşısındaki bir kere söylendiği zaman anlıyor ama işine gelmiyorsa anlamamış gibi yapmaya devam ediyor. kadın da belki o an kafası almamıştır ya da kendini iyi anlatamamıştır belki karşısındakinin zeka kapasitesi düşüktür diye anlatmaya, açıklamaya, paragraflar döşemeye bazen de abartarak kitap yazmaya devam eder ta ki karşısındaki insandan ‘beni boğuyorsun’ cümlesini duyana kadar. zaten sonrası çorap söküğü gibi gelir, çünkü onun istediği noktaya gelinilmiştir.
  • ruhsal sorunları olan ama psikolojik destek almayı reddeden adamı sevgisiyle iyileştirebileceğine inanmak.
  • şahsen yaptığım en büyük hatalardan biri; karşımdaki insanı artılarıyla, eksileriyle olduğu gibi kabullenmektir.

    adam çok mu konuşuyor? "üff kafamı şişirdin be" demek yerine, "e o da anlatmaktan keyif alıyor demek ki" diye düşünüp kendisine kulak veriyorum. sorular sorup, bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum.

    adam çok fazla konuşmayan biri mi? "üff ne sıkıcısın" demek yerine, "e iyi o zaman ben konuşurum" diyip sazı elime alıyorum. kendimce keyifli bir vakit geçirmeye çalışıyorum.

    adam çok küfür mü ediyor? "küfür etmeeğ!!!" diye anasıymış gibi uyarmak yerine, ben de ona eşlik ediyorum. birlikte sayıp sövüyoruz dünyanın gelmişine geleceğine.

    adam küfür etmeyi sevmiyor mu? "ay sen de fazla kibarsın ayol" diye eleştirmek yerine, anlayışla karşılıyorum. ben küfür edince bana eşlik etmesini beklemiyorum.

    adam gezmeyi mi seviyor? e ne güzel, olabildiğince ben de ona eşlik etmeye çalışıyorum. eşlik edemediğim yerde de gezmesine mâni olmuyorum. iyi eğlenceler diyorum.

    adam gezmeyi sevmiyor mu? o zaman evde takılalım diyorum. ille de dışarı çıkalım, gezelim tozalım diye baskı kurmuyorum.

    adam hiç sallamadığım bir şeylere tutku mu duyuyor? "ay bu da ne saçma bir tutku" demek yerine, tutkularını anlamaya, bilgi sahibi olmaya çalışıyorum.

    örnekler çoğaltılabilir... ama özetle; bir ilişkiye başlarken karşımdakini olduğu gibi kabul ediyorum. onu bi odunmuş gibi yontmaya çalışmıyorum. sürekli "sen niye böylesin? niye şöylesin?" diye psikolojik şiddet uygulamıyorum.

    eğer genel hatlarıyla bana göre biri olmadığını düşünüyorsam zaten en baştan o topa girmiyorum. zira kimseye eziyet etmeye hakkım yok.

    peki bu yarrak kafalı erkekler aynı şeyi niye bana yapamıyor sözlük?

    niye beni olduğum gibi kabul edemiyorlar?

    "çok konuşuyorsun"

    "az konuşuyorsun"

    "çok tutkulusun"

    "hiç tutkulu değilsin"

    "çok küfür ediyorsun"

    "hiç küfür etmiyorsun"

    "çok tatlısın"

    "çok agresifsin"

    "niye sustun"

    "niye bağırdın"

    "niye böylesin"

    "niye şöylesin"

    zart, zurt.

    yeter da.

    ne istediğinizi bilmiyorsunuz. ruh hastaları.

    (valla çok doluydum sözlük, başlık iyi denk geldi)*
  • anlatmadan anlaşılmayı beklemek.

    (bkz: kendimden biliyorum)

    oysa ben ne bileyim senin karanlıkta göz kırptığını...
  • iğnelemek.

    çok iğneliyorsunuz abicim. seviyorum dediğiniz adamı bile mütemadiyen eleştirip aslında kendinizin dahi istemeyeceği öyle kalıplara sokmaya çalışıyorsunuz ki, bir noktadan sonra ilişkileriniz de çekilmez bir hâl alıyor.

    yapmazsınız muhtemelen ama şu başlık altını 3-4 sayfa okuyun mesela, çuvaldızı kendine batırmayı geçtim, hâlâ hatanın aslında hep karşı tarafta olduğunu iğneleyici bir dille belirten o kadar çok entry göreceksiniz ki, dediğimi hemen anlayacaksınız.

    ayrıca belirtmeden geçemeyeceğim, sizin dilinize pelesenk olan o “çok sevmek” ifadesi çoğunlukla takıntılı bir hayatı zindan etme gayretinden ibaret oluyor. şu özelliğinizi kırpsanız aslında hem siz hem de partneriniz rahatlayacak. denemesi bedava.
    edit: harf hatası.
hesabın var mı? giriş yap