tesla model y
- bayilere küfredenlerin sıra sattığı araba.
hep söylüyorum bu ülkede herkes hırsız. herkes ahlaksız ama herkes başkasını suçluyor. o yüzden hırsızlar arsızlar hüküm sürüyor. - "süspansiyon desen çöp,darbeyi iyi alsın diye 19 inç continental lastik koymuşlar."
türkiye cehaletin kalesidir. bu cehalet kalesini asla yikamazsiniz, tek care kacip kurtulmak. adam jant capinin büyümesiyle darbenin daha iyi sönümlenecegini düsünüyor, tek basina agzina aldigi o otomotiv mühendisligine meydan okuyor. iste böyle adamlar yilda üc defa camasir makinesi motoruyla "canaratör" calistirarak sonsuz enerji kaynagini icat ediyorlar. artik komik de degil, igrenc.
tam aksi gecerlidir, jant capi büyüdükce süspansiyon sertlesir. bilmedikleri yetmiyor, bir de fizigin "tam aksine" inaniyorlar ve bu inanclarini yaymaktan cekinmiyorlar. - aracı alıp hemen satmak isteyenlere tesla muhteşem bir gol atmış.
araç online satılıyor ve bir kullanıcı hesabı ile eşleşiyor. bu kullanıcı hesabına bağlı mobil uygulama ile aracını anahtarsız kullanabiliyor ya da uzaktan yönetebiliyor. satış durumlarında ise satıcının uygulamadan aracı sattım demesi ve alıcının mail adresini girmesi gerekiyor.
tesla yeni satılan araçların 6 ay/6000km boyunca uygulamadan devir yapılmasına engel koymuş. yani aracı noterde satsanız bile uzaktan yönetim ve anahtar hala eski sahibinde kalıyor.
buna rağmen devir alırım, kartla bir şekilde kullanırım (eski sahibin aracı uzaktan kilitlemesini, gpste beni takip edebilmesini göze alıyorum) diyorsanız da devir araçlara 6 ay/6000km servis desteği vermeyeceğini de söylemiş.
şimdi al/satçılar düşünsün...
kaynak:
https://x.com/…lyturkiye/status/1935248340616163437
uyarı filolar için gibi görünse de altta bireysel kullanıcının da aynı hatayı aldığı yazılmış - ya adamlar 1.8 milyona yeni kasa tesla satıyolar türkiye'de. vergi dilimi %10. adam gelmiş diyor ki avrupa da satılmıyor artık bu araç niye bizim millet kapış kapış alıyor. dostum sen piyasadan bir habersin galiba. bizim ülkede 2 milyon lira'ya otomatik vites polo satıyolar.
acaba avrupada insanların başka arabalara rahatça kayabilmesinin sebebi, aynı fiyatlara bir çok seçeneklerinin olması olabilir mi?
sen burada tesla yerine polo bile alamayacakken, adam orada mercedes c veya bmw 3 alabiliyor. lütfen entry girmeden önce birazcık düşünün ya.
not: bir arkadaşımız ısrarla polo'nun 1500 olduğunu ve insanları yanlış bilgilendirdiğimi iddia ediyor. ben sadece vw türkiye yetkili distribütörü doğuş oto'nun fiyat listesini baz alarak bu bilgilendirmeyi yaptım. bir yanlış varsa yanlış onlarındır. bu arada 1.0 life paket 90 beygir poloya 1588 vermek de ne bileyim alana sevene hayırlı olsun. - geçenlerde halihazırda hyundai marka araba kullanıyorum diye ve aslında ioniq 5'leri de fena bulmadığımdan ötürü istanbul anadolu yakasındaki metroya yakın bilindik bir hyundai bayisine gittim.
arabama piyasa değerinin 100.000'e yakın altını teklif edip, 0.99'dan 300.000 kredi kullandırsalar ve güya 1.919.000 liste fiyatını anadoludaki bayiler gibi 1800-1830 arasına çekseler orada anlaşabilirdim.
bayiye gittim arabanın sadece kapıları açık. ekranlar kapalı arabayı aksesuar moduna vesaire bile almamışlar, arabayla tek etkileşimin 4'lüleri yakabilmek.
showroomda en az 15 kişi var hepsi de boş boş geziyor 2 tane de çello çalan arkadaş koymuşlar ortama elit bir dokundurma yaptıklarını sanmışlar. hani devlet memurlarına laf ederler ya koca showroomda 15 kişi hiç bir şey yapmadan duruyor.
verdikleri teklif ise benim arabayı ağır hasarlı fiyatından yani en az 300.000 lira daha aşağı almak, liste fiyatından düşmemek, e diğer bayiler telefonda bile 60.000 iniyor deyince biz pasta cilasını cam filmini yapıyoruz demek. bir de kredi kullanırsam kaskoyu da onlara domalacakmışım.
bunu neden anlattım, çünkü diğer şirketler araba %10 ötv'ye girse de araya genel merkez, bayi satış elemanı gibi bir sürü saçma sapan kalem soktuğu için niyetleri tüketiciyi kazıklamaktan başka bir şey değil. en basitinden hyundai özelinde konuşursak ioniq 5 kırpıla kırpıla bir hal oldu, en son cam tavanı tekrar %10'luk ötvye soktular çünkü tesladan dolayı.
model y'yi seversin sevmezsin fakat tesla denen şirket türkiye'de bence gerçekten büyük bir iş yaptı. byd bile türkiye'de bayiler aracılığı ile satış yaptığından saçma sapan fiyatlama yaparken tesla helal olsun 2 senedir çizgisini asla bozmadı, neden bu zammı yaptılar ya diyecek hiç bir şey yapmadı.
şu an yeni model y'nin filolar ve yandaş galeriler tarafından toplandığına ve aracılar doyunca da teslanın önünü bir şekilde keseceklerine inanıyorum. fakat ne olursa olsun ben araya aracıyı sokarım kaça nasıl itelerse umurumda değil tarzı bir tavır sergilemeyen tesla'yı da tebrik ediyorum.
açıkçası hiç bir işe yaramayan bayilere ve genel merkezlere komisyon vereceğime arabamı satmam, tesla satış talebi normale oturup, rahatlıkla sipariş verilebilir hale geldiğinde de arabamı satar tesla alır bu düzenin parçası olmam. - tesla'nin model y disindaki hic bir aracinin turkiye'ye getirilme sansi yok.
tesla'nin dunyada 3 ayri ulkede araba ureten fabrikalari var: amerika, cin, almanya
hollanda'da ve kanada'da fabrikalari var ama oralarda sadece arac parcasi uretiyor
dananin kuyrugunun koptugu yer bizim vergi mevzuati. turkiye amerika'dan gelecek araclara yuzde 60 ek vergi koyuyor dunyanin diger bolgelerinden gelen araclara gore. trump ile papaz oldugumuzda yuzde 120 vergi koyduk, sonra yuzde 60'a indirdik. turkiye'de su an amerika'da uretilen araclarin satilmama nedeni bu. mesela bmw x7 ya da toyota land cruiser gibi araclar listelerde yer almiyor uzun zamandir, cunku bunlar sadece abd'de uretiliyorlar.
ayrica togg'u korumak icin cin'den gelecek elektrikli araclara da yuzde 40 ek gumruk vergisi koyduk.
dolayisiyla tesla buralardan bize arac yollarsa inanilmaz pahali olacaktir. lojistik maliyetleri hic saymiyorum.
neticede bizde sadece almanya fabrikasinda uretilen araclar satiliyor ki o fabrikada sadece model y uretiliyor. tesla avrupa'da bir baska arac uretene kadar turkiye'ye sadece model y'yi getirecektir. - ilk 10.000 km yol ile ilgili yorumlarımı aşağıda iletiyorum. yorumların çoğu negatif görünebilir. özellikle negatif yönlerini yazıyorum ki, kimse dünyayı toz pembe sanmasın. fakat bütün bu negatif yönlere rağmen ben aracımdan memnunum ve daha iyisi yapılana kadar satmayı düşünmüyorum. pozitif yönlerini pek yazmasam da bütün negatif yönlerine rağmen bu aracı satmayı düşünmediğimi belirtmem yeterli olacaktır.
--
otopilot:
tesla denilince akla gelen ilk şey budur. o yüzden en kapsamlı yorumlarım bunun üzerine olacak.
- geliştirilmiş oto pilot ve full self driving özelliklerini araç siparişi ile birlikte satma mantığını bir türlü anlayamadım. arabaya yazılım ile sonradan eklenebilen bir donanım için niye devlete %77 ile %88 arasında ekstra vergi veriyoruz? daha önce de söylendiği gibi araç siparişlerinize eklememenizi şiddetle tavsiye ediyorum. mesela long range versiyona siparişte ekleme yaparsanız, ötv matrahınız %50 dilimden %60 dilime geçiyor. performance için zaten %60'ta sınız. ama niye full selfdriving maliyetinin %88'i kadar ekstra vergi veresiniz?
- öncelikle otopilot kullanımdayken aracın ilk 10-15 km/sa kalkışı çok hızlı, freni de bir o kadar ani. dur kalk halinde maksimum 10-20 km/sa hızla ilerleyen bir trafikte midenizi alt üst ediyor. öndeki araba hızlanınca mili saniyede 15 km/sa hıza ulaşıyor. öndeki araç bu sürede durunca ani frenle duruyor. ben kendimce çözümü otopilot hızımı 8-10 yaparak çözdüm. o zaman idare ediyor.
- ani fren demişken, akan trafikte, trafik yavaşlamaya ve durmaya başlarsa sıkıntınız büyük. çünkü otopilot takip mesafesini artırsanız bile arkadaş aklınca aküsünü şarj etmek istediği için geç ve ani fren yapıyor. bu durumda da arkadan gelen ve önünde suv segmentinde yüksek bir araç bulunan kişi önünü de göremediği için sıkıntılı anlar yaşıyor. artık bu ani frenlerine o kadar alıştım ki, elalem yavaşlamak için frene basarken, ben otopilot ani fren yapmasın diye gaza basmaya başladım.
- otopilot takip mesafesi. bu otopilot denen nanenin 2 kademesi var. bir tanesi, adaptive cruise control adını verdiğimiz sistem gibi işliyor. siz bir hız belirliyorsunuz. öndeki araç daha yavaş gidiyorsa araç o araçla olan mesafeye göre hızını düşürüyor. ikinci kademesi ise otomatik direksiyonu da ekleyerek şerit takibi yapıyor. sizin otopilot takip mesafesini ayarlama şansınız var. bu iyi bir şey. ama kötü olan, bu kademelerin en az kademesi (2) de en çok kademesi (7) de bazen yetersiz kalıyor. en az mesafe kademesinde istanbul trafiğinde zırt pırt önünüze araç giriyor. en çok kademesinde de uzakta olmasına rağmen saçma sapan frenlemeler yapıyor.
- otopilot'ta hızı istediğiniz gibi belirleyebiliyorsunuz. fakat ne zaman otomatik direksiyonu da aktif hale getirirseniz, araç sizin belirlediğiniz hızları tabelalara göre değiştirebiliyor. hatta değiştirmekle kalmıyor, bazen sizin tekrar yükseltmenize de izin vermiyor. bu noktada ülkemizdeki hız tabelalarının ne kadar tutarsız ve saçma olduğunu görüyorsunuz. otoban kenarında çalışma için yol kenarına rastgele konmuş 30 tabelaları, trafik ışıkları öncesine konan 50 tabelaları bir süre sonra bezdirmeye başlıyor. her şeyden öte, 140 ile akan trafikte, aracın birden frenlemeye başlaması oldukça tehlikeli bir şey.
- yukarıda sizin hızı yükseltmenize izin vermiyor demiştim. hız sınırı 70 olan yolda, her trafik lambası öncesinde 50 tabelası konulmuş ama ışıktan sonra tekrardan 70 tabelası konmadığı için bu kendini akıllı zanneden araç bütün yolu 50 ile gitmeye çalışıyor ve sizin hızı artırmanıza da izin vermiyor. ya gaza basarak siz yolunuza bakıyorsunuz, ya da devre dışı bırakıyorsunuz. her ihtimalde bu sistemin türkiye'ye uyarlanması lazım.
- otomatik direksiyonun şerit takibi kabiliyeti çok iyi. ama şerit olmayınca sıkıntı olabiliyor doğal olarak. daha büyük sıkıntı ise, yol çalışması yapılmış yolda kalan eski şerit çizgileri. 2-3 sefer denk geldi. araç şerit takibi maksadıyla eskiden yol olan refüje çıkarıyordu az kalsın. müdahale ederek topladım. günün birinde beni bir kaldırıma çıkarırsa otopilot fail diye youtube videosu çekmeyi düşünüyorum.
- otopilot ile ilgili tamamen kapatılamayan 2 tane karın ağrısı özellik var. şerit takip demişken onu buraya ekleyeyim. bir tanesi "acil durum şeritten ayrılmayı önleme" diğeri de "acil durum otomatik fren" tam adları bu şekilde değil, ama artık menüdeki yerlerini öyle bir ezberledim ki, artık adını okumadan kapatıyorum. sıkıntı ise, bir kere kapatsanız da her kullanımda tekrardan geri açılıyor, tamamen kapanmıyor.
- acil durum freni türkiye için fazlasıyla tehlikeli. yukarıda bahsettiğim şerit çizgisi muhabbetinden dolayı, yan şeritteki aracı önüme kırıyor dile algıladığı için birkaç defa fren abandı. diğer markalarda da bu özellik çokça var ama tesla niye bu şekilde davranıyor anlamış değilim.
- acil durum şeritten ayrılmayı önleme ise, otopilot devrede değilken bile, çalışıyor ve siz aman çukura girip lastiği yarmayayım diye çizgi üzerine doğru kaydığınızda kıyameti koparıyor. tamam çok güzel özellik, ama yukarıda yazdığım örneklerde olduğu gibi, her sakallıyı amcası sanıp kıyameti koparması bıkkınlık vermeye başladı. tamamen devre dışı bırakılmaması ise bambaşka bir saçmalık.
- otobanda diyelim ki yol gideceksiniz. bu araba orta şeritteki arabanın sağından geçmek istemiyor. türk milleti sağolsun ya sol şerit, ya orta şeritten gidiyor. siz zaten elektrikli araba ile uzun yolda 110'la gidiyorsunuz. bazen 130-140 yapıyorsunuz ama bu hız da sol şerit için yeterli değil. orta şeritteki araçlar da 90-100 arası takılıyor. sağ şerit ise boş. siz sağ şeride geçip otopilotu ayarlıyorsunuz 110-120 km/sa hıza. ama o da ne. aracınız orta şeritteki aracı algılıyor ve hızını onun hızına göre yavaşlatıyor. otopilot sürüşü uzun yolda yorucu bir hal alıyor. hızlı gitmemenize rağmen zırt pırt şerit değiştirmek zorunda kalıyorsunuz. arkadan gelenler de 150 ile 250 arasında hızla geldikleri için de tehlikeli oluyor.
- benzer bir durum da sağ şeritte giden kamyonlar için geçerli. diyelim ki sağ şeritte 50-60 hızlarında giden bir kamyon var. siz de hız sınırında 120-130 gibi bir hızla gidiyorsunuz. bu araç otopilottayken, kamyona yaklaşırken hızını azaltmaya başlıyor. yine arkanızdan 150 ile 250 arasında hızla gelen bir araç olduğunda, aracın kendi kendine yaptığı bu frenleme kulak çınlamasına sebep olabiliyor. yine araç frenlemesin diye yine gaza basmak zorunda kalıyorsunuz.
- otopilot denen arkadaş daha önce bu başlıkta belirttiğim gibi çok trip can. elinizi direksiyondan çekmediğinizden emin olmak için sürekli direksiyonu hareket ettirmenizi istiyor. eliniz direksiyonda olsa dahil bunu istiyor. eyvallah güvenlik en başta gelir, yapalım. ama yola-müziğe falan bir şeye dalar da gözden kaçırırsanız, uyarı sesleri çıkarmaya başlayıp küt diye devreden çıkarıyor. sonra da sürüşün geri kalanında devreye almaya izin vermiyor.
- otobanda otopilot için 150 km/sa, otomatik direksiyon için 140 km/sa hız sınırı var. bu hızların üzerinde iki sistem de devreye girmiyor. ama diyelim ki otomatik direksiyon ile 140'la giderken, olur da gaza basarsanız araç yine tripten tribe gidiyor ve sürüşün kalanında otomatik direksiyonu kullanmaya izin vermiyor. güzel kardeşim bazen kazadan kaçınmak için, daha emniyetli bir şekilde yol verebilmek için gaza basmanız gerekebiliyor. niye öyle dinlemeden sorgulamadan yargılıyorsun, ayıp değil mi? neyse ki mola yerinde durunca tekrardan barışıyor sizinle.
- ön kamera ön camda olduğu için, otopilot kullanırken silecekleri otomatik hale getiriyor. ve bazen ön cam kirliyken, bazen tertemiz ve hiçbir sıkıntı yokken, sinek falan yapıştığında, vs. kendi kendine silecekleri otomatik çalıştırmaya başlıyor. ve bunu kapatamıyorsunuz. kapatmanıza izin vermiyor. sileceklerin de ön camın da kısa sürede anası bellendi. şuan ön camı geri kalan ömründe koruyabilmek için dıştan film falan kaplamayı değerlendiriyorum.
- otopilot mevcut haliyle ne yazık ki pek kullanışlı değil, bu yüzden geliştirilmiş otopilot ve full selfdriving için para vermek bana saçma geliyor. olur da bu yukarıda yazdıklarımla ilgili yardımcı olabileceğim bir şey varsa, elon abime selam ederim, seve seve yardımcı olurum. arabaya o kadar para verdik, düzeltelim şu sistemi gözünü seveyim.
--
sürüş:
- araç gerçekten de akülü araç gibi. sadece gaz pedalı(aslında "hız" pedalı) var. hız pedalına basıyorsunuz gidiyor, pedaldan ayağınızı çekince birden duruyor. daha çabuk durmak için fren yapıyorsunuz. bu araç kullanmayı mecburiyet olarak gören insanlar için alışması zor bir külfet. neyse ki belli bir seviyeye kadar kapatılabiliyor.
- aracı içten yanmalı motorlu araç gibi düşünmeyin. hatta içten yanmalı motorlu araçları komple unutun. eskiden trafik lambasına kadar araba süzülsün diye ayağınızı gazdan çekerdiniz, artık trafik lambasına az mesafe kalınca ayağınızı tamamen gazdan çekip aracın şarj olarak durmasına olanak vermeniz gerekiyor. aracın uzun sürede yavaşlaması eskiden en verimlisiydi, artık en büyük düşmanınız. çünkü aracın şarj performansı düşüyor.
- araçta park sensörü yok. özellikle önden yanaşmaya hiçbir şekilde güvenmeyin. adamların "sensör koymayacağım" inadı yüzünden, istanbul'un dar sokaklarında çile çekiyoruz. avrupada büyük şehirlerde gördüğüm teslaların çoğunun ön tamponları vuruktu. çünkü mesafe tayini diye bir şey yapamıyorsunuz. mesafe hesabını araç hareket halindeyken kamera üzerinden yaptığı için, araç olduğu yerde dururken bir mesafe ölçemiyor. mesela park halinde duran aracınızı park yerinden çıkaracaksınız. aracın doğru düzgün mesafe tayini yapması için hareket etmesi lazım. e güzel kardeşim, hareket etmeye başlamadan önce park yerinden çıkmak gerekiyor. ön kamera ön camda dururken, öndeki mesafeyi 10-20 cm hareket etmeyle nasıl ölçecek de dönüp park yerinden çıkacağız? dönüp park yerinden çıkmak demişken;
- araç dönmüyor. sola dönmüyor, sağa dönmüyor, u hiç dönmüyor. direksiyon açısı felaket olduğu için dönme manevraları tam bir çile. dönüş yaparken arka kapıyı veya arka çamurluğu vurmak gibi fobileriniz, endişeleriniz varsa bu arabada rahat rahat dönüş yapabilirsiniz. araba zaten isteseniz de dönmüyor. araca alışana kadarki süreçte çok rezil oldum. "mala bak sokağa giremedi amk" diye çok dalga geçildiğime eminim. diğer kullandığım arabalarla tek manevrada dönebildiğim yerlerde bu araçla 2 bazen 3 defa manevra yapmak gerekiyor.
--
ekran ve sistemler:
- kocaman ekran emrinizde ama potansiyelinin çok azını kullanıyor. bir nevi zeki ama çalışmıyor diyebiliriz. en basitinden aracın pil durumunu yüzde olarak veya kalan km menzili olarak görebiliyorsunuz. ama ikisi bir arada göremiyorsunuz. telefonun sağ üstündeki şarj alanı gibi, bu ekranda da köşede bir alan var. orada pil işareti ve yanında pil yüzdesi var, menzil de gösterilebilecek kocaman boşluk olmasına rağmen, aynı anda hem yüzdeyi hem km'yi göremiyorsunuz. her merak ettiğinizde üzerine tıklayarak geçiş yapmanız gerekiyor. (en azından bu kıyağı yapmışlar)
- navigasyon haritasında tesla bize "türkiye tarifesi" uyguluyor diyebilirim. normalde premium bağlantı gelen araçlarda en önemli özellik navigasyon haritasının uydu görüntüsüne sahip olması. ne yazık ki türkiye'de buna izin alamamışlar. bütün ülkenin sokak sokak fotoğrafı var, yandex'te apple'da, google'da (blur da olsa), hatta devlet kurumları sitelerinde bile farklı farklı detaylarda uydu görüntüleri var ama olmaz arabada kullanamazsınız.
- navigasyon haritasında sadece tesla supercharger'ları var. diğer hiçbir şarj istasyonu haritada göremiyorsunuz. adamlar mecbur değil, eyvallah. ama bari en azından kendimiz şarj istasyonlarını kendimiz "şarj istasyonu olarak" ekleyebilmeliyiz. koca ülkede 4-5 noktada supercharger var. bunlardan uzakta bir yere navigasyon ayarladığınızda araba en yakın istasyondan çok uzaktasınız, geri dönün diye uyarı veriyor. haliyle o bildirimi de kapatıp, kullanamamak durumunda kalıyorsunuz.
- "boşver abi napacaksın istasyonları" navigasyon haritalarında şarj istasyonunun olmamasının kocaman bir negatif etkisi var. şöyle ki: "batarya şarj optimizasyonu" (adı bu gibi bir şey) araç şarj cihazına taktığınızda "batarya ısıtılıyor" diye bir uyarı veriyor ve bu süreç tamamlanana kadar pili olması gereken kapasitede şarj etmiyor. bu işlem de araç batarya sıcaklık durumuna göre 10-15 dakika sürebiliyor. "bunun istasyonlarla ne alakası var, her ihtimalde beklemen gerekiyor" diyeceksin, ama yanılıyorsun. bir şarj istasyonunu hedef olarak belirlediğinde, araç oraya olan mesafeni ve zamanı hesaplayıp, araç şarj istasyonuna yaklaştığında bataryayı ısıtmaya başlıyor ve oraya varıp fişe taktığında batarya önden hazırlanmış oluyor, araç da doğrudan tam kapasite şarj ediyor. diyelim ki zes'in dc şarj istasyonuna rota belirledin, navigasyonda "şarj istasyonu" olarak tanımlanmadığı için bataryaya önden ısıtma yapamıyorsunuz. yanlış bilmiyorsam model s'te direksiyondaki kısayol ile önden batarya ısıtmayı açıp kapayabiliyorsunuz ama bu araçta şuan yok. ciddi ciddi türkiye koşullarında zaten şarj ağımız bu kadar yetersiz ve bekleme süreleri de çok uzunken, en önemli ve çözülebilecek de bir o kadar basit bir olay batarya ön ısıtma konusu. elon musk duy sesimi.
- lastik basıncı, dinlenen müzik, yol bilgisayarı bilgilerini içeren bir bölüm var. lastik basıncını sürekli görmeniz şart değil ama dinlenen müzik/radio kanalı ve yol bilgisayarını aynı anda görebilme şansınız yok. yolda giderken ara ara parmaklayıp arasında geçiş yapmanız gerekiyor. diyorum ya kocaman ekran ama verimsiz kullanılıyor.
- ses ve equalizer ayarlarını öyle bir saklamışlar ki, zahmet edip ana menüye bir yere koyamamışlar. sesi sürekli direksiyondan kontrol eden bir insanın bulması baya uzun sürebilir. muhtemelen bunu okuyanlar bana mesaj atıp, "öyle bir ayar mı var" diye sorabilir, evet var ama çok gizli.
- equalizer demişken, equalizer ayarları için herhangi bir önerilen ayar yok. 10 yaşında müzik sistemlerinde bile ayar seçenekleri varken, sizden herhangi bir ayar için konunun uzmanı olmanızı bekliyorlar. reddit'te, forumlarda vs millet başlıklar açmış, paylaşımlar yapmış ses ayarı muhabbeti için. yapsana abi oradan rock, jazz, techno, bilmem ne müzik türleri tanımlı ön ayarı. yazılım firmasısın sonuçta. güzelim müzik sistemini ayarsızlıktan tıngırtı şeklinde kullanıyor insanlar.
- spotify tesla uygulaması biraz karın ağrısı. telefondan veya diğer uygulamalardan alıştığınız arayüz zaten yok. ama mesela bir şarkıyı seçip radyoyu başlat diyemiyorsunuz, çünkü öyle bir seçenek yok. oradaki listelerden birini seçip oynatmanız lazım. konu spotify kaynaklı mı bilmiyorum ama telefonda dinlemeye başladığınız bir müziği araçta da dinleyemeye devam edemiyorsunuz. vs. vs. bluetooth ile telefonu araca bağlayıp oradan dinlemek iyi bir alternatif. tek sıkıntı telefona bakmayı gerektiriyor.
- radyo dinlemeyi seven / tercih eden biriyseniz. limitsiz radio frekansı kaydetme şansınız var. tek sıkıntı, kaydettiğiniz frekansların sıralamasını değiştiremiyorsunuz. ayrıca ilk kaydettiğiniz frekans en sonda kalıyor, yeni kaydettikleriniz ise en başa ekleniyor. bunun kodunu yazan adam muhtemelen kör olmuştur. başka bir açıklama getiremedim. önceki araçlarımdaki düzeni sondan başa doğru kaydederek bu saçmalığa kendimce çözüm buldum diyebilirim.
- sentry mode adında türkçe'ye güvenlik modu diye çevrilmiş bir sistem var. bu sistem ön-arka-sol-sağ kameraları kullanarak, aracın etrafındaki şüpheli hareketleri algılayıp onları kesitler halinde torpidodaki usb belleğe kaydediyor. fakat bu sistemi aktif tutmanın bedeli 8 saatte %3-4 pil harcaması arasında değişiyor. yani açık bırakırsanız aracınız şarjda değilken durduğu yerde pil harcayacağını bilmeniz gerekiyor. fakat ne yazık ki bu sistemin yapmış olduğu tespitleri ancak araca binip ekrana baktığınızda bildirim olarak görebiliyorsunuz. telefon uygulamasına görüntü falan yollamak bir yana, bildirim bile yollamıyor. türkiyeye özgü saçmalıklarımızdan biri de bu.
- spotify, youtube, netflix, ve 1-2 uygulama dışında bir uygulama kurulamıyor. twitter bile yok. ekran zeki ama çalışmıyor dediğim tam olarak bu. ama mesela tarayıcı var ve yolda giderken de kullanılabiliyor. (dururken video'ları oynatıyor, ama giderken tabii ki kapatıyor) tarayıcıdan twitter, ekşi sözlük veya haber siteleri vs. açabiliyorsunuz.
--
telefon uygulaması ve çağrı merkezi:
bu arabanın bütün olayı telefon uygulaması ve araca bağlı kalabilmek. çok ballandıra ballandıra anlatmak istemiyorum ama uygulama iletişimi çok iyi ve gayet de seri çalışıyor. bunun benzeri sistemi başka bir marka araçlarda da kullandım. 3-5 saniye gecikme ile işlem yapıyor ve görüntülemeden fazla da bir işlevi yoktu. fakat tesla'daki sistem neredeyse anlık değişiklikleri gösteriyor ve verilen komutları da anlık uyguluyor.
- yine de bu uygulamayla ilgili de bazı saçmalıklar var. mesela ios'ta bu uygulama sürekli arka planda çalışmak istiyor. uygulamayı arka plandan kapattığınızda "açık kalması gerekiyor" diye bildirim yolluyor. kullandığım kadarıyla da öyle bir gereklilik yok halbuki. telefon cebinizdeyken kapı kilidinin açılması veya uzaklaşınca tekrar kilitlenmesi için bluetooth'un açık kalması yeterli.
- kapıları, bagajları, klimaları, camları açıp, selektör yapıp, korna çalabiliyorsunuz ama mesela dörtlü flaşörleri açıp kapatamamak bence eksiklik. yurtdışında çok kullanılmıyor olabilir ama dörtlüler gündelik hayatta olmadık bir yerde durmanız gerektiğinde veya mahmut abi "oradakiler bizim elemanlar, sıkıntı olmaz abi, sen kapat dörtlüleri" dediğinde arabaya gidip kapatmak olmuyor. açık kalsın abi boşver deyip oturuyorsunuz.
- eşiniz, çocuğunuz, babanız arabayı kullansın diye anahtar vermek bir çözüm olabilir ama onlar da arabanın fonksiyonlarını kullanmak istediğinde onları sürücü olarak araca ekleyebiliyorsunuz eyvallah. fakat eklediğiniz bu sürücüler aracın konumunu, hızını, hatta dinlediği müziği, vb. anlık olarak görüp takip edebiliyor. en azından ek sürücüler için neyi görüp, neyi göremeyeceği, neyi kullanıp kullanamayacağını seçebilmeniz gerekli, ne yazık ki öyle bir seçenek yok. şuanki durumda büyük sıkıntı yaratma potansiyeli var. bir anlık dalgınlıkla yuva yıkan cinsten bir "özellik".
- en büyük saçmalık, araç için servis randevusu oluşturmak istediğinizde, atina, bükreş ve benzeri yurtdışı servisleri sadece listeliyor. türkiye için servis randevusu oluşturamıyorsunuz. mayıs'tan bu yana binlerce araç teslim edildi, hala şu sistemi oturtamamış olmak rezillik.
- çağrı merkezi'ni de aynı kategoriye ekledim, sebebi de servis randevusu alma konusuyla benzer. binlerce araç teslim edip, çağrı merkezinde telefona bakacak birini koyamamak büyük eksiklik. araç içinden veya telefondan çağrı merkezini aradığınızda dakikalarca bekliyorsunuz ve bazen sonrasında telefonu ingilizce konuşan biri açıyor. eyvallah, bir cem yılmaz olmasak da ingilizce biliyoruz derdimizi anlatıyoruz ama çağrı merkezindeki arkadaşın durumu iletebilecekleri muhataplar türkiye'de. ve muhtemelen arayıp konuşmak yerine mesaj falan gönderiyorlar. belki de yüzlerce mesaja ilave bir mesaj daha... haliyle destek alabilme şansınız oldukça düşüyor. çağrı merkezine 1 kere işim düştü, onda da en az 4-5 kere tekrar aramak zorunda kaldım. ilk açan yabancı arkadaşların hiçbir faydası olmadı. wikipedia okur gibi tavsiyelerde bulunmakla yetindiler. sorunu çözmek için tekrar tekrar aradım ki, türkiye'den biri çözüm konusunda destek olabildi.
--
araç içi:
- direksiyon ortasında ekran yok. eyvallah, ortaya kocaman ekran koydunuz. fakat ekran tüm araçtakiler görebilsin diye tam ortaya bakar şeklinde ayarlanmış. yani sürüş ekranı tam olarak sürücüye bakmıyor... araçta tek başınıza da olsanız da bu böyle. bu ekranın dönebilmesi için mekanik veya elektronik bir aparat düşünmemişler. görüntüden daha büyük dert, ekran dokunma işlemleri için uzakta kalıyor, ekran ortaya baktığı için de, bir şey yaparken ortaya eğilmeniz gerekebiliyor. e sürücü ortaya eğilince, sürüş dikkati ne oldu? aynalara nasıl bakılacak? sırf bunun çözümü olabilsin diye, ekranı sağa sola çevirmeye imkan sağlayan bir aparat yapılmış birileri tarafından. ben cesaret edip o ekranı söküp başka bir şeyin üzerine bağlayamam şahsen. o yüzden böyle takılmaya devam ediyorum.
- güneşliklerin malzemesi götüm gibi, ve eliniz kirliyse bir süre sonra felaket kirlenecek bir malzemeden yapılmış. ön cam güneşliği için de mi özel temizlik yaptıracağız?
- tavan el tutamaklarıyla ne alıp veremedikleri var anlamış değilim. araca tavan tutamağı koyma gereği görmemişler. ağırlık tasarrufu diye düşünmek istiyorum, 4 tane tutamağın ağırlık tasarrufu bu kadar mı önemli? sebep bu değilse de nedir, bilmiyorum.
- ön koltukların altındaki arka taraf üfleyicilerini kara delik gibi açık bırakmışlar. internette envai çeşit ızgara satışı yapılıyor, sırf bu deliğin girişinde bir ızgara olsun diye. endüstri mühendisliğinden tasarruf etmişler.
- bagaj perdesi (bkz: pandizot) kullanım şekli itibarıyla biraz yoruyor. ve işin kötüsü güneşlik gibi bu arkadaş da, plastik ve sabit bir tutma yeri falan olmamasının verdiği yetkiye dayanarak, baya baya kirleniyor. bunun da temizlenmesi ayrı bir dert olacak, en azından rengi güneşlik rengi gibi açık renk değil.
--
araç dışı:
- lastikleri, standart lastik değil. üzerinde "elect" yazan elektrikli araba lastiği. lastiğin ortasında 3-4 cm kalınlığında sünger şerit var. çivi girdiğinde önce süngeri kese kese sıyırtmanız, sonra yamayı yaptırdıktan sorna süngeri geri yapıştırtmanız gerekiyor. yani yama yapıştırma olayı sıkıntılı. gözünüz gibi değil, götünüz gibi bakın lastiğe. lastiğe bir şey girdiğinde gözünüze girmeyecek. çünkü 21" olan lastiğin tanesi de güncel kurdan 9-10bin tl arasında değişiyor.
- lastik değişimi için aracın altındaki kriko noktalarına göre yapılmış aparatlar satılıyor, bunlardan almanızda fayda var. ben daha alamamışken bir çivi hadisesi yaşamıştım. lastikçide kriko üzerine ilave kauçuk falan koydurdum, sıkıntı olmadı. krikoyu kullanan elemanın baya dikkatli olması gerekiyor. krikoyu basacağı o deliği merkeze doğru ıskalarsa kriko bataryaya girecek, dışarı doğru ıskalarsa da, kriko plastik olan marşpiyele girecek. hele hele, istavroz şeklindeki krikoyu ezbere şekilde arabaya basarlarsa, o krikonun başınıza büyük işler açma olasılığı var. yine tesla'ya özgü bir başka saçmalık daha. zaten kablo, lastik pompası, bilmem ne, bir sürü ıvır zıvır taşıyoruz, bir de bu aparatları taşıyacağız.
- lastik patlarsa demişken; lastikler rft değil, araçta stepne yok, lastik tamir seti vs. yok, (ne var lan it diye bitirmek isterdim de...) haliyle lastiğiniz patlarsa, yanınıza lastikçi çağırmanız gerekiyor. önlem olarak bir lastik tamir kiti ve şişirme pompası bulundurmanızda fayda var.
- lastik rft değil, stepne yok, lastik tamir seti yok, bu araba türkiye'de nasıl tescil alıp trafiğe çıkabiliyor? bu durumda, 2 sene sonra muayeneye gitsek aracımız mevcut haliyle muayeneden geçebiliyor mu? orijinal haliyle iki sene sonraki muayeneden geçemeyen aracın sıfırı nasıl trafiğe çıkabiliyor? bunlar aklımdaki diğer deli sorular.
- lastikler 3-4 desibel az ses çıkarsın diye 2 kat para döküyoruz ama aracın ön süspansiyonları daha 2000 km'de gacırdamaya başlıyor. internette bununla ilgili çokça video var ve oldukça sinir bozucu. yine internette bu sorun ile ilgili yapılan tespitte şöyle ilginç bir sonuca varmışlar: aracın ön cam altındaki su giderleri ön süspansiyonların üzerine akıyor. aracı yıkarken kendim de gördüm, mükemmel düşünülmüş, tasarım harikası. düşünen arkadaşı ödüllendirip süspansiyon yayına oturtmalılar.
- cam tavanın arabanın içini çok ısıttığı iddia ediliyor. ben ön cama koyduğum güneşlik ile ufak bir test yaptım ve gördüm ki aracın içinin ısınmasının asıl sebebi cam tavan değil ön cam. eğer ön camdaki güneş ışınlarını keserseniz, güneşin altında aracın iç ısısı oldukça fark ediyor. aşırı sıcaklık korumasının batarya tüketimini ve performansını da oldukça etkiliyor.
- şarj portu üzerine (diğer markalarda olduğu gibi) şarj kilidini açmak için bir düğme koyma zahmetine girmemişler. sadece bir ışık var. (hiçbir zaman bakmayacağınız bir ışık) ama düğme yok. düğme yerine supercharger istasyonlardaki soketlerde ve orijinal şarj cihazı soketi üzerinde bir düğme koymuşlar. ona basarak şarj soketi kilidini açabiliyorsunuz. fakat türkiye koşullarında, diğer tüm şarj istasyonları için, ya telefon uygulamasından, ya da araç içinden şarj portu kilidi açmanız gerekiyor.
- şarj portu ile ilgili başka bir saçmalık da, siz portu açma tuşuna basıp açtığınız halde, siz şarj kablosunu almak için arabadan uzaklaştığınızda, şarj kapağını kapatıp, kapıları kilitliyor. sırf şu saçmalıkla uğraşmamak için aracı şarj takacağım zaman bagajı açmaya başladım. diğer bir saçmalık da, kapılar kilitliyken şarj portu kapağındaki sensör de devre dışı kalıyor. geliyorsunuz elinizde kablo ile kapağın önüne, telefondaki uygulamadan kapağı tekrar açmaya çalışıyorsunuz. son zamanlarda bu başıma geldiğinde alternatif bir çözüm geliştirdim, şarj kapağını açmak için önce sol arka kapıyı açıyorum. başka bir yazılım harikası.
--
kaporta:
- renkler tamamen teslaya özel. ben beyazı bile düz buzdolabı beyazı sanıyordum. ona bile yakından bakınca farkını görüyorsunuz. metalik beyaz gibi bir renk. quicksilver, kırmızı ve mavi için konu daha da endişe verici. bir yere çarparsanız, boya tamiri konusu büyük sıkıntı yaratabilir. ben yine de türk oto sanayi ustalarına güvenmek istiyorum.
- ön kaput o kadar ince ve yumuşak ki, kaputu kapatırken bastırmaya korkuyorsunuz, azıcık bir kuvvetle içeri yamuluyor. (elinize çekince geri topluyor) adına frunk dedikleri ön bagajın doğan slx kaputu kıvamında mekanik olması garip olmuş. kapıları bile düğmeyle açılan bir arabada ön bagajı bu kadar tel maşa yapmak, elle bastırarak kapatmaya çalışmak anlaşılır şey değil. elle bastırmadan da kapanmıyor bu arada. bari yukarıdan serbest bırakalım düşsün kapansın, o da yok. önde bagajı olan diğer araçlarda ambleme basarak gayet emniyetli bir şekilde kapatabiliyorsunuz. bu araçta tek elle bile kapatamıyorsunuz, iki yandan ayrı ayrı bastırmanız gerekiyor. kaputun bu denli esnemesi sebebiyle bir süre sonra ön bagaj kullanımınız giderek korkulu rüyanız olabilir.
- korkulu rüyanız demişken, ön bagajı yanlışlıkla açarsanız, araçtan inip elle kapatmanız gerekiyor. uygulamada araç yakınında değilseniz ve ön bagajı açmak isterseniz size uyarı vermesini bile düşünmüşler mesela. çünkü yanlışlıkla açarsanız araç başına gidip kapatmanız gerekecek.
- bagaj kapağı, hayvan gibi büyük ve arka tarafı da yüksek yapısı gereği alçak tavanlı kapalı otoparklarda tavana vurmaya çok müsait. aynı şekilde geri geri çok yakın yanaşırsanız, bagaj kapağının ucu yanaştığınız yere vurabilir. (hayır, bunu engelleyecek yazılımsal bir şey yapmamış arkadaşlar, ama araç kendi kendine gidebiliyor) alışma dönemlerinde dikkat etmekte fayda var.
- araca eklenen sınırlı sayıda opsiyonlardan bir tanesi çeki demiri. ne kadar kullanılacağı tartışılır ama sökme takma olayı trajikomik bir hadise olmuş. pek çok teknolojik sayılabilecek marka bunu artık otomatik açılır kapanır yapmışken, sizin çeki demiri topuzunu takabilmeniz için trim sökme aleti benzeri bir şeyle plastik kapağını sökmeniz gerekiyor. ve işin ilginci bu kapak sökülüp takıldıkça bir daha hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak gibi duruyor. kaput eğilmesin diye kullanamadığımız ön bagaj gibi bir şey yapmışlar diyebiliriz.
--
aklıma geldikçe bir şeyler eklerim, diyerek yazmaya başladığım entry biraz uzun olmuş kabul, artık yollamamın mantıklı olduğunu düşündüm ama yine de aklıma geldikçe bir şeyler eklerim diye düşünüyorum. bu arada, bu kadar yazının içinde belki benim yanlış yorumladığım veya yanlış anladığım bir şeyler olacaktır. iletirseniz seve seve düzeltirim. - 2000 km'yi devirdiğimize göre elimizden geldiğince objektif değerlendirebilirim sanırım. bir artı bir eksi yazayım ki daha adil olsun.
+ (en büyük artı) ya tek pedal sen ne güzel bir şeysin. ilk elektrikli aracım olmasına rağmen daha teslimat merkezinden çıkmadan alıştım. 2000 km'de 10 kere frene basmamışımdır, bastıklarım da önüme aniden çıkan durumlar.
- (en büyük eksi) istedikleri kadar gelişti desinler, araç halen taş. özellikle plastik kasislerden geçerken ailecek halay çekiyoruz. b sınıfı araçtan ya da eski model y'den geçen belki sevinebilir ama c-d sınıfından geçiyorsanız konfor anlamında üzebilir.
+ araç gerçekten az yakıyor. dinamiklerini öğrenene kadar çok yakarım, sonra alışırım diyordum ama daha en baştan 12-13 ortalamalarla rahatça gezebildim. uzun yolda da limit hızlarda 15-17 arası rahatça gidilebiliyor.
- araç az yaksa da, opsiyonel özellikler feci yakıyor. araç şu an ilgi çektiği için nöbetçi modunu açtım, kabin ısı korumasını da birlikte açınca araba durduğu yerde günde %10 batarya azalttı. ben o batarya ile 40-50 km yol yapıyorum.
+ uzaktan yönetim harika. özellikle küçük çocuğu olanlar bilir, araba fırın gibi ısınır. çocuk biner binmez terler, sonra klima çarpar hasta olur. işte bütün bundan tek tuşla kurtuldum. geçen birkaç aile pikniğe gitmiştik, arabalar pişmiş. dönüşte bütün çocukları bana verdiler :)
- uzaktan yönetimin neredeyse bütün özellikleri tüm profillere her daim açık. bu tamamen saçmalık. hadi konumuzu görüyor tamam diyelim, ama her şeye de izin verme kardeşim. şu an eşimle birbirimizi trollüyoruz. o benim müziğimi değiştirip duruyor, ben de yaz günü koltuk ısıtmalarını açıyorum.
+ aracın gücü gayet iyi, beygir olarak kısıtlanmış olmasına rağmen torku yurtdışı ile aynı. bu yüzden ara hızlanmalarda koltuğa yapıştırıyor.
- aracın gücü iyi ama yüksek hızlarda konforlu hissettirmiyor. bu araçla 130 ile gittiğimdeki hissiyat ile eski aracımda 170 ile gittiğim hissiyat aynı. motor sesi olmayınca yol ve rüzgar gürültüsü daha net hissediliyor. bu da beni rahatsız etti.
+ şarj hızı çok iyi. 185i görüyor ve uzun süre yüksek hızlarda kalabiliyor. uzun yolda molada tuvalete git el yüz yıka bir çay iç 80+ şarj ile yola devam et. ideal hava koşullarında içten yanmalıya göre ulaşım konusunda süre farkettirmiyor.
- 80e kadar gayet iyi ama fullemek de işkence. yavaşlamasını geçtim bir de kalibrasyon yapıyor. ben uzun yolda bu işe hiç girmiyorum ama yapanları da çok gördüm. bayram vb durumlarda yoğunluğun temel sebebi bunlar.
+ koltuk soğutma. benim gibi kolay terleyen biri için artık olmazsa olmaz bir özellik oldu.
- kliması gürültülü, ayrıca fazla üflüyor. otomatikte düşüğe bile alsam fazla üflüyor. manule alıp kısınca da çocık arkada terledim diyor. şu an için aileyi memnun edecek optimize bir ayar bulamadım.
+ kameraları gayet iyi. özellikle paralel parkta kaldırıma yanaşırken büyük rahatlık.
- kamera iyi ama sensör olmaması da kötü. kameralar aşırı hassas, daha 30-40 santim varken dur diye uyarı çıkıyor. sensör hassasiyetini özlüyorum doğrusu.
+ ön, yan camların genişliği ferah hissettiriyor.
- arka görüş felaket. dikiz aynasından doğru düzgün hiçbir şey göremiyorsunuz.
+ cam tavan ısıyı bir miktar geçirse de beni rahatsız etmedi.
- ön ve yan camların ısı geçirgenliği çok kötü. karşıdan gelen güneş beni pişirdi. bütün camlara film çektirdim.
+ aktif-pasif güvenlik sistemleri güzel çalışıyor. bir sefer ön çaprazımdaki araç şeridime girince araç kendini ufaktan sağa attı. kaza olmazdı ama kazadan kaçınması hoşuma gitti.
- bazı sistemler yol-altyapı kaynaklı saçmalayabiliyor. eski silik yol çizgilerini görüyor şeritten taştın diyor, ya da 110luk yolda en son gördüğü 50 tabelasını baz alıp hızlı gidiyorsun diyor gibi.
+ bagajı ufak çaplı nakliye işine girebilecek boyutta.
- dünyanın en kullanışssız torpida gözü bu araçta olabilir.
+ arka ekran. çocuklu yolculukta hayat kurtarabiliyor.
- arka ekran. tamamen aç veya kapa modu var. ben istiyorum ki sadece netflix açabilsin. oyun menüsünü kaldırayım. ama olmuyor malesef.
+ frunk. alakasız durumlarda çok işlevsel olabiliyor. örneğin dışardan kebap alıyorum paket olarak, eski aracım bir hafta yemek kokardı. şimdi kokan, akabilecek vs her şeyi öne koyuyorum. koktu, aktı derdim kalmadı.
- sinyal koluna alışamadım. daimi sinyal yakma diye bir şey yok. örneğin benim yolumda sağ şeritten yola dahil olup 100 metre içinde en sola geçmem gerekiyor. 4 şeritli yolda 10 saniyede 4 kere sinyal yakmam lazım ya da sinyal kolunu sürekli tutmam lazım. çok gıcık.
+ kartlı giriş. özellikle sahil gibi yerlerde değerli eşyalarınız araç içinde güvendeyken kartı bir poşetle mayo cebinize koyup rahatça denizde yüzebiliyorsunuz. rfid'li yüzük vb aksesuarlarla bunu üst seviyeye taşımak da mümkün.
+ kamp ve köpek modu. kamp modunu herkes biliyor ama köpek modu da çok kullanışlı. arabada bir muabbet kuşu püfür püfür yanmadan dururken ben birkaç işimi halledip gelebildim. ne yalan söyleyim arabada çocuk varken de köpek modunu açmışlığım oldu :)
+ farlar çok çok başarılı. uzun gece yolculuğu henüz yapamadım ama matrix ledlerle bir an önce yapmak istiyorum.
+ ekran çok akıcı ve kullanımı kolay. hemen alışılıyor. - elektrikli araclar icinde iyi bir tercihtir. ama elektrikli arac alma sansina sahip oldugum halde almadim henuz. zira:
1. istediginiz kadar kendinize yalan soyleyin, range dusuk, ve cogu zaman range'i arttirmak icin komforunuzdan dahi odun vermek zorunda kaliyorsunuz bazen (dusuk hizda seyretmek, klimayi kapatmak gibi)
2. tesla ozelinde, suspansiyon sistemi gercekten bok gibi. hani bu fiyat bandinda bu kadar kotu suspansiyon sistemi sadece bu aracta muhtemelen. ve yuksek hizda gene bu fiyat bandinda kabul edilemeyecek ruzgar sesi aliyor.
3. elektrikli araclar hayvan gibi agir.
4. pil 10 sene sonra yuzde 70 verim bandina dusecek ve arac obsolete olacak. pil degisimi o noktada hayvani pahali (tabii o zamana kadar araci satacak veya araci kiralayanlarin umrunda degil)
5. bu elektrikli arac isini kotaricak pil teknolojisine henuz ulasilmadi, ve cogu arac "peak design", yani moduler ve gelecekte rahatlikla degistirilebilecek, veya degistirildiginde en randimanli pil teknolojine olanak verecek alt yapida degil. hatta bazi arac modellerine uygun piller bir kac sene sonra bu sebepten bulunmayabilebilir. (toyota bu dedigim seyleri vadeden karbon bazli solid state pilleri 2027 gibi cikaracagini soyluyor, gormeden inanmam ama bu iddianin toyotadan gelmesi ve adamlarin buna bir kac sene once hayvan gibi yatirim yapmis olmasi umitlendiriyor beni bu konuda).
6. pil uretiminin ve yeniden donusumunun hayvan gibi maliyeti var, bu ugurda kiymetli dunya materyelleri kullaniliyor, ve bunlarin madenciligi cocuk iscilerin oldugu ortamlarda da yapilmakta.
7. cok ciddi bir yangin riski var ve lithium piller yanarsa yanginin sondurulmesi mumkun degil. getiriyorlar ozel bir container, sonene kadar yaniyor icinde.
8. bugun pek cok ulkede kullanilan elektrik de cok yesil degil henuz.
9. gene tesla ozelinde, uretim kalitesi gelisse de hala daha bu fiyat bandina gore oldukca kabul edilemez bir noktada.
10. araclar hayvan gibi pahali
11. arac agir oldugu ve cok hizli ivmelendigi icin diger araclara gore cok daha sik lastik degisimi gerekiyor.
12. tesla'nin avrupa ve abd'de bir kac tik daha iyi ama genel olarak hizli sarj noktasi problem. hele hele uzun yolda bir kuyruk oluyor gorseniz bazi noktalarda.
13. evinize vs sarj noktasi kurmaniz gerekmesi. misal bizim ortak kapali park yeri var, sigorta hayvan gibi masraf cikardigi icin yatirimi yapmadik (yangin riski).
14. aracin yolda kaldigi durumda (ki elektrikli bir arac icin bu risk daha fazla) araci kolaylikla cekilememesi (konvansiyonel veya hibrit araclar gibi vitesi bosa al ve cek olayi yok).
15. gene tesla ozelinde, sesli komutlar olsa bile, tum herseyin bir ekrana itelenmesi cok kotu, kesinlikle bir mimimalistlik kisvesi altinda cost cutting. hani, mantikli olsa tum firmalar coktan yapardi zira maliyet oldukca duserdi. gerci gittikce ekran sayisi artiyor dugme sayisi dusuyor pek cok aracta ama pek cok durust kullanici bundan memnun olmadigini dile getiriyor.
pil kilo/boyutu ve pil maliyeti yaklasik yariya dusmedikce, yangin riski ortadan kaldirilmadikca, uretim karbon izdusumu dusmedikce, range 1000+ km'ye cikmadikca, ve bu ozelliklerdeki piller endustriyel bir standarta gelip moduler hale gelmedikce, elektrikli arac "obvious choice" olmayacak.
istediginiz kadar kendinizi kandirabilirsiniz.
ha, alana neden aldiniz demiyoruz, artilar eksiler dusunulur, uyuyorsa alinir. yani kimisi diyor ki, abi 4 saniyede yuze cikiyorum, bu benim icin yeter. bence sacma, ama o kisi acisindan mantiklidir o zaman. gerci arabanin sportif olmasi icin ivmelenme tek basina kriter degildir ama o kisi icin yeterlidir belki.
ama kiskaniyorsunuz, cemkiriyorsunuz, bu en iyisi tarzi yorumlar da komik gercekten.
benim gorusum, 2. bir araba olacak ise, ve cok buyuk oranda sehir icinde kullanilacak ise, mantikli olabilir. ama uzun sureli kullanim dusunulmemeli ve max 5-6 sene sonra eldecen cikarilmasi gerektigi ongorulmeli (eger lease degil ise).
debe sonrasi edit: bir arkadas, avrupada bu aracin kafa kafaya oldugu fiyatta arabalara kiyasla, tesla'nin turkiye'de elektrikli araclarda otv alinmamasi sebebiyle bariz daha uygun oldugunu yazmis. bu kuvvetle muhtemelen togg icin yapilmis bir tesvik ama tesla da firsati tepmemis. bu acidan, eger saydigim dezavantajlar sizin icin "show stopper" degil ise, esasen cok mantikli bir secim de olabilir. bunu da belirtmek istedim. yerli uretimin tesvigini isterim ama kisisel olarak ben tesla y verken togg almazdim acikcasi, togg'un kendini kanitlamasi icin gidecegi cok yol var.
bir de bendeki intiba:(arastirmadim, yaniliyor olabilirim), ozellikle suspansiyon, ruzgar sesi ve bir takim kalite sorunlarina dair ve hatta galiba pil anlaminda da model 3 ve model y'ler ciddi bir gelistirme gordu ya da gormek uzere (almanya fabrikasinda). sanirim turkiye'ye gelen modeller eski nesil olanlar olabilir, en azindan ilk raddede. ona da bakin derim, aceleniz yoksa ve ekonomik olarak esnekseniz olasi zamlara karsi, gelistirilmis versiyonlari beklemek mantikli olabilir, eger durum benim suphelenedigim gibi ise.
edit 2: bir iki ufak ilave bilgi, yazim yanlisi duzeltimi. - daha önce onlarca entry'de yazdım, bir kere daha yazmış olayım.
bugün parası cebinde olup, yarın teslim almak isteyen varsa;
https://www.tesla.com/…angeby=phl&zip=34940&range=0
yukarıdaki linkte yer alan tesla envanteri'nde "teslim alınabilir" ibaresi olan araçlardan istediğinizi seçip doğrudan tesla türkiye'den ve liste fiyatı üzerinden sıfır km olarak, en kısa sürede teslim alabilirsiniz.
ha bu arada, bu başlıkta "kapora verdim ama almaktan vazgeçtim" diyen kişiler, rica ediyorum, tescilini bile almadıkları aracı satmak için debelenmesinler bu kadar. çünkü ortada 4-5 ay teslim süresi falan yok artık.
kendileriyle iletişim geçen tesla temsilcisine "değişen fiyat ve vergi oranlarından dolayı aracı almaktan vazgeçtim, kaporamı da geri istiyorum" derlerse, ödedikleri parayı da iade talep edebilirler. daha önce yüzlerce kişi bu şekilde parasını iade aldı, onlar da alabilir.
tesla envanteri diye bir şey varken, tescili ellerinde olmayan aracı satmaya çalışan insanların psikolojisini anlayamıyorum. daha önce de dediğim gibi, dolandırılma olasılığı yüksek bir durum varken, kim, niye, aynı aracı tesla'dan almak yerine sizden alsın? vazgeçin araçtan, kapora iadesi talep edin olsun bitsin.
debe editi: dün 30-40 araç vardı, şuan envanterde 1 araç kalmış. sarı sitedeki karaborsacılara selam olsun.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek, oylamak, mesaj yazmak için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap