hesabın var mı? giriş yap

  • hayata erken atılmamı sağlayan oyun.

    önce milletin tırını sürerek işe başladım. sonra ne millete çalışacağım kendi tırımı alayım dedim. milleti zengin etmek manasızdı. borçla harça bir renault tır aldım paris'ten. bankaya 92000 euro borçlandım. neyse borç yiğidin amcasıdır dedim. yada öyle bir şeydi ama yine de devam ettim. fakat ehliyeti bakkaldan aldığım için malı teslim ettiğimde taşıdığım için aldığım para tırın tamirine bile yetmiyordu. borç katlanarak arttı.

    amacım sadece çocuklarıma daha iyi bir gelecekti. onlara çok belli etmesem durumu düzeltmek için çözümler arıyordum. ama ödeme zamanı geçtiği için faiz de binmeye başlamıştı. eve dönecek yüzüm olmadığı için artık uzun mesafeleri tercih eder olmuştum.

    artık arka fonda ahmet kaya çalar olmuştu. tırı satıp tekrar başkaları için çalışmayı düşündüm. kendime yediremedim. sürekli borcun durumuna bakıyordum. arada kırmızı ışıkta geçmesem de polis ışık ihlali cezası yazıyordu. namusumuzla bile para kazanmamıza izin vermiyorlardı.

    hırsla çalışıp borcumu kapatmaya çok uğraştım bunun için gecemi gündüzüme kattım. ama uykulu sürdüğüm içinde dünyanın cezasını yedim. şuan 150000 euro içerideyim. banka peşimde kara listeye alınmışım.

    şuanda brüksel çıkışındayım. sağa çektim bunları oradan yazıyorum. borcu ödemeden eve dönmeyi düşünmüyorum. tıra bankanın el koyması an meselesi. halil abi köln'de tırları parçalayan bir yer olduğundan bahsetti. birazdan oraya doğru yol alacağım. elime sıcak para geçince de artık bi işler kovalayacağım.

    pezevenk oyun ağır psikolojimi bozdu, silin şunu bilgisayarımdan.

  • bilimsel olarak gelmiş geçmiş en yalnız anları yaşamış insanın michael collins olması.

    ay'da yürüyen ilk insanı biliyoruz neil armstrong. kimimiz aya ikinci adımı atan insandan da haberdar olabilir: edwin aldrin. ama 1969 yılında aya giden apollo 11 aracının içinde aslen 3 kişi bulunuyordu. işte michael collins apollo 11'de bulunan 3. kişi, aracın komuta modülü pilotu. meslektaşları ay yüzeyinde adımlar atarken o apollo 11'in içinde ay yörüngesinde turlamaktaydı. aracın ayın karanlık yüzüne geçmesiyle radyo sinyalleri ay tarafından engellenmiş ve micheal collins'in dünya ile tüm bağlantısı kesilmişti. ay yüzeyindeki meslektaşlarıyla da herhangi bir bağlantısı kalmayan michael sonraki 48 dakika dünya'dan çok uzakta gelmiş geçmiş en yalnız anları yaşadı.

    ama eğer bilimsel olmazsak herkes yalnız, hayat boktan, böyle bilgiler bi işimize yaramayacak evet.

  • hindistan'da filleri evcilleştirmek için ilginç bir yöntem kullanılır. ormanda yere filin içine düşebileceği büyüklükte bir çukur kazılır ve üzeri dallarla örtülür. fil gelip dallara bastığında çukurun içine düşer. ama şanssızlığı bununla bitmez. fil avcıları yüzlerini de kapatan tümüyle simsiyah giysiler içinde, ellerinde sopalarla gelip fili bir de eşek sudan gelinceye kadar döverler. hayvan yediği sopalardan, çukura düşmesi nedeniyle yaşadığı acıdan ve korkudan hayatında görmediği bir bunalım yaşar birkaç saat içinde.
    sonra aynı avcılar ağaçların arkasına gider ve üzerlerindeki siyah elbiseleri tümüyle çıkarıp, baştan aşağı beyaz elbiselerle, ellerinde çeşit çeşit meyve sepetleriyle geri gelirler. fili besler, yaralarına pansuman yaparlar, onu düştüğü çukurdan çıkarırlar. fil bu beyaz giysili kurtarıcılarının ona gösterdiği karşılıksız sevgi ve ilgiden dolayı o kadar minnettar kalır ki o andan itibaren her istediklerini yapar ve sözlerinden çıkmaz. onların kendisini az önce döven siyah giysili adamlar olabileceği aklına dahi gelmez. filimiz artık evcilleştirilmiştir.

    şimdi yukarıdaki sahneden filleri çıkarıp yerine kendinizi koyun. siyasetçiler de her yıl önce kriz, zamlar, işsizlik gibi yığınla belayı başımıza sarar, sonra da aynen fil avcıları gibi beyazlar içinde gelip bizi bu pislikten kurtarırlar. bizim de o fillerden pek farkımız olmadığı için her seferinde bu numarayı yutarız. zaten her seferinde yutmasaydık tarih tekerrürden ibarettir diye bir laf olmazdı.

    tabi ya, zaten ekonomimiz süper, dünya lideri ülke olduk, işsizlik desen son on yılın bilmem neresinde, terör de bitti hayırlısıyla. başbakan'a beyaz giysiler güzel yakışıyor değil mi?

  • kobra etkisi.

    kötü giden bir şeyin düzelmesi için yapılan müdahale ile durumun daha da kötüleşmesi demekmiş canlar.

    yer hindistan, başkent delhi'deyiz, bir kalabalık bir kalabalık sormayın. dervişler, dilenciler, atlarla dolaşan kırmızı kıyafetli ingiliz askerleri, her yer toz ve curcuna.
    yani coğrafyanın ingiliz kolonisi olduğu yıllar.

    ingiliz hükümeti bölgedeki zehirli kobralardan çok çektiğinden cin fikirli birinin aklına bir fikir gelir.
    "lan biz ne uğraşıyoruz amk! her ölü kobraya para verelim bu fakir hintliler para için hepsinin soyunu kurutur ellaham!" der ve kampanya başlar. önceleri çok iyi gider kampanya. ancak cin fikirli sadece ingilizler değildir, hintli cin fikirli ise "lan olm bu dangalaklar her ölü yılana para veriyor o zaman biz yılan besliyek amk! tee ormana kim gidecek kobra bulmaya, hem tehlikeli olm o iş. çiftlik kurak amk ehuehuehe" der ve gerçekten kobra beslemeye başlarlar. beslemek ne kelime üretime başlarlar. offf paralar gani gani.
    keklendiklerini anlayan ingilizler ölü kobra başına verdikleri para ödülü kampanyasını bu üretimi engellemek ve daha fazla salak yerine konmamak için sonlandırırlar.
    ve ne olur sizce? "madem para kazandırmıyor bu kobralar, salın gitsin amk hepsini" der hintliler ve her taraf ilk durumdan çok daha vahim şekilde kobra kaynar. yani kobra popülasyonu büyük artış gösterir. azaltalım derken tüy dikilmiş olur. işte bu duruma kobra etkisi denirmiş.

    benzer bir durum fransız kolonisi olduğu yıllarda vietnamda yaşanır. farelerden çok çeken fransız hükümeti, fare başına ödül koyar. ancak binlerce ölü fareyi ne yapsın, der ki fare kuyruğu getirin yeter der. bir süre iş görür bu ancak fransızlar bir de bakarlar ki sağda solda kuyruksuz binlerce fare dolaşıyor. meğer halk yakaladığı farenin kuyruğunu kesip serbest bırakıyor ki gitsin üresin çoğalsın da para kazandırsın.

    kaynak

  • artık bırakın iki katına çıkarmasını, yazılanlara bakınca bu kadar bilgiyle nasıl yaşanırı merak ettiren şeylerdir.

    bütün kıtaların isimleri a ile başlayıp a ile bitiyor he? vay çağımızın çiçerosu vay. neredeydin sen bu zamana kadar?

    lan insan utanir şunu yazmaya. başlığın geldiği noktaya bak cemil abi.

  • israil askeri güçleri tarafından geliştirilen bir savaş sanatı tekniği olan krav maga hocası enis tayman'ın bomba patlamasından korunma konusundaki tavsiyeleri şu şekildedir.

    bir bombanın patlayacağından şüphe ettiyseniz ya da eminseniz aşağıdaki noktalara uymanız hayatta kalma şansınızı artıracaktır.

    1. bombaya asla ayakta yakalanmamaya çalışın. bomba, patladığı noktadan itibaren v işareti çizerek etki yapar. bomba uyarısı varsa ve patlayacaksa en az 20-25 metre uzaklaşmaya çalışın ve hesaplayabiliyorsanız başınız ters yöne gelecek şekilde hemen yüzükoyun yere uzanın. kollarınızla başınızı koruyun. bacaklarınızı uzatın ve çapraz olarak birleştirin. bu sayede ayakkabı tabanlarınız şarapnellere karşı (az da olsa ) kalkan oluşturabilir. bacaklarınızı çapraz olarak birleştirmeniz savrulmanızı zorlaştırır ve kasık bölgesini korur.

    2. patlama anında ağzınızı açık tutun. böylece patlamadan kaynaklanan basıncın ciğerlerinize baskısını azaltmış olursunuz.

    3. yapabiliyorsanız patlama anı ve sonraki yarım dakika içinde nefes almamaya çalışın. yapabiliyorsanız nefessiz kalma sürenizi uzatın. patlayıcının kimyasal etkisi ve patlamanın yarattığı sıcak hava ciğerlerinize zarar verebilir.

    4. bomba patladıktan sonra ilk şok üzerinize gelecektir. açık alandaysanız, şokun ardından bir kaç saniye daha bekleyin. çünkü o sırada havada uçuşan parçalar olacaktır.

    5. içinizden ona kadar sayın sonra kalkabiliyorsanız kalkın ve uzaklaşın. bombaya yakınsanız ve kurtulduysanız ayağa kalkmadan temiz havaya ulaşıncaya kadar yerde hareket edin. sakın sürünmeyin. çünkü yerler pek çok parça ile dolu olacaktır ve siz süründükçe bunlar vücudunuzu parçalayacaktır. sürünmek yerine dirseğiniz üzerinde yükselin ve bir bacağınızı kaldırarak kendinizi itin. bu şekilde temiz havaya ulaşıncaya kadar ilerlemeye çalışın ve bu ana kadar yapabiliyorsanız nefes almayın veya çok az nefes alın.

    6. temiz havaya ulaşabilirseniz ayağa kalkın ve hemen insanların az olduğu bölgeye doğru ilerleyin. (bombacıya doğru değil tabii) çünkü ikinci bir bomba olabilir ve büyük ihtimalle insanların yoğunlaştığı yerde patlayacaktır.

    7. güvenli mesafeye ulaştıktan sonra (ortalama 50-100 metre) bedeninizi kontrol edin. panikle yaralarınızı fark etmeyebilirsiniz.

    8. yanınızda çocuğunuz varsa onun üzerine yatın ve madde 1'deki gibi pozisyon alın.

    9. bombadan korunmak adına bir sütunun arkasına geçmeyi düşünebilirsiniz. ancak bu sütunun önünde bir duvar varsa başınız daha büyük belaya girecek demektir. çünkü bombanın şok dalgası duvardan seker ve direkt üzerinize biner.

    10. kendinizi tamamen güvene aldıktan sonra insanlara yardım etmeyi unutmayın.

  • az önce annemle aramda şu diyalogun geçmesine sebep olmuş augmented reality temalı oyun;

    - ben pazara gidicem
    - iyi git
    - sen gelmicek misin?pokemon yakalarsın
    - benim topum yok anne
    - top da toplarız gel sen

    pokemon kariyerimin ailem tarafından desteklenmesi sevindirici. (not: yaş 26)

  • türkiye’nin gsyih’sini olumsuz etkileyecek durumdur hem de ciddi ölçüde. çünkü ülkemiz usd üzerinden ara malı ve enerji ithal edip euro üzerinden de ağırlıklı olarak avrupa ülkelerine ihracat yapmaktadır. aradaki parite farkı gsyih hesabının net ihracat değişkenine olumlu katkı yapıyordu. şimdi bu ortadan kalkmış oldu.

    kantitatif etkisini ise önümüzdeki dönemde göreceğiz.

  • arama nedeninizi birkaç kelimeyle söyler misiniz? diyen telesekreterler var ya... işte onlarla uğraşmadan uzun uzun tuşlamalar yapmadan müşteri temsilcisine bağlanmak için "beni aramışsınız" demeniz yeterli. hemen müşteri temsilcisine yönlendiriyor

    edit: artık olmuyormuş. bu entrymi gören firmaların önlem aldığını düşünüyorum. bu kadar da önemli biriyim işte:) ama siz yine de her işiniz düştüğünde bir deneyin. umudumuzu yitirmeyelim. o müşteri temsilcisine bağlanacağız kardeşlerim!!!

  • en çok yazım hatası ne zaman yapılıyor?

    texas a&m üniversitesi'nin yaptığı araştırma, ofis çalışanlarının öğleden sonraları daha fazla yazım hatası yaptığını ve bunun özellikle cuma günleri arttığını ortaya koydu.

    araştırma, iş gününün ilerleyen saatlerinde çalışanların verimliliğinin düştüğünü ve en büyük düşüşün cuma öğleden sonralarında yaşandığını gösterdi. bu veriler, daha esnek çalışma düzenlerinin, örneğin dört günlük iş haftası ya da uzaktan çalışma gibi uygulamaların, çalışanların memnuniyetini ve verimliliğini artırabileceğini vurgulandı.

    epidemiyoloji ve biyoistatistik bölümünde çalışan mark benden, "çalışanların üretkenliği üzerinde yürütülen çoğu çalışmada çalışanların kendi beyanına, gözetmen değerlendirmelerine veya giyilebilir teknolojiye dayanan veriler kullanılıyor. diğer çalışmalarda evden çalışan veya daha az gün çalışan kişilerin işe gidip gelmekten, işyerindeki ilişkilerden ve diğer etmenlerden kaynaklı stresi daha az yaşadığı ve işlerinden daha fazla memnuniyet duydukları bulunmuş." ifadelerini kullandı.

    kaynakça

    plos one