hesabın var mı? giriş yap

  • bir cipsin icinden iki tane birden mega taso cikmisti ki hayatimin en mutlu gunleri siralamasinda basa oynar.sonra universite kazandim filan ama o tadi veremedi.

  • tetriste iyimserlerin cok sık dustugu stratejik bir hatadir.
    risk almaktir, onerilmez.

    acikta kalan bosluklari buyuk bir cubugun
    kapatacigini dusunup cubuk beklemek
    buyuk olasilikla oyunu kaybettirir.

    onun yerine bosluk sineye cekilmeli
    ve gelecek hamleler dogru oynanmaya calisilmalidir.

    ayrica bosluk icin cubuk bekleyenlerde
    gercek hayatta da bir takim mental rahatsizliklar olusur.

    misal trafikte ilerliyorsunuzdur.
    araclar kirmizi isiga dogru sagli sollu bosluklari doldururlar.
    ancak sol seritte en az 3-4 araclik bir bosluk kalir.
    cok tetris oynayan bunye bu durumdan
    korkunc rahatsiz olur ve dua etmeye baslar
    allaam nolur otobus gelsin o boslugu doldursun.
    sonra mucize gerceklesir.
    sol seritten upuzun bir otobus gelir boslugu doldurur.
    hayatta da bonus kazanilmis olur.

  • iki sevgili olan arkadaştan, kız olan evliliki anlatmaktadır, oglan arkadas bulmaya calismakta, soyle bir diyalog gecmistir.

    kız : biz simdi napıyoruz?
    ogl : cikiyoruz
    k : ilerde ne yapıcaz?
    e : cikicaz
    k : daha ilerde ne yapıcaz?
    e : cikmaya devam edicez...
    k : ama daha da ilerde diyorum.
    e : bana o sözü söyletemezsin..

  • ash ile pikachu arasında suni problemler yaratmak isteyenlere çok güzel malzeme vermiştir. son dönemlerde bu kadar formda olan pikachu, nasıl 6 pokemonluk kadroya giremedi anlayamıyorum, ash bu durum için "taktiksel sebepler" dedi ama pikachu'suz nasıl bir taktik planı vardı ash'in, hiç kafam almıyor.

  • kendine odakli egilim. kendine odakli isletmeler, kendi ulkelerini digerlerinden daha ustun, daha basarili gorme egilimindedir. kendine odakli egilimde oncelik her zaman anavatandaki faaliyetlerin basarisidir. bu nedenle, pazarlama ogeleri ic pazar yapisina gore yapilandirilir. ic pazarda denenmis ve basarili olmus faaliyetlerin diger dis pazarlarda da basarili olacagi varsayilir. dis pazarlarda da benzer veya yakin stratejiler kullanilir. dis pazar, uretim fazlasindan kurtulmak icin kullanilir. yeni pazarda sistematik pazarlama arastirmalari ve tuketici ihtiyaclari irdelenmez.

  • bu hikaye aslında bilinir fakat ne kadar önemli olduğunu tam da buralı biriyle konuşunca anladım.

    aslında hiç önem vermediğimiz bir yerdir nahçıvan. bilmeyenlere söyleyelim, azerbaycan'a bağlı özerk bir bölgedir fakat bu ülkeyle fiziki bağlantısı olmayıp türk devletleri arasında türkiye ile kara sınırı bulunan tek toprak parçasıdır. ama neden hala azerbaycan'a bağlı özerk bir bölgedir biliyor musunuz? tamamen atatürk sayesinde. şöyle ki;

    bu bölgeyle birbirimiz bağlayan sadece ve sadece 15km'lik bir sınır (bkz: dilucu sınır kapısı) vardır ve bu sınır bizzat atatürk'ün cebinden para ödeyerek satın aldığı topraktır! adam demiş ki, yukarıda ermeniler (o dönem sscb), aşağıda iran, bu bölgenin insanı burada yaşamalı, bizim burayla direk bir bağımız olmalı ki hem ermeniler hem de iran'la aramız bozulursa, türk devletleri ve orta asya'ya bir bağlantımız kalsın. hem bu sınır sayesinde bu bölgenin insanını da koruyabiliriz. iran'la görüşür, tabi ki ikna eder, parasını öder, toprağı alır.

    gel zaman git zaman, 80'lerde ermeni ve azeriler arasında gerilim tırmanır. zaten o dönemlerin sonunda sscb'nin dağılması gerçekleşir. fakat nahçıvan bölgesinin insanı fakir ve techizatsızdır. ermeni birlikleri ruslardan temin ettikleri donanımlı silahlarla nahçıvan'a saldırıken, bu adamlar yalnızca av tüfekleriyle falan kendilerini savunmaya çalışmaktadır. saldırıların yoğunlaştığını ve nahçıvan'ın düşme ihtimalini gören dönemin türk hükümeti, bu sınır kapısından silah, techizat, sağlık yardımı yapar, bölge insanı güçlenir ve topraklarını korur. en nihayetinde sovyet rusyanın dağılması sonrasında özerk bir bölge olarak bağımsızlığını ilan eder.

    işte bu hikayeyi bana anlatan kişi bu bölgede o zamanlar çocukmuş. çok kötü durumdaydık, hayatımızı atatürk'ün 60 sene önce aldığı toprağa borçluyuz diyor. bu adam boğaziçi üniversitesi işletme mezunu ve şuan türkiye'nin önemli bir kuruluşunda, önemli bir pozisyonda bu ülke için çalışıyor.

    stratejik derinlik böyle bir şey. bazı miki mouse'ların dediklerine inanmayın siz. zira var olan toprağı geri taşırlar maazalah.

    konuya ilişkin bir kaç link;

    http://naxcivan.cg.mfa.gov.tr/…owspeech.aspx?id=709
    https://www.google.com/…ld%c4%b1%c4%9f%c4%b1+toprak
    http://tr.wikipedia.org/wiki/dilucu_sınır_kapısı

  • domates fideleri arasına ekilen kadife çiçekleri beyaz sinekleri uzaklaştırıp toprağı zenginleştirirken, fesleğenler ise domatese keskin bir tat vererek aromasını renklendirir

  • ana hatlarıyla anlatacak olursak gelişimi kronolojik olarak şu şekilde sıralanabilir:

    1854 – kanagawa anlaşması ile japonya’nın 220 yıllık kapalı ülke politikasını bitirip abd ile dostluk ve ticaret anlaşması imzalaması ve batılı anlamda sanayileşmenin başlangıcı.

    1868 – meiji restorasyonu. sanayileşmenin hız kazanması ve doğu asya’daki ticari liderliği ele geçiriş.

    1895 – birinci çin-japon savaşı sonucunda japon galibiyeti ve tayvan’ın ilhakı.

    1904 – japon-rus savaşı sonucunda japon galibiyeti ve batıya japonya’nın büyük güç olduğunu kanıtlama.

    1910 – kaynak arayışı sonucu batılı sömürgecilik anlayışı ile kore’nin ilhak edilmesi.

    1914-1918 – japonya’nın itilaf devletleri ile aynı blokta yer alıp almanya’nın pasifik’deki sömürgelerine el koyması.

    1919 – paris barış konferansı’nda japonya’nın çin’deki alman bölgesi shandong’u alması.

    1923 – büyük kanto depremi sonucu japonya ekonomisinin hasar alması.

    1929 – küresel ekonomik buhran’ın japonya’yı da etkilemesi sonucu yükselen milliyetçilik ve militarizm.

    1931 – kuzeydoğu çin'deki mançurya bölgesinin işgali ve burada mançukuo kukla devletinin kurulması.

    1937 – çin’de shanghai, beijing ve nanjing şehirlerinin japon ordusu tarafından istila edilip ele geçirilmesi.

    1939 – fransa’nın almanya’ya yenilmesi üzerine güney asya’daki fransız sömürgelerine japonlar tarafından el koyulması.

    1942 – güneydoğu asya’daki abd sömürgelerine el koyulması.

    1945 – japonya’nın ikinci dünya savaşı’nda mağlubiyeti.

    1946-1954 – abd'nin japonya'dan çekilmesi (1952) ekonominin düzelmeye başlayıp normalde dönmesi.

    1955-1972 – ekonominin hızlı bir şekilde yükselişe geçmesi, olimpiyatlar (1964) ve okinawa'nın abd'den japonya'ya geri verilmesi.

    1973 – ekonomik yükselişin yavaş fakat istikrarlı bir şekilde devam etmesi.

    1985 – japonya, batı almanya, fransa, ingiltere ve abd’nin, uluslararası döviz marketine etki ederek dolar’ın yen ve mark karşısındaki değerini düşürmekte uzlaşması.

    1986-1991 – ekonomik balon dönemi. mâli liberalizasyonun yükselmesi sonucu sıfıra yakın enflasyon ile gayrimenkul ve hisse senedi fiyatlarının suni olarak şişmesi.

    1991-2000 – kayıp on yıl. ekonomik balonun patlamasıyla gayrimenkul fiyatları ve hisse senetleri fiyatlarının çöküş yaşayarak japon ekonomisinin durgunluk dönemine girmesi.

    2008 – küresel ekonomik kriz sebebiyle japon ihraç mallarına olan talebin azalması ve yatırım ortamındaki genel kötüleşme sonucu gerilemeye başlaması ile ekonominin %5,5 küçülmesi.

    2010 – çin'in gayrisafi milli hasılasının japonya'yı geçmesi ile dünyanın en büyük ekonomileri listesinde japonya'nın ikinci sıradan üçüncü sıraya düşmesi.

    2011 – büyük tohoku depremi’nin etkilerini düzeltmeye yönelik çok büyük harcamalar yapılması. fukushima sızıntısı sonucu nükleer enerji santrallerinin kapatılmasıyla enerji maliyetlerinin yükselmesi. yen’in değer kazanmaya devam etmesi ile ihracatta düşüşün artması.

    2013-2014 – abenomics’in yürürlüğe girmesi ve etkisini göstermesi. 2012’den 2013’e işsizliğin %0,3 düşerek ekonominin %1,5 büyümesi. 2012 başında 0,0130 olan yen/usd paritesinin %25 düşerek ağustos 2014’te 0,0096’ya kadar gerilemesi.

    2015 – turizm patlaması. 2020 tokyo olimpiyatları için hedeflenen 20 milyon turist sayısına beş sene erken erişilerek 2013’te 10 milyon olan ziyaretçi sayısının iki yılda ikiye katlanması ve ülkeye gelen yabancı turist sayısının tarihte ilk defa ülkeden çıkan japon turistlerden fazla olması.

    2020 – covid-19 pandemisiyle ülke çapında çok sayıda işletmenin iflas etmesi veya küçülmeye gitmesi yüzünden işsizliğin artması ve yaklaşık 20 milyar dolar yatırım yapılmış tokyo olimpiyatlarının iptal edilmesi sebebiyle ülke ekonomisinin %30 civarında küçülmesi. ikinci dünya savaşından sonra ülkenin en büyük ekonomik krizinin yaşanması.

    2021 – softbank grubunun 45.88 milyar ile japon ekonomi tarihindeki en büyük net kâr oranını açıklaması gibi güçlü şirket kazanımları ve covid aşısının getirdiği olumlu hava sayesinde tokyo menkul kıymetler borsası'ndaki (nikkei) fiyat endeksinin, 1991 yılından beri ilk defa 30 bin ölçütünü geçmesi.

    2022 – pandemi sebepli turistik kapanış ve rusya-ukrayna savaşı gibi sebepler yüzünden japon yeninin aşırı değer kaybederek, sadece birkaç ay içerisinde 1 doların 108 yenden 144 yene fırlaması.

    *savaşlar, sömürgeler, olimpiyatlar ve depremler gibi olaylar ekonomik açıdan önemli ve doğrudan etkili faktör olduğu için listede yer almaktadır.

  • görsel
    görsel

    japonların sadece kamikazesi var sanıyorsanız yanılıyorsunuz: ıı. dünya savaşı'nda içine ciddi ciddi bir japon askerin oturarak yön verdiği ve ölmesinin en başından beri kesin olduğu bu savaş torpidoları da en az kamikaze kadar korkunç.

    kaiten : japon intihar torpidoları

    yıl 1944'ü gösterdiğinde japonya pasifikte abd'ye karşı saldırı ve savunma gücünü büyük ölçüde kaybetmişti. bu durumda hem teknolojik hem de sayıca deniz ve hava kuvvetlerinde abd'den geride kalmasının büyük rolü vardı. ama savaş kendi evine yakın bölgede olması ve kendi topraklarını savunuyor olmanın moral motivasyon avantajı ile bu durumu nispeten dengeleme şansları vardı. ancak midway ve solomon adaları savaşlarında deneyimli donanma ve hava kuvvetleri personelinin büyük kısmını kaybetmeleri malzeme eksiliğinin yanına yetişmiş personel eksikliği de eklemişti. bu kadar fazla dezavantaj ile savaşmak oldukça güçtür.

    ama konu savaş olunca ve ulus japonlar olunca işler hiç öngörüldüğü gibi gitmiyor. yenildik deyip kenara çekilmek, son damla kan dökülmeden pek olası değil.

    işte bu ahval ve şerait içinde ortaya çıkan çaresizlikten gelen bir çare yöntemi olarak japonlar hiç yapılmaması gereken bir şeyi yapmaya karar veriyorlar. intihar saldırıları.

    kamikaze saldırısı pearl harbor baskınını hepimiz biliyoruz. ama japonların tek intihar saldırısı yöntemi bu değildi.

    inatçı japonlar bir çok yol ile intihar saldırısı düzenledi. intihar gemileri, mini tanklar ile intihar ve belki de en korkuncu intihar amaçlı torpidolar.
    bu intihar torpidoların kaiten ismi verilir. japonca da cennete dönüş manasına gelir.

    kaiten torpidolarının aslında oldukça basit bir tasarım var. çünkü uzun uzun tasarım yapmak için gerekli zaman yok. onu buna uydur. yap yöntemi ile üretilmiştir.

    tip 93 “uzun lance” isimli ünlü japon torpidolarının üzerine basit bir silindir monte etmişlerdi. silindirin en ön kısmında 3,420 kiloluk bir savaş başlığı var. torpidonun içine yerleşen kişinin bir sandalyesi, elektrikli bir jiroskobu ve basit bir periskop vardı. bu torpidoların kontrolü oldukça güç ve sınırlı olsa da içindeki askerin yönlendirmeyi sağlaması için kullandığı bir de dümeni vardı.

    bu intihar torpidosunun içine giren asker içine girdikten sonra bir daha istese bile çıkması mümkün değildi. kapağı bir daha açılamayacak şekilde mühürlenirdi. bu mühür içeri su sızmaması için gerekliydi.

    kaiten torpidololarından japonya ilk planda 100 adet üretti. deniz altından ya da gemiden ateşlene biliyordu. hedefe 1 km kala torpido deniz yüzeyine çıkar. son bir kez hedefine olan uzaklığını ve doğru açıyı hesaplar ve denizin altına dalar ve gemi ile çarpışarak patlar ve kendi ölürken düşman gemisini de batırmayı umut ederdi. denizin metrelerce altında dar bir silindirin içinde 3 tonluk bombanın hemen arkasında bilmediği insanları öldürmek için son sürat giden asker hedefini batırıp batıramadığını öğrenemezdi. çünkü o daha ilk anda zerrelerine kadar parçalanmış olurdu.
    olur ki ilk seferde hedefi ıskalar ise ikinci bir saldırı yapabilme şansı da vardı. yeniden deniz üstüne çıkıp gemiye tekrar nişan alıp yeniden saldırı yapardı. bu 2. saldırısı da başarısız olursa 3. saldırı imkanı yoktu. bu noktada yapabileceği iki şey var;

    1-- sessizce torpidonun içindeki havanın bitmesini bekleyecek.
    2- torpidoyu havaya uçurmasını sağlayacak tuşa basmak.

    çok sınırlı imkanları olan çok sınırlı bir teknoloji ürünü

    kaitenler ile ilgili tüm hikayeler oldukça dramatik. ama bence en üzücü yanlarından biri kaitenlerin daha tasarımı sırasında 15 askerin patlayarak ölmesidir. tasarım testleri sırasında 15 asker test amaçlı olan şişme gemilere çarpıp kendilerini öldürdüler.

    hatta ilk gerçek kaiten saldırısını düzenleyen ı47 japon deniz altısından uss mississinewa'ya gemisine ateşlenen kaiten'in içindeki sekio nishina isimli asker ve testler sırasında ölen aynı zamanda kaiten tasarımında yer alan bir mühendis olan hiroshi kuroki deniz içinden bulunan parçalarının yakılması ile elde edilen külleri vardı.
    görsel

    görsel

    hiroshi kuroki iki kez kaiten içine binen tek kişidir.

    tarihi savaşın galipleri yazar.
    abd kayıtlarında kaiten'lerin kayda değer bir başarısı olmadığı japonlara faydadan çok zarar verdiği söylenir. gerçek nedir? bilmek güç

    japonlar kaiten saldırıları ile otuz ila elli gemi batırdığına inanıyor.

    abd kayıtlarında ise
    kaiten saldırılarında , bir muhrip eskortu, bir filo yağlayıcı ve bir piyade çıkarma gemisini batırıldığını. bu batan 3 gemi nedeniyle 187 abd askerinin ölümüne neden olduğunu. buna karşılık, 104 kaiten pilotunun eğitim ve operasyonlardaki kaybının yanı sıra, onları taşıyan sekiz denizaltıda 846 japon askerinin öldüğünü yazıyor.

    kaiten saldırıları, kamikaze yöntemi ile ilgili şahsi görüşüm savaş sırasında ölmekte öldürmekte pek ala mümkün. ama hiç bir asker ucunda kesin ölüm olan bir görevle görevlendirilmemeli. imkansıza yakın görevler evet olabilir. ama mutlak ölüm ve intihar saldırıları bence;
    "savaş bu! her şey yapılabilir sınırının ötesine geçen bir eylem."

    tarihin bu acı döneminden almamız gereken derslerden bir diğeri de günümüzde intihar saldırısı yapan ve daha çok islam coğrafyasında görülen eylemlerin coğrafyanın bir kader olması ile ilgili değil çaresiz bir ulusun başına acımasız, askerinin yaşam hakkı ile ilgili kendine ait tassarruf hakkı gören yöneticilerin gelmesiyle ilgili olduğudur.

    umarım hiç bir yerde savaş olmaz. ama olsa bile bir silindirin içinde hiçbir asker cennete dönüyorum diye suyun metrelerce altında önünde 3 tonluk bomba ile ölüme doğru hareket etme emrini uygulamak zorunda kalmaz.

    hele hele 2 başarısız saldırıdan sonra kendimi patlatsam mı? yoksa tüm hava bitene kadar bekleyip boğularak mı ölsem seçimi yapmak durumunda kalmaz.
    görsel

  • güzel zamanlardı. güzel dostluklar, arkadaşlıklar edinildi. evde asosyal gibi takılmıyorduk en azından